Yeni Üyelik
9.
Bölüm
@allev

Enerjim olduğunu biliyordum ancak kendimi güçsüz hissediyordum. Önce etraftaki sesleri dinlemeye çalıştım. Genellikle sessizlik hakimdi, hayvan sesleri olarak düşündüğüm bazı sesler dışında pek de bir ses yok gibiydi. Uzaklardan gelen ama şiddetli olduğunu düşündüğüm bir sıvı akış sesini hala algılayabildiğimi fark ettim. Ayrıca kokuda da bir değişiklik yoktu. Bedenimle hissettiğim şeyler ise hafif istemsiz hareketler ve zemindeki küçük bitkilerdi.

Sonunda gözlerimi açtım. Görüntüm oldukça karanlıktı. Atmosferin ışık yoğunluğu düşündüğümden de fazla azalmıştı. Herhangi bir ışık hüzmesi görünmüyordu. Işık kaynağı sanki kaybolmuştu. Onun yerine ağaçların yaprakları arasından gözüken başka bir şey vardı.

Küre biçimindeydi. Derinlik hesabına göre oldukça uzak bir mesafede olmalıydı. Bir nebze ışık yayıyor gibiydi. Etraftaki ışık yoğunluğu gerçekten oldukça düşük seviyelerde olmasına rağmen sıfır değildi. Bunun sebebi atmosferdeki cisim miydi? O da bir ışık kaynağı mıydı? Aynı konumda bulunuyorlardı. İkisi de ışık yayıyordu, tabii bu cismin ışığını diğeriyle kıyaslamak mantıksızdı. Bu cisim hakkında öğrendiklerime rağmen diğer ışık kaynağını inceleyemediğim için herhangi bir kıyaslama yapmak doğru olmazdı.

Aklıma bacak ve ayaklarımın son durumu gelmişti. En son hatırladıklarıma göre bedenimin kontrolünü kaybetmiştim. Tuhaf bir şeyler hissetmiştim. Sonrasında ise algılarım kapanmıştı. Buna sebep olan şeyin ne olduğunu bilmiyordum. Yine başka bir bilinmez konunun içerisinde sıkıştığımı hissettim.

Önceki konularda olduğu gibi bunu da şimdilik arka plana almaya karar verdim. Asıl sorunum etrafımı çok zor seçebiliyor, hatta neredeyse hiç göremiyor olmamdı. Işık kaynağının eksikliği fazlaca etkiliydi. Işık kaynağının etkisinin azaldığına daha önceki bilinçlerimde şahit olmuştum ancak böylesine bir azalma faktörü beklemiyordum. Üstelik azalmaya başladığı zamanlarda, hüzmeleri bedenime temas etmediğinden olsa gerek, bedenimde birtakım kısa periyotlu istemsiz hareketler başladığını düşünüyordum. Ağacın tepesine çıkmadan önce yine benzer bir durumdaydım, vücuduma o hüzmeler temas etmiyordu. O zaman büyük ağacın tepesine çıkıp ışık kaynağı ile etkileşim kurduğumu hissettiğimde bu istemsiz hareketler geçmişti.

Şu an onla etkileşim kurmamın herhangi bir yolu yok gibi görünüyordu. Çünkü ortalıkta yoktu. Kaybolmuştu. Bu büyük bir sorundu. Acil bir durum söz konusuydu. Bu istemsiz hareketler gittikçe kötüleşiyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tek yapabileceğim buna çözüm olabilecek bir şey aramaktı. O çözüm ne olabilirdi?

Beni bulabilecek potansiyel dürtülere rağmen düşünmem gerekiyordu. Öncesinde ışık kaynağı ile etkileşime geçen bedenim, bu hareketleri engellemişti. Ondan sonrasında şu ana kadar bir daha gerçekleşmemişti. O anda hissettiğim bir şey vardı. Nasıl tarif edebilirdim? Bedenimi istemsizce hareket ettiren şeyi hissetmiştim. Ne olduğunu açıklayacak kadar bilgili değildim ancak anlayabiliyordum. Aynı sebep şu an da geçerliydi. Aynı sebepten ötürü bedenim bu hareketlerde bulunuyordu.

