Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Deniz Kenarı

@alpellal

Levent'in anlatımından...

Jet hızıyla bana döndü. Kaşlarını çatmıştı. Biraz şaşırmış gibiydi.

 

"Neyi yapmayayım?!"

 

Neden bilmiyormuş gibi yapıyordu ki?Titreyen sesimle"Oradan atlamak istemiyor musun?"dedim. Kahkaha attıktan sonra tekrar ciddileşti:"3 gündür ölüyüm zaten neden kendimi öldüreyim Levent?"

 

"Dur, sen buraya kendi canına kıymak için gelmedin mi?"

 

"Tövbe tövbe!Niye seninle aram bozuldu diye intihar edeyim?Asla intihar etmeyeceğim!"

 

Gittikçe ona yaklaşıyordum.

 

"Ama...Ama derenin dibi demişsin?"

 

O sırada Hesna, Aybars ve Baybars gelmişti. Güllaç çantasını alıp bana yaklaşırken "Hiçbiriniz mi derenin dibi derken demin bulunduğum yeri düşünemedi?"dedi. Aybars"Senin o halini görünce insanın aklına kötüsü geliyor."dedi.

 

"Güllaç..."

 

Parmağıyla kalbime bastırıp"Neden geldin ki?Asalbike'yi bulup onunla gülmeye devam et!"dedi. Yaşlar birbirinin ardından akıyordu gözlerimden. Hesna bağırarak"Bana hemen neden böyle olduğunu anlatıyorsunuz!"dedi. Baybars"Yoksa Asalbike'yi bulur, size zorla anlattırır, sonra da Asalbike'nin tüm okula anlatmasını keyif içinde elimde kahvemle izlerim."dedi. Güllaç"Zaten burada konuşursak okuldan biri gelirse duyar!"dedi. Aybars"O zaman dersleriniz bittiğinde bizim eve gelin."dedi

 

Güllaç"Hazır değilim. Hem bizim aramızda olanları duysanız bize kızmaz mıydınız?"dedi. Sessizliğimi bozdum:

 

"Neden öyle yaptığını anlat Güllaç."

 

Hesna"Güllaç anlatmazsan Asalbike'yi çağırırım ha!"diye tehdit savurdu.

 

"Demek anlatmamı istiyorsun öyle mi Levent?!"

 

Bağırarak devam etti:

 

"Aras ve Ahuşen sevgili olmak üzere!Ahuşen onunla daha iyi anlaşabilmek için yalan söylemiş!Tabi ben senin Aras'a gerçeği söylediğini bilmiyordum!"

 

Yine ağlamaya başlamıştı.

 

"Eğer sana öyle yapsaydım, sen bana olan sinirinden dolayı tek bana odaklanacaktın. Gerçekleri öğrenince de aynısını yaptım. Çünkü yine aynısını yapacaktın. Anlayacağın sevenleri ayırmamak için yaptım. Ben seni çok seviyorum ve bu hep böyle olacak bunu bil!"

 

"Güllaç!"

 

Eliyle susmamı işaret ederek birden ortadan kayboldu. Hesna"Güllaç!"diye bağırarak peşinden gitti. Bulunduğum yere oturup kafamı dizlerime gömdüm. Aybars"Güllaç'ı daha önce bu kadar mutsuz görmemiştim."dedi. Kendi kendime"Bir şeyler yapmam lazım."dedim.

 

"Bence de. Yoksa 3 yıl sonra bir bakmışsın, aranızdaki bozukluk tam gaz devam ediyor."

 

Baybars'ın söylediklerini duyunca"Düşün Levent, düşün!"dedim. Üç yıl sonra Güllaç'la küs bir şekilde mezun olmak istemiyordum. Daha bir saat önce ona sinirliyken şimdi kendimi nasıl affettirebileceğimi düşünüyordum. Hayat böyle bir şeydi işte. İkisinden de çıt çıkmayınca başımı kaldırıp onlara baktım. Birbirlerine şeytani bakışlarını yolluyorlardı. Aybars"Sen de benim düşündüğümü mü düşüyorsun ikizim?"dedi.

 

"Kesinlikle!"

 

Ayağa kalkıp"Planınız ne?"dedim.

Güllaç'ın anlatımından...

