@alleyna.t
|
Kimseye bir şey anlatmayacaktım. Kim inanırdı ki bunlara? Duvardaki yazıları okumaya çalıştım. Benim için anlamsız kelimelerdi. Çeviriyi açıp yazmaya başladım ama çevirisi çıkmıyordu. Sanki başka bir dünyadan başka bir dilde yazılmış kelimelerdi. Fotoğrafını çektim ve duvarı silmek için işe koyuldum. Ne kadar temizlik malzemesi bulduysam hepsini denedim, bunca çabaya rağmen yazılar kaybolmuş fakat kırmızı izler duruyordu. İnternetten araştırma yapmaya karar verdim. Kötü ruhlar, cinler, paralel evren, hayaletler vb. Başka sonuç yok. Bana musallat olan varlık neydi? Gece saat iki ve benim yaşadığım şeylere bak diye içimden geçirdim. Artık uykusuzluktan bedenim zayıf düşmüş, göz kapaklarım zar zor direniyordu. Farkında olmadan kendimi uykunun kollarına bıraktım. "Nalan!" "Anne sen misin?" "Anne, korkuyorum lütfen gel." Uykumdan sıçrayarak uyandım. Kan ter içinde kalmıştım, gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Çoktan gün aydınlanmış, kuşlar ötüşüyordu. İstemeyerek de olsa yatağımdan kalktım. Mecburiyetten okula gittim. Tüm gün dalgın dalgın gördüğüm rüyayı, annemi ve yaşadığım korkunç olayları düşündüm. Annem, onu o kadar çok özlüyorum ki... Oma her şeyden çok ihtiyacım vardı. Annesizlik mecburiyettendi ama ya babasızlık? Babam beni bilerek yalnız bırakıyordu. Anne neden beni bıraktın? İçimde bir yerlerde onu suçladığım için vicdan azabı çekiyordum. Genç yaşta nedenini bilmediğim bir hastalıktan dolayı ölen annemi hayal meyal hatırlıyordum. Çocukluğumda ki hali melekleri andırıyordu. Bu anıları sadece fotoğraf karesi şeklinde hatırlıyordum. Elimde sadece bu küçük anılar, fotoğraf albümü ve annemin günlüğüydü. Annem ara sıra rüyalarıma giriyordu. Rüyalarımda da özlem gideremiyordum çünkü bu rüyalar genellikle benim kaybolduğum, annemi görüşüm ve daha sonra yardım istememle sonlanıyordu. Zilin çalmasıyla bu düşüncelerden sıyrıldım. Sınıfın en sessizi olarak bendeki tuhaflığı Pamira'dan başka kimse anlamamıştı. Onun sorularına gerekli yalanları söyleyerek kendimi eve attım. Anahtarlarımı bulup kapıyı açtım. Ev bıraktığım gibi havasız, ılık ve dağınıktı. Odama girdim ve kendimi yatağıma attım. Bir süre tavanı izledikten sonra karnımın ufak sinyaller vermesiyle mutfağa yürümeye karar verdim. Ayağa kalkıp ilerleyecektim ki çalışma masamdaki şey dikkatimi çekti. Hızla elime aldım. Bu şey oldukça tozlu, garip yazıları ve şekilleri olan bir madalyondu. İncelemeye başladım. Tarihi bir şeye benziyordu ama benim evimde ne işi vardı? Araştırmaya başladım. Sorabileceğim kimse olmadığı için internetten baktım fakat hiçbir sonuç yoktu. Madalyonun arkasında bir isim yazıyordu. Anorya Desteroa. Yabancı bir isimdi. İlk defa duyuyordum. Artık neye şaşıracağımı bilmiyorum diye içimden geçirdim. Madalyonu çekmeceye kaldırdım. İçimden bir ses onu sakla diyordu. |
0% |