Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Yalan

@alpellal

Ahuşen'in anlatımından...

Kulaklığımın sesini biraz daha yükselttim. İlginç bir şekilde Aras'ı bugün görememiştim. İldeniz ve Levent'i de öyle. Asalbike yanında iki sarışın kızla benim yanımdan geçti. Bana gülümsedikten sonra kızlarla konuşmaya devam etti. Dalya ve Güllaç yanıma geldi. Dalya odadan çıktıktan sonra sadece bugün sinemaya gideceklerini söylemişti. O odada ne olduğunu çok merak ediyorum. Dalya'nın bizden ne sakladığını öğrenebilsek, ona yardım edebilirdik. Kötü bir şey olduğu kesindi. İldeniz gelmeden 1 gün önce de böyleydi. Sessizliği"Şu iki sarışın kız bir yılanla okulda dolaşıyor resmen."diyerek Güllaç bozdu. Gülerek"Hayvanseverler galiba."dedim. Dalya"Susar mısınız lütfen?Sunucu o, yılan değil ayol!"dedi. Dediğine üçümüz de güldük. Güllaç"Şu bizim üçlü nerede ya?"dedi. Somurtarak"Asalbike'nin yanındaki kız sayısını fark ettiniz mi?"dedim.

 

"Yoksa..."

 

"Kötü şeyler düşünmeyin. İldeniz o sarılara bakmaz. Adım kadar eminim."

 

Dalya'nın bu pozitifliğine şaşırdık.

 

"Dalya eve gidince o odada ne olduysa en küçük ayrıntısına kadar bize anlatıyorsun. İtiraz mitiraz yok!"

 

Güllaç"Keşke odaya dinleme cihazı koysaydık.""dedi. Dalya göz devirip"Of kızlar ya!Aras ve Levent bile İldeniz'e bu kadar ısrar etmemiştir."dedi. Bu sırada dersimizin olduğu sınıfa girmiştik. Yerlerimize oturduktan sonra"Aras dün bana kızgın gibiydi."dedim. Güllaç telefonundan başını kaldırıp"Bir insan bir yere gelip tanımadığı insanlarla tanışırken ilk başta öyle olur."dedi. Gözlerimi cama çevirdim. Uludağ gözüküyordu. Ama uzaklardaydı. Keşke okulda değilde orada olsaydım. Ama olsun, Aras'ın olduğu yerde kendimi daha iyi hissediyordum. Asalbike'nin onunla birlikte olmasına asla izin vermeyecektim. -R olayını Aras'a anlatırsam onun okuldan gidebileceğini düşündüğüm için anlatmıyordum. Acı gerçek beynime adeta saplandı. Ben bunu hiç düşünmemiştim. Anlatmasam bile Levent anlatacaktı. Hatta belki anlatmış bile olabilirdi. Duyduğum sesle arkama döndüm. Levent kapının önünden geçerken "Aras oğlum koşmasana!Geç kalmadık ki!"demişti. Demek ki okula yeni gelmişlerdi. Ama Aras neden koşuyordu?Kendi kendime"Neden koşuyor acaba?"dedim. Güllaç alaycı bir sesle "Kendine sora sora bunu mu sordun?"dedi. Dalya"Sen aylardır tanıdığın biriyle henüz sevgili olamadın. Bu kızla neden alay ediyorsun?"derken gülüyordu. Sinirlenen Güllaç önündeki kalemi Dalya'nın kafasına attı. Dalya son anda kafasını eğip kurtuldu. Güllaç önüne dönüp "Levent gelip"İtiraf ediyorum. Sana aşığım Güllaç!"dese ne güzel olurdu."dedi. Saçlarımla oynayarak"Aras'a biraz yalan söylemiş olabilirim."dedim. İkisi aynı anda"Ne?!"diye bağırdı. Söylediğim yalanları anlattım. İlk Güllaç tepki verdi:

 

"Asalbike'yle ilgili olanı anlarımda, sevmediğin şarkı için neden seviyorum dedin?"

 

"Ortak bir noktamız daha olduğunu düşünmesini istedim."

 

Dalya"Benim İldeniz'i sizden daha çabuk etkilemem ilginç."dedi. Yerimden kalkmaya hazırlanıp"Dalya, sayende aklıma bir fikir geldi. Aras'ın olduğu sınıfı bulup önünde ağlayacağım!"dedim. Güllaç hemen beni yerime oturttu.

