Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Merak

@alpellal

Sağ kaşımı havaya kaldırdım. Neden böyle demişti ki?Yeni okulum gizemli insanların olduğu bir yerdi herhalde. Ahuşen'in gözleri önündeki kahve bardağına odaklanmıştı. Ne saklıyordu benden?En iyisi Levent'e danışmaktı. Ama ilginç bir şey olsaydı bana söylerdi. Yoksa yeni okulum gizemli bir okul muydu?Gözünün önüne gelen saç telini kulağının arkasına attı. Bakışlarını bana çevirip gülümsedi. Arkama iyice yaslanıp gözlerimi kısıp"Bir şey anlatacaktın galiba?"dedim. Yüz ifadesini değiştirmeden"Aman sonra anlatsam da olur. Bugün güllaç yapıyoruz,sizi de yemeye davet ediyoruz."dedi. Gözlerimi kırpıştırıp"Güllaç'la güllaç mı yapıyorsunuz?"dedim. Gülerek"Evet."dedi. O sırada bir kız sandalye çekip yanımıza oturdu. Saçları sarı, gözleri yeşildi. Bardağında yazan"Hesna"ismini görünce onun adını Ahuşen'e sormama gerek kalmadı. İkimize bakıp tebessüm etti. Ardından tokalaşmak için elini bana uzatıp"Ben Hesna Uluöz."dedi. Ben de elimi uzatıp tokalaşırken"Aras Büyükkalaycı. Tanıştığımıza memnun oldum."dedim. Telefonunu masanın üstüne koyarken"Ben de tanıştığımıza memnun oldum."dedi. Ahuşen ise bana Hesna'yı tanıttı.

 

"Hesna da bizim gibi 19 yaşında. Anlayacağın o da bizim gibi üniversite hayatının ilk senesini yaşıyor. En iyi arkadaşlarımızdan biridir. Okuldaki bazı kötü niyetli insanlar gibi değil. Yani çok iyi bir kız."

Asalbike'den bahsettiğini sanmıştım. Meğersem yanılmışım. Bunu Hesna'nın"O geceyi unutamadın değil mi?"demesinden sonra anlamıştım.

"Unutmam mümkün mü?O evin içindeki çaresiz insanlar..."

Ahuşen'in sözünü kestim.

"Bana da anlatsanız şu gizemli olayları?"

İkisi de aynı anda"Sonra anlatırız."dedi. Aklıma bir fikir gelmişti.

"Sizde Asalbike'nin telefon numarası var mı?"

Bunu söylememle birlikte Ahuşen'in küfretmişim gibi bakması bir oldu. Hesna ise sadece gülümsüyordu. Ahuşen"Neden istiyorsun?"dedi. Hesna ise"Dur bende var."dedi. Ama cümlesini bitirir bitirmez"Ah!"dedi.

 

"Hesna senin telefonundan 1 saat önce tüm numaralar silinmemiş miydi?Hatta bana Dm atıp"Ahuşen telefonumdaki tüm numaralar silinmiş!Numaranı yazar mısın kanka?"dememiş miydin?"

 

Hesna kocaman gözlerle Ahuşen'e"Kanka öyle bir şey olmadı ya!Başkasıyla karıştırmış olabilir misin?"dedi.

 

Ahuşen cevap olarak"Öyle oldu herhalde. Aras senin de kahven bitmiş. Evde bazı eksikler var, markete gideyim ben."dedi.

Ben de ayağa kalkıp"Beraber gidelim istersen?"dedim.

 

Gülümseyerek"Olur."dedi. Sandalyesini çekip"O zaman buyrun önden Ahuşen Hanım."derken ben de gülümsüyordum. Kalkıp"Teşekkür ederim Aras Bey."dedi. Hesna bize şüpheli bakışlarını gönderiyordu. İkimiz de aynı anda"Görüşürüz Hesna."dedik.

"Görüşürüz."

Çıktığımızda arabaya kadar konuşmadan ilerledik. Anahtara basıp ön koltuğun kapısını açtıktan sonra"Oturmaz mısınız Ahuşen Hanım?"dedim. Koltuğa oturup"Teşekkür ederim Aras Bey."dedi.