Nereye gittiğimi bilmeden atıyordum adımlarımı. Bunun cezasını da çekmiştim. Ayağımın yerdeki bir dala takılması sonucu düşmüştüm. Ayağa kalkmayıp tüm gün orada durmak istiyordum. Ama peşimden gelen Hesna beni ayağa kaldırdı. Okuldaki en iyi insanlardan biriydi. Bir de çok şanslıydı. Hoşlandığı kişiyle sevgili olmuştu. Düşünceler havuzunda yüzerken kendimi okulun kapısında buldum. Bir şey demeden Hesna'yla birlikte okula girdim. Sınıfa girip yerime oturana kadar da hiç konuşmadık. Hesna mutsuz yüz ifadesiyle"Barış sen de şu çocukla!"dedi.

 

"Güllaç kimle küs?"

 

Sesin geldiği yöne döndüm. Üstüne kırmızı bir kazak ve bir kot pantolon giymişti. Sarı saçları açık olan cam yüzünden uçuşuyordu. Mavi gözleri ise merakla bizi inceliyordu. Adı Doğay Gerilmez'di. Okulun en çalışkan ve en yardımsever insanıydı. Aynı zamanda kankalarımızdan biriydi. Bir de Baybars'ın sevgilisi...Önümdeki şu şişesiyle oynayarak"Levent'le aram bozuldu."dedim.

 

"Ciddi misin?!"

 

"Sence!"

 

"Ağlıyorsun, o zaman bayağı ciddisin!"

 

Karşıma oturdu. Şaşkınlığını oldukça belli ediyordu. Hesna "Kendimi cenazede gibi hissediyorum."dedi. Şişeyle masaya vurduktan sonra"Ben üç gündür öyle hissediyorum."dedim. Doğay"Merak ettim, Levent de ağladı mı?"dedi. Hesna gözlerini büyütüp"Ağladı, hem de bayağı!"dedi.

 

"Bizim hep gülen Levent?Oha!Kızım bu sana aşık!"

 

Elimin tersiyle gözyaşlarımı silip"Yok, sinirden ağlıyordur o."dedim.

 

Hesna gözlerini devirerek"Bana hiç öyle gelmedi!"dedi. Doğay sol elini yanağına koydu.

 

"Keşke ben de yanınızda olsaydım. Kanıt bulurdum."

 

Hesna derin bir nefes aldıktan sonra"Şahsen benim kanıtlarım hazır!"dedi. Doğay"İtiraf ettirip ses kaydına alırsam öğrenince Levent bana da sinirlenir."dedi.

Aras'ın anlatımından...

Levent anlatmayı bitirince sırtımı arkamdaki ağaca yasladım. Yaşananların sebebini anlatmamakta kararlıydı. Al sana bir gizem daha... Aybars ve Baybars da söylemiyordu. Kesin onlardan söylememelerini istemişti. İldeniz sonunda dayanamayıp"Peki bunların sebebi ne?Bir şeyi de gizemli yapmayın!"dedi.. Onu işaret ederek"Birebir aynısını düşünüyorum!"dedim. Levent göz devirip"Söylemem. Benim için önemli olan şey Güllaç'ı benimle gelmeye nasıl ikna edeceğim!"dedi.

 

"Mantıklı düşünürsen elbet bulursun. Ben buldum bile."

 

Tüm gözler bana çevrilmişti. Devam ettim.

 

"Onu yalnızken yakalarsan daha iyi olur. Daha rahat ikna edebilirsin."

 

Levent"Ya beni dinlemezse?"dedi ve bence saçma bir soru sordu. Güllaç mı onu dinlemeyecek?Yok artık daha neler...

 

"Bu dediğine gerçekten ihtimal veriyor musun ya?"

 

Bunu sormazsam olmazdı. Bir süre düşündü:

 

"Hayır!"

 

Baybars"Doğay ve Hesna yanındaymış."dedi. İldeniz ve beni Doğay'la da tanıştırmışlardı. Baybars'ın sevgilisi olduğunu duyunca çok sevinmiştim. Çünkü yakışıyorlardı. O sırada Ahuşen ve Dalya yanımıza gelmişti. Onlar da yere oturdular. Ahuşen daha oturur oturmaz"Pazartesi zaten kötü bir gün, iyice kötüleştirmeyin ulan!Hemen anlatın neler olduğunu!"dedi. Levent aynılarını onlara da anlattı.

