@aliosman2992
|
İstanbul un göbeğinde lüks , ihtişamlı ve 5 yıldızlı, çoğunlukla zenginlerin ve ikinci sınıf müşterilerin kaldığı bir otel var. Birkaç kez oradan geçmiştim. Sürekli en zengin kişilerin buradan rezervasyon yaptırdığına şahit olmuştum. Otel 15 Katlı, içinde havuzundan jakuzisine , oyun parkından atari salonuna, aquapark' ın dan dans salonuna kadar birçok ayrıcalıklar vardı. Ben ise sadece uzaktan bakmakla yetiniyordum. Yine sabahın erken saatlerinde gemileri temizlemeye giderken otelin önünden geçtim. Bu arada geçte kalmıştım. Saat 09:00 da orda olmak gerekiyordu. Bu sırada ise üstünde takım elbiseli şık bir adam yanımda yürüyordu. Orta yaşlarda, uzun boylu ve kahverengi saçlı esmer bir adamdı. İşe yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. O sırada adam elini cebine attı ve kağıt gibi birşey çıkardı. Sonrasında ise tekrar cebine attı ve önüme geçerek yoluna devam etti. Ben ise koşmaktan aşırı bitkin düşmüştüm. Az soluklanmak için hemen yanımdaki banka oturdum. Saate baktım, dokuzu çoktan geçmişti. Kafama vurarak : " Keşke biraz daha hızlı olsaydım." diye söylenirken yerde siyah birşey farkettim. Bu bir cüzdandı. Sanırım az önce yanımda yürüyen adamdan düşmüştü. Cüzdanın içini açıp baktım. İçinde kimlik ve bir adet fotoğraf, ve de birazcık da para vardı. Hemen adama yetişip cüzdanını vermeliyim. Eminim ki o da çoktan düştüğünün farkına varmıştı. Koşar adımlarla kaldırımda ilerlemeye başladım. Ancak onu yakalayamamıştım. Ona mutlaka geri vermem gerekiyordu. Cüzdanını tekrar inceledim. Cüzdanın iç cebinde bir kart vardı. Kartı çıkarıp baktım. Bir otel ismi vardı. Altında ise ismi yazıyordu. Adı Metin'di. 25-30 yaşlarında bir adama benziyordu. Otel ismine baktım, hemen tanımıştım. Bu sabah tamda oradan geçmiştim. Oraya gidip cüzdanı sahibine vermeliydim. Zaten işte artık hayal olmuştu , ancak bundan daha büyük bir meselem vardı artık. Otele doğru yürümeye başladım. Biraz sonra otelin önüne gelmiştim. Döner kapıdan içeriye girdim. Girmem ile beraber gözlerime inanamadım. Otel dışından bile daha güzeldi. O kadar şık ve konforluydu ki , hemen hemen her insanın kalmak isteyeceği yerdi burası. Hemen yanımdaki resepsiyona doğru yöneldim. Nazik bir ses tonuyla: " Size nasıl yardımcı olabilirim? " " Merhabalar , Metin Bey ile görüşmek istiyorum." " Konu neydi beyfendi?" " Yolda giderken cüzdanını düşürdü ama neyseki iyi kalpli birine denk geldi. Emanetini vermeye geldim." " Tabiki hemen sizi yönlendiriyorum." dedikten sonra uzunca bir koridordan yürüyerek gözden kayboldu. Biraz sonra kravatlı orta yaşlarda kel bir adam ile geri döndü. Yanıma gelerek: " Merhabalar ben Metin Bey'in uşağı ve aynı zamanda da buranın yetkilisiyim. Sizi fazla beklettiysem mahsur görün. " dedi. Biraz sonra üstünde takım elbiseli bir adamla koridora doğru ilerledik. Koridorun sonundaki kapıyı açtı ve: " Buyrun , sizi bekliyor. " dedi. İçeri girdim boş koltuğa oturdum. Uşak ise hemen Metin Bey' in sağ köşesine geçti. Cüzdanı uzatarak: " Yolda giderken cüzdanınızı düşürdünüz. Hemen arkanızdayım ve farkedince hemen size geldim. Merak etmeyin içindeki hiçbirşeye ellemedim. Ben öyle