Çözümü ise atmosferdeki ışık kaynağıyla etkileşim kurmaktı. Analiz’de başka bir çözüm bulabilir miydim? Muhtemelen bulamazdım. Çünkü ne istediğimi bile tam olarak bilmiyordum. Bir ışık kaynağı yaratabileceğini sanmıyordum. Analiz’in işlevi bu değildi. Analiz şu anda sorduğum ve taradığım şeylere cevap veriyordu. Tarayamadığım şeyleri biliyor olmam ve direkt sormam gerekiyordu. Tıpkı insanlarla ilgili bilgileri araştırırken yaptığım gibi…

Enerjimin dalgalanmasını hissediyorum olmam da bir diğer sebep olmuştu. Bilincimi kaybetmek istemiyordum. Bu istemsiz hareketlerin ne gibi sonuçlara neden olabileceğini tahmin edemiyordum. Bu sebeplerden ötürü Analiz şu an için kullanışsızdı. Tek yapabileceğim şey etrafı araştırmak ve etkileşim kurabileceğim bir ışık kaynağı bulmaktı.

Atmosferdeki parlaklığı daha düşük olan cismi kullanmayı deneyebilirdim. Pek işe yarayacağını düşünmesem de denemekten başka çarem yoktu. Bedenimi bir parça kaldırdım. Ellerimle kol ve bacaklarıma dokundum. Hissetmeye çalıştım ancak uzuvlarım oldukça hissizdi. Sadece istemsiz hareketlerin arttığını algılayabiliyordum. Zorlanarak uzuvlarımın üzerinde durmayı başardım. Ağaca doğru yöneldim ve tutunabildiğim kadar sıkıca tutundum. Enerjimi korumak adına daha yavaş bir sürede, tahmini üç dakika kırk iki saniyede ağacın tepesine tekrardan ulaşmıştım. Öncelikle dengemi sağladım ve ardından ellerimi, kollarımı, bacaklarımı, kısaca her bölgemi atmosferdeki cismin temas edebilmesi için ayarladım. Yalnız bir sorun vardı.

Cisim etkisini göstermiyor aksine bedenimdeki istemsiz hareketler daha da sıklaştırmıştı. Sıklaşmanın asıl sebebi atmosferdeki ufak da olsa var olan hareketlilik, beni daha kötü bir durumun içerisine sokmuştu. Anlık, dengemi kaybedecek gibi oldum. Neyse ki bir şekilde eğilip ellerim ve bacaklarımla ağaca tutunmayı başarmıştım. Acilen ağaçtan inmeliydim. Cisim, ışık kaynağının görevini gerçekleştirememişti.

Ağaçtan zorla da olsa inebildim. Bedenimin durumu daha da kötüye gidiyordu. İstemsiz hareketleri engelleyemiyordum. Bacaklarımın açılarını değiştirip zemine yaklaştım. Bedenimin boyutlarını küçültmeye çalıştım. Ellerim ve kollarımla omuzlarımı, bedenimi kapatacak şekilde tutundum. İçgüdüsel olarak yaptığım bu eylemlerin sebebini düşünmedim bile ama tutunduğum zaman bir şey hissettim. Aynı daha parlak olan ışık kaynağının bedenimle etkileşime geçtiği zaman hissettiğim gibiydi. Gövdeme dokunduğum yerlerden gelen bir etki... Acaba bu benim durumumu düzeltebilir miydi? Ancak bir sorun vardı. Ellerim tam tersi etkiye sahipti. Ellerim temas ettiği her noktada daha çok istemsiz harekete sebep oluyordu. Düşüncelerim karışmıştı. Devam etmeli miydim?

Gözlerim net göremese de bunu yapmak zorundaydım. Hareket etmeden durmak bu istemsiz hareketleri daha da artırıyordu. Bu durum dürtüler kadar kötüydü. O yüzden sürekli hareket etmeliydim. Bedenimi tekrar doğrulttum. Şu anki daha etkisiz olan ışık kaynağı arkamda olacak şekilde yönümü belirledim ve ilerlemeye başladım.