 

Neşesini kaybetmiş gibi duruyordu. Sorsam söylemeyecekti. Buna adım kadar emindim. Aklım Dalya'nın garip davranışlarına gitmişti. Ne diyordu ki telefonda konuştuğu kişi ona?Her ne diyorsa üzücü olduğu kesindi. Güllaç ve Ahuşen de Dalya'nın ağlamasının sebebini bilmiyordu. Bu okulda bir tuhaflıklar var. Zamanla hepsini öğrenecektim. Levent bunların hiçbirinden bahsetmemişti. Kararımı vermiştim:Eve gittiğimde Levent'e soracaktım. Ahuşen ancak o zaman konuyu değiştiremezdi. Düşüncelerimi Ahuşen'in sesi böldü:"Aras, şuradan sola sap. Bizim eve en yakın Avm'ye gidelim. Kent Meydanı Avm'ye yani."

 

Bir şey demeden navigasyona söylediği Avm'nin ismini yazdım. Sessizliğime şaşırmış olmalıydı ki"Kalbini kıracak bir şey mi yaptım?"dedi. Gözümü yoldan ayırmadan"Hayır, bak Rita Ora'nın en sevdiğim şarkısı yani Anywhere çalıyor."dedim. Gülümseyerek"Ben Rita Ora'nın tüm şarkılarını severim ama Anywhere'yi daha çok severim."dedi. Sabah kahvaltıda Levent"Ahuşen, Anywhere çaldığında kanal değiştirir. O derece Rita'nın o şarkısından nefret ediyor."demişti. Sırıtıp"Sevmeyen insanların seviyorum demesinden nefret ediyorum." dedim. Gülümsemesini bozmamaya özen göstererek"Ben de öyle."dedi. Büyük ihtimalle içinden kendine kızıyordu. Neden yalan söyleme gereği duymuştu ki?Yalan bazen kötülüklerden kaçış kapısı gibi gözükse de kötü bir şeydir. Gebze'de tanıdığım insanların çoğu bunu öğrenememişti. Bir süre sonra onlar için"Keşke tanımasaydım."diyor insan. Ahuşen yalan söylediğini anladığımı bilmiyordu. Kısık sesle"Okuldaki katilin neden artık önemi kalmadığını anlatır mısın?"dedim. Gözleri büyüdü. Hatırlamak istemediği bir şeyi hatırlatmışım gibiydi. O olayın ondaki etkisi böyle olduysa eğer kötü bir sonla bitmiştir. Sesi titrerken"Katliam..."dedi. Katliam...Birileri öldüğüne göre kimdi onlar?

 

Sakince"İstersen sonra anlat. Aklına gelince üzüldüğünü bilmiyordum,özür dilerim."dedim. Yüz ifadesini bozmadan"Sorun değil. Bilmemen gayet normal."dedi. Bu nasıl bir katliam olabilirdi ki?Ahuşen'in anlatmama sebeplerinden biri de korkunç olmasıdır. Zaten katliamlar hep korkuç olur. Ölümssüz katliamlar da korkunçtur. İnsanın kendi içindeki katliamlardır bunlar. Kent Meydanı Avm'ye gelmiştik. Ellerinde mağaza poşetleri, telefonlarını açıp yanlarındaki arkadaşlarına hayretle bir şeyler gösteren kızlar etrafımızdaki arabalardan iniyordu. Ahuşen arabamın bagajına yaslanıp sırıtarak "Klasik arkadaşlarıyla tüm mağazayı dağıtan kız tipi."dedi. Gülerek"Bence de."dedim. En azından bu sefer yalan söylemedi. Sayesinde doğrusunu bildiğim yalanları dinlemek zorunda kalmıştım. Okulda yeniyim ama salak değilim. Yürüyen medivenlere bindiğimizde telefonunu çıkardı.