bir insan değilim çünkü." dedim. Adam alaycı bir tavırla bana bakarak: " Demek cüzdanımı sen buldun ha evlat." dedi. Açıkçası bu konuşması hiç hoşuma gitmemişti. Yine de nazik bir ses tonuyla: "Evet efendim " dedim. Adam bana bakarak: " Biliyor musun , aslında ben zengin bir iş insanıyım. Bu otelin müdürü ve aynı zamanda da ortağıyım. Senin gibi sokakta yaşayan üstü başı pis bir herifin cüzdanı alıp içindeki parayı harcamasını beklerdim. Neden peki geri getirdin? Gerçekten de çok safsın." dedi alaylı bir tavırla. Adamın konuşmaları çok sinirimi bozmaya başlamıştı. Sakin bir sesle: " Çünkü sizin paranıza ihtiyacım yok. Sizin gibi insanların parası anca bana tatlı gelir o kadar. Çok paran var diye övünme, çünkü ikimizde insanız. Sende eğer bu kibrine devam edersen olursun bir gün benim gibi." dedim kaşlarımı çatarak. Adam yine alaycı bir tavırla: " Sen bu lafları bana söyleyecek cesareti kimden buluyorsun ha küçük velet. " dedi bana bakarak. Bende aynı alaycı tavırla cevap vererek: " Kimseden öğrendiğim falan yok. Ama sizin gibiler bizleri anca ezme peşindesiniz. Şunu sakın unutmayın; sizin paranız anca satın alamayacağınız birşey buluna kadar değerlidir. O zaman geldiği zaman paranızın aslında o kadarda değerli olmadığını anlayacaksınız. Adam iyice sinirlenerek : " Bana bak çocuk , dua etki bana bir yardımın dokundu diye birşey yapmıyorum sana. Bence bu kadar havalara girme , yoksa o havanı söndürürüm. " dedi sert bir bakış atarak. Böyle gitmeyeceğini anlamıştım. Konuyu sonlandırmaya çalışarak: " Ben sadece görevimi yaptım, hepsi bu. Başka birisi olsa çoktan paranızı alıp kayıplara karışmıştı bile. O yüzden benim gibi birine denk geldiğiniz için çok şanslısınız. Müsadenizle ben artık gideyim. Sonuçta daha uğraşacağım sizin gibi birçok insan var. Beni ağırladınız içinde minnettarım. " dedim ve sandalyeden doğruldum. Adam alaycı bir tavırla: " Ne demek, benim için bir onurdu. " dedi bana bakarak. O sırada adamın yanındaki uşak beni durdurarak : " Efendim, bu çocuk size büyük bir iyilik yaptı. Ona ödül vermeyecek misiniz " dedi. Adam biraz düşündü ve sonra bir zarf uzattı. Bende zarfı hemen geri verdim. " Dilenciye sadaka verir gibi para vermeyin. Ben bunu insanlık için yaptım. Para kabul edemem. " dedim. Adam bana bakarak: " Senin ismin ne bakayım? " diye sordu. Bende Ateş diye cevap verdim. Uşak müdürüne dönerek: " Efendim, o zaman bu çocuk yaptığı iyiliğin karşılığını olarak otelimizde bir haftalığına misafirimiz olsun. " dedi gülümseyerek. Adam biraz duraksadı ve sonra: " Evet, bu iyi fikir. Bu sayede onunla alay edebilmek için bol bol vaktim olacak. Eee , ne diyorsun çocuk. " dedi Aslında bu teklif benim hayatım boyunca birdaha belkide yakalayamayacağım güzel bir fırsattı. Ancak adamın sırf benim gibi biriyle alay etmek için beni burada misafir etmesi hiç hoşuma gitmemişti. Nazik bir ses tonuyla: " Teklifiniz için teşekkür ederim ama ne kadar benim için cazip gelse de yine de hayır demek istiyorum. " dedim. Uşak şaşırarak : " Emin misin? Bak belkide hayatın boyunca birdaha böyle bir fırsat ayağına gelmez. " dedi. Ben ise kafamı iki yana salladım. Adam elime bir kart