Yeni Üyelik
17.
Bölüm
@allev

Etraftaki ışık yoğunluğu bedenimi net bir şekilde görebileceğim bir seviyeye ulaşmıştı. Işık kaynağı tekrardan tepedeydi. Bilincim kapalıyken yine bir şeylere tanık olmuştum sanki. Bir şeyler yaşanmıştı. Bir ayrılık? Emin değildim. Doğru bir şekilde hatırlayıp hatırlamadığımdan emin değildim. Başımda kötü bir etki vardı. Sol elimi başımda tutarak bedenimi kaldırdım.

Dikkatimi çeken ilk şey bedenimin durumu olmuştu. Bazı kalıntılar açılmış ve tekrardan vücut sıvısı akıtmaya başlamış çoğu yeni kalıntı oluşturmuştu. Ellerimin üzerinde, ayaklarımda, gövdemde, kısaca görebileceğim her bölgemde vücut sıvısı kalıntıları vardı. Bu kalıntıların büyük bir çoğunluğu bana ait değildi çünkü bedenimde bir etkiye sebep olmuyorlardı. Bu kalıntılar muhtemelen incelediğim hayvanlara aitti.

O sırada insanların hayatlarını sonlandırdığım esnada bedenime bazı şeylerin temas ettiğini hissettiğimi hatırladım. Yoksa bu kalıntılar insanların vücut sıvılarının kalıntıları olabilir miydi? Çok rahatsız edici bir histi. Kendimi bir an önce arındırmak istedim. Bana yardım eden hayvanın uzattığı yapraklara benzeyen birkaç tanesini topladım. O yapraklarla bedenimdeki insan kalıntılarını temizlemeye çalıştım.

Yüzde yetmiş dokuz kadarını temizleyebildim. Üzerimde insanlara ait olan vücut sıvıları bulundurmak istemiyordum. Rahatsız ediciydi. Ancak en iyi yapabileceğim bu kadardı. Bazıları temizlenmiyordu. Yüzde yüz mü yoksa yüzde yirmi bir oranı mı daha iyiydi?

Biraz uzakta, bitkilerin arasında bulunan insan bedenleri dikkatimi çekmişti. Bedenimi tamamen ayağa kaldırdım ve o bedenleri bir de ışık kaynağının yardımıyla net bir şekilde incelemek istedim. Bedenlerin yanlarına tek tek ulaştığımda daha öncesinde fark etmediğim şey beni oldukça kötü bir durum içerisinde bırakmıştı. İnsanların uzuvları, bedensel yapıları, görüntüleri bana oldukça benziyordu. Gövdelerimiz kısmen farklıydı ama bu derece bir benzerlik neyle açıklanabilirdi? Bilmiyordum. İnsanların bana benzeyebileceğini sanmıyordum. Analiz ile inceleyebilirdim. Enerjim azdı, bunu ve sonuçlarını oldukça iyi biliyordum. Ancak yine de denemeye değerdi. İnsanların bana benzemesi gerçeğini ne kadar kabul etmek istemesem de içimde tehlikeli bir düşünce oluşturmuştu. Bu yüzden gerçeği öğrenmeliydim. Sol elimi önümdeki insan bedeninin üzerine doğru tuttum ve gerekli komutu seslendirdim:

“Arşiv, Analiz…”

Elimdeki ışıktan anladığım üzere komut çalıştı. Taramanın başlamasının üzerinden yirmi saniye geçmişti. Henüz bitmemişti, otuz saniye olmuştu. Bedenimin ağırlaştığını hissettim. Kolumu tutmakta zorlanıyordum. Enerjim bitmek üzereydi ve ben, otuz altı saniye olduğunda komutu iptal ettim. Taramayı daha fazla devam ettiremezdim. Tüm enerjimin bitmesine izin veremezdim. Bu insanları Analiz ile tarayamamış olmak içimdeki tehlikeli düşüncenin etkisini artırmıştı.

Komutu seslendirdiğim için miydi yoksa insanların oldukça karmaşık canlılar olmasından mı kaynaklıydı, bilmiyordum ama taraması uzun sürecek ve çok fazla enerji tüketecek gibiydi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Bu düşünceleri zihnimden arındırmaya çalıştım. Umarım… Tekrardan seslere odaklanmaya çalıştım. Yakınlardan hala sıvı akış sesi geliyordu. Öncekine kıyasla ses şiddeti daha azdı ama yönünü algılayabileceğim bir seviyedeydi. Atmosferdeki ışık kaynağının konumlandığı yönde ilerlemeye başladım ve alandan çıkıp tekrar ağaçların arasına girdim.