 

Gözünü ondan ayırmadan"Almam gereken şeyleri telefonuma yazdım."dedi. Yürüyen merdivenlerden indiğimizde kafasını telefonundan kaldırıp"Carrefoursa şurada."derken karşısını işaret ediyordu. Peşinden gittim. Girer girmez hızlı bir hareketle market arabasını aldı. Raflara baka baka dolaşıyordu. Altı paket makarnayı arabaya atarken"Salçalısına bayılırım."dedi. Elimdeki makarna paketini inceledikten sonra yerine koydum.

 

"Aynen. Bir de soslusunu çok severim."

 

"Onu kim sevmez ki..."

 

"Merak ediyorum, makarnayı sevmeyen var mıdır?"

 

"Hiç öyle birini tanımadım."

 

"Ben de."

 

"Ama vardır herhalde."

 

"Olabilir."

 

"Aras sen gerçekten birine sinirli gibisin."

 

Şaşırmış gibi yapıp"Bilmem."dedim.

 

"Nasıl yani?"

 

"Kime sinirli olduğumu bilmiyorum."

 

Durdu. Söylemek istediği bir şeyler vardı. Arabayı ileri-geri itiyordu.

 

"Bence biliyorsun ama söylemek istemiyorsun."

 

"Bilmiyorum. Asalbike'ye bir şey sormam gerekiyor."

Ahuşen'in anlatımından...

 

Son cümlesini duyunca marketin ortasına oturup ağlayasım gelmişti. Ya Asalbike'den hoşlanmışsa?Tövbe tövbe!Aklıma bir sürü kötü düşünceler akın etmeye başlamıştı. Bana mı sinirliydi acaba?Benden soğuyor muydu yoksa?Hayır, öyle olsaydı benimle markete gelmezdi. Sesim titrerken"Bana sor."dedim. Gözümün önüne Aras'a sinsi bir gülümsemeyle bakan Asalbike gelmişti.

Gözleri büyüdü.

 

"Yok, sen bilmezsin. Sesin neden titriyor?"

 

"Ben de bilmiyorum."

 

İçimden"O bilirde ben bilemem,öyle mi Aras?!"dedim.

 

"Bilinmeyenlerle ve gizemlere dolu bir gün."

 

Gülümsemekle yetinip diğer raflara doğru ilerledim. O da peşimden geldi. İçimden"Sen de bugün gibisin!"dedim. Salça tenekesini market arabasına atarken elimden düşürdüm. Aras yere düşmeden yakalayıp elime verdi. Daha fazla yaklaşıp"Teşekkür edeceksin biliyorum. Rica ederim."dedi. Konuşurken dudaklarıma bakmıştı. Güllaç'ın dün"Bir erkek, bir kızın dudaklarına bakıyorsa kesinlikle ondan hoşlanıyordur."demesi gelmişti. Ama Aras'ın dediği şey hayallerimi yıktı.

 

"Dudağında beyaz bir şey var."

 

Ardından elini dudağıma götürüp geri çekti.

 

"Ama artık yok."

 

Kendime gelince"Teşekkür ederim."dedim.

 

"Rica ederim."

 

Marketten çıktığımızda "Elindeki poşetleri ver, ben taşıyayım."dedi. İtiraz etmeye çalıştım ama başaramadım. Poşetleri almasına sevinmedim diyemeyeceğim. Taşıyacağını bilseydim en ağır ürünleri alırdım. Asalbike'ye sormak yerine bana sorabilirdi. Neden Asalbike?!

 

İyi insan lafının üstüne gelirmiş. Ama bu bence pek iyi biri değil. Asalbike atkısını düzelterek bize gülümsüyordu. Mavi gözleri Aras'ın üzerindeydi. Aras ise sırıtıyordu. "Sen ona nasıl sırıtırsın Aras!"dedim yine içimden. Asalbike"Nasılsınız?"dedi. Yüksek sesle"İyiyim canım, sen nasılsın?"dedim. Aras da"canım"hariç aynısını söyledi.

 

"Ben de iyiyim. Mağazalara bakacaktımda sizi görünce geldim."

 

"Görmeseydinde o Koton'lara , Defacto'lara girseydin!"diyesim geldi ama demedim. Ardından"Aras, bugün bizim okuldan birinin doğum günü var, sen de gel istersen."dedi.

