Yeni Üyelik
11.
Bölüm

2.Kısım: Sarpa Sarmak

@allev

Var olan gücümle başımı sıkmaya çalışıyordum. Bu hareket nedense dürtülerin daha kolay geçmesini sağlıyordu. Nedenini bilmiyordum. Birkaç saniye sonra dürtü gitmişti. Ellerimi yavaş yavaş serbest bıraktım. Artık çevremdeki değişiklikleri algılayabilecek duruma gelmiştim.

İlk değişiklik; şu an bulunduğum alanın ortasındaki ağaç parçalarından oluşan ışığın yok olmuş olmasıydı. Alanın etrafında bulunan nispeten küçük ağaç parçaları da aynı durumdaydı. Ayrıca bu alanın tepesinde ilk ulaştığım anda fark edemediğim açıklıklar vardı. O açık noktalardan alanın içerisine doğru ışık giriyordu. O ışık, atmosferdeki ışık kaynağının oluşturduğu etkiye sahipti. Bunu bütün bedenimde hissediyordum.

Alan dışarıyla bağlantılı olabilir sonucunu bu durumdan çıkarmıştım. Bunların dışında alanda herhangi bir ışık yoktu. Sadece rahatsız edici ve kötü bir koku vardı. İstemsiz hareketler de şimdilik yok olmuş gibi görünüyordu.

Bu istemsiz hareketlerin nedeni ışığın etkisine maruz kalamamam olsa da bunun gerekliliğini bir türlü anlayamıyordum. Fazla düşünürsem dürtünün tekrar geleceğini bildiğimden vazgeçtim ve alanı incelemek için bedenimi doğrultmaya çalıştım. Şaşırtıcı bir şekilde başarısız olmuştum.

Normalde algılarım her kapanıp açıldığında enerjim yenileniyordu. Şimdi de öyle olmalıydı ancak bedenim hareket etmek istemiyordu. Bacaklarımı hareket ettirmekte zorlanıyordum. Peki neden? Bacaklarımı neden istediğim gibi hareket ettiremiyordum? Zorladıkça dayanılması çok zor olan bir başka etkiye sebep oluyorlardı.

Bu kötü bir histi ama bedenimi doğrultmak zorundaydım. Zorlamaya devam ettim. Bu süreçte istemsizce gözlerimi kapatıyor ve ağzımdaki diş denen kemikleri sıkıyordum. Bir noktadan sonra ağzım kontrolüm dışında açıldı, sanki daha fazla güç istiyormuşçasına yüksek sesler çıkarmaya başladı. O an aslında bir ses çıkardığımı bile fark etmedim.

Neyse ki en sonunda, bütün zorluklara rağmen başarmıştım. Bedenim artık ayak ve bacaklarımın üzerinde duruyordu ancak bacaklarımı kullanmak yine de çok zordu. Hareket ettirmeden durduğum sürece bir sıkıntı yoktu ama ilerlemek büyük bir soruna sebep oluyordu. Bir bacağımı ileriye doğru götürmeye çalıştığım sırada bacağın iç kısımlarından şiddetli etkiler hissediyordum.

Etrafı incelemek istiyordum. Sol kolumla etrafta bulduğum, ne olduğunu bilmediğim nesnelere tutunaraktan ilerlemeye çalıştım. Etraftaki bu nesnelerden destek aldığım zaman bacaklarımı hareket ettirmek kısmen kolaylaşıyordu. Yine de o kötü his, etkisini biraz bile azaltmadı. Duruma alışmam gerektiğini kabullenmiştim.

Bu alana ilk geldiğimde genel durumum kötü olduğu için alanın içerisini inceleme fırsatım olmamıştı. İncelemek istiyordum. Bu etraftaki bilinmez nesneler neyin nesi öğrenmek istiyordum. Ne yazık ki şu an için de durumum pek iyi sayılmazdı. Analiz’i kullanıp kullanmamakta kararsızdım. Enerjimin bitmesi halinde sonrasında ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Bulunduğum alan doğal bir ortam değildi. Burada ortalama zekaya sahip varlıkların olması yüksek ihtimaldi. Bu yüzden Analiz’i kullanmayacaktım ama alanı incelemeden de buradan çıkmak istemiyordum. Özellikle etrafımdaki karmaşık yapılı nesneler dikkatimi çekiyordu. Sonuç olarak sadece gözlemlerle yetinmeye karar verdim.

Şu an bulunduğum alanda, ağaçların ve bitkilerin arasında bulduğum, ışık yansıtan, aynı zamanda da arkasını gösteren o garip cisme benzeyen, birçok nesne bulunuyordu. Yalnız bu alandakilerden bazıları arkasını gösterme işlevini kaybetmiş gibi görünüyordu. Bir de alanın etrafındaki sert zeminle birleştirilmiş bazı ağaç parçalarından yapılma nesneler vardı. Düz bir yüzeye ve köşeli yapılara sahiptiler. Daha ufak nesneleri üzerlerinde bulunduruyorlardı. Bir tanesinin önünde durdum ve bu ufak nesnelerden birini sol elime aldım.