Tam olarak yirmi üç dakika boyunca ağaçların arasında ilerlemiştim. Bu süreçte gittikçe sıvı akış sesine daha da yaklaşmıştım. İlerlediğim yön boyunca bedenimde birtakım yeni sorunların ortaya çıktığını fark ettim. Gövdemin içerisinde tam olarak tanımlayamadığım, garip ve dayanılması kısmen zor olan bir his oluşmuştu. Ağzımın içerisinde de benzer, büzülme hisleri vardı. Dil adı verilen organımı hareket ettirmek zorlaşmıştı. Her zaman olduğu gibi ağzımın içerisinde hareket ediyordu ama son olaylardan beri ağzımın içindeki alanın kenarlarındaki kısımlara dokunduğu gibi hareket yeteneğini kaybediyordu. Yapışıyordu.

Normalde oldukça kolay olan bu hareket neden böyle zorlaşmıştı? Anlayamamıştım. Ayrıca bedenim tekrardan istemsiz hareketler oluşturmaya başlamıştı. Işık kaynağı atmosferde bulunuyor olmasına ve herhangi bir kötü etki hissetmiyor olmama rağmen neden bu istemsiz hareketler tekrardan başlıyordu? Bunu da anlamamıştım. Yeni bir sorunla karşılaştığım bir gerçekti ve bu sorun, diğerlerinden daha tehlikeli olacak etkilere sahipmiş gibiydi.

Bedenimin kontrolünü kaybetmeye başladığımı fark ettim. Bedenim daha da ağırlaşmıştı. Enerjim de artık yetersiz bir seviyede olmalıydı. Etrafımı görmekte zorlanmaya başlamıştım. İstemsiz hareketler etkisini çok daha kötü bir şekilde hissettiriyordu. Ben neler olduğunu daha çözemeden de bedenim yere düşmüştü. Algılarım hala çalışıyordu. Kapanmamıştı ancak işlevini yerine getirebilen sadece iki adet duyum, his ve koku kalmıştı.

Geriye kalan duyularım çalışmıyordu. Etrafımı görmekte, etrafımdakileri duymakta ve ağzımı kullanmakta zorluklarla karşılaşıyordum. Düştüğüm zemini hissedebiliyordum. Bunu kullanarak konumumu çözmeye çalışmıştım. Hareket etmediğim için kalan enerjimi biraz koruyabiliyordum. Odaklandım. Fazla sert olmayan garip bir zemine düşmüştüm. Bedenimin istemsiz hareketlerine sebep olan etkiye benzer bir etkisi vardı. Şu ana kadar karşılaştığım hiçbir zemine benzemiyordu. Ancak yanılıyordum. Daha önce tecrübe etmiştim. Atmosferden sıvı parçaları düştüğü zaman da zemin aynı böyle hissettiriyordu. O zamandan beri herhangi bir sıvı düşme eylemi gerçekleşmediğine göre bunun tek bir anlamı vardı. Sıvı sesinin geldiği yere ulaşmıştım.

Duymaya çalıştım. Algılarımı zorlamaya başladım. Çok az da olsa sıvı sesini duyabildim ancak bunun dışında hiçbir ses yoktu. Gözlerimle görmem gerekiyordu. Gözlerimi açmaya çalıştım. Sanki birer yoğun ve ağır iki küçük parça gözlerimin üzerine koyulmuş gibi bir etki hissediyordum. Gözlerimi açması çok zordu. Yine de başardım. Kafamı kaldırdım ve sesin geldiği yöne doğru odaklanmaya çalıştım. Işık üzerinden gözüme yansıyordu. Gözlerim için pek iyi olmadığından diğer tarafa bakmaya çalıştım. Görüş alanımda hareket eden bayağı büyük olan bir sıvı kütlesi vardı. Böylece sıvı sesinin geldiği yere ulaştığım kanıtlanmıştı.

Kafamı daha fazla dik tutamadım ve bıraktım. Başım tekrar zemine düştü. Gövdemin içinde, tam ortasında oluşan hisse odaklanmaya çalıştım. Bu his beden hareketlerimi zorlaştıran bir diğer sebepti. Neyin nesiydi? İlk defa karşılaşmıştım. Düşünmekte de zorlanmaya başlamıştım. Bu normal bir algı kaybı değildi. Durum daha da ciddiydi.

