@allev
|
Algılarım kapalıyken iki sesin konuşmasını hala nasıl olduğuna anlam veremediğim bir şekilde işitmiştim. İnsanlar hakkında konuşuyorlardı. Her ne kadar zıt düşüncelere sahip olsalar da ikisinin de haklı olduğunu düşünüyordum. Birisi şu an tam olarak düşündüğüm gibi insanlardan nefret ediyor ve onlara güvenilmeyeceğinden bahsediyordu. Diğeri ise hepsinin aynı olmadığını söylüyordu. Bazılarının güvenilmeye değer olduğunu iddia ediyordu. Üzerine düşündüğümde bu imkânsız gibi gelen bir hayal olsa da o kişi, buna tüm benliği ile inanıyordu. Neden bilmiyordum ama ne zaman böyle anlara tanıklık etsem tüm duygu ve hisleri de algılayabiliyordum. Sanki bir şey beni gerçeklikten koparıp başka bir boyuta göndermiş gibiydi. Oldukça gizemli olan bu olayların ne olduğunu hala çözememiştim. Geçmişime ait veya tam tersi de olabilirlerdi. İlginçti. Tek diyebildiğim şey buydu. İlginç… Bir anda, sanki tüm boyut kapıları hızlıca kapanıyormuş gibi beni dışarıya doğru itmeye başlamıştı. Daha fazla konuşulanları işitemedim. Hızlıca kendi bedenime doğru ilerliyordum ve çok geçmeden algılarım tekrar açılmaya başladı. İlk olarak sesler algıladım. Malle’nin sesine benziyordu. Endişeli olarak tanımlayabileceğim şekilde benimle konuşmaya çalışıyor gibiydi: “Lily! Lily!” Ancak pek net duyamıyordum. İşitme duyumun ardından gözlerimi açmaya başlamıştım. Malle’nin sağ elinde bir adet tıbbi malzeme bulunuyor gibiydi. Ardından gelen dokunma hissim sayesinde Malle’nin o tıbbi malzemeyi bedenimde kullandığını anlamıştım. Beni o boyuttan çekip çıkaran bu madde olmalıydı. Malle’nin şimdiye kadar böyle bir malzemesi vardı da neden şimdi kullanmayı tercih etmişti? Gerçekten benden bir şeyler saklamıştı. Bu ona olan bir su damlası kadar olan güvenimi de buharlaştırmıştı. En azından onun yüzünü net bir şekilde görene kadar böyle hissetmiştim. Yüzünde, köyde yapmış olduğum vahşetten sonra insanların bana olan korku dol bakışlarına benzer bir bakış görüyordum. Göz kenarlarından oldukça yoğun bir şekilde göz sıvısı akışı vardı. Burun organından da bazı maddeler akıyordu. Pek hoş olduğu söylenemezdi. Ancak Malle, gerçekten benim hakkımda endişelenmiş olabilir miydi? Görünüşe göre Malle gerçekten de benim için endişelenmiş, şu ana kadar kullanmaktan çekindiği bir tedavi yöntemini ne pahasına olursa olsun beni kurtarmak için üzerimde kullanmıştı. Bu gerçek miydi? Ona güvenmek istemiyordum ama ya öyleyse? Ya Malle gerçekten de beni düşündüyse? Bu her şeyi değiştirirdi. Malle o herkesten biri olmayabilir miydi? Güvenmeye değer birisi olabilir miydi? Bu dürtülerin yol açtığı görüler bana hep kılavuz olmuştu. Bu görülerin bir amaca hizmet ettiğini düşünüyordum. Bu yüzden görülerde anlamsız şeylerin yer alacağını düşünmüyordum. Az önce Malle’nin beni çekip çıkardığı görü ona güvenmem gereken bir sinyal veya tam tersiydi. Bunun cevabını denemeden elde edemezdim. Doğruldum ve düzgün bir şekilde düşünmeye başladım. Malle biraz sakinlemiş olsa da hala endişeli bir ifadeye sahipti. Benle konuşmaya çalışıyor ama cevap vermiyordum. Odaklanmıştım. Eğer ona güvenmezsem onun bana sağlayabileceği faydaları elde edemezdim ve tehlikeli şeylerle karşılaşma ihtimalim artardı. Diğer bir taraftan ona güvenmeyi tercih edersem onun gerçekliğine tanık olabilirdim. O bana güveniyor gibiydi. Her zaman öyle davranmıştı. Eğer ben de güvenirsem bana yol gösterir ve bu dünya hakkında oldukça fazla şey öğrenebilirdim. Örneğin bilincimi bir anda açan o tıbbi malzeme gibi... Tehlikeli zamanlarda da destek olursa iyi bir etkisi olabilirdi belki. Biraz fazla abartmaya başladığımı düşündüm. Sonuçta bir insan neler yapabilirdi ki? Ayağa kalktım. Malle’ye doğru döndüm ve gözlerinin içerisine doğru bakmaya