Yeni Üyelik
11.
Bölüm

Geçmeyen Günler

@alpellal

Aras'ın anlatımından...

Kızlar gideli bir hafta olmuştu. Ama bu bana bir ay gibi geliyordu. Canımız sıkılınca geziyorduk. Onun dışında Aybars ve Baybars ikizleriyle takılıyorduk. Okulda başka tanıdıklarım da vardı ama onlar tatildeydi. Ahuşen'i çok özlüyordum. Ondan hoşlandığımı biliyordu. İlişkimize bir ad bile koyamamıştık. Sık sık birbirimizi arıyorduk. Levent ve Asalbike arasında geçenleri anlattığımda o korkunç kahkahasını atmıştı. Levent demişken, Güllaç onu sadece bir kez aradı. Levent'in dediğine göre sesi mutsuz çıkıyormuş, zor gülüyormuş. Biraz hasta olduğunu söylemiş. Levent buna pek inanmadı ama inanmış gibi yaptı. Neden inanmadığını bana da söylemedi. Salondaki koltukta telefonunu kurcalıyordu. İldeniz ise yanında kitap okuyordu. Ben de Levent'in diğer yanına oturdum. İnstagram'da dolaşıyordu. Güllaç'ın fotoğraf attığını görünce hemen beğendi. Dalya ve Ahuşen'le selfie paylaşmıştı. Levent ekranı kaydırınca fotoğrafın altındaki yazıyı gördüm.

 

"Bursa'dan döner dönmez birbirimizi bulduk:)"

 

Levent eliyle beni dürtüp"Telefonunu mu kaybettin?"dedi. Sırıtıp yanımdaki telefonu işaret ettim.

 

"Canın sıkıldı?"

 

"Evet."

 

İldeniz bize dönüp"Gideceğimiz yere yine Asalbike gelmez değil mi?"dedi. Levent kahkaha atarak"Bilemem!"dedi. Omzuna vurup"Onun bugün programı var."dedim. Levent"Yakında klip de çıkarır."dedi. İldeniz kitabı kenara bırakıp"Yapar mı yapar?"dedi.

 

İldeniz"Demek Güllaç'la burada barıştınız?"dedi. Levent"Onsuz tadı yok."dedi. Çaktırmadan telefonumu çıkarıp görüntülü aradım. Güllaç'ın ela gözleri gözükünce susması için işaret yaptım.

 

"Güllaç burada olsa ne yapardı?"

 

"Elindeki çayı içerdi. Yani elinde mutlaka çay olurdu."

 

Güllaç şaşırıp diğer elindeki çay bardağını gösterdi. Sırıtarak"Bir bana dönsene."dedim. Meraklı gözlerle bana döner dönmez"Güllaç?"dedi. Sonra İldeniz'le beraber yanıma oturdu. Güllaç"Hastayken bu sürpriz çok iyi oldu."dedi. Levent"Hastalığın(!) nasıl gidiyor?"dedi. Güllaç imayı anlamamıştı.

 

"Yarına iyileşirim."

 

Levent'in yüzündeki alaycı yüz ifadesi yerini gülümseye bıraktı.

 

"Hiç hasta gibi durmuyorsun aslında."

 

Güllaç kısa süreli bir şok yaşayıp"İnsanın görünüşü bazen sağlık durumunun zıttı olabiliyor."dedi. Levent"Bilmez miyim?(!)"dedi.

 

"Sen bana bir şey mi ima ediyorsun?"dedi.

 

İldeniz dudağını ısırdı. Levent sırıtıp"Ne iması?"dedi. Salak bu!

 

"Neyse...Yok bir şey."

 

"Ahuşen ve Dalya ne yapıyor?"

 

"Geleceklerdi bugün."dedi.

 

Ben"Orada gezecek bir sürü yer vardır."dedim. Levent göz devirip"Burada da var manyak!"dedi. Güllaç kahkaha attı. Omzuna vurup"Götür o zaman!"dedim.

 

"İstediğin o olsun kardeşim!Götürürüm."

 

Güllaç"Ben bir bardak çay daha alıp geliyorum."dedikten sonra ortadan kayboldu. Levent kendi kendine"Hastaymış!Kimi kandırıyor bu?"dedi. İldeniz ona gülünce omzuna yumruk yedi. Omzunu tuttu.