Hayatımın sonlanacağını düşünmeye başlamıştım. Acaba o hayvanlar gibi mi olacaktım? Bundan sonra onlar gibi hareketsizce zeminde mi duracaktım? Hayır. Bu mümkün olamazdı. Hayatımın sonlanması imkansızdı. Ben bir canlı değildim. Ya da öyle miydim? Düşüncelerim çok karışıktı. O sırada bir ses duydum. Bir hayvan sesiydi. Gözlerimi biraz açtım ve sesin geldiği yöne baktım. Yakınıma gelen bir gelişmiş hayvan vardı. Kendisi benim boyutlarımda gibiydi. Alanda incelemiş olduğum ilk hayvana benziyordu. Yanında ise beden hatlarını tam göremediğim ama kendisine benzediğini varsaydığım küçük bir gelişmiş hayvan daha var gibi duruyordu. Bu eylemler üzerine gözlerimi kısa bir süreliğine kapatmak zorunda kaldım.

Ne için yanıma kadar gelmişlerdi? Bir şey mi istiyorlardı? Bir süre yanımda bulunan hayvan gibi miydi? Bu hayvanların ne yaptığını görmek için gözlerimi geri açmaya çalışmıştım. İkisi de büyük sıvı kütlesinin yanına gitmişti. Kafalarını sıvıya iyice yaklaştırmış ve sıvıyı, bedenlerinin içerisine ağızları yoluyla alıyorlardı. Bu eylemi oldukça garip bir durum olarak nitelendirmiştim. Bunu neden yapıyorlardı? O sırada içimde bir dürtü oluştu. Yine bana bir şey anlatmaya çalışıyor gibiydi:

“Yap. Yap. Yap…”

Bir dürtü ile karşılaşmış olmama ve enerjimin oldukça düşük olmasına rağmen bu sefer hiçbir etki oluşmamıştı. Bu bile tek başına oldukça garip bir durumken bir de bana benim de yapmam gerektiğini anlatmaya çalışıyordu. Daha önce Arşiv ile Analiz’e tekrar bağlanmamı sağlayan ve diğerlerinden çok farklı olan bu tuhaf dürtü, yine bana bir çözüm yolu mu gösteriyordu? Bu dürtülere güvenmek ne kadar doğruydu bilmiyordum ama bana benle alakalı birtakım bilgileri hatırlamamda yardımcı oluyorlardı. Sahip olduğum en somut kanıt buydu.

Dürtünün dediği gibi hayvanların yaptığı şeyi ben de yapmaya karar verdim. Bedenimi kaldırmaya çalıştım ancak bunun için yeterli enerjiye artık sahip değildim. Zorlayarak, yerden ilerletmeyi denedim. Bu yöntem nispeten başarılı oluyordu. O sırada yanlarına kadar geldiğim hayvanlar benden uzaklaşmamışlardı. Bu olay şaşırtıcı olsa da o an anlamaya çalışacak enerji ve zaman ayırmayı tercih etmedim. Onların yanında odaklanabildiğim kadar nasıl yaptıklarını gözlemledim.

Birkaç saniyelik hızlı bir gözlemin ardından aynı onlar gibi başımı sıvının içerisine soktum ve ağzımı açtım. Ağzımın ve burnumun içerisine sıvı dolmuştu. İkisi de sıvıyla dolunca ne yapacağımı bilemedim. Kendimi kötü bir durum içerisinde olarak düşündüm ve sıvıyı boşaltarak başımı aniden sıvının içerisinden çıkardım. Gövdemde ortasında bulunan iki dış organın bulunduğu yerde, iç kısımda bir his oluşmuştu. Çok kötü bir histi ve bedenim, kontrol edemeyeceğim bir tepki ile karşılık vermişti. Hayvanlar bu hareketlerim yüzünden yanımdan uzaklaşmıştı. Birkaç saniye boyunca bedenim ve bu tepkisi sürdü.