Bu şekilde ilerleme sebebim ise bu ışık kaynağı arkamda olduğu zaman en net görüşe sahip olmamdı. En net görüşüm ironik bir şekilde normal görüşüme kıyasla yüzde on beş kadar denilebilirdi. Muhtemel sebebi ağaçların ve bitkilerin yoğunluğu ışık kaynağını etrafı aydınlatmasını engelliyor olmasından kaynaklıydı.

Bitki olarak düşündüğüm şeylere temas ederek ilerlediğim sırada, tahmini mesafesi elli sekiz metre olan, ağaç ve bitkilerin arasında, yerde ve gözlerime doğru gelen bir ışık algıladım. Oldukça parlak görünüyordu. Bu şey ışık kaynağı olarak kullanılabilir miydi? Dikkatimi bir hayli çeken o şeyin bulunduğu konuma doğru ilerlemeye başladım.

Işığın olmadığı bir ortamda ağaçların ve bitkilerin arasında ilerlemek gerçekten zordu. Önümü kapatan ağaçlar ve bitkiler olduğu zaman etraflarından dolanmam gerekiyordu. Bazen önümdeki bitkileri görmüyordum ve aralarına giriyordum. Bitkilerin arasına girip çıktığım zaman bedenimde bacaklarımda hissettiğimden daha kötü bir his algılıyordum. Belli noktalarda, özellikle bitkilerin boyutlarına denk gelen beden kısımlarımda garip bir his… Uzuvlarıma doğru ilerledikçe etkisi azalıyordu ancak yine de şu ana kadar tecrübe etmediğim yeni bir etkiydi. Bu etkiden hemen sonra da aynı ışık kaynağının oluşturduğu gibi o kısımlarda benzer bir etki oluşuyordu. Bitkilerin bu zorluğu dışında arada da ağaçların yerde uzunca bulunan beden parçalarına değiyor ve dengemi kaybedecek gibi oluyordum.

Bu durumlara pek anlam veremesem de öncelikli hedefim önümdeki parlayan şeye ulaşmaktı. Zaten ışık olmadan bedenime ne olduğunu görmem de neredeyse imkansızdı. Bu şekilde iki dakika on beş saniye sonra hedefime ulaştım. Yaklaşık on metre önümde duruyordu. Yakından, uzaktan görüldüğü kadar parlak değildi ancak hala ışık yayıyordu. Daha yakından incelemek için yanına gittiğimde ise tüm ışığı kesilmişti. Buna o an mantıklı bir açıklama bulamamıştım. Işık yaymayı da bıraktığı için göremiyordum. O kadar mesafeyi zorluklarla gelmiştim ve şu an cisim kaybolmuştu. Bu durum beni oldukça rahatsız edici bir hisse sokmuştu.

Tam olarak nasıl hissettirdiğini ifade edemezdim. Bilmiyordum. İlk defa bu hissi tecrübe etmiştim sanki. Hiç iyi bir tecrübe değildi. Geri dönmeye karar vermiştim ve arkamı dönüp ilerlemeye başladığım sırada son bir kez cismin eskiden bulunduğu konuma doğru bakmak istedim ve başımı arkaya çevirdim. Az önce ortadan kaybolan cisim sanki hiç yer değiştirmemiş gibi olduğu yerde aynı şekilde ışık yaymaya devam ediyordu. Bu durum düşüncelerimi iyice karıştırmıştı. Hemen geri döndüm ve cisim tekrar kayboldu. Arkamı dönüp biraz ilerledim ve geri geldi. Birkaç kez bu durumu tekrarladıktan sonra cismin tam kaybolduğu anı bulabildim ve her şeyi anladım.

Belli bir yakınlığa ulaştığımda cisim bir anda kaybolmuyordu. Sadece gözle görünmez oluyordu. Bunun sebebi ise arkamda kalan atmosferdeki daha az etkili ışık kaynağıydı. Yaklaşma açımı değiştirdim ve sorun çözülmüştü. Hala net görünmese de cismin yanına kadar ulaşmıştım. Eğildim ve iki elimle tutabileceğim büyüklükte olan bu cismi ellerimin arasına aldım.

