Yeni Üyelik
13.
Bölüm
@allev

Gözlerimi aniden açtım ve tekrardan o hayvanın bulunduğu ağacın önünde, bedenimin zeminle tamamen temas halinde olduğunu algıladım. Ne olduğunu anlamamıştım. Sadece birkaç saniye geçmiş olmalıydı. Bilinç kaybı mı yaşamıştım? Hayır, öyle değildi. Zamanın farkındaydım. Başka bir şey olmuştu. Enerjimin düşük seviyelerde olduğu durumlarda istikrarsız vakalar görülebilme olasılığı yüksekti. O geçen birkaç saniyede, zaman dışında hiçbir şeyin farkında değildim. Garip bir durum olsa da artık alışmaya başlamıştım. Önemsemiyordum. Bir dürtüyü anlamaya çalışmamam gerektiğini tecrübelerim doğrultusunda öğrenmiştim.

Bedenimi kaldırdım. O hayvana baktım. Ses çıkarmayı bırakmıştı ve hala ağaçta hareketsizce bekliyordu. Gözlerini gördüm. Bana bakıyorlardı. Göz yapısı oldukça farklı gözüküyordu. Benim gibi hiçbir özelliği yoktu. Tamamen bambaşka bir canlıydı. Kendine özel beden yapısı olduğunu Analiz’i kullanmadan anlayabilmiştim.

Gözlerimle incelemeye devam ettim. Daha yakından odaklandığım anda ise neden hareket edemediğini anladım. Bedeninin etrafını bir parça nesne sarmıştı. Hareket etmesini engelliyor olmalıydı. Bu yüzden yüksek şiddetli sesler çıkarıyor olmalıydı. Ben geldiğimde ses çıkarmayı bıraktı. Benden bir eylem bekliyor olmalıydı. Ne yapmalıydım? Bu etrafını saran şey, yarım saat önce alanda incelediğim nesnelerin arasındakilere pek benzemiyordu ancak tam çıkmak için bir eylemde bulunduğumda keşfettiğim, ellerimin ucunda garip etkilere ve ton değişimine sebep olan nesneye tıpatıp uyuyordu. Bir bağlantısı olabilir miydi? Muhtemeldi.

Bu alandaki doğal yaşama karışmak istemiyordum. Canlıların kendi aralarındaki dengeyi bozmak istemiyordum. Böyle bir düşünceye sahip olmanın ne gibi bir faydası veya zararı olabileceğini anlamasam da bilincim, bu düşüncenin doğru olduğu konusunda ısrarcıydı. Ancak ortada doğal olamayacak kadar garip bir durum vardı. Bu hayvanın böylesine bir durumda olması doğru bir şeymiş gibi gözükmüyordu. Etrafını saran şeyin gizemi çoğu sebebimi açıklıyordu.

Hızlıca ağaca çıkmaya başladım. Enerjim kısmen düşük olduğundan biraz zorlanmıştım ama başarılı bir şekilde hayvana ulaşmayı başardım. Aşağıdan da tahmin ettiğim gibi hayvanın etrafını saran şey, o alanda bulduğum parçanın aynısıydı. Bu bir tesadüf olamazdı. Tesadüflerin gerçekliği yanılttığına inanıyordum. Mutlak gerçek her zaman algıladıklarınla ilişkilendirilebilirdi. Bu nedenle hayvanın bedenini saran nesnenin kesinlikle o alanla bir bağlantısı vardı. Biraz bu bağlantı üzerinde düşünmeye başladım.

Algılarım açıldığı anda atmosferde belli başlı birkaç adet hayvan görmüştüm. Bunların dışında bölgedeki hayvanları neredeyse hiç görmemiş olmam ve şimdi de bu tanık olduğum olay bir tesadüf değildi. Gerçekti. Bir şeyler buna sebep oluyor olmalıydı. O sebepler benim için de geçerli olabilirdi. Peki onlar neydi? Yoksa kimdi diye mi düşünmeliydim?