vererek: " Eğer ki fikrin değişirse gel , seni burda ağırlamaktan mutluluk duyarız. " dedi kıkırdayarak. Biraz sonra odadan çıktım ve kapıyı kapattım. Gerçekten de belki de çok büyük bir fırsatı tepmiştim ama adamın konuşmalarına da aşırı sinir olmuştum. Otelin döner kapısına doğru yöneldim ve dışarı çıktım. Tam o sırada ise birine yanlışıkla çarptığımı hissettim. Kafamı kaldırıp özür dileyecekken bir anda duraksadım. Kalbim deli gibi hızlı hızlı çarpmaya başladım. Biraz sonra kendime geldim. Yanımdaki kız utanarak: " Kusura bakmayın, bu aralar biraz dalgınımda " dedi. Bense öylece kalakaldım. Biraz sonra kendimi toparlayıp: " Hayır, benim hatamdı. Önüme bakmam gerekirdi" dedim. Elimi uzatıp: " Benim adım Ateş, memnun oldum. " dedim. Kızda elini uzattı ve: " Benim adımda Asena , bende memnun oldum. dedi. O sırada arkadan bir ses yükseldi : " Asena , kızım buraya gel!" dedi. Kız bana bakarak: "Gitmem gerek , sonra görüşürüz. " dedi ve annesinin yanına doğru hızlı adımlarla ilerledi. Hayat sanki benim için bir saniyeliğine durmuştu. Onun kadar güzel birini daha önce hiç görmemiştim. Otelden ayrılarak parktaki çimlerin üzerine kıvrıldım. Birden kendimi çiçeklerin arasında buluverdim. Yürümeye başladım. Biraz sonra karşımda Asena' yı gördüm. Elini tuttum ve beraber koşmaya başladık. Ardından ise durdu. Merakla: " Ne oldu Asena? " diye sordum. " Ateş , ben artık gidiyorum" dedi. Şaşkınlıkla : " Neden gidiyorsun Asena , bende seninle gelmek istiyorum." dedim. Asena bana bakarak: " Biz birbirimiz için yaratılmışız. Ama.." " Aması ne Asena. Dediklerinden hiçbirşey anlamıyorum." Asena elimi tuttu. Bende onun saçlarını okşadım. Bana bakarak: " Beni ne kadar seviyorsun Ateş?" " Herşeyden daha fazla." Asena elini kalbime koyarak: " O zaman beni kazanmak için herşeyi yap Ateş. " dedi. Ağlamaklı bir sesle : " Seni çok seviyorum Asena , lütfen gitme , benimle kal." dedim elini okşayarak. Asena bana dönerek: " Ben artık gidiyorum Ateş , benden asla vazgeçme . Sana güveniyorum." " Gitme Asena lütfen, senden başkasına göz koyamam ben." dedim ağlayarak. " Kanıtla Ateş . Madem beni bu kadar çok seviyorsun , o zaman beni elde etmek için herşeyi yap. Sana güveniyorum." Birden elimi bırakarak çiçeklerin içerisinden gözden kayboldu. Ben ise arkasından bağırarak : " Merak etme Asena , sen benim olacaksın. Seni kimselere bırakmayacağım." dedim. Kendimi tekrardan çimlerin üzerinde buldum. Gözlerimi ovuşturarak yerden kalktım. Etrafıma baktım. Ne Asena ne de çiçekler vardı. Hepsi bir rüya mıydı? Tekrardan gözlerimi kapattım. Asena'yı düşündüm. O güzel gözlerini ve pembe yanaklarını düşledim. O an anlamıştım. Asena ' nın kalbini kazanmak istiyorsam böylece duramazdım. Birden Metin Bey ve yaptığı teklif aklıma geldi. Kafama vurarak: " Nasıl böyle bir teklifi geri çeviririm. " dedim ve hızlıca kalkarak otelin yolunu tuttum. Elbette ki Metin Bey' in benimle dalga geçmek için bu teklifi yaptığını biliyordum. Ancak arada Asena vardı. Bu yüzden istemesem de bunu yapacaktım... Otele vardığımda Metin Bey'in yanına giderek kalmak istediğimi söyledim. Alaycı bakışlarla baktı bana. Birkaç saat sonra ise