Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm: TUTSAK RUHLARIN ATEŞİ

@alone_quennn

Sevgisizlik yıkımdı anne, sen giderek bu duyguyu tatmama engel oldun. Yine de teşekkür ederim beni yıkımdan kurtardın. Yine de senden nefret ediyorum beni insanları sevmekten ve sevilmekten kopardın

.

.

.

1. Bölüm: TUTSAK RUHLARIN ATEŞİ

 

Bu hayattan ne kadar bıksam bile yaşamak zorundaydım. Ailemin bizi terk ettiği gibi ben de kardeşimi terk edemezdim.

 

Babam bir alkolik insandı. Her gece içer eve gelirdi. Sonra beni ve annemi döverdi. Annem yine dayandı benim için kardeşim için kısaca bizim için...

 

Ta ki o ana kadar.

 

Babam bir gün eve bir adamla geldi. Ben ve anneme sırıtarak bakıyordu. O zamanlar ben 17 kardeşim 15 yaşındaydı.

 

Adama ilk önce annemi gösterdi. Sonra işaret parmağı ile beni.

 

"Sen bu karıyla şimdilik işini gör bir saat içinde ben kızı hallederim." Adama iğrenç gülümsemesi ile bakıyordu.

 

Adam anneme yaklaştı babam bana. Annem önüme geçip kafasını iki yana salladı.

 

Adam annemin kollarını çekiştirerek annem ve babamın yatak odasına sürüklemeye çalışırken babamda benim kolumu tutarak beni odama götürmeye çalısıyordu. Ben babama direndiğim gibi annemde o adama direniyordu.

 

En son annemin kızımı bırak diye sesine karışan silah sesi geldi.

 

Annem o adamı vurmuştu. Annem o adamı elleri titreyerek vurmuştu. Benim annem karıncaya bile zarar vermekten korkan annem o gün o adamı öldürmüştü. Yalnız onuda değildi.

 

Silahı şimdi babama karşı tutuyordu.

 

"BİZE ÇEKTİRDİĞİN EZİYETLER YETTİ ARTIK. ÇOCUKLARIMI SANA KURBAN ETMEM" sözünün bitmesi ile art arda tetiğe bastı. Kolumu tutan el gevşedi, ardından yere yığıldı babamın bedeni ile.

 

Şimdi annem ile göz göze bakıyorduk. Dudağının kenarı kıvrılması ile hemen yanağına baktım. Bu hayatta en sevdiğim şey annemin gamzeleriydi. Onun gamzeleri aynı hizada bende de vardı.

 

"Kızım" annemin sesi ile dolu gözlerimle ona baktım.

 

"Anne" dedim ona bakarak. Dudağının kenarında olan kıvrım tebessüme dönüştü.

 

"Affet beni kızım. Kardeşine de sahip çık. Dayına git o size seve seve bakar" sözünün ardında konuşmama bile izin vermeden evin içini bir silah sesi daha yayıldı.

 

Ben polisler ve ambulans gelene kadar o 3 cansız bedenle aynı evde kaldım.

 

Derin nefes alarak ders çalışmaya devam ettim sessizce.

 

Annemin dediği gibi dayım bize bakıyordu. Varlıklı olan dayım sayesinde üniversite okuyordum. Ama ben ve kardeşim ondan ayrı evde kalıyorduk. O Samsun'da yaşıyordu. Biz de benim üniversitem için İstanbul'da.

 

Gece 3 suların da ben hala uyumamış önümdeki sınavlardan kalmamak için çalışmaya devam ediyordum.

 

Üniversite 2 öğrencisiydim. İç mimarlık bölümüdeydim.

 

Üniversitede daha ilk senemde benim için soğuk nevale demeye başlamıştılar. Sebebi benle konuşmak isteyen herkese mala bakırcasına bakmamdı.

 

Derin nefes vererek çizime devam ettim.

 

Aradan geçen 30 - 45 dakika ile telefona gelen bildirim ile cehremi şaşkınlık sarmıştı.

 

PATRON HANGİ ADAMI ÖLDÜRÜYORUZ' adlı gruba eklendiniz.

