@almorass
|
2. Bölüm: Karanlığın Sırrı
Her zaman yaptığım gibi sabah rutinimi gerçekleştirmiştim. Dün Avcıyı kabinde bastıktan sonra özür dileyip ordan ayrılmıştım. Kimseyle konuşmamış görüşmemiştim. Eve gelip şarkı dinlemiştim sonra da uyuya kalmıştım. Bugün dersim yoktu spor salonuna gitmeyi düşünüyordum. Altıma gri eşofman üstüme ise açık kahverengi bir sweatshirt giymiştim. Göğüs dekoltesi olduğu için içine de beyaz bir crop giymiştim. Çok uyumlu olmuştu. Saçlarımı at kuyruğu yapmıştım. Yüzüme pek bir makyaj yapmamıştım. Çantamı da hazırlamıştım çıkmaya hazırdım ki telefonum çaldı. Arayan bilinmeyen bir numaraydı. “Alo? Kimsiniz” “Oo Güneşin kızı, üstündekiler sana çok yakışmış” birden kaşlarım havalandı. Beni mi izliyordu? Ani bir hareketle arkamı döndüm. Ama kimse yoktu. “Sakin ol, şaka yapıyordum kapıya gel” hemen kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda elinde bir poşet vardı tek şaşırdığım şey bu da değildi yanında 2 kişi daha getirmişti. Biri düz sarı saçlı bir kadındı. Kırmızı elbise giymişti ve oldukça dekoliteliydi. Diğer kişi ise kumral bir adamdı üstünde takım elbise vardı. Avcının üstünde de takım elbise vardı. Çok değişik bir görüntü oluşmuştu. “Ah Yankıcım ne beklettin.” Bir şey diyecektim ki sarışın kadın içeri daldı. Bu kadın okulda bana laf sokmaya çalışan kadındı! Normalde dağınık biri değilimdir fakat dün biraz kafam dağılmıştı. Bu yüzden her yerde kıyafetler ve şişeler vardı. Avcı da içeri girdiğinde kaşı havalandı. “Vay be Güneşin kızı, dün burada noldu.” Laf atacaktım ki sarışın kadın yine ağzını açtı “Ne olacak Avcıcım belli ki dün burada birşeyler yaşanmış.” Ben bu kadını cidden döverdim! “Siz bu kadar şey biliyorsanız gece hayatınız baya hareketli olmalı” Gözlerimle kadının üstündeki kıyafeti gösterdim. “Galiba sabahları da birşeylerle uğraşıyorsunuz.” Kumral adam gülmesini saklamaya çalışıyordu ama pek başarılı olduğu söylenemezdi. “Bu ne cüret! Ben gidiyorum” Ellerimle kapıyı gösterdim. Sinirden patlayacak gibiydi koşar adımlarla dışarı çıktı. “Bu kadın neden bu kadar gıcık?” İki adamda gözlerime bakıyordu. “Ne? Evime lap diye giren sizsiniz evi süpürük toplamamı mı bekliyorsunuz. Önceden arasanız toplardım belki.” Toplamazdım ama düşündüğüm herşeyi söylememe gerek yoktu. “Neyse tamam şu poşettekileri yiyelim sonra çalışmalara başlarız. Umut ve Aleyna da gelecek.” Sadece kafa sallamakla yetindim.
&
Arabaya doğru gidiyorduk. Onların arabasına binmeyi düşünmüyordum kendi motorumla gidecektim. “Ben motorumla sizi takip ederim.” Sarışın kadın yüzünü buruşturdu “Bir bayan motor sürmemeli çok kaba.” “Bayan değil kadın hemde sizin gibi çıt kırıldım değilim.” Dayanamadım ve hafif bir şekilde kadını ittirdim. Ama sanki vurulmuş gibi bağırarak yere yapıştı. “Napıyorsun ya.” Ağlamaya başlamıştı. Yuh yani! Ayrıca benden 5 yaş kadar büyüktü. “Çıt kırıldım demiştim. O kadar da sert ittirmedim. Her neyse ben motorumla gelirim siz önden gidin.” El sallayıp yanlarından ayrıldım. Ben nelerle uğraşıyorum ya. Motorum hemen yanımdaydı. Çalıştırıp ara gaz verdim. Tüm mahallenin duyduğuna emindim. Bahçeden çıkarak Avcının arabasının yanında durdum. “Nereye gidiyoruz? Vaz geçtim biraz hız yapacağım nereye gideceğimizi söylerseniz oraya 5 dakika içinde gidebilirim. Avcı güldü “30 dakikalık mesafede bir yer. Konumu motoruna yolladım 5 dakika içinde varırsan ara” “O zaman 5 dakika sonra ararım” öpücük atarak son hız motoru sürmeye başladım. Konum her zaman gittiğim bir yerdi. Kimsenin bilmediği bir kestirmesi vardı ve 5 dakikada varabilirdim.