Yaydığı ışık oldukça azaldı. Herhangi bir etkisi de yoktu. O sırada cisimle ilgili bir gariplik daha fark ettim. Cisim küre şekline benziyordu ama bazı noktaları kürenin koşullarını bozuyordu. Cismi ışık kaynağına doğru ellerimin arasında tuttuğum zaman ise cismin arkasında kalan ellerimi görmemem gerekirdi ancak görebiliyordum. Aynı zamanda tepesinde küçük bir delik vardı. Bu sayede elimi içerisine sokabiliyordum. Elimle içerisinde ne olduğuna bakmaya çalıştım ama sadece elim varmış gibi görünüyordu. Elimi içerisinden çıkardım ve bir gözümü deliğe doğru tutmaya karar verdim. Diğer gözümü kapattım. Şu an herhangi bir ışık yaymıyordu ancak atmosferdeki ışık kaynağına doğru baktığımda cismin içi ışıkla dolmuştu. Göremeyecek gibi olmuş ve hemen gözümü delikten çekmiştim. Ağacın tepesindeyken ve hala diğer daha parlak ve etkili olan ışık kaynağı atmosferdeyken bakmaya çalıştığımda meydana gelen duruma benzer şekilde... Bu cisim gerçekten ilginçti. Herhangi başka bir etkisi yoktu ve ışık kaynağı olarak çalışamazdı. Yine de oldukça ilginç olan bu cismi yanımda tutmaya karar verdim ve ışık kaynağı arayışıma devam ettim.

Bir elimde yeni bulmuş olduğum cismi tutarak ağaçların ve bitkilerin arasında ilerlemeye çalışıyordum. Bir yandan herhangi bir ışık kaynağı ararken diğer bir yandan da bu garip cismi düşünmeye devam ediyordum. Bu elimde tuttuğum garip cisim tam olarak ne olabilirdi? Gerçekten çok ilginçti. Arkasını gösteren bir maddeydi. İlk defa görmüştüm. Bir dakikalığına durakladım. Gerçekten de ilk defa mı görmüştüm? Açıkçası bir yerlerden tanıdık geliyordu. Normalde biliyor olmam gerekirdi. Çünkü bu cismin yapıldığı maddeyi biliyordum. Evet. Oldukça hem de… Dürtülerin gelme ihtimaline karşılık hafızamı zorlamamaya çalışıyordum. Bir ışık kaynağı ararken aynı zamanda cismin ne olduğunu yavaş bir şekilde düşünebilirdim. Bir ihtimal dürtü beni etkisi altına almazdı. En çok da parazitlerin bana etki etmemesini istiyordum. Bu yüzden yavaşça düşünmeliydim. Tüm hafızamı birden gözden geçirmeye çalışmak algılarımın kapanmasına yol açıyordu. Bu durum beni her defasında tehlikeye sokuyordu.

Hem düşünmeye hem de ilerlemeye devam ettim. Gözlerimle etrafta ışık yayan herhangi bir şey arıyordum ama henüz bulamamıştım. Maddeyi düşünüyordum. Bu madde… Geçmişimde tanık olduğum bir maddeydi. Bir olay olmuştu. Evet. Bir olay… Bir anlığına durakladım. Hareketimi durdurdum. Gözlerimin dikkatini parlak bir şey çekmişti ve tüm düşüncelerim dağılmıştı. Ağaçların arasında, bitkilerin üzerinde hareket eden küçük birkaç hayvan vardı. Çok küçüklerdi. Parmaklarımın ucu kadar küçüklerdi. Belirli bir alanda az miktarda ışık yayıyorlardı. Yoksa! Bu hayvanları ışık kaynağı olarak kullanabilir miydim?

Bir ışık kaynağı olarak gerçekten de tek başına pek bir etkisi yok gibiydi. Birkaç tanesini birden yakalamam çok zordu. Bir yöntem düşünmeye başladım. Ne yapabilirdim? O sırada aklıma cisim geldi. Arkasını gösterebiliyordu. Şekli de küre biçimine benzediğinden içine konulan herhangi bir şeyi etrafa gösterecekti. Eğer o içine konulan nesne ışık yayan bir nesne ise onun ışığını da etrafa yayacaktı.

Harekete geçtim. Bitkilerin arasında bacaklarımın açılarını azaltarak ve bedenimi olabildiğince küçük göstermeye çalışarak bu hayvanlara doğru yavaşça yaklaşmaya başladım. Bir tanesini ele geçirmek sorunlarıma çözüm olmayabilirdi ancak birkaç tanesi bunu mümkün kılabilirdi.

