@allyy05
|
Gün ışığının camların üstünde buzlarla dans ettiği, ortalamanın üstünde sıcak olan mutlu sayılabilecek bir kış sabahında ortamın bu tatlı sakinliğini bozan tek şey genç kadın ve adamın fısıldamalarıydı. Kadın yorgunluktan çökmüş kahverengi gözleriyle yalvarırcasına baktı adama, “Lütfen, lütfen onları al ve götür, ben arkanızdan geleceğim. Söz veriyorum, sadece onu biraz daha oyalamam lazım”.Bu sözler adamın beyninde yankılandı adeta, bir yanı sevdiği kadını bırakmak istemiyorken, diğer yanı bunun hepsi için daha iyi olacağını söylüyordu. Derin bir nefes aldı adam ve gözü odanın diğer köşesinde uyuyan kızlarına takıldı. İki yaşındaki küçük kız, henüz bir bebek olan kardeşine sarılmış, başlarına gelen kötülüklerden habersiz devam ediyorlardı uykularına. Derin bir nefes aldı adam, beyni ve kalbi arasındaki bu savaşı beyni kazanmıştı. Kızlarım için diye düşündü.”Peki” dedi ufak bir fısıltıyla. Genç kadın uzun süredir tutmakta olduğu nefesini bıraktı ve adamın yüzüne baktı,sanki bunun onu son görüşü olacağını biliyormuş gibi adamın yüz hatlarını beyine kazımaya çalıştı. Yanaklarındaki gamzesini, bir zamanlar umut dolu olan fakat şimdi endişeden başka bir şey barındırmayan ela gözlerini, kahverengi her zaman dağınık olan saçlarını … Yavaşça oturduğu yerden kalktı kadın,kızlarına bakmak dahi istemiyordu,tek bir bakışın onu gitmekten alıkoyacağını biliyordu çünkü. “Kızlarım için” diye düşündü her anne gibi, genç adamın o dönene kadar çocuklarına iyi bakacağını biliyordu. Yavaşça adamın dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu ve adam daha itiraz edemeden kendini evin dışındaki sonsuz beyazlığa bıraktı. Üç uzun kış sonrası, yeni bir kışın şafağında yine aynı şeyleri düşünürken buldu adam kendini. Sevdiği kadının son öpücüğünü ve hayatlarından çıkışını unutamamıştı hala. “ Geleceğim” demişti kadın,peki niye gelmemişti. Derin bir nefes aldı adam ve gözü dışarıdaki engin denize takıldı. Tam o sırada düşüncelerini alarmın acı çığlığı kesti. Kalkmalıyım diye düşüşündü, kalkmalı, hazırlamalı, işe gitmeli ve hayatına devam etmeliydi. “Baba” Arkasını döndü adam ve kızıyla karşılaştı. Küçük kızın açık kahverengi saçları birbirine karışmış, aynı zamanda adını da aldığı normalde mutluluk dolu olan deniz mavisi gözleri göz yaşlarıyla dolmuştu. “Deniz’im” dedi adam. “Ne oldu ?” Gerçi gerçeği biliyordu ama yine de sordu. “Neyin var bebeğim ?” “Ben de geleyim seninle ne olur” diye yalvardı küçük kız, “Ne olur bende açılayım seninle denize,bende yakalayayım balıkları seninle ,lütfen beni bırakma”. Her ne kadar kızın yalvarışları adamın kalbini acıtsa da onu yanında götüremeyeceğini biliyordu. “Hayır, hayatım” dedi adam. “Sen burada kalmalı ve ben gelene kadar küçük kardeşine bakmalısın, Deryayı ben yokken kim koruyacak yoksa” dedi adam. Çalan zille beraber ikisi birden irkildi. Yan komşularıydı gelen; adam çalışmaya gittiğinde kızlara o bakardı hep. Durumu daha fazla zorlaştırmamak ve uzatmamak için kızın alnına küçük bir öpücük kondurdu ve “Akşama görüşürüz” dedi. Küçük kız babasının arkasından yaşlı gözlerle bakarken nerden bilebilirdi başına gelecekleri; nereden bilebilirdi var olan tek ebeveynini de kaybedeceğini. Bilemedi babasının arkasından el sallarken aynı zamanda eski hayatına veda edip yeni hayatına kucak açacağını. |
0% |