@alone_quennn
|
"6 YIL SONRA"
"Kaya içine ettin gelinliğimin yeter ya burada boşuna mı kuaför ekibi çağırdık."
"Sus beğğ ve kaya değil bebeğim, yazılımcı diyeceksin bana yoksa kredi kartlarını sömürürüm"
Evet gördüğünüz üzere bir kardeşin yazılım mühendisliği okumaması lazım yoksa boku yediniz.
Şahsen iki yıl önce yazılım mühendisi olup benim kredi kartında biriktirip fazla bir miktara getirdiğim paraya almış sonra da bilgisayarlar almış. Evet bilgisayarlar bir tane de değil 7 tane.
"Çek be elini artık. Zaten kırmızı kurdeleyi sen bağlıyorsun. Daha ne istiyorsun anlamıyorum"
"Bak moralimi bozma kör düğüm atarım. Hiç açamaz enişte"
"Of peki hallet şu kurdeleyi" diyerek göz devirdim.
Tekrardan gözlerimi kurdeleye indirmem ile geriye çekilmem saliseler arasında olmuştu.
Kaya şimdiden kurdeleye 3 düğüm atmıştı. Çatık kaşlarımla bir ona bir kurdeleye bakıyordum.
"İyi oldu haa, birkaç saniye olsada uğraşır. Ne demişler; zaman eşittir zamana."
"Bak kaya valla ağzına mermi boşaltırım. Ha bu arada öyle bir söz yok yeme beni şimdi geriz gibi."
" of be ne halin varsa gör çokta tın kal böyle." Diyerek odayı terk etti kaya. Kuaför ekibinden biri gelip Kaya'nın sözde kurdele bağlarken bozduğu yerleri düzeltti.
Tamamen hazır olurken nasıl göründüğüme bakmak için boy aynasına yanaştım.
Gözlerimde nude renginde ki turuncu far ile maskara vardı.
Dudaklarımda da iddialı hiç bir şey yoktu. Sadece şeftali tonunda bir ruj vardı. Yanaklarımda ise açık pembe allık vardı.
Üstümde askılı derin olmasa da göğüs dekolteli olan bel hizasından sonra hafif kabarık bir gelinlik vardı.
Annem hep beni gelinlikler içinde görmek istemişti ama vatan hainleri yüzünden sadece gökyüzünden izliyordu. Bakıyordu ama dokunamıyordu. Bir şey söylemek istiyordu ama konuşamıyordu.
Annem artık bize kucağını kokusunu sevgisini veremiyordu.
Bundan tam 6 yıl önce nişanımdan bir gün sonra havaalanında...
Meydana gelen patlamada tam tamına 636 can ve onun içinden birisi annem.
Babam da oradaydı ama bize haber vermek için aradığında çekmediği için o alandan uzaklaşması üzerine sadece yaralanmıştı.
Bir insanın annesinin mezarı olmaması nasıl bir şeydi peki?
o bomboş mezara sarılıp anne diye gözyaşları dökmek.
18 yaşımda annesiz kaldım. 24 yaşında evleniyorum. Kim bilir belki bende anne adaylığına katılırım.
Yüzüme en güzel gülümsemeyi taktım ve babamın gelip almasını bekledim.
Birkaç dakika sonra kapı tıkladıktan sonra açıldı babam lacivert smokin ile karşımdaydı.
Oysa ki nişanımda annemle konuşurken duymuştum.
' Siyah smokin ile düğüne katılcam, eski günlerde ki gibi sende beni o sevdiğin smokinin içinde görürsün.' Diyerek annemle konuşuyordu.
Oysa şimdi lacivertler içindeydi.
Belki annemde o kapının arkasında bana yaşlı gözler ile bakardı.
Tıpkı şuan babam gibi...
" güzel kızımm"
" Babammmmm" diyerek iki adımda ona sarıldım.
Açık bıraktığım saçlarımı öptü, kokladı derin nefes aldı ve verdi.
Bundan iki yıl önce bana ' saçların annen gibi kokuyor', demişti. O andan itibaren bir daha saçlarımı kısaltmadım ve şuan neredeyse kalçama kadar gelen saçlarıma sanki annemin saçlarıymış gibi dikkatlice dokunuyordu.
Ayrıldıktan sonra smokinin içinden çıkardığı küçük ve geniş kutuyu çıkardı.
Kolumu uzatma mı istedi. Uzattım. Kutuyu açtı. İçinden ince sırayla dizilmiş pırlanta bileklik çıkardı. Bileğime taktı ardından bileğimi öptü.
"Mutluluk her daim senin olsun güzel kızım"
"Mutluluk her daim bizim için aksın baba"
Kolunu uzattı. Koluna girdim. Sakin adımlar ile odadan çıktık sahil kenarına yöneldik.
Evet bu bir kır düğünüydü tek eksik yeşil bir alanda değildi.
Kırmızı halıya kadar eşlik etti ondan sonra işi deniz devraldı.
O kolunu uzattı. Ben koluna girdim.
Başımızdan aşağıya sümbül çiçekleri dökülürken nikah masasına yöneldik.
Masanın önüne geldiğimizde alkış tufanı koptu ve biz rahat sandalyelere oturduk.
" her halin güzel ama bugün daha güzel" diye kulağıma fısıldadı deniz.
" her halin güzel ama bugün daha güzel" diyerek bende onu tekrarladım.
Saat 8'e geliyordu.
Ay gölgesini koskocaman denize bırakmıştı. Yıldızlar gölgeyi süslemişti.
Saati ben seçmiştim. Annemin de o Yıldızlar arasında olduğunu biliyordum.
Gökyüzüne kocaman tebessümüm ile baktım ardından denize baktım. Ona bakmam ile göz göze geldik.
Bana buruk tebessüm ile baktı ben de ona buruk tebessüm ile baktım.
"Siz yiğit kızı KUMSAL ÇAKAN Ömer oğlu DENİZ FISILDAYANI eşliğe kabul ediyor musunuz?" Göz temasımızı bölen nikah memuru olmuştu.
" EVET EVET EVET HAYATIMIN HER SANİYESİNE KADAR EVET" ve alkış.
"Siz Ömer oğlu DENİZ FISILDAYAN yiğit kızı KUMSAL ÇAKANI eşliğe kabul ediyor musunuz?"
" GÖKYÜZÜ AYAKLAR ALTINA YATANA KADAR EVET" ve alkış
İmzalar atıldı. Can ve kerem( denizin arkadaşı) şahitlik edildi.
"... BELEDİYESİNİN BANA VERDİĞİ YETKİYE DAYANARAK SİZLERİ KARI KOCA İLAN EDİYORUM. TEBRİKLER." nüfus cüzdanını alıp salladım.
Sonra babama ve ikizime baktım ardından denize ve gökyüzüne güzelliğini veren anneme.
Kaya ile göz göze geldiğimiz gibi AYAĞINA BAS diye bağırması bir olmuştu.
Denizin ayağına bastım. Canla dans ettik. Babam ile şarkı söyledik. Kaya ile erik dalı oynadık. Deniz ile öpüştük.
Nasıl oldu anlamadım ama kendimi birden denizin kucağında buldum.
" Ay ve yıldızlar şahit. Bu sonsuz deniz duyduklarına şahit oldu. Hepsi deniz aşkın hakkını verdi dedi. ARTIK KUMSAL DENİZE AİT ARTIK KUMSAL DENİZE AİT" dedi ve arabaya doğru ilerlemeye başladı.
BUGÜN 17 EKİM 2023 BUGÜN DENİZ VE KUMSALIN HİKAYESİ BAŞLIYOR. |
0% |