Yeterli bir yakınlığa ulaştığımda elimdeki cismi sessizce yere bıraktım. Sonrasında ellerimi birbiri içerisinde geçecek ve arada boşluk kalacak şekilde ayarlamıştım. Yeterince hızlı olursam yakalayabilirdim. Teker teker yakalamak en mantıklısıydı. O sırada bir tanesinin üzerime doğru geldiğini fark ettim. Bunu görünce hemen kendimi hazırladım ve üzerine doğru bir hamle yaptım. Oldukça hızlı davrandığım için benden kaçamamıştı.

Ellerimin arasında tutuyordum. Bana karşı bir etkisini hissetmedim sadece garip bir dokunma hissi vardı. Elimde bu hayvanı tutarak cismi bıraktığım yere doğru ilerlemeye başladım. Ulaştığımda cismi yerden almam gerekiyordu ama iki elimi kullanamazdım. Elimdeki hayvanı bırakmamalıydım. O yüzden cismin delik kısmı yukarı gelecek şekilde ayaklarımı kullanarak çevirdim ve hayvanı tuttuğum elimi o delikten içeri soktum. Zorlu bir süreçti. Elimi açtığımda hayvan cismin kenarlarından birine tutundu ve ışık yaymaya devam etti. Etrafımda yetersiz de olsa biraz ışığın oluştuğunu görüyordum.

Aynı şekilde birkaç tane daha bu hayvandan yakaladım ve onları da bu cismin içerisine koymayı başardım. Sayıları arttıkça yaydıkları ışığın şiddeti de artmıştı. Bu iyi bir işaretti. Toplamda on bir adet hayvanı cismin içerisine koymayı başardıktan sonra etrafımı nispeten net bir şekilde görmeme yardımcı olabilecek kadar ışık elde etmiştim. Cismin açık kısmını bir elimle kapattıktan sonra cismi diğer elimin üzerine aldım.

Artık etrafımı görebiliyordum. Bu güzel bir gelişmeydi. Etrafımı görmeden ağaçların arasında ne kadar ilerlediğimi bilmiyordum ancak çevremdeki bitkilerin ve ağaçların görüntüsü değişmişti. Artık ağaçlar daha kısa ve dar bir görünüşe sahipti. Bitkiler de kısalmış ve daha düzenli bir hal almıştı.

Çevremde gözlemlediğim hayvanların sayısı ilk zamandan beri azdı. Bu kadar bitki varken hayvanların bu kadar az olması dikkatimi çekiyordu. Çevrede çoğunlukla cismin içine kapattığım ışık yayan küçük hayvanların boyutunda, çok gelişmemiş türde hayvanlar vardı. Daha büyük hayvanlarla hiç karşılaşmamıştım. Sadece atmosferde bulunan, inceleyemeyeceğim kadar uzakta olan o hayvanlar vardı. Başka bir hayvan görmemiştim. Bu arada bedenimin istemsiz hareketleri devam ediyordu. Yine de daha iyi bir durumda gibiydim. İstemsiz hareketlere çözüm olabilecek bir şey henüz bulamasam da büyük ışık problemini çözmüştüm. Bu konu hakkında olumlu düşünceler oluşturmaya başladığımda daha önce hiç görmediğim bir ışık her tarafı anlık olarak aydınlatmış ve daha önce hiç duymadığım, oldukça şiddetli ve beklenmedik bir ses duymuştum. O sesi duymamla elimdeki cismi bırakmam bir olmuştu.

Her ne kadar beklenmedik bir ses olsa da dikkatimi hızlıca toparlamıştım. Yakaladığım ışık kaynaklarım cismin içerisinden kaçamadan hemen cismi tekrar elime aldım ve çıkışını kapattım. Kafamı kaldırdım ve gözlerimle atmosferi gözlemlemeye başladım. Ses atmosferden gelmişti. O sırada gözlerimden birinin içerisine bir sıvı parçacığı düştü. Bir anda kafamı aşağı indirmiştim. Ellerimi bırakamazdım ama bir elimi sürekli gözüme götürmeye çalışıyordum. İstemsiz gerçekleşmeye çalışan bir durumdu ama bir şekilde kendimi engellemeyi başardım.