başladım. Malle hala korkuyor gibi gözüküyordu. Ona birkaç şey söyleyecektim. Böylelikle bu tuhaf ortam biraz normalleşecekti. En azından öyle düşünüyordum: “Malle.” Malle sesi net olmayacak şekilde cevap vermeye çalışmıştı: “Efendim?” Denedim: “Duyduğun şeyi kimseye söylemeyeceksin.” “Söylemem.” Başını sağa ve sola hareket ettirdi. Sesi düşük bir seviyede olduğu için artı olarak bu hamleyi yapmayı tercih etmiş olmalıydı: “Eğer söylersen önce söylediğin kişilerin ardından da senin kafanı bedeninden ayırırım.” “Tamam, söylemeyeceğim.” Malle daha da korku dolu gözlerle bana bakmaya başlamıştı. Ancak bir şey eksikti. Bir tuhaflık hissediyordum. Gözleri normal bir insanın tepkilerine çok da fazla benzemiyordu. Normalde bir insan, böyle söylemler ve davranışlardan korktuğu için karşısındaki kişiden uzaklaşma eğilimi gösterirken Malle’de bu kurallar geçersizdi. Neden böyleydi? Malle neden beni bırakmıyordu? Bunun için iki seçenek vardı. Ya beni kandırıyor ve başka planları vardı veya gerçekten de onun iyi bir insan olduğu gerçeğiydi. Bu sebeplerden birisine net bir şekilde inanmadan onun hakkında net bir hüküm veremezdim. Benim için iyi bir kılavuzdu. Bu dünyada var olabilmem şu anlık ona bağlı gibiydi. O yüzden her anını dikkatle değerlendirmeye devam etmeli ve emin olduğum zaman kararımı vermeliydim. O zamana kadar her yolu deneyecektim. Benden nefret ediyor veya korkuyorsa bir noktada net bir şekilde belli ederdi. Eğer beni gerçekten önemsiyorsa da asla vazgeçmezdi. Düşündüğüm sırada bana seslenerek konuşmaya devam etti: “Lily?” Sesi daha iyiydi. Sanki az önce olanlar hiç yaşanmamış gibiydi. Cevap vermemiştim. Devam etti: “Özür dilerim.” “Sanırım hafıza probleminden ötürü büyük sıkıntılar çekiyorsun. Bunu şimdiye kadar çok büyütmemiştim ancak kimlik sorunun oldukça büyük gözüküyor.” “Az önce neler söylediğini duymuş olsam da hiçbir şey anlamadım. Yine de duymamam gereken şeyler duydum galiba. Özür dilerim. Hayatım üzerine yemin ederim, kimseye söylemeyeceğim.” Malle bir anda yerde, oturduğu yerden sağ elimi tuttu ve bana bakarak tekrardan göz sıvıları akıtmaya başlamıştı: “Beni öldürebilirdin değil mi? Aynı o köydekiler gibi…” “Ama yapmamayı tercih ettin. Hayatımı bağışladın. Teşekkür ederim. Bunun senin için ne kadar anlamlı olduğunu anlayabiliyorum.” “Teşekkür ederim.” Malle’nin bu sözleri, normal birisini inandırabilirdi. Ancak benim sözlere inancım yoktu. Eğer böyle düşünüyorsa eylemleri de ona göre şekillenirdi. Bunu inceleyecektim. Ne kadar doğru söylüyor görecektim: “Bir şey söylemene gerek yok. Benimle konuşmanı beklemiyorum ama sadece yanında kalmama izin verir misin? Bir tek buna cevap verirsen yeterli benim için.” Bir cevap vermem gerekiyormuş gibi hissetmiştim. O da bekliyor gibiydi. Güveniyormuş gibi davranabilirdim. Böylece gizli bir planı varsa bir açığını kullanarak öğrenebilirdim: “Sorun yok.” “Sana asla ihanet etmeyeceğim. Sen nereye gidersen ben de seninle geleceğim. Elimden geldiğince sana yardım edeceğim. Bana güvenebilirsin.” “Tamam.” Bu konuşmanın üstüne başka hiçbir söz söylenmedi. Sonrasında, on iki dakika boyunca sadece ateşi izledik. Sanırım Malle duygusal olarak kendine henüz tam olarak gelememişti. Sakinleşmeye çalışıyordu. Boğaz bölgesini de oldukça sertçe tutmuştum. Hala etkisini yaşıyor gibiydi. Elimin baskısından ötürü iz oluşmuştu. Neyse ki bu süre sonunda daha iyi oldu. Ateşe birkaç adet daha tahta parçası attı ve ellerimdeki kan lekelerini çıkarmak için bir kıyafet parçası getirdi. Suyla ıslatılmıştı. Kolayca lekeler çıktı. Ardından uyku eylemi gerçekleştirmek için pozisyon almaya başladı. Ben de onun yaptıklarını tekrarladım ve birkaç saat sorunsuz bir şekilde uyku eylemini gerçekleştirebildik. |
0% |