kalacağım odanın önüne gelmiştim. Oda çok zarif ve büyüktü , ancak zenginlerin kaldığı o lüks odalardan biraz daha küçüktü elbetki. Suitime çekilip birazcık uyku uyumaya karar verdim. Yatağa uzandım, yumuşaktı ve de rahattı. Saat akşam 7 gibi uyanıp akşam yemeği için aşağı indim. Otelin restoranı çok büyük ve görkemliydi. Yerler mermer döşemeli , üst taraflarsa gümüş kaplamalı ve duvarlar ise seramik ile döşenmişti. Aşçılar ellerinden geldiğince güzel yemekler yapmaya çalışıyordu. Çok fazla aşçı ve çok fazla yemek seçeneği vardı. İstediğim yemekleri aldım ve boş bir masaya oturdum. O sırada gözlerim Asena'yı aramıştı. Acaba tekrar karşılaşır mıydık diye kendi kendime düşünüyordum. Bunları düşünürken birisi: " Burası boş mu acaba?" diye sordu. Kafamı kaldırdığımda ise öylece donakaldım. Kalbim yine deli gibi çarpmaya başladı. Asena şu anda başucumda duruyordu. " Evet boş, buyur." diyebildim sadece. Asena gülerek yanıma oturdu. Bi süre sessiz bir şekilde yemeğimizi yedik. Ardından bir süre sonra sessizliği Asena bozdu: " Sabah sakarlığımdan dolayı tekrar özür dilerim. Eğer ki önüme baksaydım... " dedi, o sırada sözünü kestim: " Yok , hiç önemli değil, aslında benim sizden özür dilemem lazım. Sonuçta size çarpan bendim. " dedim gülümseyerek. O sırada kızın gözleri boynumdaki fotoğraf makinesine takıldı: " Mesleğinizi sormadım ama anladığım kadarıyla fotoğrafçılığa ilginiz var, doğru mudur? " dedi. gülümseyerek: " Evet doğrudur, fotoğraf çekmeyi çok severim , ancak bunu sadece bir hobi olarak yapıyorum. " dedim. Kız etrafına baktı ve : " Annen baban yok mu? " diye sordu. Üzgün bir ses ile: " Var, hayatta ikisi de, ama şu anda yalnız başıma yaşamıma devam ediyorum. Ben küçükken beni sokağa attılar ve birdaha onları görmedim. " dedim. Kız üzülerek: " Ya , gerçekten çok üzücü. Kim çocuğunu sokağa atar ki? " dedi ve devam etti : " Peki geçimini nasıl sağlıyorsun? "
" Yani, bulduğum işlerde çalışıyorum. Eğer ki iş bulamazsam da peçete veya su satıyorum. Bazen de fotoğraf makinem ile insanların fotoğraflarını çekip para kazanmaya çalışıyorum. " diye cevapladım. Asena anlattıklarımdan etkilenmiş gibiydi. Halime mı acımıştı, bilmiyorum. Bana dönerek : " Ya, sen adını sabah söyledin ama tekrar öğrenebilir miyim?" dedi. " Ateş, benim adım Ateş. İsminden dolayı sizi yaktıysam kusuruma bakmayın. " dedim gülümseyerek. Kız gülerek: " Ayy, çok komiksin Ateş. Bak ne diyeceğim. Yarın ailem ve otelin önde gelen isimlerle bir yemek yiyeceğiz. Sende katılmak ister misin." diye sordu. Şaşırmıştım. Böyle bir davetiye ile geleceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Utangaç bir tavırla: " Ailen bişey demesin ama. " dedim . Kız omzuna vurarak : " Yok ya , ailem iyi insanlardır, bişey demezler. Hadi ama, eğlenceli olur. " dedi ısrarla. Elbette ki kabul edecektim. Bu Asena'nın kalbini kazanmak için iyi bir fırsattı: " Tamam öyleyse Asenacım , mutlaka geleceğim." dedim gülümseyerek. Kız masadan kalktı ve gülümseyerek: " İyi öyleyse, yarın yemekte görüşürüz Ateş. " dedi ve el sallayarak oradan ayrıldı. Çok iyi bir şans yakalamıştım. Bunu kesinlikle değerlendirecektim.
~ Bölüm Sonu~
|
0% |