Tuhaf bir yüzeyi vardı. Parmaklarımı sıkıca tutuyormuş gibi hissediyordum. Tek elimle de olsa nesneyi tutmakta zorlanmıyordum. Sadece biraz kavraması ve dengelemesi zordu. Aldığım noktaya geri koymaya karar verdim. Kavraması zor olduğu için dengesiz bir şekilde koyabilmiştim. Sonucunda da bulunduğu konumda durmadı.

Zemine temas ettiğinde ilk olarak şiddetli bir ses ardından daha düşük birkaç ses algıladım. Bedenimi alçaltıp nesneye baktığımda dışındaki tuhaf görünen yüzeyin gittiğini gördüm. Onun yerine daha ince, üzerinde işaretler ve semboller olan iki yüzey gelmişti. Temas hissi de değişmişti.

Biraz daha incelediğimde bu nesnenin aslında sıra dışı bir fonksiyona sahip olduğunu öğrenmiştim. Dış yüzeyi ve çok fazla iç yüzeyi vardı. Bu iç yüzeyler arasında kolayca geçişler yapılabiliyordu. İçerisindeki işaretleri anlayamasam da yedi yüz ayrı iç yüzeyden oluşan bu nesne oldukça sıra dışıydı.

Etrafıma baktığımda, çok olmasa da ışık yayan bir nesne görmüştüm. Gidebildiğim kadar hızlı bir şekilde yanına gittim ve incelemeye başladım. Yine ağaçtan yapılma bir nesne gibi duruyordu ama iki elimle kolayca tutabileceğim boyutlardaydı. Bir önceki nesneyle de benzer fonksiyonuna sahipti. Biraz daha dikkatli incelediğimde içerisindeki ışığın kendisinden gelmediğini fark ettim.

İçindeki ışık, ağaç parçalarının ucundaki ışığın etkisine benzer bir etkiye sahipti. Fazlaca merak hissimi tetiklemişti. Zeminde birkaç adet parça keşfettim. Bunlar sanki bu nesnenin içinden çıkmış gibiydi. Bedenimi zorlayarak alçalttım, bu parçalarla birlikte nesneyi elime aldım ve tekrar doğruldum.

Zorlu bir süreç olsa da hiç vakit kaybetmeden nesne ve parçalarını yakından incelemeye başlamıştım. Bu nesnenin içerisinde ve zeminde metalden yapılma bazı parçalar vardı. Ne olduklarını bilmiyordum. Küçüklerdi ve kısmen çokgensel yüzeylere sahiptiler. Boyutlarına göre oldukça ağır hissettiriyorlardı.

Analiz’i kullanmak istiyordum. Değerli bilgiler içeriyor olabilirlerdi. Şu ana kadar ilk defa bir metalle karşılaşmıştım. Bu en sıra dışı olaydı. Analiz’i kullanmak mantıklı olur muydu? Ne olduklarını öğrenebilirdim. Elimdeki baktığım metal şeyin ne olabileceği hakkında bir fikrim vardı ancak Analiz ile daha geniş bir bilgi birikimine sahip olabilirdim.

Aynı zamanda şu anki belirsiz enerji durumum nedeniyle Analiz’i kullanmamam, enerjimi korumam gerektiğini biliyordum. Bu yüzden parçaları nesnenin içerisine geri koymadan, ben elime almadan önce nasıl duruyorsa aynı şekilde geri yerleştirdim.

Alanda, bu garip nesne dışında birkaç tane çeşitli büyüklükte ağaçtan yapılma büyük nesne daha vardı. O büyük nesnelerin de içerisinde saklı bazı açılma fonksiyonuna sahip yapışkanımsı cisimlerden vardı. Hepsi ne olduğunu bilmediğim işaretlerden oluşuyordu ama bazılarının yapısı yapışkan değil de farklıydı. Bilmediğim bir maddeden yapılmış olmalıydılar. Alanda birkaç ağaç parçası yığıntısı dışında başka araştırmadığım bir şey kalmamıştı. Gözlemlerimi tamamladığıma göre artık bu alandan çıkabilirdim.

Geldiğim yöne doğru hareket etmeye başladığım sırada zeminde bazı kalıntılar keşfettim. Muhtemelen önceki zaman diliminde yaşadığım sorunlardan dolayı alana girerken bunlara dikkat etmemiştim. Bunlar, tam olarak neydi? Yumuşak dokuları vardı. Ayaklarımla böyle bir his algılamıştım. Bir tanesini sol elime aldım ve daha yakından inceledim. Yumuşaktı. Esnekti. Diğer elimle de tutarak şeklini değiştirmeye çalıştım. Bir noktaya kadar izin veriyordu. Görüntüsü sanki bazı bitkilerin birleşimiymiş gibi bir izlenim oluşturuyordu.