5 dakika sonra
5 dakikada gelirim derken şaka yapmamıştım. Telefonumu açıp kendimi motorumu ve nerede olduğumu çektim ve Avcıya attım sonra da aradım “Avcı, fotoğraf attım bak istersen.” Avcının yanındaki birine fotoğrafı aç dediğini duydum. “Ciddi olamazsın herhalde?” Telefonu kapattım. Çok şaşırmış gibiydi kıkırdamaya başladım. Aleyna’yla Umut ne zaman gelecekti acaba? Telefonuma bakarken bir araba yaklaştı içinden Umut ve Aleyna çıkmıştı. “Yankıı, seni çok özlemişim” Umut bağırarak bana doğru koşmaya başlamıştı. Yanıma gelip sıkıca sarıldı. “Bende seni çok özlemişim Umutcum” Umut çabuk kırılan biriydi. Kimse bu kadar yakın arkadaş olabileceğimize inanmamıştı ama olmuştuk işte. Birbirimizden ayrılınca Aleyna’ya baktım. Sessizce bize bakıyordu. Hafif gülümseyerek selam verdim. O da aynısını bana yaptı. O sırada yanımıza bir araba yaklaştı. Galiba Avcı gelmişti. Önce içinden o kadın çıktı sonra Avcı ve kumral adam. Avcı yanımıza ulaştı ve konuşmaya başladı “Evet hanımlar beyler, okulda olan seçmeden geçen sadece sizsiniz. Bugün küçük bir eğitim göreceksiniz.” Sarışın kadını Umutun yanına, Kumral adamı ise Aleyna’nın yanına gönderdi. “Eşleşmeler bu şekilde olacak karşınızda gördüğünüz alanda eğitim alacaksınız” Konuşması bitince spor alanına doğru yürümeye başladık. İçeri girdiğimizde 3 tane ayrı kocaman odalar vardı. “Herkes odalara yerleşsin ve eğitimine başlasın. Sende benimle geliyorsun Yankı” Avcının peşine takıldım. En son odaya biz yerleştik. Birkaç koltuk ve spor aletleri vardı. Avcı koltuğu işaret ederek oturmamı istedi. “Çalışmayacak mıyız neden oturmamı istedin?” “Bugün geçmişinden konuşacağız Güneşin Kızı” geçmişimden mi? Yüzümün beyazladığına eminim. Herşeye cesaret eden ben geçmişimden konuşmaya cesaret edemiyordum. “Güneşin Kızı, iyi misin?” Tam kapıya yönelmiştim ki kolumu tuttu. “Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum!” Kolumu bırakmamıştı “Avcı bırak!” bağırdığımda yüzünde bir yumuşama gördüm. 1 saniye bile sürmeden yüzü sertleşti. “Neden Güneşin kızı? Baban yüzünden mi yoksa Aleyna yüzünden mi? Yoksa ihtiyar yüzünden mi?” Betim benzim atmıştı. Nefes alışlarım hızlanmıştı. Duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Geçmişi hatırlamak düşündüğümden de zordu. “Konuşsana!” Ayaklarım sanki yerden ayrılıyordu. Ve düştüm. Avcı yapmıştı. En güçlü anahtarını kullanmıştı. Nöbet mi geçiriyordum emin değildim. Avcı yanıma gelip beni sarsmaya başlamıştı “Hey Güneşin kızı!” Yüzünde bir telaş vardı. Endişeleniyor muydu? “Şuraya otur konuşalım.” Bunu yapamayacağımı Avcıda biliyordu. Neden zorluyordu. Avcı kimdi? Benim hakkımda nasıl bu kadar şey bilebilirdi. “Baban diyorum Yankı duyuyor musun?!” Sanırım bayılacaktım. Hiç iyi değildim neden böyle olmuştu? Gözlerim yavaş yavaş kararıyordu ve koltuğa düştüm. En son hatırladığım şey Avcının koşarak yanıma gelmesi ve birşeyler demesiydi.