 

"Sen Asalbike'ye mi güldün?Ahu kalk gidiyoruz!"

 

Levent ayağa kalkan Dalya'yı tekrar oturtarak"Kanka yapma ya!Zorundaydım."dedi. Ahuşen ise"Levent, kanka bir eğilsene."dedi. Levent eğilince Ahu suratına tükürdü.

 

"Yapmasaydım içimde kalırdı!"

 

"Aynısını ben de istiyordum. Teşekkür ederim Ahu!"

 

"Bir tükürük yemeyen Aras kaldı!"

 

Kahkaha atarak"Yemekte istemem!"dedim. Ahuşen beni umursamadı.

 

"Şu Yılanbike'yi öldüreceğim sonunda ya!"

 

Levent"Senden önce Güllaç öldürür bence!"dedi.

 

"Benim bildiğim şeyler de o sonucu gösteriyor."

 

Dalya'nın söyledikleri Ahuşen hariç hepimizin tuhafına gitmişti.. Söyler söylemez ağzından bir şey kaçırdığını anlamış gibi kocaman gözlerle Levent'e baktı.

 

"Sen ne biliyorsun Dalya?"

 

"Ben mi Levent?"

 

"Yok, Ahu!"

 

Baybars"Allah aşkına bundan kolay ne var?Herkes biliyor..."diye başlayan konuşmasını Dalya yarıda kesti.

 

"Herkes biliyor Güllaç'ın sinirlenince neler yaptığını."

 

Levent hariç hepimiz senin ne yapmaya çalıştığını anladık. Ama senin de güzel yalan söyleyebileceğini öğrenmiş oldum Dalya!

 

Baybars Dalya'ya imalı bir bakış gönderirken Levent"Bu kadarını ben de bilmiyordum!"dedi

 

"Normaldir o."

 

Levent bu sefer de Ahuşen'in dediği şeye şaşırmıştı.

 

"Nasıl yani?"

 

"Boşver anlamazsın."

 

"O zaman anlat!Anlatmazsan tabi anlamam."

 

Dalya"Ders başlayacak koş Ahu!"dedikten sonra Ahuşen'le birlikte gözden kayboldu.

 

Levent göz devirerek"Biz de gidelim."dedi.

Güllaç'ın anlatımından...

Dersin başlamasına yakın, can sıkıntısından oyalandım. Tam komik bir paylaşım gördüğümde esnada birinin bana baktığı hissettim. Soluma döndüğümde Levent'le göz göze geldiğim. Bir şey demek istiyormuş gibi bakıyordu. Bir şey demeden arkama oturunca sinirlendim. Tam güleceğim zaman neden geliyorsun Levent?

 

"Derslerin bittiğinde Stalk Köşesi'nde bekle "dedi. Tabii sadece ikimizin duyabileceği bir sesle söylemişti. Fazla yüksek olmayan bir sesle"Gelmeyeceğim!"dedim.

 

"Geleceksin!"

 

"Gelmezsem ne olur?"

 

"Şu gelen Asalbike mi?"

 

Kapıya baktığımda ne demek istediğini anladım. Gelen Asalbike'nin ta kendisiydi. Levent'in söylediklerinin ne anlama geldiğini anlamamak için mal olmak gerekiyordu. Asalbike bu sırada bize bakmadan yerine geçmişti.

 

"Of!Tamam, beklerim."

 

Asalbike, Gülay'ın arkasına oturmuştu. Gülay'a da yazık!Hemen Levent'e mesaj attım:

 

"İlginç biliyorum ama dua et bence!"

 

Arkamdan bir gülme sesi duydum.

 

"Sayende kıza beddua mı etsem, dua mı etsem bilemedim."

 

O sırada Asalbike'nin çığlığını duyduk!

 

"Ay!Esila, kimle kim küsmüş duydun mu?!"

 

Arkama döndüğümde Levent de bana korku dolu bakışlarını yolluyordu. Esila ise heyecanlı gibi

 

ydi.

 

"Hayır. Hemen anlat!"