Karmaşık fonksiyonlara sahip nesneler üretebilecek kadar gelişmiş canlılar olmalıydılar. O alanda bedenimin sorunlarına çözüm olabilecek birçok şey vardı. Özellikle özel bir etkiye sahip olan, bedenimdeki istemsiz hareketleri engelleyen ışık ve tabii ki de hayvanın etrafını saran bu nesne… Bütün bunlar bir sonuca ulaştıracak detaylar olsa da şu anda bir sonuca varamıyordum. Yeterli bilgiye sahip değildim. Daha fazla şey öğrenmem gerektiğini biliyordum. Öğrenmeme ise bu hayvanı inceleyerek başlamaya karar verdim.

Öncelikle incelemeye parçadan başlayacaktım ve bu sefer Analiz’i kullanacaktım. Ne kadar riskli olsa da bu eylemi gerçekleştiren şeyi bulamamamla enerjimin tamamen bitmesi ve bilincimi kaybetmem aynı risk düzeyine sahipti. Ayrıca zaten enerjimi başka bir şey için harcayamıyordum. Eğer ki bu eylemlerin sorumlusu karşıma çıkarsa ona karşı koyacak güce sahip olup olmadığım konusunda emin değildim. Bu yüzden Analiz’i kullanmaya karar vermiştim. En azından karşımdaki hakkında bir bilgi sahibi olabilir ve bunu ona karşı kullanabilirdim.

Bazen sorunların en mantıklı çözümüne ulaşmak o kadar da basit olmuyordu. Ne kadar kendi mantığım enerjimi korumam gerektiğini öne sürse de bunun şu an için doğru bir karar olduğundan emin değildim. Enerji eksikliği çektiğim zaman başıma gelen durum yüzünden, dürtüler yüzünden, kendi zihinsel koruma mekanizmam bu düşüncenin doğru olduğuna beni inandırmaya çalışıyordu. Ancak doğru olan yol bu değildi. Bazen risk alınması gerekiyordu. Evet. Gerekiyordu.

Sağ elimi hayvanın ve etrafını saran parçanın üzerine yerleştirdim. Hayvanın fazla hareket etmesini istemiyordum. Onun hayatını sonlandıracağımı düşüneceğinden gereksiz bir harekette bulunabilirdi. Buna engel olmak için onu tutmalıydım.

Hayvanın üzerine dokunduğumda yumuşak olduğunu hissettim. Sanırım ilk defa bir hayvana temas ediyordum. Hissi bende böyle bir etki oluşturmuştu. Kendimi biraz garip bir düşünce içerisinde buldum. Ancak çok sürmedi. Diğer elimi kaldırdım ve hayvanın üzerindeki parçaların yakınında olacak şekilde elimin içini hayvanın üzerine tuttum. Arşiv sistemindeki Analiz komutunu düşünmeye başladım:

Arşiv, Analiz…”

Elimin içinde ve etrafında tekrar bir ışık belirdi. Bilgilerin bana doğru akışını hissettim. Analiz üç saniye içerisinde hayvanın üzerindeki parçayı taramıştı. Bilgilerin akışı sayesinde artık önümdeki cismin özelliklerini biliyordum. Tam olarak ne olduğundan bahsetmiyordu. El yapımı veya doğal bazı liflerin birleşimi sonucu ince ama oldukça sağlam bir nesne olduğunu öğrenmiştim. İnce ama oldukça sağlam… Bu demekti ki hayvanı bu parçadan kurtarmak o kadar kolay olmayacaktı. Hayvanı da taratmaya karar verdim. Belki ikisi birlikte beni bir cevaba götürebilirdi. Analiz hayvanı on sekiz saniye içerisinde taradı. Hayvan daha detaylı bir yapıya sahipti. Karmaşık bir canlıydı.