 

"Ay!İldeniz omzuna ne oldu?"

 

Güllaç geri gelmişti. Levent ayağına basınca İldeniz yalan söylemek zorunda kaldı.

 

"Dün omzumun üstüne çok yatmışım. Ama geçer."

 

"Geçer o geçer."

 

Güllaç zeki bir kızdı ama İldeniz'e inanmıştı.

 

"Bu arada İldeniz, KAYNANAN seni pek beğenmiş."

 

Vurguladığı kelimeyi duyunca Levent yutkundu. İldeniz'in gözleri büyüdü.

 

"Allah Allah!Siz niye bir tuhaflaştınız?"

 

Bana soru sorarcasına baktı. Ben de cevap veremedim. Bizim manyaklar yine başlarına bela almıştı. İldeniz"Benim kaynanam mı?"dedi.

 

"Yok, Aras'ın!"

 

Levent kafasını kaşıyıp"Sen niye kaynanaya bu kadar taktın?"dedi.

 

Güllaç zafer kazanmış bir yüz ifadesiyle"İldeniz kaynanasının çikolata sevdiğini söyleyince ben de Didem Teyze'yi, Dalya'nın ona anlattığını sandım. Yoksa yanılıyor muyum?"dedi.

 

Levent sırıtıp"Yanılmıyorsun. Çünkü Didem Teyze'yi tanıyor."dedi. İldeniz gülerek"Kaynanam beni sevmiş demek. Kayınpeder de önemli."dedi. Güllaç"O daha bilmiyor!"dedi.

 

"Hiç tanışmadığım için bir şey diyemem,"

 

"Güllaç mı geldi?Özledim onu, Güllaç gel canım!"

 

Şen bir kadın sesi duyulunca"Annemin arkadaşı geldi. Sonra görüşürüz!"dedi

 

Toplu bir şekilde"Görüşürüz!"dedik. Telefon kapanır kapanmaz Levent sinirli bir şekilde İldeniz'e döndü.

 

"Senin yüzünden başım belaya giriyordu!"

 

İldeniz kahkaha atıp"Güllaç'ın kulaklarının marifetinden ben mi suçluyum yani?"dedi.

 

"Biliyorsunuz kızın huyunu!"

 

"Senin de huyunu biliyordum. Açıl şu kıza."

 

"Bin kere sebebini söyleteceksin değil mi?"

 

"Peki sen uzun süre açılmazsan ne olacağını biliyorsun değil mi?"

 

"Biliyorum."

 

Aybars ve Baybars bizi çağırdığı için oradan ayrıldık.

Gizemli Kişi

Haziran

Piyano odasının dağınıklığı içerisinde tek başıma kalmıştım. Biraz önce hayatım boyunca unutamayacağım şey yüzüme yüzüme söylenmişti.

 

"Senin gibi sinsiyi kim sevsin?"

 

Omzuma dokundum. Duvara vurduğum için acıyordu. Bluzumun da bir omuz kısmı yırtılmıştı. Saçlarım dağılmıştı. Bir şeyi anlamıyorum. Ben bunları hak edecek ne yapmıştım?Tek istediğim şey sevilmekti. Oysa şu an hayattan büyük bir darbe almış olarak bu odanın zemininde oturuyordum. Ama bu odadan çıkan insanlar arasında da acıyla ayrılanlar vardı. Tatil boyunca unutamayacakları bir acıyla...Bunu hakkettiler!Benim içimde iyilik var. Ama onların yok işte!Tehditlerinden sonra kimseye bir şey de anlatamazdım. Kalkıp usul usul cama yaklaştım. Dışarıdaki insanlar okulun içinde yaşananları bilmedikleri için mutlu mutlu dans ediyorlardı. Oysa benim için vakit eğlenme vakti değildi. Ağlamaya başladım. Uzun süredir bu anı bekliyormuş gibi gözyaşlarım birbiri ardına sıralandı. Şarkıyı söyleyen kız sahnenin önüne inmiş dans ediyordu. Aniden bana döndü, o da olay esnasında odadaydı. Beni umursamayıp tekrar önüne döndü. Bugün herkes beni çöpe atılması gereken bir şey gibi görecekti sanırım. Senenin başından beri yaptıkları gibi. Odadan çıkıp hızla dolabıma koştum. Etrafta kimse yoktu. Önceden hava eserse diye oraya pembe bir şal bırakmıştım. Omzuma örtmek için. Alma amacım ise bluzumun yırtık kısmından morarmış omzumun gözükmesiydi. Bu halimle görülsem bir daha insan içine çıkamazdım. Aynı kattaki lavaboya girdim. Saçımı düzelttim, ağladığım için makyajım da akmıştı. Çantamdan makyaj malzemelerimi çıkardım. Bazı şeylerin üstünü kapatmak gerekir. Hüznün de!