 

20 yıllık hayatım da ilk kez telefonuma bildirim gelmişti. merakla çalışma masamdan kalkarak yatağın üzerinde olan telefonu alarak ekranı açtım.

 

açmam ile telefona art arda bildirim düştü.

 

0538: poyrazı da gruba aldığınıza göre sırada ki kurbanları söylüyorum.

 

0538: Viyan sen ARDA ESMERİ.

 

0538: *FOTOĞRAF

 

0538: Sinan sen BANU PARLAK

 

0538: *FOTOĞRAF

 

0538: Selçuk sen ŞAHİN ŞİMŞEK

 

0538: *FOTOĞRAF

 

0538: Poyraz sen de ÇİSEM ÇİY

 

0538:* FOTOĞRAF

 

telefona gelen son fotoğraf bana aitti. Beni neden öldürmek istiyorlardı ki. Ben ne yaptım onlara, bu insanlar ne yaptı ki onlara.

 

Benim yaşamam gereken konular vardı.

 

Telefonda ki fotoğrafıma bakarken yutkunma istediğimi tutmadan yutkundum.

 

Kim beni neden öldürmek istiyordu?

 

Aklıma gelen fikirle telefonun klavyesinde parmaklarımı gezdirdim.

 

PATRON HANGİ ADAMI ÖLDÜRÜYORUZ

 

SİZ: ÇİSEM ÇİY onu neden öldürüyorum.

 

0538: Ne zaman işlerimizi sorgular oldun Poyraz?

 

SİZ: hayır hayır sadece merak ettim patron.

 

0538: fazla merak iyi değildir, poyraz bunu en İYİ sen bilirsin.

 

SİZ: haklısın patron.

 

WhatsApp sekmesini telefonda kapatıp çalışma masamın üzerine bırakıp, odanın içinde bir ileri bir geri hareket etmeye başladım.

 

Neden, neden, neden.

 

KİMSEYLE BİR KONUŞMA İÇERİSİNE GİRMEYEN BEN NE BOK YEMİŞ OLMALIYIM Kİ.

 

HİÇBİR ŞEY!

 

Odada bir sağa bir sola giderken kolum küçük kitaplığa çarpıp 3 tane kitabın düşmesine sebep oldum.

 

Sinirle eğilip elime aldım. Geri yerden kalkarken bu sefer kafamı kitaplığa vurmuş ve geri kalan kitaplarında düşmesine sebep oldum.

 

Sinirden bu halime bile ağlayacak duruma gelmiştim.

 

Bir elimdeki kitaplara bakarken bir de yere düşen kitaplara bakıyordum. Bıkkın bir nefes vermemle odamın kapısı hızla açıldı.

 

"Abla, abla iyi misin?" İçeriye giren erkek kardeşim ile yönümü kapıya çevirip elimde ki kitapları gösterip hafif gülümsedim.

 

İyi bir oyuncuydum.

 

"İyiyim kolum kitaplığa çarptı kitaplarım düştü" dudağımı son kelimede büzmüştüm.

 

"Abla ben sana bin defa dedim. O kitaplığı oraya koymayalım diye"

 

"Öf tamam Ares git odana uyu yarın denemen yok mu senin?" Sol kaşımı kaldırarak beklenti ile cevaplamasını bekledim.

 

"Var ablacım."

 

"Tamam hadi yallah odana." Bana attığı masum bakışlara aldanmadan çizdiğim taslağın devamını getiriyormuş gibi yapıp hafif üstünden geçerken kardeşimde odadan çıkmıştı.

 

Bunu fırsat bilerek elimi telefona atmıştım ki bildirim düşmüştü ekrana.

 

0542: Abi bu numara poyrazın değilmiş. Şuan bana yazdı.

 

0538: KİM LAN O ZAMAN BU!

 

0542: B-BİLMİYORUM PATRON.

 

0538: SİZİN YAPACAĞINIZ İŞİ SİKEYİM.

 

0538: YA KİM OLDUĞUNU SÖYLE YA DA NUMARAYI ARATIP İŞİNİ BİTİREYİM.

