@almirakurt0
|
normaldi.alaz benim çocukluğumdu. onsuz bir çocukluk geçirmeyi hayal bile edemiyordum. neden bilmiyorum, ama şuanda her ne kadar huzurlu olsamda bir o kadarda huzusuzdum. içimde kötü bir his vardı. sanki herşey mahvolucak gibi. eskisi gibi normal -ne kadar normal denilebilirse- bir hayat yaşamayacaktım. bu beni gererken bir taraftan delicesine korkutuyordu. alazı bulmuşke yeniden bir bataklığa düşmek istemiyordum. aksi taktirde ikimiz içinde iyi şeyler olmayacağına adım gibi emindim. kulağımı altında alazın kalp atışları vardı. düzenli ve dengeli kalp atışları, derin nefesleri uyuduğunu belli etsede kafamı kaldırıp alaza baktım. evet, uyuyordu. geri göğsüne yaslandım. son 3 4 günde yaşadıklarımı gözden geçirdim. gözlerim camdan dışarıdaki ormanı izlerken derinlerde yoğunlaşan sis tabakası dikkatimi çekmişti. alazı uyandırmadan kalktım ve balkona çıktım ormanı inceledim. bu kadar güzel bir orman nasıl bana huzursuz hissettirebiliyordu? uzun bir süre ormanı izledikten sonra balkon kapısna geri yöneldim. ancak arkamda birinin varlığını hissedince hemen arkamı döndüm. kalbim delicesine çırpınırken kimseyi göremeyince kaşlarımı çattım. ne oluyordu bana deliriyor muydum? düşüncelerimden kurtulup içeri girdim ve mutfağa gidip kndime bir kahve hazırladım. o sırada yanımda gizemi görmem şok olmama neden oldu. evet alazın arkadaşı olan gizem. "aaa... hoş geldin gizem gel otur" kahvemi ona verip kendime bir tane daha hazırlamaya başladım. "selam canım nasılsın?" karmakarışık. "iyii sen nasılsın?" gülümsedi kahvemi alıp yanına oturdum. "iyiyimm aslında alazın bir eşyasını getirmiştim ama uyuyor. odasına çıkmak istemedim. sen çıkarır mısın?" ne olduğunu sorar gibi baktım. çantasından bir defter çıkardı."poyrazın evinde uutmuş poyraz getirmemi rica etti" "tabii hemen bırakıp geliyorum." içimdeki merakla alazın odasına yürürken elimdeki şeyin ne olduğuna bakmak içn poşeti açtım. bir defterdi. alazın odasına girip kapıyı kapattım ve yatağına oturup defteri açtım. bayağı eski bir defterdi ve sayfaların başlarında tarihler vardı. ilk sayfayı açıp baktım.
10.02.2006 alaz kaya lal karmen çok güzel gülüyor, ama sadece oyun oynarken gülüyor. saçları çok güzel. onları örmemi çok seviyor. söylesene lal; ne zaman bana yabancı demeyi bırakacaksın? ben seni çok seviyorum yabancı değilim ALAZ KAYA
Alaz benim için günlüğünün ilk sayfasını mı ayırmıştı..? ben onun günlüğünü ona sormadan nasıl okuyabilirdim? ah salak lal! salak kafam! günlüğü poşetin içine geri koyup poşeti aşağı bıraktım ve aşağı indim. gizemle birz sohbet ettikten sonr gizem gitti
.....
tam bir haftanın ardından şuanda arabada şehir merkezine iniyorduk. ikimizde sessizdik çünkü konuşacak birşey yoktu. durgunlukla yolu izlerken sis gittikçe yoğunlaşmıştı ve yağmur atıştırıyordu. yeniden bir sis bulutunun içine girdik ama aniden araba şiddetli şekilde sis tabakasının içinde birşeye çarptı. alazın kolu benim onüme siper oldu anında ve şok etkisiyle birbirimize baktık. "alaz! iyi misin!" "asıl sen iyi misin!" başımı salladım. "neye çarptık biz? sis neden bu kadar kalın?" düşünceli şekilde bana baktı. "inan bilmiyorum" ikimizde arabadan indik ve sisin içine girdik. ben önden hızla neye çarptığımızı ararken duvar adar sert birşeye çarptım. ama bu sisin ta kendisiydi.
hassiktir ne? alaz şokla sisin içine bakarken ben korkuyla geri çekildim. "bu asıl bir saçmalık böyle?" "hassiktir tıpkı şey gibi..." "büyü..." diyerek alazın cümlesini tamamladım. başıyla beni onayladı. arkamızda bir araba daha durunca arabaya baktık. gizemlerdi. gizem aşağıya indi peşinden poyraz melis ve mehmet. bize baktılar. "ne oldu burada?" diye endişeyle sordu melis. bana düşmanca bakışlar attı. alaz konuşmaya başladığında ise endişeli bakışları ona döndü. sürtük şey seni "sisin içinde birşey var. çarptık. ama hiç birşey görünmüyor. mehmet dalga geçercesine baktı. "ne yani büyü falan mı?" alaycı ses tonu beni sinir ederken alazdan önce konuştum. "biz senin aksine çocukça şeylere inanma yaşını çoktan geçtik. elbetki bilimsel bir açıklaması vardır mehmetciğim." alaz sırırttığı sırada poyrazla gizem ıslık çaldı. melis ise mal mal bakmaktan başka birşey yapmadı. "Sana demiştim zaten Karmen alınmana gerek yoktu." Göz devirdim. "Ha bana demişsin ha sevgilime ne farkeder?" Alaz sırıttığında Melis açığımı yakalamış gibi öne atıldı. "Alaz böyle gösterişlerden hoşlanmaz yanlız" göz devirdim. "Alaz senden de hoşlanmıyor ama dibinden ayrılmıyorsun Melis?" Derken birşey oldu. Ormanda bir çığlık sesi yankılandı.
Çığlık sesi gizeme aitti. |
0% |