Hayvanın da taraması bitti. Analiz bu hayvan hakkında, kanat adı verilen bir çift uzuv ve güçlü iskeleti sayesinde uçma kabiliyetine sahip olan, uysal ve zararsız bir omurgalı canlı… Anlayamadığım yerleri dikkate almayarak bu kadar bilgi edinebilmiştim. Zararsız olması iyi bir işaretti. Kanat adı verilen uzuvları sayesinde uçma adı verilen eylemi gerçekleştiriyordu. Uçma denilen şey ise atmosferdeki hareket imkanıydı. Bu hayvanların böylesine bir imkana sahip olması olağanüstüydü. Onun dışında ne yazık ki hayvanın taramasından işe yarar bir bilgi edinememiştim.

Dikkate almadığım bilgileri tekrar incelemek istedim. Belki de önemli bir bilgiyi atlamıştım. Düşündüğüm gibi de olmuştu. Hayvanın ayaklarında pençe adı verilen toplamda sekiz adet sivri uzuv çıkıntıları bulunuyordu. Oldukça sivri olabileceğinden bahsediyordu. Bu pençe denilen şeylerle kendisini bu ince ve sağlam parçadan kurtarabilir miydim? Ancak bunu kendisi yapamaz mıydı? Şu anki mevcut durumunu gözden geçirdiğimde yapamayacağını çabuk kavramıştım. Onun yerine denemeye karar verdim.

Hayvanın bir pençesini parçanın üzerine yerleştirmeye çalıştım ancak hayvan daha fazla ses çıkararak buna engel oldu. Sanırım pençeleriyle ilgili bir sorunu vardı. Ne yazık ki pençesini onu kurtarmak için kullanamayacaktım. O sırada kendi parmaklarımın ucundakiler aklıma geldi. Analiz’de tarattığımda bunların da ne olduklarını atlamıştım. Aynı işlevi görebilirler miydi? Parmaklarımın ucundaki çıkıntılarım da kısmen sivriydi. Belki de işe yararlardı. Şu an için Analiz’i zaten az olan enerjimle yeterince kullanmıştım. Daha fazla kullanmamalıydım. Deneyerek sorumun cevabını öğrenmeye karar verdim.

Parmaklarımın ucundaki sivri şeyleri ince ve sağlam yapıdaki parçaya tutturdum. Tüm var olan gücümle lifli yapıları birbirinden ayırmaya çalıştım. Zorlanıyordum fakat başarılı olacak gibi gözüküyordu. Parmaklarımın ucunda kötü bir etki oluşmaya başlamıştı bile. Ancak sonuç almaya çok yakındım. Eylemime devam ettim. Sonucunda ise bir kısmını oldukça güçsüzleştirmeyi başarmıştım. Bu sayede hayvan da bedenini sarmış olan o parçadan kurtulmuştu.

Uçma kabiliyetini kullanıp benden uzaklaşır diye düşünmüştüm ama parçadan kurtulduktan sonra ne uçmuş ne de başka bir yere gitmeye çalışmıştı. Benle olan mesafesini korumuştu ve sürekli beni izliyordu. Çıkardığı sesler oldukça azalmıştı. Artık önceden çıkardığı sesler yerine daha düşük seviyelerde sesler ve açıkçası anlaması güç bir şekilde çıkarıyordu. Daha iyi gibi görünüyordu ama neden yeteneğini kullanmıyordu? Bir sorunu olmalıydı.

Kanat adı verilen uzuvlarını kullanarak uçma eylemini gerçekleştirdiğine göre kanatlarında bir sıkıntı olması mümkündü. Biraz gözlemlediğimde ise kanatlarının üzerindeki yumuşak şeylerin arasında sıvı olduğunu gördüm. Biraz daha yakından bakmak için ona yaklaşmak istedim. Sol elimi ağaca koyduğum ve bedenimi yaklaştırmaya çalıştırdığım sırada elimdeki gariplik dikkatimi çekti. Hayvanın kanatlarındaki sıvıya benzeyen bir sıvı benim parmaklarımın ucundan da akıyordu.