 

En alt kata indiğimde Gülçin beni durdu. Turuncu saçlarını bugün kıvırcık yapmıştı. Gözleri gök mavisiydi. Elbisesi ise elma kırmızısıydı. Bak işte canım elma çekti!Bana şüphelenmiş gibi bakıyordu.

 

"Hayırdır?Bu havada şal mı takılır!Dışarısı çok sıcak."

 

"Hastayım biraz. Doktora gideceğim."

 

"Geçmiş olsun."

 

"Sağ ol."

 

Vedalaşıp otoparka gitmek için yön değiştirdim. O sırada karşıma o dikildi. Gözlerinden kin fışkırıyordu.

 

"Bu olanları biri duysa okulunu değiştirmek mecburiyetinde kalırsın, bunu biliyorsun değil mi?"

 

Sinirden güldüm.

 

"Biliyorum canım!"

 

"Bana"canım"deme!"

 

"Peki."

 

Başka bir şey demesine izin vermeden yanından uzaklaştım.

 

Yol okula gelen arabalarla doluydu. İçinde en güzel kıyafetlerini giymiş insanlar güzel kıyafetleriyle oturuyorlardı. O insanlar benim kötülendiğim yerin önünde dans edecekler. Her şeyden habersiz. Telefonuma mesaj gelmişti.

 

"Seneye yapacaklarına dikkat et. Sinsi!"

 

Elimin tersiyle telefonu ittim. Bir yandan yola dikkatimi vermeye çalışırken bir yandan bağırıyordum.

 

"Sinsi mi?Sizden iyi sinsi bulunamadı be!Sizde iyilik yoksa ben ne yapayım?"

 

Kötüler ne zaman iyi oldu ki?Konuşurlar konuşurlar ama boş konuşurlar. Oysa bilmiyorlar ki onların seveni yok. Yok!İyilerin de duyguları var ama gören yok!

 

İldeniz'in anlatımından...

 

Aybars kahvelerin olduğu tepsiyi sehpaya koydu. Baybars ile aynı kıyafeti giymişti. Televizyonda bir müzik kanalı açıktı. Baybars elini tepsiye uzatırken"Levent, sen bir sessizleştin."dedi. Levent gülümsemeye çalıştı. Sanki biz sebebini bilmiyoruz.

 

"Herkes bir yerlere gitti. Canım sıkılıyor."

 

"Emin misin?

 

Bana"Sussana mal!"der gibi baktı.

 

"Evet."

 

Aybars gözlerini kısıp ikimizi inceledi. Baybars da aynı şeyi yaptı. Levent'e gerçeği söyletme yolu arıyorlardı sanırım. Ama Levent bu oyuna gelmezdi.

 

"Baskı yapmayın."

 

Baybars sinsi sinsi sırıtarak"İkizim, geçen Güllaç'ı yeni gelen çocukla nasıl gördüğümüzü hatırlıyor musun?"dedi.

 

"He ya!Güllaç'ın elinden tutmuştu. Güllaç'a aşk dolu gözlerle bakıyordu."

 

Levent eline bir minder alıp Aybars'a attı.

 

"Yemem bunu!"

 

"Güllaç'ı duyunca verdiğin tepkiye bak."

 

Baybars'ın telefonu çaldı. Ekrana bakınca gözlerinin içi güldü. Sırtını bize doğru dönüp telefonu açtı. Doğay bir bez örtünün üstünde oturmuştu. Arkasında bir şelale vardı. Ekranın içine girmek istedim bir an. Şelalenin güzelliğinden gözlerimi ayırıp Doğay'a çevirdim. Sarı saçları uçuşuyordu. Pembe montunun üzerinde aynı renk bir şal vardı. Avucuna bir şey alıp ağzına atıyordu. İlk Levent sordu.