 

SİZ: Öhm, şey ben.

 

0538: ney SEN!

 

SİZ: ÇİSEM ÇİY ben sizler peki

 

Yazıp düşünmeden attığım mesaja bakarken kendime bir tane yapıştırma isteğimi zor bastırdım.

 

0542: Ben Sinan. ÇİSEM.

 

(0542 *** ** ** adlı numarayı Sinan olarak kaydettiniz.)

 

0538: SİNAN DUA ET AİLENE BORCUM VAR. YOKSA SENİ BURADA SİKEREK ÇOĞALTIRDIM.

 

0538: ÖLDÜRME LİSTEMİZDE OLAN BİRİ İLE KONUŞMAK YOK DİYE KURAL YOK MU AQ

 

Sinan: affet patron.

 

0538: ALLAH'IM SABIR VER!

 

SİZ: Madem Allah'tan sabır diliyorsun. O zaman neden adam öldürüyorsun. Ne kadar güzel gel müslüman ol.

 

0538: YOK AZ KALDI SİKECEM.

 

SİZ: Şey beni neden öldürmek istiyorsunuz beyefendi?

 

0538: keyif meselesi.

 

SİZ: anladım...

 

SİZ: Öldürmeseniz, en azından bir 20 yıl

 

0538: olur ya 20 yıl zaten gelip geçer.

 

SİZ: Di mi, di mi.

 

0534: patron kızın evinin önündeyiz. Bir talimatın ile işini bitirelim. Zaten öldüreceğimiz listede adı yazıyor.

 

Ne kapıma mı gelmişlerdi.

 

Sitede ki güvenlik ne boka yarıyor o zaman.

 

Derin bir nefes vererek, balkona çıktım.

 

14 katlı binanın son katında oturuyorduk. Binanın son dairesinde büyük bir balkon ve balkonun içinde ise büyük sayılmayacak kadarda olsa bir havuz vardı.

 

Aşağıda siyah bir araba duruyordu. Elimde ki telefonun titremesi ile aynı anda arabanın kapıları açıldı.

 

Arabadan inen iki kişi vardı. Binanın kapısını açmak için bütün tuşlara bastılar.

 

En sonunda açılan kapı ile içeri girdiklerinde yutkunarak hızla içeri girerek aresin odasına gittim.

 

Kapıyı hızla açtığımda aresin çalışma masasında ders çalıştığını görmüştüm.

 

"Sen uyumadın mı?" Gözlerimi etrafta gezdiriyordum.

 

"Senin odandan çıktıktan sonra uykum kaçtı bende ders çalışıyım dedim" mırıldanarak onayladım.

 

Az kalmıştı. 2dk 38 sn kalmıştı.

 

"Ares kalk!" Demem ile bana anlamsız Bakışlar attı.

 

"Ares anneme söz verdim. İkimizde ölmeyecez anladın mı"

 

"Ne, ne ölmesi abla"

 

"Sonra söz sonra anlatıcam ama şimdi peşimden gel"

 

"Peki" hızla aresin odasından çıkarak benim odama gittik.

 

Odaya girdiğim gibi giyinme odasına yönelip en sondaki duvara yaklaştım.

 

Son 1dk 19sn

 

Hızla duvarın yanındaki dolabı açarak zemin tarafının en arkasında zeminle eş renkte olan gizli düğmeye basarak duvarın açılmasını sağladım.

 

Son 1dk 3sn

 

Açılan duvardan içeri girerek aresin şaşkın yüzüne aldırış etmeden içeri çekerek iç tarafta ki düğme ile duvarın kapanmasını sağladım.

 

Son 50sn

 

Kapının yanında duran diğer düğme ile gizli odanın ışığının açılmasını sağladım.

 

Burayı dayım ile yapmıştık.

 

Annemin öldürdüğü adam pek tekin bir adam değildi.

 

Dayımın dediğine göre ise bir kızı ile oğlu vardı ki. Oğlu da pek tekin biri değildi.