Bitmesinin üzerine tekrar denemeye karar verdim. Yapmam gerektiğini anlamıştım. Aynı hisleri yaşamamak umuduyla tekrardan başımı sıvının içerisine soktum ve ağzımı açtım. Yine burnumun içerisine sıvı dolunca tekrar çıkardım. Ne yazık ki aynı tepki yine oluşmuştu. Sanırım burnumun içerisine sıvı girmesini engellemeliydim çünkü burnum sıvı ile dolunca bir soruna sebep oluyordu. Bu sefer burnumu bir elimle kapattım. Ağzımı tekrar açtım ve sıvıya soktum. Bu sefer aynı tepki oluşmamıştı. Ağzım sıvı ile dolunca boşaltmadan başımı sıvının içerisinden çıkardım. Çıkardığımda burnumu tutmayı bıraktım. Burnumun ve ağzımın üzerine gelen saçlarımı sağa ve sola çektim. Başarılı olmuştum. Ağzım su ile doluydu. Şimdi bunu bedenimin içerisine göndermem gerekiyordu.

Bu olayı da gözlemlemiştim. Hayvanlar suyu bedenlerine göndermek için gövdeleriyle başları arasındaki bir bölgeyi kullanıyordu. Sıvıyı bedene gönderme işlemi, o bölgenin içerisindeki organlar tarafından meydana geliyor olmalıydı. Dışarıdan pek bir şey gözükmüyordu ancak bir şeylerin hareket ettiğini gördüğümden bu çıkarımı yaptım. Ben de ellerimle o bölgemdeki organları hissetmeye çalıştım. Evet. Gerçekten de içeride birkaç organ var gibiydi. Peki bunları nasıl kullanacaktım?

Normalde bedenimin içerisindeki organlar istemsiz olarak çalışıyordu. Ben kontrol etmiyordum. O halde bedenimin içine nasıl iletebilirdim? İletebilirsem eğer yüksek ihtimalle geri kalan, istemsiz bir şekilde kendiliğinden gerçekleşecekti. Başımı yukarı kaldırmayı denemek istedim. Düz bir hat olursa gitmesi kolaylaşabilirdi. Öyle de oldu. Başımı yukarı kaldırdığımda sıvının yapısı ve hareketi sayesinde gideceği yere ulaştı. Tuhaftı. Bedenimi genel olarak hareket ettirmek, uzuvlarımı kontrol etmek şu an için çok zor olsa da istemsiz bir şekilde, gövdemin iç kısımlarına kadar ulaşmıştı. Bedenim bu duruma karşı bir tepki de oluşturmamıştı. Başarılı olmuştum ama sanırım yetersiz gelmişti. İlk zamandan beri bu sıvıyı hiç bedenim içerisine almamıştım. Sanırım gerekli bir şeydi.

Birkaç kez daha bedenimin içerisine sıvı alma eylemini gerçekleştirdikten sonra sorunlarımın birkaçı yavaş yavaş çözülmeye başlamıştı. Bir süre sonra görüşüm biraz düzelmiş, ağzımın içerisindeki sorun tamamen çözülmüştü. Burnumdaki sorun da aynı şekilde... Bedenim biraz daha kontrol edilebilir olmuştu ama yeterli değildi. Enerjim de çok az bir miktar yenilenmiş gibi görünüyordu. Şu ana kadarki tek sorun bu sıvı mıydı yani?

Işık kaynağı tekrardan etkisini azaltmaya başlamıştı. Yaklaşık olarak iki saat boyunca sıvının üzerinde bedenimi kaldırmadan durmuştum. Böylece daha iyiydim. Bedenimin durumu kısmen düzelmişti. Bu süre boyunca düşünmüştüm. Şu ana kadar meydana gelen olayları… Birçok ilginç ve tuhaf şeyle karşılaşmıştım. İlk defa kendimi bu bedenin içerisinde bulduğum zamanı düşünmüştüm.

Çok değişik bir tecrübeydi. Neler olduğunu hala anlamamıştım. Acaba neden buradaydım? Işık kaynağının yok olduğu ve etrafımı görmekte zorlandığım zamanı düşünmüştüm. O zaman bir kez daha geliyordu. Neyse ki artık bu duruma alışmıştım. Atmosferden sürekli sıvı düşüp duruyordu. O zaman da bedenim çok kötü bir durumun içerisindeydi. Daha sonrasında karşılaştığım ilk gelişmiş hayvanı düşünmüştüm. Gerçekten de çok beklenmedik bir hayvandı. Oldukça zekiydi. Benim çözemediğim birçok sorunuma bile çözüm bulmuştu. Bir süre anlamsızca benimle gelmiş sonrasında da yine anlamsızca ortadan kaybolmuştu. Acaba nereye gitmişti?