 

"Sen ne yiyorsun?"

 

"Kavrulmuş fındık."

 

"Ayıp Doğay!Canım çekti."

 

"Atla uçağa!"

 

"Kendi arabam var."

 

Aras göz devirip"Doğay bunu zaten biliyor."dedi.

 

"Olsun, pekiştirdi."

 

Doğay"Duyanda burada ders çalıştığımı sanar."dedi. Baybars tek kaşını havaya kaldırdı.

 

"Çantanda ders kitabı vardır."

 

Masum masum elini çantasının içine soktu. Uzun bir arayıştan sonra

 

bize üstünde"Dans Teknikleri"yazan bir kitabı gösterdi. Ardından seri katil bakışı yollayıp"Sakın gülmeyin, öldürürüm!"dedi. Baybars ellerini kaldırdı.

 

"Gülmüyorum. Çünkü bunu bekliyordum."

 

Levent elini çenesine götürdü.

 

"Bu kadar çalışkanlık fazla. Neden tıp okumadın?"

 

Doğay hava atarcasına"Hayallerim için!Yıldırım'da burslu okuduğumu biliyor muydun?"dedi.

 

"Ne?!Ben bunu neden yeni öğreniyorum?"

 

"Daha önce hiç sormadın. Yoksa ben neden bu kadar çok ders çalışayım."

 

"Ulan Doğay!"

 

Aybars bir kahkaha patlattı. Doğay da dahil herkes şaşırmıştı.

 

"Bir an karşımda Asalbike konuşuyor sandım."

 

Doğay elinde olsaydı ekrandan dışarı çıkıp elindeki fındıkları ona atabilirdi. Ama çevresini inceledi. Sepetinin ve çantasının içine bile baktı. Aras"Ne arıyorsun?"dedi.

 

"Etrafımda yılan."

 

Sonra iyice ciddileşti.

 

"Lan!Sen benim konuşmamı Asalbike'ye mi benzettin?"

 

Aybars korka korka"Evet"dedi.

 

Doğay bir kahkaha attı. İçten bir kahkaha değildi bu.

 

"Neyse kapatıyorum."

 

Beş dakika sonra Aybars'ın telefonu çaldı. Bize bakıp"Hesna arıyor."dedi. Levent şüpheli şüpheli"Sesi biz de duyalım."dedi. Kaşlarımı çattım:

 

"Sus!Belki özel bir şey."

 

Ama aynı anda Hesna'nın sesi salonda yankılandı:

 

"Eltimi nasıl yılana benzetirsin?!!"

 

Ahuşen'in anlatımından...

 

Bugün hava iyiydi. Üstümdeki ince kırmızı hırkayı düzeltip odamın balkonuna girdim. Odanın içindeki radyoda Lily Allen'in Our Time adlı şarkısı çalıyordu. Bardaktaki suyu masaya koyduktan sonra sandalyeme oturdum. Gözlerim fırçayı aradı. Parmaklarımı sildiğim peçetenin altında bulunca rahat bir nefes aldım. Kendimi müziğin ritmine kaptırıp yapacağım şeye karar vermeye çalıştım. Karşımdaki evlerin resmini yapamazdım. Çünkü bin kez yapmıştım!Güllaç ve Dalya'nın da çok resmini yapmıştım. Evimizde ne zaman balkona malzemelerimi koysam önce karşıma Güllaç geçerdi. Bir keresinde Levent'in telefonunu saklamıştı. O da arabada bulamadığı için evimize dönmüştü. Güllaç onu odama getirip karşıma oturtunca her şeyi anlamıştım. Kahkahama engel olamadım. Karşıdaki balkonda gazete okuyan Ayfer Teyze'yle göz göze gelince anında ciddileştim.

 

"Manyaksın Güllaç!"

 

Ayfer Teyze'nin dikkatini çekmiştim bir kere:

 

"Ahuşen!Benim de resmimi yap!Odamın duvarına asayım."