O ses de neydi? Gözümdeki sıvı sanırım çıkmıştı. Bu sıvı da nereden gelmişti? Nereden geldiğini öğrenmek için kafamı kaldırıp yukarıya bakıyordum. Kafamın üzerinde herhangi bir ağaç veya nesne yoktu. O an başka bir şey fark ettim. Atmosferdeki yetersiz ışık kaynağını göremiyordum. Yok olmuştu. Gerçekten de etraftaki ışık yoğunluğu ciddi derecede azalmıştı. Atmosferin akışını da daha etkili bir şekilde hissetmeye başlamıştım. Bir terslik var gibi görünüyordu. Bu durum kötü olabilir diye düşünmeye başlamıştım. O sırada bir sıvı daha saçlarımın üzerine düştü. Daha fazlası da mı düşecekti? Bedenime temas etmeleri beni rahatsız etmişti. Bu sıvıların miktarı ne kadar olurdu bilemiyordum bu yüzden bir an önce bu sıvılardan uzaklaşmaya karar vermiştim.

Öncelikle şu an bulunduğum yerde durmamalıydım. Tam hareket etmeye başladığım sırada bir sıvı da cismin çıkışını kapattığım elime düştü. Acele etmeliydim. Ağaçlar, düşen sıvı miktarı arttığı zaman yetersiz kalabilirdi. O yüzden tamamen her tarafımı kapatacak türde bir şey bulmalıydım. Elimdeki ışık sayesinde etrafımı gözlemleyerek korunabileceğim bir şey veya bir yer aramaya başladım.

Uzun bir süre korunabileceğim bir yer aramıştım. Aramaya başlamamın üzerinden otuz dört dakika geçmişti. Bundan yirmi iki dakika önce atmosferden yüklü miktarlarda sıvı düşmeye başlamıştı. Bunun sonucunda uzuvlarımda hissettiğim o garip etkiyi tüm bedenimde daha şiddetli bir şekilde hissetmeye başlamıştım. O etkiyle beraber bedenim, tekrardan kontrol etmekte zorlandığım istemsiz hareketleri artırmıştı. Elimde bir ışık kaynağı olmasına rağmen bu etkiyi engellemek için yeterli değildi. Aynı zamanda atmosferin akışındaki sıvı yoğunluğu sebebiyle etrafımı görmek de zorlaşmıştı. Yaklaşık on dakikadır nereye gittiğimi görmeden bilinmezlik içerisinde ilerliyordum. Artık zamanı da tam olarak hesaplamayı bırakmıştım.

Bedenim iyice kontrolden çıkıyordu. Ayaklarımın üzerinde durmakta da zorlanıyordum. O sırada ayaklarımdan biri zemindeki bir şeye temas etti ve kontrolsüz bir şekilde yere düştüm. Anlayamıyordum. Bir bacağımı hareket ettirmek çok daha zorlaşmıştı. Bir elimle çıkışını kapattığım cismi tutan kolumda da sıkıntılar vardı. Gövdem de artık dayanmakta zorlandığım bazı sorunlar vardı. Nereden çıkmıştı bütün bunlar? Neler oluyordu? Tam da bir ışık kaynağı bulmuş ve kendimi başarılı olmuş hissederken…

Yere düşmemle birlikte doğal olarak cisim de elimden çıkmıştı ve hemen ardından bir ses duymuştum. Dikkatimi sesin geldiği yöne doğru odaklamaya çalıştım. Kafamı kaldırıp o yöne baktım. Uzun, geniş bir yükselti ve önümde bir karaltı vardı. Karaltının içerisinden sıvıların yoğun bir şekilde akış sesini duyuyordum. Biraz daha dikkatli baktığımda ise karaltının arasında küçük ışık parçaları gördüm. Sanırım kendimi koruyabileceğim bir yer gibi duruyordu. Acele etmeliydim. Bedenimin tüm kontrolünü kaybetmeden ilerlemeliydim. Son gücümle, son bir kez bedenimi doğrulttum. Sesin geldiği karaltıya doğru ilerlemeye başladım.