En son olarak insanlar ve yaptıklarını düşünmüştüm. Aşağılık, kahrolası, adi, pislik… İnsan türü… Yok olmaları gerekiyordu. Var olmaması gereken bir türdü. Böyle düşünüyordum, neden? İnsanlara karşı neden bu kadar kötü düşüncelerim vardı? Kendimden hiçbir zaman şüphe etmemiştim. Bu yüzden bu düşüncelerimin doğruluğunu hiçbir zaman sorgulamadım. Ben düşünüyorsam doğru olmalıydılar. Benimle bir bağlantısı olmalıydı ki düşünüyordum.

Tekrardan neden burada olduğumu düşünmüştüm. Bir sebebi olmalıydı. Bu bedende ve bölgede neden bulunduğumun bir sebebi olmalıydı. Bir amacım olmalıydı. Unuttuğum ve hatırlamadığım bir amaç olmalıydı. Bir şeyin beni buraya getirmiş olması gerekiyordu. Asıl sorun işte bu şeylerin aslında ne olduğuydu.

Artık kolayca hareket edebilecek enerji düzeyine ulaşınca bedenimi kaldırmıştım. Uzun bir süre düşünmüştüm ancak yine sorularıma bir cevap bulamamıştım. Bu bölgede belki bir cevap olabilirdi. Bu yüzden devam etmeliydim. Aramaya devam edersem kesinlikle bir cevap bulacağımı biliyordum. Ne tarafa doğru ilerlemeliydim? Tekrar büyük sıvı kütlesine baktım. Analiz’i kullanacak yeterli enerjiye artık sahiptim. Bu sıvı kütlesi kendimi bir nebze düzeltmemde yardımcı olmuştu. Neyin nesi olduğunu merak ediyordum. Sol elimi uzattım ve komutu seslendirdim. Böylece seslendirmeyle komutun çalışıp çalışmayacağını da öğrenecektim:

“Arşiv. Analiz.”

Elimin ucunda yine komutun aktifleştiğini belirten bir ışık oluştu. Tarama üç saniye içerisinde tamamlanmıştı. Bilgiler bana aktarılmaya başladı. Demek ki seslendirme konusunda bir sıkıntı yoktu. İnsanlar oldukça karmaşık bir yapıya sahip olduğundan tarama süreci fazladan uzamıştı. Bu düşüncenin iyi bir şekilde sonuçlanması beni rahat hissettirdi.

Aktarılan bilgilerden bu sıvı hakkında birçok şey öğrendim. Adına Su deniliyordu. Dünya üzerinde bol miktarda bulunan, tüm canlıların yaşaması için vazgeçilmez olan, kokusuz ve tatsız bir bileşendi. İlginç bir bilgi daha vardı. Arşiv’e göre tüm yaşam, bu sudan meydana gelmişti. Olağanüstüydü. Bütün bu hayvanlar ve bitkiler su sayesinde oluşmuştu.

Tanımda, Dünya diye bir terimden bahsediyordu. Analiz içerisindeki bilgilerden Dünya ile alakalı olanları incelemeye başladım. Ne olduğunu merak ediyordum. Dünya hakkında, Güneş Sistemi içerisindeki Güneş denen cisme en yakın üçüncü Gezegen olarak özetlemişti. Hiçbir şey anlamamıştım. Devamında da üzerinde hayatı barındıran tek gezegen olduğundan bahsediliyordu. Bu Dünya denen yer, şu an bulunduğum yer miydi? Tek oluşturabildiğim düşünce bu olmuştu.

Son olarak Güneş’i de araştırmaya karar verdim. Güneş içinse benzer bilgilere baktıktan sonra ise ilginç bir şeyle daha karşılaşmıştım. Güneş’in Işığı sayesinde Dünya üzerindeki yaşamın var olmasını sağladığından bahsediyordu. Bir ışık yayıyordu. Canlılar üzerinde etkiliydi. Hiçbir zaman direkt Analiz edemeyecek olsam da atmosferdeki ışık kaynağının Güneş olabileceğine dair iyi bir kanıt bulmuştum. Onun hakkında daha fazla şey öğrenebilirdim. Sorunlarıma çözüm olabilen bir cisimdi. Önemliydi.

Analiz’i kullanarak bilgileri araştırmaya devam ettiğim esnada ani bir his algıladım. Bacaklarımla gövdemin birleştiği bir noktada, bacaklarımın arasından sanki bir şey çıkmak istiyor gibiydi. Ne olduğunu bilmiyordum. Fakat kontrol edemeden beklenmedik şekilde bir sıvı akışının başladığını gördüm. Kokusu çok kötüydü. Normal bir sıvı değildi. Bu iğrenç sıvı da neydi? Birkaç saniye boyunca kısmen hareket etmemi engelledi ve bu kısa sürenin sonunda bedenimden çıkan bu sıvı kesilmişti.