 

"Yaparım!Ama önce başka birinin resmini yapmalıyım."

 

Vedalaştıktan sonra önüme döndüm. Aras'ın resmini yapacaktım.

 

Resmim bittikten sonra yatağıma uzandım. Aklım Aras'a gidiyordu. Ya Asalbike yine onun karşısına çıkmışsa?Sinirlerim bozulmuştu. Şu an biri Bursa'ya gitmeyi teklif etse valizimi hazırlamak için bile olsa oyalanmazdım. Fake hesabıma girip İnstagram'da Asalbike'nin hesabını aradım. İlk karşıma çıkan onun hesabıydı. En son babasının sahibi olduğu kanaldan hikaye atmıştı. Rahat bir nefes aldım.Takip ettiği kişiler arasında Aras yoktu. Saatlerce dans edebilirdim. Hatta bunu sokağa çıkıp yapabilirdim. Telefonumdan gelen mesaj sesiyle ile düşüncelerimden sıyrıldım. WhatsApp grubundan mesaj gelmişti.

 

Aras: Hanımlar sesiniz çıkmıyor?

 

Güllaç: Sesli mesaj atayım istersen.

 

Dalya: Komik miydi?Levent bile daha iyi espiri yapardı.

 

Levent'in attığı fotoğrafa çok güldüm. Kocaman gözleriyle"Saçmalama Dalya!"der gibi bakıyordu.

 

Levent:

Ben: Levent'e laf yok!Ahahaha!

 

İldeniz: Sevgilime katılıyorum.

 

Aras: Dalya, sen Levent'ten fazla çekeceksin. Bir kere bu onun aklına girdi!

 

Aybars: Olsa olsa laf sokar.

 

Levent: No!Güllaçello?

 

Güllaç: He canım.

 

Levent: Ben bir lafa kızınca ne yaparım?

 

Güllaç: Anılar gözümde canlanır.

 

Levent: Ama bir daha canlanmasın.

 

Doğay: Vay vay vay!

 

Telefonumu alıp alt kata indim. Annem ve babam dışarıya çıkmıştı. Televizyonu açtım. Aklıma Asalbike'nin programı geldi. Tam onun başlama saatiydi. Kanalları geze geze sonunda Gira Tv'yi buldum. Asalbike turuncu bir koltukta oturmuştu. Saçlarını kıvırcık yapmıştı.Omuzlarını açıkta bırakan beyaz bir elbise giymişti.

 

"Sevginizi nasıl ifade edersiniz?Kanalımızın İnstagram hesabının son paylaşımının altına cevaplarınızı bekliyorum. Siz Jessie J'nin Domino şarkısını dinlerken ben de yorumları okuyacağım. Tabi sonra bir kısmını da size okuyacağım!"

 

Şarkı başlayınca yüzüme şeytani bir gülüş yerleştirdim. Fake hesaplar hep işe yaramıştır. Vakit kaybetmeden Asalbike'nin dediğini yaptım. Paylaşımda Asalbike'nin kuliste kahkaha atarken çekilmiş fotoğrafı vardı. Ben de aynen öyle kahkaha attım.

 

"Bakalım yorumumu görünce de böyle olacak mısın?"

 

Hem Güllaç'ın intikamını da almış olacaktım. Benim kankalarımın sinirini bozan ismimi duyunca saklanmalı. Kafasında bir tane bile saç teli bırakmam. Şarkı bitince meraklı meraklı televizyona yaklaştım. Asalbike kocaman gülümsemesiyle kameraya bakıyordu. Tabletinin ekran kilidini açtı.

 

"İlk yorumla başlayalım o zaman. Seyircilerimizden Arya Sultanoğlu"Sevdiğimi çevredeki sarı saçlı, mavi gözlü ve kısa boylu sinsilerden koruyarak ifade ederim."demiş. Keşke o kişinin boyunu vurgulamasaydınız!"

 

Yorumumu okuduğuna göre şarkı çalarken yorumları okumamıştı. Siniri bozulmuştu. Bir kahkaha daha attım. Seyirciler belki asıl amacımı anlamış olabilirdi. Yoksa ben asla birinin boyuyla alay etmem, ben de uzun değilim.

 

"Neyse seyircimiz pek dolmuş!Başka yorumları okuyayım."