 

"Ben anlamıştım bu sabah zaten...Benden hiçbir şey kaçmaz."

 

Önümdeki su şişesini Asalbike'nin kafasına fırlatmak için elime almıştım. Esila dayanamayıp"Lafı dolandırma!Kimler küs?"dedi.

 

Asalbike gönülsüz bir şekilde"Zeynep ve Cemrehan!"dedi.

 

Başka insanların küsmesine sevineceğim ölsem de aklıma gelmezdi. Önüme döner dönmez tekrar mesaj attım:

 

"Zeynep kimse kanka olasım geldi!"

 

"Güllaç, bak bizim bir an önce barışmamız lazım. Yoksa Esila'nın bir dahaki sorusunun cevabı biz oluruz."

 

"Hadi sen de onların yanına git. Pek seversin Asalbike'yi, gülün beraber!"

 

"Seninle eskisi gibi olmadan gülemem ben!"

 

"Asalbike'yle neden güldün o zaman?"

 

"Kızın yaptığı espiriye ağlasa mıydım?"

 

"Çok komik dedikten sonra oradan uzaklaşırdın!"

 

"Sana tek bir sorum var!"

 

"Sor." "Benden intikam almak için mi yaptın bunu?"

 

"Hayır. Sence ben o amaçla böyle bir şey yapar mıyım?"

 

Cevabımı haykırmak istiyordum. Ama yapamadım. Mesajına da cevap vermedim. Sınıfa diğer öğrenciler de girdi. Ardından da hoca sınıfa girdi. Ben bu sinirle dersi dinleyebileceğime ihtimal bile veremiyordum ama dinledim. Öğrenci olmak da zor. Okulda özür dilerse rezil olurdum. "Umarım beklememi istediği yerden alıp başka bir yere götürür." düşüncesini kafamdan atamıyordum. Bu sırada bizimkilerin yanından ayrılmıyordum. Dalya bir ara dayanamayıp"Sizin küslüğünüz yüzünden günlerdir mutsuzum. Barışmazsanız ikinizi de öldürürüm."dedi. Göz devirerek"Ben bu durumdan mutlu muyum sanki?"dedim. Ahuşen"Daha önce bir arkadaşıyla küsünce bu kadar üzülen bir erkek gördün mü?"dedi. Vereceğim cevabı düşündüm. Hayır, görmemiştim. Ama bu Levent'in benden hoşlandığı anlamına gelmiyordu. Sinirden ağlamıştır o. Hep gülen insanlar üzülünce her zamanki hallerinden farklı olur. Levent de öyleydi işte.

 

"Hayır."

 

"Bundan anlaman gerekiyor. Levent'in sana olan duygularını."

 

"Ahuşen, o bana aşık değil. Üzgün biraz, onun için bu kadar üzüldü." Dalya"Levent'in yaptıkları hiç öyle demiyor ama!"dedi. Piyano odasının kapısının önündeydik. Oflayıp"Bugün beni Stalk Köşesi'ne çağırdı. Derslerim bitince gidecekmişim."dedim. Ahuşen gözlerini kıstıktan sonra"Dalya, stalk yapalım mı?"dedi.

"Bu da soru mu?Yapalım kanka!"

"Oraya gelirseniz sizi öldürürüm!"

Ahuşen kapının kolunu tuttu ve"Of!Tamam, gelmeyiz."dedi. Ardından odaya girdi. Ben de Dalya'yla kahve almaya gidiyordum.

"Dalya, bugün nasılsın?"

"İyiyim. Sana sormayacağım çünkü nasıl olduğunu biliyorum."

"Yani hiç seni mutsuz edecek bir şey yok?"

"Evet. Sen bunları neden soruyorsun?"

"Bu aralar biraz tuhafsın."

Yüz ifadesi değişip daha da mutsuz bir hale büründü. Ne söyleyeceğine karar veremiyor gibiydi. Bir süre konuşmadı.

"Henüz sebebini söylemeye hazır değilim."

"Hazır olduğunda bize de söyle."

"Hazır olduğumda zaten herkes öğrenecek. Ama bu olduğunda bence iş işten geçmiş olacak."

Koridordaki öğrencileri umursamadan"Anlamadım?"diye bağırdım. Bu sırada kantine gelmiştik.