 

"Ahuşen'lere gidiyorum,olmaz."

 

"Bize geliyor. El aleme güllaçımızı anlatsın değil mi?"

 

Son cümlemden sonra gözleri büyüdü.

 

"Ne oldu Güllaç'a?"

 

Kahkaha atarak"Ay canım ya hiç güleceğim yoktu!Bizim Güllaç'tan değil, tatlı olandan bahsediyorum."dedim.

 

"Dur, siz yani sen ve Dalya, Güllaç'la güllaç mı yapacaksınız?"

 

Aras"Ben de aynısını sormuştum ilk duyduğumda ."dedi.

 

"Evet, doğru anladın."

 

"O zaman size şimdiden afiyet olsun. Görüşürüz."

 

"Görüşürüz."

 

"Görüşürüz."

 

O gittikten sonra içimden "Oh!İyi ki Aras'ı bize davet ettik."dedim. Ama ilginç olan şey Aras'ın Asalbike'ye soracağı soruyu ve telefon numarasını istemeyi unutmuş olmasıydı. Aras'ın aklına gelip peşinden koşmasını istemediğim için"Aras, bence gidelim artık."dedim. Kahverengi gözleri Asalbike'nin gittiği yeri seyre dalmıştı. Korktuğum şeyin olmasını istemiyordum. Bazen dikkat dağıtmak en iyi şeydir. En dikkatli insanların bile çoğu zaman dikkati dağılır. Telefonumu yavaşça yere koydum.

 

"Ay telefonum düştü!"

 

İşe yaramıştı. Poşetleri yere bırakıp telefonumu aldı. Her yerini inceledikten sonra"Korkmana gerek yok. Hiçbir yeri zarar görmemiş."dedi. Telefonumu aldıktan sonra "Gidelim mi artık?"dedim. Sırıtıp"Olur."dedi.

 

Yolda gördüğümüz yerleri Aras'a anlatıyordum. Büyük bir ilgiyle beni dinliyordu. Keşke şarkı söylediğim zaman da beni öyle dinlese . Yanında hep şarkı söylerdim. Beraber bir ormanda çimenlere oturmuştuk. O gitar çalıyordu. Ben ise şarkı söylüyordum. Kuş cıvıltıları şarkıma eşlik ediyordu. Aras gitarını çalarken gözlerini benden ayırmıyordu. Şarkım bittiğinde gülümseyerek yanıma yaklaştı. Dudaklarımız birbirlerine yakındı. Ama o birleşmelerini sağladı.

 

"Ahuşen ne oldu?Daldın bir yerlere."

 

Hayallerimden ayırdı beni. Evimizin olduğu yerin girişi karşımızdaydı.

 

"Aylardır görmediğim birini demin gördüm de."

 

"Kimi?"

 

"Komşumuz Dürdane Nine'yi."

 

"Hmm."

 

"Şu beyaz otomatik kapıdan girelim.

 

"Oradan gireceğimizi zaten biliyorum."

 

Dediğimi yaptı. Rengarenk villaların önünden geçiyorduk. Otoparkın önünden geçerken parmağımla orayı işaret ettim.

 

"Arabayı şuraya park edebilirsin."

 

Arabayı otoparka park ettikten sonra kapımı açtı. Otoparkta çok az araba vardı. Komşularımızın bir kısmı evde değildi anlaşılan. Arabadan uzaklaşırken"Evler bizimkilerden daha renkli."dedi. Saçlarımı düzeltip"Sizinkiler de güzel ama."dedim. Elindeki poşetleri daha sıkı tutarak"İnsanın yaşadığı yerin insanları iyiyse evinin güzel olup olmaması önemli değildir."dedi. Haklıydı. Eve giden yola doğru yürürken"Zorbasız yaşam...Keşke mümkün olabilse!"dedim. Sonra devam ettim"Bazı zorbaların yaşattıkları öyle kötü ki...Neyse..."

 

Bizim eve gittikçe yaklaşırken Aras evimizin karşısındaki yanmış villayı işaret etti.

 

"Oraya ne oldu?"