 

O sırada telefonum çaldı. Arayan Güllaç'tı. Hemen açtım:

 

"Manyak!"

 

"Gira TV mi var karşında?"

 

"Evet canım."

 

"İntikamını aldım."

 

"Sağ ol ama kıza yolundan çekilmesini de ima ettin sanırım."

 

Dudaklarıma bir gülümseme yerleştirdim.

 

"Onun yolu yol değil anam!"

 

Kahkahası kulağımı geçici olarak sağır etti.

 

"Yalnız Ahuşen o programı sunmak sana çok yakışırdı."

 

"Yok be!Sana daha çok yakışır."

 

"Emin misin?"

 

"Levent'in görüşünü almamı ister misin?

 

"Ahuşen!"

 

Sesi sert çıkmıştı.

 

"Ama daha geçen gün kendin anladın."

 

"Belki yanlış anladım?"

 

"Biz de vedalaşırken ne yaptığını gördük."

 

Sesi yumuşadı:

 

"Ne güzel sarıldı değil mi?"

 

Aras'ın anlatımından...

Askılıktan montumu aldım. Kışlık kıyafet eksiğim vardı. Mağazaların yerini bilmiyordum. Salona doğru seslendim:

 

"Levent!Kıyafet alışverişi yapacağım. Benimle gelir misin?"

 

"Gelirim."

 

Dışarı çıkıp onu bekledim. Beş dakika sonra saçları taranmış bir şekilde yanımdaydı. Bu ilginç bir şey değildi. Levent bunu hep yapardı. Sokağa açılan demir kapıyı itip"Benim arabayla mı gidelim?"dedim.

 

"Olur, yolu öğrenirsin."

 

Alışveriş merkezine gitmeye karar vermiştik. Bursa'da birden fazla alışveriş merkezi olduğu için Levent'in beni hangisine götüreceğini bilmiyordum. Dediklerini yapıyordum sadece.

 

"Bu sabah Güllaç'la konuştun mu?

 

Hiç beklemediği bir soru sormuşum gibi baktı. İldeniz'den kapmıştım bir şeyler.

 

"İldeniz?"

 

İldeniz gibi alaycı bir yüz ifadesini büründüm.

 

"Sen soruma cevap ver bakayım."

 

"Hayır!Peki sen Ahuşen'i aradın mı?"

 

Yüzüne şeytani bir gülümseme yerleştirdi. Dudaklarımı ısırdım. İşine gelince nasılda zor duruma sokuyordu. Ben asla ona zafer kazandırtmam!

 

"Şimdi ararım."

 

"Ara lan!"

 

Ahuşen'in numarasını bulup aradım, hoparlörü de açtım.

 

"Ahuşen nasılsın?"

 

"İyiyim Aras. Sen nasılsın?"

 

"Ben de iyiyim. Levent'le kıyafet alışverişine gidiyoruz."

 

Kısa bir sessizlik oldu. Tüm şüphelerim harekete geçti:

 

"Ahuşen?Bir şey mi oldu?"

 

"Levent'te zevk yok ki!"

 

Sırıtarak Levent'e döndüm. Şaşırmıştı.

 

"Bunu ben de biliyorum."

 

Levent"Ahuşen ne zevksizliğimi gördün?"dedi.

 

Ahuşen'in kahkahası arabada çalan şarkının içinde kayboldu.

 

"Sayayım mı?"

 

O sırada karşıma çıkan kişiden ötürü durmak zorunda kaldım. Turuncu ve tüllü elbisesini sürüye sürüye yanıma yaklaşınca yüzünü görebildim. Keyfimin kaçtığını ona bakışlarımla anlatmak istedim.

Levent iyice şaşırmıştı. İstemsizce"Asalbike!"diye bağırdım. Ahuşen şaşkınlık dolu bir sesle"Ne?!"dedi. Asalbike cama tıklayınca tereddüt ederek açtım. Yüzünde bir gülümseme vardı. Ama gözleri bana aşkla bakıyordu.

 

"Canım arkadaşım Aras ve salak arkadaşım Levent!"

 

Selam! Bölüm hakkında oy ve yorumlarınızı beklerim🤎

 

Loading...
0%