Bedenimi aniden suyun yüzeyinden kaldırdım. Şu an sadece ayaklarım suyun içerisindeydi. Biraz uzaklaştım. Neler olduğunu anlamamıştım. Tam olarak garip sıvının nereden çıktığını anlamak için bacaklarımın arasına baktım. Bir şey gözükmüyordu. Ancak hissetmiştim. Tekrar eğilmeye karar verdim. Suyun içinde bulunduğum sırada bacaklarımı açtım ve bu sıvının geldiği noktaya doğru gövdemle başımı iyice yaklaştırdım. Saçlarım suyun içerisine girmişti ama hala net bir şey göremiyordum. Gözlerim şu anda çok da verimli çalışmıyordu. Açıdan kaynaklı olmalıydı.

Biraz daha odaklandığım sırada, bedenimin daha içeri doğru olan kısımlarında bir bölge gördüm. Bu bölgeden sıvı çıkışı meydana gelmiş olabilir miydi? Geldiyse neden? Hesaplamalarıma göre şu ana kadar bu bölgede bilincim açık bir şekilde otuz sekiz, kapalı bir şekilde kırk bir saat, yani toplamda yetmiş dokuz saat geçirmiştim. Yine de hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştım. Bedenimin hala nasıl işlediğine dair bilmediğim çok şey vardı.

Şimdilik bu sıvıyı Analiz ile taramaya karar verdim. Böylece en azından birkaç bilgi öğrenebilirdim. Analiz taratması iki saniye sürdü. Bu sıvıya İdrar deniyordu. Vücudun yan ürünü olan atık bir sıvı olduğundan bahsediyordu. Çoğu canlıda bulunan bir özellikti. Canlıların idrar adlı bir boşaltma sistemine sahip olduğunu bilmiyordum. Arşiv’in içerisinde bu sistemle alakalı birkaç bilgiye daha ulaşmaya çalıştım.

Dışkı adı verilen bir başka boşaltma tekniği daha vardı. İdrar sıvı, dışkı katı halde olan bir şeydi. Tahmin ettiğim kadarıyla onun için de bedende bir çıkış noktası olması gerekiyordu. Sağ elimi gövdemin alt kısımlarındaki konumlarda gezdirdim ve birkaç bölge daha buldum. Ancak şöyle bir sorun vardı. Ben bir canlı değildim. Bu nasıl mümkün olabilirdi? Bu tarz doğal hayvan-insan türlerine ait organlara sahip olmamalıydım. Hatırladığım kadarıyla bunlar bana yanlış geliyordu.

Yaklaşık on bir dakika daha suyun içerisinde kaldıktan sonra çıkmıştım. Su benim için etkili ve önemli bir şeye evrilmişti. Amacıma ulaşmıştım. Fakat öğrenmek istediğim bir diğer önemli şeyi öğrenememiştim. Kendimi görmek istiyordum. Nasıl bir şey olduğumu, neye benzediğimi… Ancak görememiştim. Etraftaki atmosferin ve suyun akış hızı biraz fazlaydı. Bu sebepler yüzünden suda net bir yansıma oluşması engelleniyordu. Atmosferdeki ışık kaynağı da etkisini kaybetmeye başlamıştı. Artık ilerlemeliydim. Atmosferdeki akış hızı ışık kaynağının ilk belirdiği zamanlarda oldukça düşük oluyordu. Bu sayede kendi bedenimi bir su yansımasında görebilirdim. Tek yapmam gereken o zamana kadar beklemekti. Tahmini olarak on üç saatim vardı. Bu süreyi büyük ihtimalle bir yerlerde durarak ve kendim koruyarak geçirecektim. Enerjim de kullandığım Analiz komutlarından ötürü azalmıştı.

Geldiğim alana geri dönebilirdim ama bir faydası olmayabilirdi. Hatta yeni insanlar gelebilir, durum daha da tehlikeli olabilirdi. O yüzden önümdeki suyun aktığı yönde ilerleyip ışık kaynağı tamamen yok olmadan, bedenimde oluşabilecek kötü etkileri engelleyebileceğim bir yer aramaya başlamalıydım. Bu fikir doğrultusunda harekete geçtim.

Loading...
0%