 

Dün gece geldiğinde karanlıktan dolayı görememişti. Aklıma o gece gelmişti. Alevlerin arasından çıkarılan cesetler...

 

O anları tekrar yaşıyor gibiydim. Güllaç'ın elinde çöp torbasıyla karşımıza çıkması beni o olayı Aras'a anlatmaktan kurtardı. Saçlarını küt ve kakül kestirmişti. Çok güzel gözüküyordu.

 

"Güllaç, saçların harika gözüküyor tatlım!"

 

Aras ensesini kaşıyarak"Bence de harika olmuş."dedi.

 

"Teşekkür ederim!Üşümeyin siz girin eve."

 

Ardından"Ahuşen!Sen misafire tüm poşetleri taşıttırmışsın."dedi.

 

Gülerek"İtiraz ettim ama o inat etti."dedim.

 

Aras da gülüp"O ağır poşetleri Ahuşen'in taşımasına neden izin verecektim ki?"dedi. Sırıtıp"Yaa teşekkür ederim!"dedim.

 

"Rica ederim. Bir daha sakın yanımda ağır poşet taşımak için ısrar etme."

 

"Tamam."

 

Bahçe kapısından içeri girdik. Kırmızı evimiz karşımızdaydı.

 

"Sizin evinizin de rengi güzel."

 

"Üçümüz de kırmızıyı severiz."

 

"İyiymiş."

 

Gülllaç evin kapısını açık bırakmıştı. Levent'in sesini duyabiliyorduk.

 

"Güllaç'ın güllaç tepsisiyle fotoğrafını çekeceğim."

 

Aras'ın üstündeki montu girişteki kırmızı dolaba astım. Beyaz duvarlara ilginç bulmuş gibi baktı. Salona girdiğimizde turuncu duvarlarla karşılaştı. Televizyonun karşısındaki kırmızı koltukta İldeniz ve Levent oturuyordu. Dalya mutfakta olabilirdi. İldeniz'le bugünkü atışmalarını merak ediyordum. Dalya'nın korkunç planını unutamıyordum. İldeniz büyük bir şok yaşayacaktı. Her ne kadar yapmamasını söylesek de Dalya'yı vazgeçirememiştik.

 

"Ben mutfağa gideyim, siz kafanıza göre takılın."

 

Başlarıyla onayladılar. Sandalyeye oturmuş, dirseklerini masaya yaslamış, telefonuyla oynayan Dalya'yı seyrettim.

 

"Planını gerçekten uygulayacak mısın?"

 

Telefonundan gözünü cevap verdi:

 

"O bunu hak etti."

 

"Daha az korkunç bir şey yapamaz mısın?"

 

"Güllaçına zehir mi koyayım?"

 

O sırada Güllaç mutfağa girdi.

 

"Çocuğu adımdan soğutma ayol!"

 

"Korkmayın, güllaçına zehir koymayacağım."

 

Güllaç tezgaha doğru yürürken"Çocuğu yeni tanıdın. Biraz daha şans veremez miydin?"dedi.

 

"Pişman olsun diye yapıyorum."

 

"Sana meşhur bir söz söyleyeyim: Büyük aşklar kavgayla başlar. Siz ilerde büyük bir aşk yaşamazsanız benim adımda Güllaç değil."

 

Tezgahtan aldığı bıçağı açık mutfak kapısına doğrultup devam etti:

 

"Şimdi o yakışıklı, mavi gözlü, tatlı çocuğu korkutmak istemeye karar verdiysen olacaklara katlanacaksın."

 

Poşetleri boşaltırken"Güllaç haklı. İldeniz'i Bursa'ya geldiğinde pişman etme."dedim.

 

Yerinden kalktı, telefonunu bir rafa bırakıp yanımıza geldi.

 

"Okuldan biri planımı bozmaz inşallah."

 

Aras anlatımından...

 

İldeniz telefonundan gözlerini ayırmadan"Bu Dalya benden intikam alır mı acaba?"dedi. Levent göz devirip"Dalya sinirlenince her türlü kötülüğü yapabilir."dedi. İldeniz ise sırıtıp"Sen onu hiç kızdırdın mı?"demekle yetindi.