"Boşver. Gel sıraya girelim."

 

Stalk Köşesi dediğimiz masaya oturdum. Etraf fazla sessizdi. Normalde bu saatlerde çok gürültülü olurdu. Son günlerde her şeyde bir gariplik vardı. Bu ne zaman bitecek hiç bilmiyordum. Tek isteğim bir an önce bitmesiydi. Gözlerimi cama çevirdim. Bahçedeki palmiye ağaçları bana güzel bir manzara sunuyordu. Bir öksürme sesi duyunca önüme döndüm. O gelmeden önce baktığım manzaraya baktı. Bir süre bir şey demedi.

"Beni buraya palmiye izlemek için mi çağırdın?"

Bana döndü. Yüz ifadesinden ne hissettiğini anlayamamıştım.

"Hayır. Burada konuşmayacağız."

"Nereye gideceğiz?"

"Sürpriz."

Göz devirip"Bir de bu çıktı başımıza!"dedim. Onun kalktığını görünce ben de kalktım.

Araba durunca etrafımı inceledim. Sadece basit bir park yeriydi. Etrafta bir tabela bile yoktu. Soran bakışlarla ona döndüm. Ama o çoktan arabadan inmişti. Kapımı açarken"Seni çok sevdiğin bir yere getirdim."dedi. İndiğimde"Hangisine?"diye sordum.

"Birazdan göreceksin."

Bagajdan bir sepet çıkardı. Bu ne ara eve gitmişti?

"Şimdi gidebiliriz."

Daha önce onu hiç bu halde görmemiştim. Keşke şimdi de görmeseydim...En ilginç olanda artık ikimizin de birbirimize bir özür borçlu olmasıydı. Benim de bir şeyler yapmam gerekiyordu. Biraz daha ilerleyince nereye geldiğimizi anladım. Denize gelmiştik. Çevresinde banklar vardı. Etrafta bizden başka hiç kimse yoktu.

"Şuraya oturalım."

İşaret ettiği yere oturdum. Birkaç dakika sonra elimde çay, yanımda patlamış mısırla denize bakıyordum. Levent'e denize değil, bana baktığını fark ettim. Kendine kızıyor gibiydi. Dışarıdan belli olmuyordu ama ben de kendime kızıyordum.

"Bana baksana bir sen?"

Ona döndüğüm anlayamadığım bir ifade vardı yüzünde.

"Sen kime kızıyorsun deminden beri?"

Dışarıdan belli olmadığını sanarken yanılıyormuşum!

"Kendime."

Kaşlarını çattı:"Sakın benden özür dileme!Çünkü ben seni affettim."

Gözümden bir damla yaş aktı. Çenemi tuttu.

"Hatamı anladım ben. Senin neden bana öyle yaptığını da anladım. Söylediğin cümleye gelince..."

Konuşabildiğimde cümlesini yarıda kestim:

"Normalde öyle demezdim, tam tersini derdim. Ama o an sinirden öyle dedim."

Denize dönüp"Ağlama artık."dedi. Beni ağlarken görmek istemiyor gibiydi. Bu bana ilginç geldi.

Birden bana döndü. Gözlerime bakarken zorlanıyordu.

"Sen üzgünken benim eğlenmem yanlıştı. Hepsi için özür dilerim."

Çayımdan bir yudum daha aldım. Pişmanlığı gözlerinden anlaşılıyordu.

"Affettim."

Özlediğim gülümsemesini görmek çok hoşuma gitti. Artık mutsuz olamazdım.

"Yüzün gülsün biraz."

Gülümseyip patlamış mısırdan bir avuç aldım:

"Biraz değil, çok gülsün."

Aras'ın anlatımından...

Koltuğa uzanmıştım. Levent"Ağladığını görmemeye çalıştım. Başardım ama çok zor oldu."dedi. İldeniz kahve bardağını eline alırken"Olsun kanka. Sonuçta yüzünü güldürmeyi başardın."dedi. Levent'in gözleri anlamadığım bir noktaya dalmıştı.

"Aynen."

"Senin odanın son halini düşünürsek yardıma ihtiyacın var sanırım."

Gözlerini bana çevirdi. Hak verir gibiydi.