 

Oğlu İstanbul'da yaşıyordu ve ben de İstanbul'da okuduğum için önlem almak istemişti dayım.

 

Bizi de bir intikam uğruna kaybetmek istemiyordu.

 

Son 10 sn

 

Derin nefes alarak bakışlarını benden ayirmayan kardeşime işaret parmağımı dudaklarıma götürerek sus işareti yaptım.

 

Aklıma düşen bir diğer düşünce ile telefonu cebimden çıkararak sessize aldım.

 

Kardeşim de benim yaptığımı görüp o da telefonunu sessize aldı.

 

Dış kapının zorlandığına dair ses geldiğinde kardeşime baktım.

 

Gri gözlerine beyazlar karışmıştı. Göz rengine karışan beyazlık genelde negatif yüklü duygular ile oluşurdu.

 

Kapının açılması ile telefonumu açarak kamera kayıtlarını açtım.

 

Evin her yerinde kamera vardı.

 

Dayım azıcık paranoyak olabilirdi.

 

Azıcık...

 

Kameranın çektiği acılardan hareketlerini izliyordum.

 

Holden çıkarak oturma odasına geçtiklerinde. Ben de oturma odasında bulunan kameraya geçtim.

Orada olmadığımızı gördüklerinde balkona geçtiler. Bununla bende balkonda bulunan kameraya geçtim.

 

Saçlarını 3'e vurmuş iki adam vardı. Birinin yüz hatları daha belirgin iken diğeri daha yumuşak hatlara sahipti. Ama yüzünde ise gözünün az bir altından başlayan bir yarık izi vardı ve çenesinin iki parmak üzerinde son buluyordu.

 

Balkonda olmadığımıza da kanaat getirerek balkondan içeri, içeriden de hole çıktılar.

 

En son ikiye ayrılarak biri benim odama diğeri ise aresin odasına gitti.

 

Ben de direk benim odamın kamerasını açtım.

 

Kameralar göze çarpmayan yerlere saklanmıştı.

 

Adam çalışma masasının altına baktı, yatağın altına ve köşelerine baktı. Ondan sonra ise bulunduğumuz yere yani giyinme odasına girdi. Onun girmesi ile kamera kayıtlarını da değiştirip giyinme odasına ayarladım.

 

Adam bütün dolapları tek tek açarak baktı. En son burada olmadığımızı sanarak çıkacağı esnada diğer adam odaya girdi.

 

"Oda da yoklar. Mutfağa, banyoya ve lavaboya da baktığımda da yoklar" tok bir sese sahipti odaya giren adam.

 

"Burada da yoklar"

 

Ardından odayı telefon çalış sesi sardı.

 

Karşı taraf telefonu açtığında ben hala kameradan hareketlerini izliyordum.

 

"Abi evde yoklar" sesi tok olan adam konuşuyordu.

 

"O evden 3 dakika da çıkmaları imkansız Viyan. Zaten çıksalar bile ben görürdüm. Kameralardan kontrol ediyorum!. O KIZI BULUP BANA GETİRECEKSİNİZ. ANNESİ NASIL ÖLDÜRDÜYSE 3 YIL ÖNCE 10 NİSANDA BABAMI BUGÜNDE O ÖLECEK"

 

O adamın oğluydu. Bu adam o adamın oğluydu.

 

İntikam savaşı başlamıştı anlaşılan.

 

Bende 3 senedir hazırlık yapıyordum.

 

Anlaşılan iyi olan kazanacaktı.

 

Bulunduğumuz gizli odanın arka tarafına doğru ilerlemeye başladım.

 

Odanın içindeki bir diğer küçük odaya girdim. Bu odanın içinde ses yalıtımı vardı. Bu yüzden dayımı rahatlıkla arayabilirdim.

 

Telefon 3. Çalışından sonra açıldı.

 

"Efendim güzelim?"

 

"Dayı kötü bir şey oldu"

 

"Ne oldu" ilk baştaki sesinden eser yoktu şimdi.

 

"O, bizi buldu"

 

"Ne, iyi misiniz? Aren nerede siz neredesiniz?"