 

"Hayır."

 

Sessizliğimi bozdum:

 

"Oğlum özür dileseydin keşke kızdan."

 

"Aslında ağlamayı bırakması için öyle yaptım."

 

Gülerek"Espri filan yapsaydın."dedim. Levent"Onu bunu bırakında benim canım kestane çekti be."dedi. İldeniz de gülerek"Senin canın ne çekmiyor ki?"dedi. İyice arkama yaslanıp"Dalya güllaçı yüzüne atmaz umarım."dedim. Levent yanındaki yastığı düzeltirken"Dalya'nın İldeniz'i davet etmesi ilginç."dedi.

 

"Nasıl ya?İldeniz'i Dalya mı çağırdı?"

 

"Evet."

 

"Israr etti. Beraber geldik."

 

Gözlerim büyüdü."Aksiyonlu bir misafirliğe gelmişiz."dedim. Levent"Aksiyona bayılırım lan!"dedi. İldeniz'le aynı anda"Biliyoruz!"dedik.

 

Ahuşen birdenbire karşımızda belirdi,

 

"Ben televizyonu açayım, canınız sıkılmasın."

 

"O evin neden yandığını söylemedin. Neyse başka bir zaman anlatırsın."

 

Bunu dememle gözlerinin korkuyla büyümesi bir oldu. Korkunç bir şey söylemişim gibi...Zorda olsa gülümsedi.

 

"Olur."

 

Televizyonu açmıştı bu sırada. Başka bir şey demeden gitti. Oflayıp"Ahuşen'de de bir gariplik var. Bir korkunç olay olmuş. Bu hem okulda hem de buranın karşısındaki bir zamanlar güzel bir villa olan yanmış evde olmuş."dedim. Levent"Oğlum iki olayda birbiriyle bağlantılı. Burçin var ya hani, onun abisi karşıdaki evde öldü."dediğinde şaşkın bir yüz ifadesiyle ona döndüm. İldeniz telefonunu dizinin üstüne bırakmış, anlamayan gözlerle bize bakıyordu. Kimse ona -R'den bahsetmemiş olmalıydı. Dalya bahsetmemiştir o kesin.

 

"Daha doğrusu öldürüldü."

 

İldeniz'in mavi gözleri büyüdü. Ağzı açık kalmıştı. Güllaç kapının arasından başını uzatıp"Kulak misafiri oldum. Kim öldürüldü?"dedi.

 

Üçümüz de cevap vermeden birbirimize baktık. Güllaç kaşlarını çatmış bizi izliyordu. Cevap vermeyince bağırdı:

 

"Levent!Kimin öldürüldüğünü söylesene ya!"

 

Levent çaresizce ikimize baktı. Güllaç gittikçe sinirleniyordu.

"Levent seni öldürürüm. Kimin öldüğünü söylesene!"

İldeniz, Levent'in imdadına yetişti:

"Biz dün bir cinayetle ilgili bir film izliyorduk. Ama Aras ve ben uyuyakaldık. Levent bize filmin kaçırdığımız yerlerini anlatıyordu."

Güllaç bir"Oh!"çekip"Kusura bakma Levent rahatladığını belli eden bir ses tonuyla"Sorun değil."dedi. Güllaç gittikten sonra Levent hemen devam etti.

"Katili de sevgilisiydi. O evde ölen tek Burçin'in abisi değildi."

Gittikçe şaşırıyordum. Ama bu konuyu orada konuşmaya devam edersek Güllaç saldırısına uğrayabilirdik

"Bence eve gidince konuşalım bunu."

Fikrimi onayladıklarını belirten bir baş sallamayla karşılık verdiler.

 

Kızlar güllaç tabaklarıyla salona gelmişti. Tabakları önümüzdeki sehpalara koydular. Dalya'nın İldeniz'in tabağını önüne koyarken attığı şeytani bakışı tek ben fark etmiştim. Aklıma kötü şeyler gelmeye başlamıştı bile. Ahuşen çayları getirince karşımızdaki koltuğa oturdular. İlk Ahuşen söze başladı:

"Güllaç nasıl olmuş beyler?"