Bir süre sonra ellerimin uçlarında bir etki oluşmaya başladı. Bulduğum kalıntıyı elimden bıraktım ve parmaklarıma bakmaya başladım. Işığa tuttum, inceledim. Uçlarındaki tonlar değişmişti. Bir etki yayıyormuş gibi hissediyordum. Buna bulduğum kalıntılar sebep olmuş olmalıydı. Ne oldukları hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Belki de yapmamam gereken bir şey yapmıştım. Etkinin yavaş yavaş azalmasıyla düşüncelerim de azalmıştı. Çıkışa doğru ilerlemeye devam ettim.

On dört dakika kırk altı saniye boyunca alanın içerisindeki sığabileceğim kadar geniş ama kolay ilerleyemeyeceğim kadar dar bölgelerde ilerledikten sonra, sonunda bir ışık görmüştüm. Çıkışa yaklaşmış olmalıydım. Artık o ışık yayan ağaç parçaları işlevini yerine getirmediği için geldiğim yönü bulamamıştım. Bulunduğum alan dışındaki herhangi bir bölgede ışık yoktu. Bu yüzden de göremiyordum. Yaklaşık on beş dakika boyunca zorlanmış olsam da bacaklarım daha kolay hareket eder olmuş, ellerimin ucundaki ton farkı da düzelmişti.

Çıkışa ulaştığımda etrafıma direkt olarak bakamıyordum. Gözlerimde kötü bir etki oluşmuştu. Işık kaynağına dahi bakmıyordum. Bu etki neden oluyordu? Gözlerimin içinde bir ağırlık varmış gibi hissettiriyor ve etrafımdaki herhangi bir şeye odaklanmamı engelliyordu. Sebebi ne olursa olsun zemine bile zor odaklanıyordum. Göremiyordum.

Yere baktığım sırada aklıma parçalanmış cismim ve küçük ışık yayan hayvanlar geldi. Yerde gözükmüyorlardı. Ne hayvanlar ne de cismin parçaları… Garipti. Bu alanın başka bir çıkışı da mı vardı yoksa yok mu olmuşlardı? Yok olmaları mantıksız olurdu bu yüzden muhtemelen başka bir çıkışa ulaşmış olduğum sonucuna varmayı tercih ettim.

Yavaş yavaş gözlerimdeki etki kayboluyordu. Böylece çevreyi görebilmeye başladım. Yine de anlamadığım bir sebepten ötürü gözlerimi tam fonksiyonda kullanamıyordum.

Gördüğüm kadarıyla etrafımda yine büyük ağaçlar vardı. Oldukça geniştiler. Bitkiler de önceki bulunduğum bölgeye göre daha yoğunluktaydı. Gerçekten de başka bir bölgeye çıkmıştım. Yerlerde sıvı birikintileri vardı. Sanırım önceki zamandan kalma, o atmosferden düşen sıvılardı. Aynı bulduğum ışık yansıtan cisimler gibi bu sıvılar da kısmen ışık yansıtıyordu ancak net değildi.

Sıvı birikintilerinden birine yaklaştığımda kendime ait ilk görüşü elde edebileceğimi fark etmiştim. Ne yazık ki net olmadığından ne olduğuma dair bir fikir edinemedim. Sıvı birikintilerini gördükçe ağzımda bir isteğin oluştuğunu algıladım ancak bana yabancı bir histi, aldırmamıştım.

O sırada uzaklardan yoğun bir sıvı akış sesi geldiğini duydum. Bu mekânda ilk algılarım açıldığında, kendimi bu bölgede bulduğumda duyduğum sese benziyordu. Oraya gitmeye karar verdim.

Sıvı sesinin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladım. Önümde bir açıklık vardı. Bu sayede bitkilere ve ağaçlara takılmadan, kolay bir şekilde ilerleyebiliyordum. Üç dakika yirmi iki saniye boyunca ilerlemiştim. Bedenimin kontrolünün kolaylaşması konusunda iyi düşüncelerin içerisindeyken yoğun bir şekilde akan sıvı seslerinin arasına karışmış, oldukça tuhaf ve yüksek frekanslı bir ses algıladım. Ne olabilirdi? Merak etmiştim. Hedefimi değiştirdim ve bu tuhaf sesin geldiği yönde ilerlemeye başladım.

Ses şiddeti daha fazla artmıştı. Hızlandım. Ses daha da arttı. Ben ise daha da hızlandım. Elli sekiz saniye sonra hedefime ulaşmıştım. Ses ağaçlardan birinin üzerinde duran bir hayvana aitti. İlk defa, gelişmiş türden bir hayvanla karşılaşmıştım ama neden böylesine bir ses çıkarıyordu? Bir sorun mu vardı?

Loading...
0%