Tam o anda kısa bir süre önce parmaklarımın ucunda algılamaya başladığım o kötü his etkisini arttırmıştı. Dayanılmaz seviyelere kadar yükselmişti. Parmaklarımın on ucundan da fazla olmasa da sıvı akışı oluyordu. O ince ve sağlam parçayı güçsüzleştirmeye çalıştığım için mi olmuştu? Anlam verememiştim. Ağaçtan inmem gerekiyordu. Bu sıvının iyi bir şey olmadığı belliydi. Hayvanın uçamaması gibi benim de ellerimi kullanamamam mümkün olabilirdi. O yüzden acele etmeliydim. Bu sıvıyı nasıl yok edebilirdim?

Ağaçtan inmiş, etrafta bir şeyler arıyordum. Ne aradığımı bile bilmiyordum. Bir çözüm veya onun gibi bir şey… Bulamıyordum. Ne yapacaktım? Ellerimi kaybetmek benim kabiliyetlerimi oldukça kısıtlayacaktı. Buna izin veremezdim. Bunu engellemeliydim. Düşüncelerim kötüleşiyordu. Dengemi kaybetmeye başlamıştım. Gücümü kaybediyor gibiydim.

Bunlar meydana gelirken tüm düşünce ve hislerim hayvanın sesiyle kesilmişti. Arkamı döndüm ve az önce ağacın üstünde duran ama şimdi ise tam arkamda, bitkilerin arasında duran hayvana baktım. Birkaç adet yaprak getirmişti. Odaklandım ve saydım. Dört adetti. Ağzında tuttuğu yaprakları bana göstermeye çalışıyordu. Sesler çıkarıp duruyordu. Bunlarla bir şey yapmamı istiyor olabilir miydi? Bacaklarımın katlanma fonksiyonunu kullanarak yere eğildim ve istediği gibi bu yaprakların bir kısmını aldım. Ben yaprakları alır almaz kendisi ağzında tuttuğu yapraklardan birini yere bıraktı ve diğeriyle kanatlarının altındaki sıvılara doğru birkaç hareket yaptı. Daha sonrasında kanatlarından birinin altına o yaprağı yerleştirdi. Bu işlemi gerçekleştirdikten sonra kafasını bana çevirdi, birkaç ses çıkardı ve bana bakmaya başladı. Sanırım benim de aynı şeyi yapmamı bekliyor gibiydi.

Oldukça beklenmedik olan hayvanın bu hareketleri düşüncelerimi karıştırmıştı. Bir hayvanın böyle bir kabiliyetinin olması mümkün müydü? Hayvanların zihinlerinin bu kadar gelişmiş olduklarını bilmiyordum. Eğer gerçekten de benim iyiliğim için böylesine bir eylem gerçekleştirmişse onun hakkındaki bütün düşüncelerim değişebilirdi. Düşüncelerimin bu karışıklığı devam ederken hayvanın benden istediği şeyi yapmayı denedim. Parmaklarımın ucundaki sıvıları birkaç dakika boyunca yapraklarla almaya çalıştım. Beklenmedik bir şekilde işe yarıyor gibiydi. Bu işlem boyunca algıladığım, etkisi kötü olan his yavaş bir şekilde etkisini azaltıyordu. Yaprakların da böyle bir işlevi olabileceğini hiç düşünmemiştim. Birkaç dakika kadar daha süre geçtikten sonra o kötü etki tamamen ortadan kalkmış, parmaklarımdaki sıvı akışı durmuştu.

Bir hayvanın benim sorunuma çözüm bulması ve o çözümün de bir bitki parçası olması kendimle ilgili karmaşık düşüncelere sebep olmuş olsa da şu an için sorunumun ortadan kalkmış olması daha iyiydi. Tek bir problemim vardı. Enerjim azalmıştı. Hissettiğim kadarıyla öyleydi. Analiz’i kullanarak sadece bu sıvıyı ve yaprağı incelemek istiyordum. Bunun için yeterli enerjiye sahip miydim bilmiyordum.