&
Gözlerimi yavaşça araladım. Nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Kafamı yana doğru oynattığımda Avcıyı gördüm. Yüzünde bir endişe vardı. Gözlerinin altı mordu. Beni beklemiş olabilir miydi yada ben kaç saattir uyuyordum? “A-avcı?” Yanıma gelip elini yanağıma koydu ve anlımı öptü. Hadi ama bu çok hızlıydı cidden aşık olmuş olamazdı değil mi? Yok artık 2 günde mi. Aklımda kurduğum binlerce senaryo vardı. Avcı ise beni izliyordu. Yanıma oturmuştu. “Güneşin kızı, karanlıkla Güneş hiç bir olur mu?” “İstedikten sonra herşey bir olur Avcı” neden böyle dedi bilmiyorum ama birden duygulaşmıştım. İçimde bilmediğim duygular vardı. “Ya güneş, karanlığın sırlarını bilmiyorsa?” “Öğrensin o zaman” “Karanlık güneşi içine çekerse ve heryer karanlık olursa ne olur Güneşin Kızı?” “Eğer Güneş, karanlığı seviyorsa ışığından bile vaz geçer Avcı” “Sende vaz geçer misin Güneşin Kızı?” cevapsız kalmıştım. Bunun cevabını ben bile bilmiyordum. Avcı yüzümü incelemeye başlamıştı. Gözleri dudağımda durdu. Yutkundu. Bana yaklaşmaya başlamıştı. Evet içimde anlam veremediğim duygular olabilirdi ama beni öpmesine izin vermeyi düşünmüyordum. Tam öpecekti ki kafamı başka tarafa çevirdim. Nefesini vererek kendi koltuğuna geri döndü. Etrafı incelemeye başladım. Hastane odasına olabileceğimi düşünüyordum fakat burası bayıldığım odaydı. Kolumda bir serum vardı. Serumu çıkardım ve kapıya doğru yöneldim. Avcıya son kez baktım bana bakıyordu ama durdurmayacaktı beni. Dışarı çıktığımda havanın karanlık olduğunu gördüm. Motoruma binip eve sürdüm.
Evin kapısını bile zor açmıştım. Başkasına göre çok az kendime göre çok fazla şey yaşamıştım bugün. Duşa girecektim telefonumdan bir şarkı açtım ve duşa girdim. Telefonumdan Uzunlar çalıyordu.
Uykusunda her biri Yorma sakın kendini Anlatıp derdimizi onlara Sen, ben, bi’kaç kişi Bırakmışız bütün işi Vurmuşuz kendimizi yollara Uzunlar yanıyo’ arabamızda Bu ışık hepimize fazla, geceyi böler Bilmem ne olabilir aramızda Bu ışık ikimize fazla, arayı bozar. Uzunlar yanıyo’ arabamızda Bu ışık hepimize fazla, geceyi böler Bilmem ne olabilir aramızda Bu ışık ikimize fazla, arayı bozar.
Uyanmıştım. Hayatı sorguluyordum. Bu gün derslerim vardı ama kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. Saate baktığımda 13.00 olduğunu görünce şoka girdim. Normalde bu saate kadar hiç uyumamıştım. İşin garibi ben uyku sorunları çeken biriydim en fazla aralıksız 3-4 saat uyuyabiliyordum. Zaten dersleri de kaçırmışım. Kendime koyu bir kahve yaptım ve ayılmaya çalıştım. Kahvemi bırakıp yüzümü yıkamaya gittim. Aynaya bakınca bir canavara bakıyormuşum gibi hissettim yüzüm çok kötü bir durumdaydı gözlerimin altı morarmıştı yüzümde birkaç kızarıklık vardı. İç çekerek banyodan çıktım kendime bir sigara yakıp balkona çıktım. İlk kez bu kadar garip hissediyordum. İhtiyarın yanına gitmeyi düşünüyordum o herşeyi bilirdi… Kahvemi bitirip giyindim. Hiç uğraşamayacaktım kombin yapmakla bir tayt ve sweatshirt giydim. Motoruma bindim. İhtiyar genelde küçük bir kulübede kalırdı. Denizin yakınında bir yerdi.
Motorumdan indiğimde ihtiyar dışarda oturuyordu. “İhtiyar hava soğuk değil mi?” “Soğuk insanı kendine getirir evlat” kafa sallamakla yetindim “O senin aklını karıştırdı değil mi” birden gözlerim büyüdü nereden biliyordu yaşadıklarımı? Kafasını denize çevirdi “Bana öyle bakma evlat, herşeyi biliyorum. Ona o kadar da güvenme. Tahmin ettiğimden daha hızlı gelişti” “İhtiyar, neden bahsediyorsun? Anlatman lazım.” “Anlatamam çocuk anlatamam şuan değil” sinirlenmiştim. “O şey bana zarar veriyor! Anlatmak zorundasın.” Ben ihtiyarın yanına rahatlamak için gitmiştim ama kafam daha çok dolmuştu. Koşar adımlarla uzaklaştım. Motoruma binip denize doğru sürdüm.