"Saçlarını diyorsan çok güzel olmuş."

Güllaç saçlarıyla oynayıp"Teşekkür ederim Levent ama şu an yemekte olduğun güllaçı sordu."dedi. Güllaç'ın söylediği cümleden sonra o da dahil hepimiz güldük. Levent"Ama bu güllaç da güzel olmuş."dedi. Ahuşen, Dalya ve Güllaç aynı anda"Teşekkür ederiz, afiyet olsun."dedi.

İldeniz"Keşke Aybars ve Baybars da gelseydi."dedi. Dalya yeşil gözlerini ona sabitleyip"Baybars yeni bir şarkı yazmış. Aybars ona çalışırken yardım edecekmiş."dedi. İldeniz sırıtıp"Sen de şarkı yazsana Dalya. Sesin çok güzel."dedi. Dalya buna şeytani bir gülümsemeyle"Teşekkür ederim. Yazacağım ve söylerken tek sen duyacaksın."dedi. Salondaki şaşkınlık havasını hissettim. İldeniz'in tek kaşı havaya kalktı. Dalya ise yüz ifadesini bozmadı.

Güllaç"Şunu yapmayın işte. Barışın artık ya!"dedi. Ahuşen"İkiniz de barışmadan bu evden çıkamazsınız!"diye bağırdı. Dalya gülerek"Ben neden evden çıkayım ki zaten?"dedi.

İldeniz'in anlatımından...

"Ahuşen aç şu kapıyı ya!"diye defalarca bağırdı. Sonunda pes edip o da benim gibi sırtını odanın kapısına yasladı. Beyaz kıyafet dolabına bantla yapıştırılmış fotoğraflardan anladığım kadarıyla Dalya'nın odasındaydık. Duvarlar beyaz renk kelebek desenli duvar kağıdıyla kaplıydı. Beyaz ahşap başlıklı yatağının yanında yeşil bir kitaplık vardı. Kırmızı perde uçuşuyordu. Kalkıp camı kapattı. Sonra tekrar yanıma oturdu. Kafamı ona çevirip"Bizden ne saklıyorsun?"dedim. Gözlerinden bir damla gözyaşı süzüldü. Cevap vermeye hazırlandı ama veremedi. Ağlamasını istemiyordum. Sarılıp""Ağlama Dalya'm."demek istiyordum. Onun yerine"Kimseye söylemem. Bana güvenebilirsin."dedim. Ani bir hareketle bana döndü. Öldürecek gibi bakıyordu.

 

"Sana mı güveneceğim?!"

 

İçimden"Evet!Çünkü ben sana aşığım Dalya!"dedim.

 

"Biliyorum kötü şeyler yaptım. Özür dilerim. Lütfen affet beni."

 

Bakışlarını karşımızdaki duvara çevirdi. Bir şeyler düşünüyor olmalıydı. Acaba diğerleri kapının önünde durmuş, bizi dinliyorlar mıydı?Güllaç'ı yeni tanımış olsam da onun öyle bir şey yapmayacağını ve yapılmasına izin vermeyeceğini düşünüyordum. Sonunda elinin tersiyle gözyaşlarını silip"Tamam, affettim."dedi. Tekrar bana döndü. Bu sefer gülümsüyordu. Bir şey dememi bekliyordu. Ama ben ne diyeceğimi bilmiyordum. Ensemi kaşıyıp"Eee...Şey ...Yarın sinemaya gidelim mi?Sonra beraber gezeriz. Hem senin de biraz mutluluğa ihtiyacın var."dedim. Gözleri parladı.

 

"Olur."

 

"Yarın ben seni buradan alırım."

 

"O zaman ben internetten yarınki filmlere bakarım. Sonra da sana mesaj atarım."

 

Gözlerimi kapatıp dudaklarımıı dudaklarına yaklaştırdım. Onu öptüm. Ani bir hareketle benden uzaklaştı. Gözlerimi ondan kaçırdım."Özür dilerim. Ben..."