 

"Sakin ol dayı evde ki gizli odadayız. Bizi arayıp bulamadılar sonra onu aradılar o da bizim evden çıkmadığımızı ve bizim bulunmamızı istedi ve bunlar evden gitmiyor"

 

"Dayı n'olur gel. Aren'e bir şey olmasın"

 

"Tamam dayım sakın çıkmayın oradan uçağı hazırlayıp geliyorum 1 buçuk saat içinde orada olurum."

 

"Tamam dayı" telefonun kapandığında dair ses geldiğinde telefonu kulağımdan çekip geri cebime koydum.

 

Geri arenin yanına gidip kamera görüntülerini açtım.

 

Şuan bütün odalarda en ince ayrıntısına kadar bakıyorlardı.

 

"Şimdi n'olacak abla" arenin konuşması ile yönümü ona çevirdim.

 

"Dayımızı bekleyeceğiz aren" tamam anlamında kafasını salladığında geri önüme dönerek kamera kayıtlarına bakmaya devam ettim.

 

Adamlar bütün duvarlara iki parmağını birleştirerek vurup ses gelip gelmediğine baktıklarını anladığım da sonumun geldiğini anlamıştım.

 

Bizi bu şekilde bulmaları an meselesiydi.

 

"Aren yaşamak istiyorsam dediklerimi harfiyen yapacaksın anladın mı?" Yutkunan kardeşime baktım. Seni her şekil yaşatacağız kardeşim hem ben hem de dayım.

 

"Tamam abla" diyen küçük değerlime gülümseyerek bakıyordum.

 

"Şimdi sen arka odaya geçiyorsun oraya gelmelerine ben izin vermeyecem ama seni korumam için onlarla gitmem gerek"

 

"Böyle bir şey asla olamayacak abla" bütün kelimelerin üzerinde dura dura demişti.

 

"Bak, aren dayım gelicek dayım geldiğinde biri ona bizi kimin kaçırdığını söylemeli ve o kişi sen olacaksın çünkü onlar beni istiyor. Sen ve dayım beni kurtaracak tek kişisiniz"

 

"Arayıp o adamın kim olduğunu söyle o zaman!" Öfkeyle dolup taşan gözlerine baktım.

 

"Uçakta açamaz telefonu"

 

"Mesaj at o zaman"

 

"Anlamıyor musun aren? Sen burada kalacaksın dayım ikimizi beraber kurtaramaz ama ikiniz beni kurtarabilirsiniz" ellerini saçlarına daldıran kardeşime baktım.

 

"Adı ne o şerefsiz adamın?"

 

" Çığlık, dayıma sadece bu adı ver anlar. Onun lakabı çığlık tamam mı?" Kaşlarını çatan kardeşime bakarken bulunduğumuz duvara tıklanma sesi ve burada boşluk var diyen adam sesi ile direk kardeşimi odaya saklayarak kapı görevi gören duvarın yamacına gittim.

 

Sen o dövüş kurslarına boşuna gitmedin çisem yapabilirsin.

 

Yapamam! Kardeşime bile iki yılın sonunda onca zorluklardan sonra dokunmuşken başka bir erkeğe dokunamam.

 

Aciz bir haldeyken bir de kriz geçiremem.

 

Daha fazla zorluk çıkarmamak için duvarı açan bendim.

 

Kendi ayaklarım ile ecelime gidiyordum.

 

Karşı karşıya geldiğim iki adam ile derince yutkundum.

 

Yumuşak yüz hatlarına sahip adam kolumu tuttuğu an çığlık atarak yüzüne yumruğumu geçirdim.

 

Diğer adam saçlarıma asıldığında bedenimi titremeler ele geçirmişti.

 

Derin derin nefesler alarak bana dokunmadığını hayal etmeye çalıştım.

 

OLMUYOR. BU ADAMIN ELLERİ BANA DOKUNUYORKEN OLMUYOR.

 

telefon sesi etrafa yayılınca yüzüne yumruğumu geçirdiğim adam sinirle telefonu cebinden çıkartarak çağrıyı cevapladı.

 

" Efendim abi?"