Yaprakların üzerindeki sıvılara doğru sol elimi uzattım. Arşiv komutu Analiz’i düşündüm:

Arşiv, Analiz…”

Elimin içerisinde ışık oluştu, komut aktifleşti ve taramasını gerçekleştirdi. Yaklaşık yedi saniye sonra tarama tamamlandı. Ardından bilgiler bana doğru aktarılmaya başladı. Bu sıvı organizmaların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan bir vücut sıvısıydı. Buradan anlaşıldığı gibi her canlının vücut sıvısı var denilebilirdi. Canlıdan canlıya değişiklik gösteriyor olsa da doğru bir çıkarımdı. Yaşamsal öneme sahip olan bu sıvının aynı türü, bende ve hayvanda bulunuyordu. İmkansızdı. Birbirimizden yapı olarak oldukça farklı olmamıza rağmen aynı türden canlılar olmamız, imkansızdı.

Aynı cinsin farklı birer türü olabilir miydik? Bu da mümkün değildi çünkü bunun için bazı şart benzerliklerin sağlanması gerekiyordu ve bu gereklilikler sağlanmıyordu. Muhtemelen aynı türden birer canlı değildik ve yine de sıvılarımız aynıydı.

Yaprak hakkında ise pek bir şey öğrenememiştim. Bu konuda önemli enerjimi boşa harcamış oldum. İmkânsız gibi gözüken ve anlamlandıramadığım bilgilerle beraber ayaklarımın üzerinde durmak için bedenimi kaldırdım. Bacaklarım hala az da olsa zorlanıyordu. Hayvan birkaç ses çıkardı ve tekrar ona baktım. Yere bıraktığı yaprağı gösteriyordu. Onu almamı istiyor gibiydi. Tekrar eğildim ve sağ elimle aldım. Ondan sonra ise sol kanadını açabildiği kadar açtı ve bana bakmaya başladı. Sanırım kendisi, ağzıyla rahatça sıvıları alma işlevini yerine getirememişti.

Diğer kanadındakiler de dahil olmak üzere hayvanın akan sıvılarını alıp, iyi duruma gelmesini sağladım. Bu eylemler sırasında tuhaf sesler çıkarsa da içimden bir yerlerden bir düşünce, kötü olmadığını belirtip duruyordu. Eylemin ardından hayvan biraz daha hareketli bir duruma girmişti. Artık diğer hayvanlar gibi atmosferde uçma eyleminde bulunabilirdi. Ben de gitmem gereken, yoğun akan sıvı sesinin geldiği konuma doğru ilerlemeye başlamalıydım.

Yine bacaklarım başta biraz zorlansa da yavaşça hareket etmeye başladım. Yaklaşık on dört saniye kadar ilerledikten sonra arkamdan bir şeyin geldiğini algılamaya başladım. Arkama dönüp baktığımda hayvanın da benle geldiğini gördüm. Hareket etmeyi bıraktım ve durdum. O da durdu. Neden gitmiyordu? Hayvanların doğada birbirlerine bu kadar yakın canlılar olmaması gerekirdi. Herhangi bir tehlike meydana gelebileceğinden birbirlerinden uzak dururlardı. Benim arkamdan geliyor olması sıra dışıydı. Bu hayvanın benimle ilgili bir amacı mı vardı? Varsa o amacı neydi? Ayrıca bu mekânda gördüğüm ilk gelişmiş hayvandı. Bütün gelişmiş hayvanlar böyle miydi? Zihnim bir sürü soru oluşturmuştu.

Başımı hayvanın bulunduğu yönün tersine çevirdim. Gözlerimi kapattım ve ellerimi başıma götürdüm. Sıkmak istedim. Çok rahatsız ediciydi.

Loading...
0%