Karaltının girişinde birkaç saat önce yakaladığım ışık yayan hayvanları gördüm. İlginç cisim de parçalanmış gibi görünüyordu. Dikkatimi çeken ses sanırım bu cismin parçalanma sesiydi. O cismin parçalanması her ne kadar kötü bir durum olsa da artık ihtiyacım olmayabilirdi. Parçalanmış cismi ve o ışık yayan küçük hayvanları arkamda bırakarak karaltının içerisinde, ışığa doğru ilerlemeye başladım.

Zemin dengede durmak için hiç uygun değildi. Sanırım zeminin kendi yapısından kaynaklıydı. Şu ana kadar organik bir zemin üzerinde ilerliyordum. Bu tamamen farklıydı. Sertti. Büyük ihtimaller sıvıların etkisinden kaynaklı olan bir tutunma sorunu da vardı.

Bulunduğum alanın yüksekliği de yaklaşık olarak benim bedenim kadardı. Ellerimle etrafımdaki tutunabileceğim yerler sayesinde ilerleyebiliyordum. Her ne kadar bedenimin şu anki durumu ilerleyişimi zorlaştırsa da arada bir dengemi kaybedip düşecek gibi olsam da hatta birkaç kez düşmüş olsam da bir zarar görmeden o gördüğüm ışığa ulaşmıştım.

Bir ağaç parçasının ucu ışık yayıyordu. Çok garip bir durum olarak algılamıştım. Ayrıca bedenimdeki istemsiz hareketleri azaltacak etkiye de biraz da olsa sahipti. Bunu hissetmiştim. Peki bir ağaç parçasının bunları yapması mümkün müydü? Biraz daha ileride başka bir tane ışık yayan ağaç parçası var gibi görünüyordu. Ona doğru ilerlemeye devam ettim. Ona ulaşınca bir tane daha gördüm. Bir tane daha ve bir tane daha… Aynı şekilde altı tane ışık yayan ağaç parçası geçtikten sonra yüksekliği biraz daha iyi olan ve genişliği de aynı şekilde kısmen büyük sayılabilecek bir alana ulaştım. Alanın etrafında da yine bu ışık yayan ağaç parçalarından vardı. Alanın ortasında daha fazla ışık yayan bir şey vardı. Aynı ağaç parçalarının ucunda oluşmuştu ancak diğerlerine kıyasla oldukça büyüktü. İncelemek için yanına yaklaştığımda saatlerdir aradığım etkiyi sonunda bulmuş oldum. Bedenimin istemsiz hareketlerini azaltacak o etkiyi…

Atmosferdeki ışık kaynağından çok daha etkiliydi. Bir parmağımla bu yeni keşfetmiş olduğum ışık kaynağına temas etmek istedim. Birkaç saniye kadar ışığa oldukça yakın tuttum. Sonucu kötü oldu. Parmağımın ucunda tamamen farklı, şiddetli ve kötü bir etki hissetmiştim. Tepki olarak hızlıca parmağım geri çekmiştim. Etki geçmiyordu. Sanırım yapmamam gereken bir şey yapmıştım. Diğer elimle parmağımın etrafını kapattım. Biraz güç uyguladım. Etki azalıyor ancak geçmiyordu. Sanırım buna dayanmam gerekecekti. Bu kötü etkiye alışmaya çalışarak birkaç dakika kadar etrafımı inceledim.

Her yerde ne olduğunu bilmediğim garip nesneler vardı. Çoğunlukla ağaçtan yapılma nesneler gibiydi. Ne hayvanlara ait ne de bitkilere aitti. Kime ait olabilirdi? Ayrıca bu ışıkların neden burada bulunuyordu? Tuhaf bir durum vardı. Başka ne olabilirdi ki bu bölgede? Bu kadar gelişmiş şeylere sahip olabilecek birileri? Anlamlandıramamıştım. Enerjim gittikçe daha da azalıyordu. Bedenimin istemsiz hareketleri azalmış olsa da geçmemişti. Artık bedenimi doğrultacak gücüm kalmamıştı. Bedenimin kontrolünü büyük ışığın yanında kaybetmiştim. O sırada alanın en tepesine bakıyordum. Işığın oluşturduğu bazı hareketlikler vardı. Onlar dikkatimi çekmişti.

Loading...
0%