 

(...)

 

"Evet, kendi ayakları ile geldi"

 

(...)

 

"Tamam abi açtım hoparlörü" nefes alışlarım giderek canımı yakıyordu.

 

"Merhaba, çisem cehenneme gelmeye hazır mısın?"

 

" Cehennem asıl ben geldiğimde başlayacak çığlık" korktuğumu anlamamalılar.

 

Telefonun ucundan kahkaha sesleri gelirken konuşmamak için kendimi zor tutuyordum.

 

" Bir erkek sana dokunduğunda krize giren kız bir erkeğe savaş mı ilan ediyor"

 

"Eğer o erkeğin babası bana tecavüz etmeye kalkışan biri ise evet" konuşmam ile ortamı derin bir sessizlik kapladı.

 

"YALAN SÖYLEMEYİ KES!"

 

"YALAN DEĞİL. Annem babanı öldürmeseydi hem bana hem de anneme" sonda bağırmamıştım. Aren duyup saklandığı yerden çıkmasın diye.

 

"Annen babamın katili sende onun kızısın! Anladın mı sana neden inanmalıyım ki? Sinan kıza dokunmadan getirin temas yok. Ama gelmemekte kararlıysa bayıltıp taşıyın "

 

"Tamam abi" yüzüne yumruk attığım kişinin adı demek ki sinanmış.

 

Zaten giyinme odasında olduğumuz için hırkamın olduğu kapağı açtığımda. Adını bilmediğim adam konuştu.

 

"Ne yapıyorsun lan sen?"

 

"Kör müsün hırka alıyorum"

 

"Sebep?"

 

"Hava serin"

 

"Fazla vurdumduymaz birine benziyorsun" sesi düşünceli geliyordu.

 

"Size öyle geliyordur. Aslında tam bir psikopatım" göz kırparak kendime annemden yadigar kalan hırkasını almıştım.

 

Ölürsem de onun kokusuyla ölmek istiyordum başkasının kokusu ile değil!

 

Hırkayı alarak evin çıkışına yürüdüm arkamda o adamlar ile.

 

...

 

Büyük bir evin önünde araba durunca aşağı indim.

 

Derin bir nefes vererek kasvetli bir görüntüye ev sahipliği yapan eve baktım.

 

Cehennem ateşi gelmişti.

 

Ya burayı yakacaktı ya da mümkünmüş gibi daha fazla kendini.

 

Demir parmaklıklar açıldığında bahçeye girdim.

 

Dışarıda ki görüntüsüne inat gibi bahçe cenneti anımsatıyordu. Bahçeye tebessüm ederek baktığımda arkamda ayak sesi geliyordu.

 

"Geldin demek" tok bir erkek sesi ile arkamı döndüm.

 

Kehribar rengi gözlerini gözlerime sabitledi.

 

"İstediğin bu değil miydi zaten?"

 

"Kısmen" gözleri çillerimde dolaşırken bir yandan da bana cevap veriyordu.

"Al işte buradayım öldür bugün 10 Nisan annemin babanı öldürdüğü tarih yıllar değişti ama mazi asla. İşte tüm benliğim ile buradayım. Sık kafama ve bitsin bu çile"

 

"Seni öldürmek için buraya getirmedim buraya seni koruyabilmek için getirdim. Düşman olarak beni görebilirsin çisem ama emin ol düşman ben değilim ve düşman tek bir kişi de değil"

 

"Ne anlat

ıyorsun, anlayamıyorum seni" kaşlarımı çatarak bakıyordum ona.

 

" O siktiğim tecavüzcü adam umrumda değil her şeyi biliyorum ama benim ailem yüzünden daha fazla zarar görmenizi istemedim. Düşman gibi görünmek zorundaydım ki seni gücümle düşmanlardan koruyabilirdim. Ama artık daha fazla olmaya başladılar. "

 

"Onlar artık daha fazlalar çisem aklın alamayacak kadar" bu cümleler ile yutkunma gereği duymuştum.

 

"Ne istiyorsun benden?"

 

"Evlenelim"

 

Loading...
0%