Biraz oturmak iyi gelmişti. Dalga sesleri… nefret ediyordum denizden ama dalgaları, güzeldi işte. Saat 7 olmuştu hava kararmıştı. Kafamın dağılması için 9u bekliyordum kendime bir sigara yaktım ve motoruma doğru yürümeye başladım. Spor iyi gelecekti.
Spor alanına gelmiştim. Şınav çekmeye başladım yorulmam lazımdı. 500 şınav çektim ama hala yorulmamıştım. Mekik de çektim ama olmuyordu. Kum torbasında da çalışmıştım. Birkaç jimnastik hareketi… yada daha fazlası. Saat 9’u 40 geçiyordu. Direk dansı yaparak vücudumu daha da esnettim. 3 saattir spor yapıyordum. Bildiğim güzel bir bar vardı. Kafam dağılsın diye sık sık gittiğim bir yerdi yine oraya gidecektim. Çok terlemiştim. Çıkmadan önce bir duş almak iyi gelecekti. Sıcak su da vücudum gevşemişti. Duştan çıktığımda daha iyi hissetmiştim kendimi. Saçlarım birbirime girmişti. Açmam 10 dakikamı almıştı. Bu aralar yüzüme hiç önem vermiyordum. Biraz bakım yaptım hazırdım üstüme de birkaç şey geçirdim. Telefonumu hiç açmamıştım. Birilerinin aradığını da düşünmüyordum. Motoruma binip hızla sürdüm. Yarı ıslak saçlarım rüzgarın etkisiyle sırtıma vuruyordu. Motorumu bedenimle o kadar iyi hareket ettiriyordum ki tüm hakimiyeti bendeydi.
Bara ulaştığımda nefes nefeseydim. İçeri girdiğimde ilk gözüme çarpan şey gülerek dans eden içkileri kafalarına diken insanlar oldu. Barmenin yanına doğru yürümeye başladım. “Bakar mısınız, en ağır olanından istiyorum” “Emin misiniz? Çok ağırdır bünyeniz kaldırmayabilir.” Naif görüntüm onu yanıltıyor olabilirdi. Evet sarhoş olurdum ama çok hafif bir sarhoşluktu. İçkiler asla bana ağır gelmezdi. “Bakarız sen önce bir kadeh ver” kafasını onaylarcasına salladı. Barmen içkiyi yapana kadar etrafa baktım. Bir grup erkek beni kesiyordu. Biraz rahatlamam lazımdı. Onların olduğu tarafa doğru yürüdüm. En uzunu bile benden 6-7 santim uzundu. “Hey baksanıza nasılsınız beyler?” Yüzlerinde sapıkça bir ifade vardı. “İyiyiz güzellik sen geldin ya daha iyi olduk” “Şey, benim birkaç şeye ihtiyacım varda yardımcı olabilir misiniz?” Onları mutlu etmiştim. Ama sıra bendeydi. Aralarından birinin dudağına yaklaşıp yumruk attım. Beklediğimden daha çok sarsıldı. Aralarından biri çok sinirlenip yumruğunu salladı çevik bir hareketle ondan kurtulup bacak arasına tekme attım. İki büklüm olmuşlardı. “Tutun şu kadını!” Biri arkamdan gelerek belimden tutarak çekecekti ki elini yakalayıp büktüm ve tekme attım. “Abi bu çok güçlü biri!” “Bir dahakine daha saygılı davranırsınız kadınlara” oradan uzaklaşmıştım. Tüm gözler benim üzerimdeydi muhtemelen benim gibi birinin nasıl böyle odun gibi adamları dövdüğümü düşünüyorlardı. Barmenin yanına gittiğimde hayran olmuş gibi bana bakıyordu. İstediğim içkiyi önüme doğru itti. 3-4 kadeh daha içtikten sonra yetmediğini fark ettim “Barmen bir şişe açar mısın?” “Emin misin? Ağır gelmesin” bakışlarımla sustu ve bana bir şişe açtı.