 

Sözümü kesip"Sorun değil."dedi. Kapının önünde oturduğumuzu anlayan Güllaç"Demek barıştınız. Çekilin kapının arkasından."dedi. Kalkarken Dalya'yı da ellerinden tutup kaldırdım. Şaşkınlıktan konuşamıyordu. Kapı açılırken ellerini bıraktım. Güllaç'ın gülümserken birden yüzü düştü.

 

"Dalya, ne oldu?"

 

"Ne...Ne ne oldu?"

 

"Ben nereden bileyim neyin ne olduğunu?"

 

"Of Güllaç ya!Salona gidelim artık."

 

Başka bir şey demeden salona gitti. Güllaç soran bakışlarla bana döndü. "Bilmem."dedikten sonra ben de Dalya'nın peşinden gittim. Aras ve Levent'in göz kapakları kapanmak üzereydi. Ahuşen ve Dalya yan yana oturuyordu. Ben de bizimkilerin yanına oturdum. Aras"Eee barıştınız mı?"dedi. Benim yerime Dalya cevap verdi:

 

"Evet."

 

Güllaç ela gözlerini televizyona çevirip Dalya ve Ahuşen'in yanına oturdu.

 

"Beyler gitsek mi artık?"

 

Levent'in önerisine ikimiz aynı anda"Gidelim bence de."dedik. Ahuşen"Biraz daha dursaydınız ya."dedi. Gülllaç"Misafiri odaya kilitledik diye mi?Of Ahuşen!"dedi. Gülerek"Yok yok. Uykumuz geldiği için gidiyoruz."dedim.

 

Arabalarımıza doğru ilerlerken Aras"Bugün fark ettimde bu evler rengarenk. Dün gece dikkat etmemişim."dedi. Levent"Öyle."dedi. Benim aklım ise Dalya'yı öptüğüm ana gitmişti. İtiraz etmemişti. Teklifimi de kabul etmişti. Bizimkilerin o odada ne olduğunu soracağını biliyordum. Kızlar da Dalya'ya soracaktır buna eminim. Dalya'nın sırrını öğrenememiştim. Eğer sevgili olsaydık bana söylerdi. Ama bana aşıktı. Bunu onu öperken anlamıştım. Arabayı çalıştırdıktan sonra Dalya'yı düşünmeyi bıraktım.

Aras'ın anlatımından...

Karanlık heryeri kaplamıştı. Geceleri insanlar arabada genellikle geçmişini düşünür. Ama ben onu düşünüyordum. Ahuşen'i. Şu gizemli davranışlarının sebebini öğrenmeme az kalmıştı. Çok yakınımdaydı. Bu sefer konuyu değiştiremeyecekti. Belki gizemi öğrendiğimde korkup Gebze'ye döneceğimi sanıyordu. Niye geçmiş bitmiş bir şeyden korkayım ki?Asalbike'yle neden konuşmama izin vermediğini de tahmin edebiliyordum. Ona o olayı sormamı istemediği için. Levent'i hesap edememişti. Levent'in arabası ise arkamdaydı. Evimiz Ahuşen'lerin evine yakındı. Ama fazla yakın değildi. Yol kenarlarında kestane şekeri satan dükkanlar vardı. Yol kenarlarında kestane şekeri satan dükkanlar vardı. Yollarda ise birbirinin elini tutarak yürüyen çiftler vardı. Yollar karlı olduğu için dikkatimi sadece yola verdim.

 

Salondaki koltuklardan birine oturdum. İldeniz gözlerini yere çevirip yanıma oturdu.

 

"O odada ne oldu?"dedim.

 

"Özür diledim işte."

 

"Sadece özür mü diledin?"

 

"Hayır."

 

Levent yanımıza oturup bağdaş kurdu.. İkimiz de ona döndük.

 

"Hazırsanız anlatıyorum."

 

İldeniz ve ben aynı anda"Hazırız!"dedik.

Selam:)Nasılsınız?Hesna sizce nasıl biri?Fotoğrafı karakter tanıtımı bölümünde. Bölüm nasıldı?Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Multimedyanın anlamını sonra öğreneceksiniz:)

Loading...
0%