12. Bölüm

12. Bölüm

Alpagut
alpagut

 

İbelec, elf bir kız. Heyette elfleri temsil ediyor. Sarı saçlı mavi gözlü.

Asum, cüce bir erkek. Heyette cüceler temsil ediyor. Kızıl saclı, kızıl sakalı, kahverengi gözlü.

Namsa, insan bir erkek. Heyette insanları temsil ediyor. Kahverengi saclı, kahverengi gözlü.

Dört tane taht her birinde bir temsilci vardı. Emrih taht kapısını açtı. Hemen karşılarındaydı. Yanlarına gittiler.

Namsa - demek turnuvayı kazanan ekip sizlersiniz haa.

Emrih - Evet

Namsa - final maçını izledim. Cidden güçlüsünüz bunu kabul ediyorum. Hemde göz ardı edilemeyecek kadar.

İbelec - bu büyük güçle ne yapıcaksınız. Ki siz hiç güçlü görünmüyorsunuz.

Kurane - büyü gücünü saklıyorsun . Ne kadar oldugunu bilmiyoruz.

Asum - ne kadar güçün var bize gösterebilirmisin

Emrih - hayır maalesef gösteremem.

Namsa - yazık oldu. Lafı uzatmaya hiç gerek yok. Senle bir anlaşma yapmak isteriz.

Emrih - nedir o

Namsa - bağımsız topraklara karşı düşman olmamanı istiyoruz.

Emrih - böyle bir düşüncem yok ama anlaşmanın anlaşma ol ması için ülkedeki bütün ışınlanma cemberlerini kullanmak için izin istiyorum. Işınlanma cemberlerini kulandığım sürece düşmanlık beslemem. Çok basit değilmi

Namsa - kabul ediyoruz. Bundan sonra ışınlanma cemberlerini gönlünce kullana bilirsin.

Emrih - o zaman ilk olarak beni şehvet cadısının zindanına ışınlayın.

Kurane - şu anda mümkün değil.

Emrih - neden

Kurane - şu anda ne olduğunu bilmiyoruz ama zindanlara giden cemberler calışmıyor. İstersen deneyebilirsin.

Emrih - ah gerek yok. Oraya en yakın ışınlaya bileceğiniz yer neresi peki.

Kurane - şu anda zindana en yakın cember...

Kurane bir harita cıkardı.

Kurane - sıtali şehrinde var. Zindana gitmek için. Sıtali şehrine işinlandıktan sonra. Bu yolu takip edip bir kasabaya varacaksınız. Sonra bir kaç günlük yürüme mesafesinde olan harhun liman kentine varacaksınız. Ordan bir gemi bulursunuz.

Emrih - teşekkür etdik. Haritayı alabilirmiyim yolda kaybolmayalım.

Kurane - tamam al bakalım.

Emrih - Hım bak şu haritaya nede güzel.

Namsa - tamam artık

Askerler Emrih büyük bir kese verdi.

Namsa - kesede bin beş yüz altın var senindir.

Emrih - iyi para ha. O zaman izninizle

Namsa - izin sizindir.

Yola cıkmaya hazırlardı hep birlikte cemberin içine girdiler. Emrih cember aktif etti. Ve sıtali şehrine ışınlandılar. Gelişmiş bir şehirdi.

Emrih - eyer yola cıkarsak akşam olmadan kasabaya varırız. Akşam orda kalır sonra yola devam ederiz olurmu.

Afya - olur olur hemen yola cıkalım. Bir an önce kasabaya varalım ve güzel bir yemek yiyelim .

Emrih - neden bu kadar yemek sevdan var bilemem. Hadi gidelim

Üç tane at aldılar üçüde parlak siyah renkteydi. Hızla yola koyuldular, hava kararmadan kasabaya vardılar. Atları otelin ahırına bağlayıp. Handa yemek yemeye gittiler.

Han cok kalabalık değildi rahat ve huzurlu bir şekilde kızarmış etin tadını cıkarıyorlardı. Bir anda kapı carpıldı.

Sarı saclı, mavi gözlü elf bir kız. Kapıyı öfke ile carpmıştı. Adı Evri. Hızla kahverengi saclı kahverengi gözlü bir insan erkeğe yöneldi. Adı Hatari idi. Erkeğin yanında bir kız vardı.

Evri Hatarinin omzundan tutup kendine cevirdi.

Evri - sen ne yaptığını sanıyorsun ha. Zaten bir tane güzel arkadaşın varken sen nelerle uğraşıyorsun.

Hatarinin yanındaki kız caktırmadan ordan tüydü.

Hatari - hayır yanlış anladı...

Evri Hatariye sert bir tokat attı.

Evri - kes sesini.

Evri emrihlerin oturduğu masaya geçip oturdu. Sürahiden kendine bir bardak bira koydu.

Afya - sen edep nedir bilmezmisin

Evri - ne yani bir bardak bira paylaşamazmısınız.

Afya - sence mesele bir bardak bira mı? Cocuğa hak veriyorum onun için zor olmalı.

Emrih - lanet olsun daha az önce güzel bir yemek cekiyordum. Şimdiyse başım agrımaya başladı.

Hatari emrihin yanına sandalye cekerek.

Hatari - ah dostum neler cektigimi bilemezsin.

Emrih - bilmekte istemem

Hatari - cok kırıcı

Evri - hey sen niye buraya oturdun.

Hatari - bunu sana ben sormalıyım.

Emrih masaya para bıraktı ve handan çıktılar. Otele kalmaya gittiler. Hemen sabah olmuştu yüklendiler ve atlarını liman kentine sürdüler.

Yol uzun olucak ve uğrayacak kasaba yada köy yoktu . Yolda buldukları düzlüklere kamp kuracaklardı.

Yola cıktıktan bir müddet sonra arkalarından Evri ve Hatari nin atlarıyla dört nala geldiğini fark ettiler. İki at da beyaz rengteydi.

Emrih - siz nereye gidiyorsunuz

Hatari - harhun a gidiyoruz. Peki siz?

Emrih - lanet olsun ki bizde oraya gidiyoruz

Hatari - yolumuz uzun birlikte kamp yapmaya ne dersiniz?

Emrih - ne diyelim

Afya - hayır

Aymi - hayır destekte aramızda biraz mesafe olur pek bir şey degiştirmez

Afya - hay böyle işin

Emrih - neyse olur tamam

Hatari - sizi zora sokuyoruz dimi?

Afya - Evet

Emrih - hayır tabikide!!!

Yolculuğa onlarda katıldı. Hava hafiften kararıncaya kadar yola devam ettiler. Sonra atlarını ağaclara bağlayıp cadırları kurdular. Emrih ortaya bir ateş yaktı.

Emrih - afya şu dalları verirmisin

Afya - yeteri kadar odun atmadın mı zaten.

Emrih - ya etleri köze bulanmış yerim diyorsan

Afya - al

Emrih sopaları aldı kabuklarını soydu. Sonra uclarını sivrileştşrdi, ve etleri taktı. Tek tek ateşin üzerine yerleştirdi.

Emrih - ah şu etin kokusu acayip güzel ya

Afya - yavaştan kıvama geliyorsun.

Evri - sizdemi maceracısınız.

Afya - Evet

Evri - rütbeniz kaç galiba çok güçlü değilsiniz.

Afya - güçlü olmadığımızı nerden cıkardın.

Evri - degerlendirme büyüsü yapabiliyorum. Belki fiziksel olarak güçlü ola bilirsiniz ama büyü güçünüz neredeyse hiç yok.

Emrih - afya cok az bir kısmını salsana ama az bir kısmını.

Afya - Tabikide hayatım. Tekrar konturol etsene Evri.

Emrih - hayatım?

Evri tekrar kontrol etti güçü artmıştı.

Evri - Hım demek büyü enerjinizi saklıyorsunuz ha iyiymiş ama bu kadar güç ile altın falan ola bilirsiniz.

Afya - elmas

Evri - cidden mi göstersene

Afya kartı gösterdi.

Evri - Bizimle aynı rütbede olmanızı beklemiyordum

Afya - sizde elmassınız demek.

Emrih "onlarda elmassa dünyadaki en güçlü kişilerden biri yapar onları." diye gecirdi.

Emrih - siz büyü enerjinizi saklıyormusunuz

Evri - hayır saklamıyoruz

Emrih analiz etti. İkiside önceden gördügü insanlardan daha güçlü oldugu belliydi.

Artı bir şeyler daha vardı ama ne oldugunu bir türlü anlayamamıştı karmaşık bir büyü akışı vardı.

Cari bunun ne oldugunu kesin biliyordu ama söylemezdi kesin.

Emrih - siz dede bir elmas rütbenizin olması. Sizinde cari ye verdiğiniz sırlar var demek oluyor dimi.

Hatari - Evet ama

Emrih - ama söyleyemezsiniz.

Hatari - Evet

Emrih - tamam insanı zorlamaya gelmez. Neyse o değilde...

Ondan sonra yatana kadar boş muhabbet ettiler.

Sabah hızlıca toparlandılar ve yola koyuldular. Öglen saatlerine geliniyor du güneş tam tepede yeri kavuruyordu. İlerlerken parcalanmış bir at arabasıyla bir kaç kişi vardı. Oraya gittiler. Araba ve yolculara saldıran kısa boylu yeşl tenli kulakları uzun ve büyük, aklı kıt bir canavar sürüsü vardı. Sayıları oldukca fazlaydı.

Hatari - goblin sürüsü!!!

Emrih - goblin mi

Hatari - cadırların dünyaya yaydıgı felaketlerden biri goblinler. Aslen canavar değiller yaşam taşları yok. Ama başkalaşım geçirmiş saldırgan bir ırktır.

Emrih - tamam savaşa katılıyoruz.

Hatari - hey çok kalabalık bir sürü.

Emrih - bir şey olmaz kan biçiçiyi kullanmak için mükemmel bir fırsat.

Emrih kan biçiçiyi cıkardı. Önünde duran göblinlerin üstüne savurdu. Silahın menzilinde olanların hepsi param parça oldu.

Emrih - aah mükemmel bir aletmiş bu. Tabi kullanan kişi ile de alakalı. Ortada kaldım büyümü yoksa kan biçiçiyi hangisi?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

​​​​​

 

 

 

 

 

Bölüm : 16.02.2025 14:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...