Kaç saattir burdaydım kaç saattir içiyordum bilmiyorum. Etrafımdaki insanlar yavaş yavaş azalıyordu. Saatin gece 3 e geldiğini gördüm. Daha çok serseri tipler vardı etrafımda. Telefonumu açmaya karar verdim. Açtığımda pek de bildirim yoktu. Birkaç kere Umut aramış ve mesaj atmıştı. Avcı ise bir mesaj atmıştı. Mesajda “İyi misin?” Yazıyordu. Umursamadım. Bugün neler olduğunu öğrenecektim elbet. “Barmen hesap ne kadar tuttu?” “Toplam 27.867” şaşırmamıştım en pahalı içkileri istemiştim. Kaç şişe bitirdiğimi bile bilmiyordum. Ordan ödeyip çıktım. Motorumla şehri turlamayı düşünüyordum Motorumu otoparka park etmiştim. Kaskımı takıp motoru çalıştırdım. Caddeye çıktığımda yollar boştu hızı 200 e çıkardım. Karşıma bir taş çıksa 10 takla atacak hızda gidiyordum ama pek de umrumda değildi. Resmen motor bedenimin altından kayıyordu. Rüzgar bedenimi hafifletiyor ve rahatlatıyordu. Hızımı 100 e düşürüp telefonumu cebimden aldım. Avcının evine gidecektim. Evinin nerede olduğundu bilmiyordum ama bulmak zor değildi. Telefon sinyalinin en son nerede olduğuna baktığımda 20 dakikalık mesafeyi gösteriyordu. İşin garibi ev neredeyse denizle bütündü. Hızımı tekrardan 200 e çıkararak 20 dakikalık yolu 5 dakikaya kadar düşürdüm.
Eve vardığımda ağızım açık kaldı. Bu evin bahçesinde deniz vardı! Üstün korumalarla dizayn edilmiş bir kapısı vardı. İçeriye duvardan atlayabilirdim fakat alarmlar beni direkt ifşa ederdi. Özel tabletimi çıkarıp birkaç yazılım ürettim. Bina talimatlarını yazılım analizlerini ve kodlarını girdim. Tüm kamera kayıtlarına sızmıştım. Hafif sarhoşluğumdan dolayı başım döndü ve motoruma yaslandım. Avcının hangi katta olduğunu bulmaya çalışıyordum. 10 tane banyo 20 taneye yakın oda vardı mübarek! Bu avcı incelensin kesin kara para aklıyor. Avcı en üst kattaki bir odada kalıyordu ve odasında 2 tane banyo vardı. 1 banyo neyine yetmiyordu. Odasının her yerini inceledim. Gereken yazılımları da oluşturup kapı kilidini kırdım. İçeri elimi kolumu sallayarak girdim pek de zor bir şey değildi. Şom ağızımı seveyim! Ayağım takılıp yere düşmüştüm ve büyük bir ses yankılanmıştı. Sadece düştüm bu kadar ses nasıl çıkmıştı? Umursamadan devam ettim tabletten diğer tuşa da basarak evin kapısını açtım. Evde 2 tane asansör vardı. Asansörleri kullanacak kadar mal değildim. Kamera görüntülerine tekrar baktığımda Avcının mışıl mışıl uyuduğunu gördüm.
Avcının odasına çıkana kadar canım çıkmıştı. Çıkarken birkaç şifreli oda görmüştüm. Ama cevapları ben bulmayacaktım. Cevapları bana Avcı verecekti. Avcının odasına girdiğimde içimde değişik bir duygu oluştu. Bunu umursamadan yatağın üzerine çıktım ve Avcının kollarını tuttum. Avcı gözlerini araladığında ne görmeyi düşünüyordu bilmiyorum ama eminim ki beni görmeyi düşünmüyordu. “Güneşin Kızı ne işin var burda?” “Bana tüm cevapları vereceksin Avcı, bugün herşey bitecek” “Bu oyunun baş rolü sensin Güneşin Kızı, sana neden güneşin kızı diyorum hiç merak etmedin mi?” Bir an kendimi sorguladım cidden niye hiç merak etmemiştim “Neden?” “Çünkü sen güneşten gelen bir ırksın ben ise karanlıktan.” Kafam allak bullak olmuştu hiçbirşey anlamıyordum “Biliyorum bir şey anlamıyorsun ama bu oyunu yakında gerçek yerinde oynayacaksın, sana bir adres vereceğim. Zamanı geldiğinde bu adrese Aleyna ve Umutla gideceksin.” “Bunu neden yapayım Avcı?” “Oyunun bitmesini ve kazanmak istemiyor musun?” “İstiyorum Avcı istiyorum” “O zaman o adrese gideceksiniz Güneşin Kızı” sanki o çok şey biliyordu ama ben hiç bir şey bilmiyordum çok değişik bir histi. “Ben hiç bir şey anlamadım Avcı ne demek istiyorsun?” “Eğer o kapıları açmazsan herşey çok daha kötü olacak kendi ellerinle bir kıyamet başlatacaksın. Sen bu Dünyaya ait değilsin Güneşin kızı. Sana bu oyunun başrolü derken şaka yapmıyordum. Bu evreni sadece sen kurtarabilirsin Güneşin Kızı…”
|
0% |