 

"Çatlak!Şu Dalya bize neden ağladığını söylesede biz de bilsek."

 

"Sinirim bozuktu, onun için ağladım."

 

"Biz de inandık."

 

"Of!"deyip somurttum. Dalya"Ne oldu lan?"dedi. Bakışlarımı kapıya çevirip"Aras yalan söylediğimi öğrenince ya bana bir daha güvenmezse?"dedim. Güllaç"O zaman öğrenmemesini sağla!"dedi. Ona dönüp"Levent'in en nefret ettiğim şarkıyı söylememesini nasıl sağlayacağım?!"dedim.

 

"O iş bende."

 

İkimiz de cevabı veren Güllaç'a döndük. İlk Dalya sordu:"Nasıl yapacaksın?"

 

Güllaç tebessüm ederek"Yapınca nasıl yaptığımı söylerim."dedi.

 

Dalya"Hep öyle yaparsın zaten!"dedi. Yüz ifadem değişmemişti.

 

"Geç kalmış olabiliriz."

Aras'ın anlatımından...

Aklım dün dinlediklerimdeydi. Ya aynıları başıma gelseydi. Düşünmek istemiyordum. Kabus gibi bir şeydi. Hatta kabustu. Ahuşen olanları öğrendiğimi duysa ne yapardı acaba?Mutsuz olurdu herhalde Levent'i hesap etmemiş olması ilginçti. Ben gelince Asalbike'ye kaba davranması da ilginçti. Son karşılaşmamızda iyi davranmıştı. Sanırım sevgilisiymişim gibi kıskanıyordu beni. Benden hoşlanıyor olabilirdi. Aklım İldeniz'le Dalya'yı odaya kilitledikten sonra ikimizin Ahuşen'in odasına girişi geldi. Duvarları kırmızıydı. Beyaz, uzun bir tül perde camı örtmüştü. Kapının yanında turuncu bir çalışma masası vardı. Sarı başlıklı yatağı dikkatimi çeken ilk şeydi. Bahçeye bakan bir balkonu vardı. Beyaz şifonyerin üstünde bir tane kitap vardı. Yatağın karşısında beyaz bir dolap vardı. O, yatağın üstüne oturmuştu. Ben de yere oturmuştum. Şaşkın bir yüz ifadesiyle"Yanıma otursana."demişti. Bir şey demeden yanına oturmuştum. Sırıtarak"Odam nasıl?"demişti. Aramızdaki mesafeyi kapatıp dudaklarımızın birleşmesini sağlamıştım. Sonra"Aynı senin gibi, güzel!"demiştim. Bu ilk öpüşmemiz olmuştu.

 

Levent önüme oturdu. İldeniz arkamda oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Levent esneyip"Tüm gün boyunca uyuyasım var."dedi. "Yarın tatil zaten. Rahat rahat uyursun."dedim. İldeniz'in gözleri ikimizi taradı. Sonra"Bugün ikinizin de sesi çıkmıyor. Neler oluyor lan?"dedi. Sırıtıp"Acaba bugün dinleyeceğim diye düşünüyordum."dedim. Kapının yanındaki sıraya oturup"Acaba kimden dinlemek istemiyorsun?"dedi. Levent'in kakahasını duyunca arkamıza döndük. Telefonuna bakıp bakıp gülüyordu. Fazla yüksek olmayan bir sesle "Ne oldu lan?"dedim. Bir şey demeden telefonu bize çevirdi. Güllaç elinde güllaç tabağıyla gülümseyerek poz vermişti.

 

"Dün ben unutunca Dalya çekip bana atmış."

 

Üçümüz de kahkaha atıyorduk artık. Neden bilmiyorum ama Güllaç'ın öyle bir fotoğrafının çekilmesine sinirleneceğini düşünüyordum önceden. Demek ki sinirlenmiyormuş. Anne ve babası adını niye Güllaç koymuştu acaba?Bir ara sorarım kendisine. Ahuşen'i sebepsizce görmek istiyordum. Nedenini az çok tahmin edebiliyordum. Her dakika yanında olmak istiyordum. Gülümsemesini aklımdan çıkaramıyordum. Levent'in telefonuna gelen bir mesajı sırıtarak okuması dikkatimi çekti.

 

"Hayırdır?"

 

Saçlarındaki sarı boya yavaş yavaş akıyordu. Kahverengi saçlarıyla oynayarak"Güllaç benimle bir şey konuşacakmış, beni evlerine davet etti."dedi. Gülerek"Acaba aşk itirafı mı?"dedim. Yüzü asıldı.

 

"Güllaç bana aşık olamaz."

 

Fısıldayarak"İmkansız diye bir şey yoktur kardeşim."dedim. Camdan dışarıya bakıp"Güllaç duygularını fazla belli etmez. Sevse bile bunu bana söylemez ve belli etmemeye özen gösterir."dedi. Yanına gidip elini omzuna koydum.

 

"Ahuşen bana kendinden emin bir şekilde sizin sevgili olabileceğinizi söyledi. Ahuşen kim?Güllaç'ın ev arkadaşı. Çok samimiler. Bu kızlar bir erkekten hoşlandıklarıında ilk en yakın arkadaşlarına itiraf eder." Gözlerini kısıp"Yani o da benden mi hoşlanıyor?"dedi. İldeniz'le aynı anda"Kesinlikle!"dedik.

 

Güllaç'ın anlatımından...

 

Bir bunu yapmadığın kalmıştı Güllaç!Henüz yapmamıştım ama yapacaktım. Dün gördüğüm rüya sinirimi bozmuştu. Levent ve Asalbike evleniyordu. Uyandığımda Asalbike'yi asal çarpanlarına ayırıp bu dünyadan göçünü kolaylaştırmak istiyordum. Levent benim kocam olacak nokta!Geleceğin Güllaç Alıngan'ı olacağım. Asalbike masalbike bilmem!Levent benim sevgilim olsada içim rahat etse. Şu hayatta bir Ufak Tefek Cinayetler'deki öleni bir de Dalya'nın sırrını merak ettiğim kadar derslerimi merak etseydim şimdi tıp okuyor olurdum. Ama olsun ben okuduğum bölümü seviyorum. Zaten hayalimdi. Hoca tahtaya müzik aletlerinin tanımlarını yazarken ben de onları defterime geçiriyordum. Birden sınıfta gezinmeye başladı.

 

Benim yanımdan geçerken durdu. İçimden"Eyvah!Kesin zor bir soru soracak."diye geçirdim. Bana dönüp"Güllaç, sana bir soru soracağım."dedi. İçimden"Benim adım Güllaç değil, Nazlı."dedim. Keşke bir adım değilde iki adım olsaydı.

 

"Sorun hocam."

"Adını neden Güllaç koymuşlar?"

 

Bu soruyu duyunca sınıftaki herkesle halay çekesim gelmişti. Tebessüm ederek"Annem hamileyken güllaç aşermiş. Ben Ramazan'da doğuncada adımı Güllaç koymuşlar hocam."dedim. Camın önünde oturan Ayşen"Benim annemde baklava aşermiş. Allah korusun iyi ki adımı Baklava koymamışlar."dedi. Saçları ombreli mavi gözlü bir kız"Benimkide Puding. Neyse ki adım Puding değil."dedi.

 

Ahuşen kantine doğru giderken Dalya'ya"Dalya, ben ölürsem bu salağa dikkat et olur mu?"dedim. Kocaman gözlerle bana dönüp"Allah korusun!Bu ne kadar kötü bir cümle!"dedi. Konuyu değiştirmek için"Bugün battaniyenin altına girip önüme gelen herkesi stalklayasım var."dedim. Ahuşen bize dönüp"İki gün tatiliniz var, ben de aynısından istiyorum!"dedi. Bu sırada yanına gelmiştik.

"Dün rüyamda Levent ve Asalbike evleniyordu!"

İkisi de"Ne?!"dedi. Bizim üçlü karşımızda duruyordu. Levent şüphelenmiş gibi bakıp"Güllaç bunlara ne dedin?Şu yüz ifadelerine baksana."dedi. İldeniz ise Dalya'yı izlemekle meşguldü. Ahuşen'in Aras'ı görmesi bir oldu. Dalya, İldeniz'in gözlerinin içine bakarak"Sinemada sakın sinirimi bozma."derken gülüyordu. Kimin kankaları!Levent'e sorduğu soruyu unutturmuşlardı. İldeniz de gülerek"Bozar mıyım hiç?"dedi. Ben de içimden"Seni bilmem İldenizciğim ama ben Levent'in sinirini bozacağım."demekten alamadım. Bu akşam yapacağım şeyin Levent'in bana olan sevgisini yok etmesinden korkuyordum. Levent kim mi?Aşık olduğum erkek, en üzgün olduğum anlarımda bana sarılıp teselli eden arkadaşım. Aras'ın okula ilk geldiğinde söylediği cümle ve onu duyunca Levent'e verdiğim tepki gelmişti. Levent benim hakkında neler demiştide Aras sevgili olduğumuzu sanmıştı?Bir şeylerden şüpheleniyordum ama...Yok!Levent bana bakmaz ki!Gözümün önünde sallanan el beni düşüncelerimden ayırdı.

 

"İyi misin Güllaçello?"

 

"İyiyim."

 

Güllaçello...Şarkıcı olunca sahne adım yapabilirdim. İnanmayan gözlerle baktı.

 

"Peki...Derslerin bitince haber ver, zaten aynı yere gidiyoruz. Benimle gidersin."

 

"Olur canım."

 

Levent kaşlarını çatıp"Dalya, Güllaç bugün mutsuz gibi durmuyor mu?"dedi. Dalya"Güllaç sabahları kahve içmezse mutsuz olur. Bugün geç kalabiliriz diye içemedi. Ondan mutsuz."

 

Levent kahkaha atıp"Bunu mu dert ettin Güllaç?Pazartesi günü kahven benden o zaman."dedi. Dalya gibi 1000 arkadaşım olsa ben Levent'le şimdiye çoktan sevgili olmuştum. Söylediklerini bahane edip Levent'e sarıldım. İlk başta garipsese de o da bana sarıldı. Kafasını saçlarıma gömdü.

"Ya çok teşekkür ederim!"

"Ama bir daha mutsuz dolaşmak yok tamam mı?"

 

Son cümlesi akşam ona yapacağım şeyler aklıma gelince zihnime saplandı. Benim mutlu olmamı isteyen birine ihanet ediyordum. Aynı zamanda aşık olduğum birine ...

"Tamam."

Kaşlarını çattığını benden ayrılınca gördüm. Bir şeylerden şüpheleniyor gibiydi. Arabada ağzımdan laf almaya kalkmasından korkuyordum. Bir yandan da rüyam aklıma geldikçe çıldırasım geliyordu. Dalya'nın telefonundan gelen mesaj sesiyle hepimiz ona döndük. Yüz ifadesi ciddileşmişti. Levent bile ciddi olduysa kim bilir daha neler olacaktı. Ciddiyet kısa sürede hepimize yayıldı. Akımı Dalya başlatmıştı resmen!

 

"Benim bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor."

 

Yanımızdan ayrılırken onu nasıl dinleyebileceğimin yollarını arıyordum. Çantamdan bir sakız çıkarıp çiğnedim.

 

"Bunun kağıdını çöpe atayım ben de."

 

Dalya'nın peşine takıldım. Tuvaletlere doğru gidiyordu. Elindeki telefon ise durmaksızın çalıyordu. O tuvaletlerin kapısını açarken duvarın arkasına saklandım. Oraya girmeden onu nasıl dinleyebilecektim?İşte o anda aklıma üst kattaki tuvalet geldi. Beş ay oranın zemini aşağı çökmüş. Altında ise Dalya'nın girdiği tuvalet varmış. Okul dedikodularının faydalarını bazen gòrüyordum. Koşarak üst kata çıkan merdivenlerden çıktım. Koridor boştu. Sınıfların önünden hızlı hızlı geçiyordum. Sonunda önünde arızalı yazan kapı karşımda duruyordu. Ses çıkarmadan kapıyı açtım. Yine aynı şekilde kapatıp aşağıya baktım. Dalya telefonla konuşurken bir o yana bir bu yana yürüyordu. Ama benim için en önemli olan şey konuştukları idi.

 

"Aileme daha söylemedim."

"Ev arkadaşlarıma da daha söylemedim."

"Herkes bir sıkıntımın olduğunu anladı."

"Tek istediğim bunun yüzünden ölmemek."

"Onlara kendimi daha iyi hissettiğimde söyleyeceğim."

"Uyumadığım her saniye aklıma ölüm geliyor. Sonra dayanamayıp ağlıyorum."

Gözlerim yaşarmıştı. Gülen yüzü ne kadar acı barındırıyormuş oysa. Bir adım daha atıp kendimi aşağı atmak istiyordum. Canıma kıymak için değil!Dalya'ya sarılmak için...

"Kimsenin benim yüzümden mutsuz olmasını istemem."

Ardından vedalaşıp telefonu kapattı. Gidince olduğum yere oturdum. Gözyaşlarımı serbest bıraktım.

 

Direksiyona vurdu. Ama ben düşünceler aleminde olduğum için umursamadım.

"Konuşmamayı devam yani?"

"..."

"Kalbini kıracak bir şey mi yaptım?Bari onu söyle!

"Hayır."

"Eğer istersen ileride bir kafe var, derdini orada anlatabilirsin.

"Yok. Ev daha iyi."

Şimdi ben Dalya'nın gözünün içine baka baka nasıl onun uyumadığı her saniye ölümü düşündüğünü bilmiyormuş gibi yaşayacaktım?Bir yandan da halletmem gereken Levent meselesi vardı. Arkadaki Ahuşen ve Dalya'nın konuşmaları dikkatimi çekmişti.

"Kırmızıyı mı giysem?"

"Bak o çok güzel. Bence de onu giy."

"Kırmızıya bürünüp giderim."

Cama kalp çizen Ahuşen kafasını ona çevirip gülümsedi.

Dalya'nın olmadığı bir yerde duyduklarımı ona anlatmalıydım. Dalya'nın sırrını öğrenememiştim yine. Ama önemli şeyler duymuştum. Duyduğum şeyler, Levent'e yapacağım kötülük aklıma geldikçe ağlamak istiyordum. Eve gittikçe yaklaşıyorduk. Ahuşen mutlu gibi gözüküyordu. Dalya zaten İldeniz'le sinemaya gideceği için mutluydu.

 

İki kahve dolu kupayı elime alıp üst kattaki odama doğru ilerledim. Merdivenlerden yukarı çıkarken dikkatimi kupalara verdim. Her şeyi planlamıştım. Konuyu Ahuşen'in yalanına Dalya evden çıktıktan sonra getirecektim. Ayağımla odamın kapısını ittim. Kapı ardına kadar açıldığında telefonundan gözlerini ayırıp bana bakan Levent'le göz göze geldim. Yatağımın üstüne oturmuştu. Kupayı ellerine tutuşturduktan sonra camı açtım ve kapıyı kapattım.

 

"Soğuk havalarda camı açmak gibi bir huyun var."

 

Karşısındaki sandalyeye otururken"Bu huyum değil, tesadüf"dedim. Ona tuvalette duyduklarımı anlatmak istiyordum. Ama kararsız kalmıştım.

 

"Levent konuşacağımız konudan önce sana bir şey anlatmak istiyorum. Arabada mutsuz olmamın sebebiydi."

 

"Ne istiyorsan anlat."

 

Yanlarından ayrıldıktan sonra olanları ona en ince ayrıntısına kadar anlattım. Bitirdiğimde kaşları çatılmıştı. Ayağa kalkıp bir süre odada dolandı. Sonunda"Ne oldu bu kıza?"dedi. Dudaklarımı ısırıp"Bence sağlıksal bir problemi var."dedim.

 

"Zaten benim de aklıma aynı ihtimal geliyor."

 

"Bize anlatsa destek oluruz ama istemiyor işte."

 

"Asıl anlatacağın şey ne?

 

Arkasına dönmüş duvardaki tabloyu inceliyordu. Dış kapının sesini duyunca hemen camdan baktım. Evet her şey hazırdı.

 

"Ahu'nun Rita Ora'nın hangi şarkısını sevmediğini biliyorsun."

 

"Evet?"

 

"Bizim Ahu sizin Aras'a aşık bunu zaten anlamışsındır..."

 

Sözümü kesip"Dur tahmin edeyim. Aras'a o şarkıyı sevdiğini söyledi. Sen"Sakın gerçeği söyleme."diyeceksin. Ama ben gerçeği daha o yalan söylemeden önce söyledim. Hatta şimdi gidip Aras'a benden ne istediğini de anlatacağım!"dedi. Masamın altındaki sopayla kafasına vururken çığlık attım. Yerde baygın yatıyordu. Ahuşen kapıyı açıp odaya daldı. Kocaman gözlerle kırılmış olan kupaya ve baygın olan Levent'e baktı. Şoku atlatınca"Güllaç sen ne yaptın?!"dedi.

 

Gülümseyip"Senin için yaptım kankacığım."dedim.

 

"Neler olduğunu hemen anlatıyorsun!"

 

Neden bayılttığımı anlatınca yatağa oturdu. