Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Baş Başa

@alpellal

Çevredeki turistler Dalya'ya doğru koşuyordu.İldeniz ise sırtını duvara dayamış gülüyordu.Küçük bir çocuk annesini kolundan çekip Dalya'nın önüne getirdi.

"Anne bak Pasta Kadın!"

Dalya korkunç bir ses tonuyla"Pasta Kadın senden pasta yapıp yiyecek!"dediğinde çocuk yine annesini kolundan çekip ağlayarak ondan uzaklaştı.

"Benim adım Pasta Kadın değil!Dalya Pusulacı!"diye bağırdı Dalya onun arkasından. Turistler Dalya 'yla selfie yaparken İldeniz ona gülmeye devam ederek yaklaştı.Dalya sinirlenmişti.

 

"Ne olacak şimdi halim?"dedi turistlerin şaşın bakışları halinde.

 

"Benim narin narin yarim."İldeniz'in şarkı söylercesine söylediği cümle ona fırsat vermişti.

 

"Nerelere kaçsam elinden?"

 

"Aşka merhem olmaz ki."

 

Turistler onları videoya çekerken bizde yanlarına gidip onlara eşlik ettik.Uzun süredir düet yapmamıştım.

 

"Şu benim deli gönlüm

Senden ayrılamaz ki

Sonuna da bakmam aldırmam

Aşka çare olmaz ki

Şu benim deli gönlüm

Senden ayrılamaz ki Benim narin narin yarim suya düştü hayalim Ne olacak şimdi halim Benim narin narin yarim Benim narin narin yarim Suya düştü hayalim ne olacak şimdi halim Benim narin narin yarim"

Şarkının başından başlamadıkları için çok kısa sürmüştü.Turistlerden Dalya'yı kurtarmak için koşarak oradan uzaklaştık.Yolda Dalya'dan başına gelen olayı dinliyorduk.

 

"Buraya yakın bir yerdeki pastanede oturmuş konuşmaya başlayacağımız sırada bu İldeniz anakondası,elindeki frambuazlı pastayla yanımızdan geçen pastane çalışanı kadına çelme taktı.Sonrasını biliyorsunuz zaten."

Dalya susunca Levent ,İldeniz'e "Kanka kadın sana kızmadı mı?

dedi.

"Oradan geçtiğini fark etmediğimi söyledim. İnandı."

İldeniz böyleydi işte.Suç işlediğinde arkasında şüphe bırakmazdı.Herkesi yalanına inandırabiliyordu. Keşke ben de kolay yalan söyleyebilsem. Ben bunları düşünürken Dalya önümüze çıkan ilk tuvalete girdi.Aralarında sarı tutamların ışık verdiği açık kumral, karamele yakın renkte ki saçları olan , mavi gözlü , tek yumurta ikizleri olduğunu anladığım ,bizim yaşlarımızda iki erkek aniden yanımızda belirdi. Güllaç, Ahuşen ve Levent'e gülümseyip selam verdiler.İldeniz ve beni görünce saçı kıvırcık olan "Sizi daha önce hiç görmemiştim."dedi.

 

İkimiz de aynı anda "Biz Bursa'ya yeni geldik."dedik. Bizi baştan aşağı süzmeyi bitirdikten sonra kendilerini tanıttılar. Önce kıvırcık saçlı olan kendini tanıttı.

 

"Benim adım Aybars Ertekin."

 

Sonra fönle arkaya attığı rampayı anımsatan düz saçları olan ikizi kendini tanıttı.

 

"Benim adım da Baybars Ertekin."

 

Biz de kendimizi tanıtıp nereden geldiğimizi söyledik.Bursa hakkında bilgi vermeyi de unutmadılar. Ahuşen, konuşmalarımızı dinlerken gözlerini benden ayırmıyordu. Baybars bir süre sonra beni onun yanından uzaklaştırdı. Soru işareti dolu bakışlarımı ona gönderdim.Bir satıcı tezgahının kenarına oturdu.Bana bakarak güldü.

 

"Ahuşen'in sana bakışını görmedin mi?"

 

Ne dediğini anlamamıştım.

 

"Anlamadım."

 

Bana inanmayan gözlerle bakınca ne diyeceğini daha çok merak etmeye başlamıştım.Derin bir nefes aldı.

 

"Ahuşen'in daha önce hiçbir erkeğe böyle baktığını görmemiştim."

 

Dediğini duyar duymaz dudağımı ısırdım.Kan tadını almıştım. Umarım benim de Ahuşen'e olan hislerimi anlamamıştır diye düşünürken içimdeki bombayı patlattı.

"Sen de ondan hoşlanıyorsun."

gülümseyip korkunç bir bakış attı.

 

"Saçmalama biz sadece arkadaşız."dedim ama içimdeki duygular arkadaşlıktan daha fazlasıydı.

 

Tam ağzını açtığı sırada Ahuşen yanımıza gelmiş, meraklı gözlerle bize bakıyordu.İkimiz de ona gülümsedik.

 

"Baybarscığım adam kaçırır gibi Aras'ı buraya getirince beni korkuttun."

 

Sonra beni Baybars'ın yaptığı gibi yani adam kaçırır gibi geldiğimiz yere geri götürdü.Dalya yüzündeki pastadan kurtulmuş , İldeniz'den uzak duruyordu. İldeniz'in pişman olduğunu anlamak zor değildi. Yılbaşına az kaldığı için dakikalar geçtikçe etraftaki turist sayısı artıyordu. Gezimiz boyunca Dalya konuşmadı. Yeşil gözlerini telefonuna çevirmiş biriyle mesajlaşıyordu. Güllaç sonunda dayanamayıp patladı.

 

"Kızım sevgili mi yaptın yoksa?Seni üzecek bir şey mi yaptı?Adı ne?Nereli?Söylesene kızım!İnsan ev arkadaşlarına da mı sevgilisi olduğunu söylemez?!"

 

Güllaç'ın o kadar hızlı konuşabildiğini de yeni öğreniyordum. Hava gitgide soğuyordu. Dalya uzun süre sessiz kalıp sonunda konuştu.

"Ya ne sevgilisi?!Mete'yle mesajlaşıyorum."

İldeniz'in gözleri büyüdü. Ama Dalya görmesin diye hemen önüne döndü.

...

Biraz gezdikten sonra kızları evlerine bırakıp biz de evimize döndük.Üçümüz de salondaki koltuğa oturmuş tavanı izliyorduk. Ben Ahuşen'in gülümsemesini gözümün önüne getirirken diğerlerinin neyi daha doğrusu kimi düşündüğünü biliyordum. Sessizlikten sıkılmıştım. Konuşmayı ben başlatmazsam olmazdı.

 

"Biz neden tavana bakıyoruz ya?"

 

Cevabını bildiğim soruyu sormuştum. İkisi de aynı anda bana döndü. Levent sarıya boyattığı saçlarıyla oynadı. Sadece önünde sarılık kalmıştı. İldeniz de ona yardım istercesine bakıyordu. Levent onun bakışlarının ne istediğini anlamıştı.

 

"Tavan çok güzel olduğu için oraya baktım."

 

"Ben de aynı sebepten baktım. Ama senin neden baktığını bilemem kardeşim."

 

Oturduğum yerden kalkıp üst kata çıkan merdivenlere ilerlerken"Tavanda Güllaç ve Dalya yazıyordu galiba ben göremedim. Onun için siz tavana bakıyordunuz bence. Ben de görebilmek tavana bakıyordum."dedim. Arkamdan ikisinin de aynı anda "Bizde inandık zaten." demesini umursamadan merdivenlerden üst kata çıktım.

 

Odamın kapısını açınca kırmızı duvarın önündeki kitap kolisiyle karşılaştım. Çift kişilik yatağımın üstündeki kitabımı okumaya devam ettim. Bir cümle dikkatimi çekmişti.

"Aşk seni her yerde bulabilir."

Okuduğum cümlenin üstünde düşünürken telefonumdan bildirim sesi geldi. Baktığımda WhatsApp grubundan mesaj geldiğini gördüm.

Ahuşen:Gira Tv'yi sakın açmayın ha!

 

Ben:Neden?

 

Güllaç:Arascığım , kanalın adını görünce aklına kim geldi?

 

Levent:Benim aklıma biri geliyor ama...

 

Aras:Asalbike Giray?

 

Ahuşen:EVET!

 

Güllaç:Babasının kanalında sunuculuk yapıyormuş.

 

Levent:Oha!

 

Ben:Sunuculuğunu merak ettim.

 

Levent:Aşağıya gelde izleyelim.

 

Ahuşen:Aras izlemeyeceksin değil mi?

 

Güllaç:Leventciğim ,neden sonuna kahkaha emojisi koymadın?

 

Dalya:Çünkü onlar...

 

Güllaç: CİDDİ!

Mesajların devamını okumayıp aşağıya indim. Ahuşen'in neden izlemememizi istediğini anlamamıştım. Salona girdiğimde Levent ayaklarını sehpaya uzatmış , İldeniz de yorgunluktan kapanmak üzere olan gözleriyle televizyona bakıyordu. Ortalarına oturup ben de televizyon izlemeye başladım. Fırfır detaylı turuncu elbisesiyle , omuzlarına dökülmüş sarı saçlarıyla karşımda Asalbike duruyordu.

 

"Sıradaki şarkımız sizin sosyal medyadan bize attığınız mesajlara göre belirlendi. Taylor Swift , Shake İt Off."

 

Geç öğrendiğimiz için programın başını kaçırmıştık. Ahuşen yanımızda olsaydı televizyonu kapatırdı. Gözümün önüne gelince kendimi tutamayıp güldüm. Aklıma gelen şeyi sormadan edemedim.

 

"Levent kanka bir şey soracağım."

 

Eline aldığı yeşil elmayı ısırırken "Sor kanka."dedi.

 

"Ahuşen önceden de Asalbike'den nefret ediyor muydu?"

 

Elindeki elmadan kocaman bir ısırık aldı.

 

"Hayır."

 

"Ahuşen'in sevgilisi var mı peki?"

 

"Yok."

 

Elmasından yine kocaman bir ısırık alıp bana dönerek devam etti.

 

"Ona aşık olduğunu biliyorum."

Ahuşen'in anlatımından...

Aras'a kızamıyordum çünkü ona aşık olduğumu bilmiyordu. Bilseydi eminim o kanala bakmazdı. Daha yeni tanıdığım biri hakkında tahmin yapamazdım ama Levent'in onun hakkında söylediklerinden sonra tahmin edebiliyordum. Kızlarla salondaki koltuğa oturmuş dedikodunun dibine vuruyorduk. Dalya alakasız yerlerde konuyu İldeniz'e bağlayıp ona sövüyordu. Canım birdenbire güllaç çekmişti. Bunu bizimkilere söylesem Güllaç cinayet işlerdi. Şansımı denemeye karar verdim.

 

"Ay kızlar benim canım güllaç çekti ya!"

 

İkisi de aynı anda büyümüş gözleriyle bana baktı. Resmen ölüm fermanımı imzalamıştım. Ama Güllaç beni şaşırtacak bir tepki verdi.

 

"Ay benim de!"

 

Dalya iyice şaşırmıştı. Benim de durumum onunkinden farksızdı. Güllaç bizim halimize gülüyordu.

 

"Ama şimdi yorgunuz , yarın yapalım."

 

Dediklerini duyunca şaka yapmadığını anlamıştım. Arkamdaki sarı pikeyi üçümüzün üstüne örttüm. Uzun bir süre salona sessizlik hakim oldu. Sessizliği fazla sevmezdim.

 

"Ne konuşsak acaba?"

 

Sesli düşündüğüm için Güllaç hemen cevap verdi.

 

"Senin aşık olduğun kişiyi konuşabiliriz."

 

Ağzım açık bir şekilde ona baktım. O da beni umursamayıp devam etti.

 

"Aras bile ona aşık olduğunu anlamıştır be kızım."

 

İtiraz etmeye çalıştım.

 

"Ben Aras'a aşık filan değilim!"

Ama başaramadım.

"Yalan söyleme bana!Dalya da İldeniz'e aşık."

Kumral saçlarıyla oynamayı bırakan Dalya yanındaki yastığı onun yüzüne attı.

"Güllaç sen iyice saçmalamaya başladın!"

 

Güllaç'ı susturmak için aklıma bir fikir gelmişti bile.

 

"Sen de Levent'e aşıksın lan!"

 

Dalya şeytani bir gülümsemeyle ona baktı.

 

"Ahuşen doğru söylüyor. Çocuğa onu sevdiğini söylesen güzel bir ilişkiniz olabilir."

 

Güllaç arkasına yaslanıp"Siz Aras ve İldeniz'i yeni tanıdınız ama ben Levent'i uzun süredir tanıyorum. Yani ben sizden daha şanslıyım!"dedi.

 

Dalya şeytani gülümsemesini bozmadan ikimize baktı"İldeniz'i önce bir pişman edeyim sonrasını hallederim."dedi.

​​​​​​Aras'ın anlatımından...

Dans dersinden çıktığımda bizimkilerden etrafta kimseyi görememiştim. Elinde kahvesiyle Aybars karşımda belirmişti. Gülümsemesine gülümseyerek karşılık verdim.

 

"Nasılsın kanka?"

 

"İyiyim kanka. Sen nasılsın?"

 

Bu okulda herkesle iyi anlaşıyordum. Gebze'dekiler gibi değillerdi çok şükür. Allah korusun.

 

"İyiyim. İkizimi gördün mü?"

 

"Görmedim. Sizi saçlarınızdan ayırt edebiliyorum."

 

Aybars yüksek sesle gülünce yanımızdan geçenler dönüp bize baktı. Onlara da gülümsedim. Onlar da bana gülümseyip yollarına devam etti.

 

"Herkes bize aynısını söylüyor."

 

Baybars da yanımıza geldi. İkisi de aynı anda birbirlerine"Deminden beri seni arıyordum ikiz!"dedi. Keşke benim de ikizim olsaydı. Bugün 2017'nin son günüydü.

 

"Bizim son bir dersimiz kaldı. Görüşürüz kanka."dedi Aybars.

 

"Görüşürüz, kendinize iyi bakın."

 

"Sen de."

 

Onlar gittikten sonra telefonumdan bildirim sesi geldi. Ahuşen bana WhatsApp'dan fotoğraf göndermişti. Ağzına götürdüğü Starbucks bardağıyla ve kapalı gözleriyle poz vermişti.

 

 

Altına "Derslerin bittiyse buraya gel. Konumu atıyorum hemen."yazmıştı. Derslerim bittiği için otoparka gittim. Arabama binip konum atmasını bekledim. Konum atınca navigasyona konumu girdim. Yol bizim okuldan çıkan öğrencilerle doluydu. Geldiğim yer kafeler sokağıydı. Starbucks'ın tasarımı çok güzeldi. Kahvemi alıp Ahuşen'i ararken mekanın güzelliğine hayran kaldım. Duvarlar grafitiyle süslenmişti. Ahuşen yola bakan camın önüne oturmuş dışarıyı izliyordu. Karşısına oturdum. Önüne döndüğünde beni görünce şaşırdı.

 

"Ne çabuk geldin ya."

 

"Arabamla geldiğim için olabilir mi?"

 

"Okula çok yakın olduğu için de olabilir."

 

"O da olabilir." dedim gülerek. O da güldü. Gülünce daha da güzel oluyordu.

 

"Ee nasıl geçti bugünün?"

 

"İyi geçti. Sen çağırmadan önce Aybars'la sohbet ettim biraz."

 

Yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.

 

"En sevdiğim ikiz kardeşler ya! Bak Aras şuraya yazıyorum 3 güne kanka olursunuz."

 

"Biz çoktan kanka olduk. Keşke benim de tek yumurta ikizim olsaydı."

 

Gülümsemesi soldu.

 

"Her tek yumurta ikizi olan şanslı değildir Aras..."

Selam. Nasılsınız?Karneniz nasıl geliyor? Peki ya bölüm nasıldı? Oy ve yorumlarınızı bekliyorum... Bu arada Narin Yarim'in(Banu Parlak)sözlerini bilgisayarda düzelttiğim halde öyle oldu, düzeltemedim.

 

 

 

Loading...
0%