Eline aldığı kitabı rafa koyarken"Ahuşen'le hiç konuştunuz mu bugün?"dedi.

"Okulda konuştuk."

"Bir şey dedi mi peki?"

"Ne mesela?"

"Bilmene gerek yok kanka. Önemli bir şey değil."

Yine bir gizemler dönüyordu. Levent de gizemlere ortak olmuştu. Sanırım gerçekleri bilmeme gerek yoktu. Gerek olsaydı, Levent bana söylerdi.

"Peki."

İldeniz kapıyı açınca ikimiz de ona döndük. Levent'in sandalyesine oturdu. Yüz ifadesi mutsuz olduğunu gösteriyordu. İlk Levent sordu:

"Ne oldu lan?"

Gözlerini yere çevirdi. Daha önce onu hiç bu kadar mutsuz görmemiştim. Öksürüp cevap verdi.

"Sorun Dalya..."

"Ne oldu yine?"

"Bir sırrı var biliyorsunuz, Aras. Bunu ev arkadaşlarına bile söylemiyorsa kötü bir şey olmalı."

Levent yatağın üstüne oturduktan sonra"Güllaç'la bu olaydan önce onu konuşuyorduk. Okulda gizli gizli onun telefon konuşmasını dinlemiş."dedi. İldeniz'in mavi gözleri artık Levent'in üstüne sabitlenmişti.

"Kanka her bir kelimesini anlat bana. Lütfen!"

O sırada telefonlarımızdan aynı andan bir ses yükseldi.

Güllaç,Hesna kişisini ekledi.

Güllaç, Doğay kişisini ekledi.

Güllaç, Aybars kişisini ekledi.

Güllaç, Baybars kişisini ekledi.

Güllaç: Hoş geldiniz!

Hesna: Hoş buldum tatlım!

Doğay: Hoş buldum. Hesna, gel seni finallere çalıştırayım.

Hesna: Akşam vakti?Bırakta yeni aldığım albümleri dinleyerek keyif yapayım.

Ahuşen: Ben yarın size gelmeyi düşünüyordum.

Dalya: Finallere mi?Ahu, giderken bana da haber ver!

Aybars: Bunlar önceden kafeye gitme planları yapardı. Ne oldu bunlara böyle?

Baybars: Ertesi gün de bana çalıştır aşkım.

Güllaç: Ben de geleyim bari.

Doğay: Tek Hesna'yı çağırmıştım ama siz de gelin bari.

Ahuşen: Hesna albümlerini de getir.

Hesna: Geleyim o zaman!

Güllaç: Ulan diğerleri, konuşsanıza!

Ben: Sinirlendirmeyim Güllaç'ı!Değil mi Güllaç Reis?

Güllaç: Sinirlenince neler yaptığımı bilen bilir. Bu sebeple haklısın Aras.

Levent ön kamerayı açıp şaşırmış ve endişelenmiş bir yüz ifadesiyle poz verip gruba attı.

 

 

Güllaç: Bu şaşırmış mı endişelenmiş mi?Kahkaha attım Levent ya!

Dalya: İkisi de.

Levent: Dalya bildi.

Güllaç: Hahahaha!Ama ben de yaklaştım.

Doğay: Girdiğim sınavlarda zor soru çıkınca benim de yüz ifadem böyle oluyor.

Ben: Bence bu kız rüyasında da ders çalışıyor.

Doğay: Gerçekten de bazen öyle oluyor.

Baybars: Alışman gerekiyor Aras.

Ahuşen: Hep ders konuşmayın aaa!Resim tuvaline resim yapacağım. Ne yapsam?

Güllaç: Üçümüzün beraber olan bir resmini yap. Evin girişine asarız.

Ahuşen: İyi fikir.

Aybars: Neyse ki konu değişti. Hep ders hep ders...

Ahuşen'in resimle uğraştığına şaşırmakla meşguldüm. İldeniz, Levent'e bakmaya devam ediyordu.

Selam:") Uzun süredir derslerden ötürü yoktum. Siz nasılsınız?Dersleriniz nasıl?Kötü notlarınızın yerini iyi notlar alır inşallah🙏😇Bu arada İnstagram'dan @alpellalhikayeleri hesabımı takip eder misiniz?Görüşürüz:")

 

Loading...
0%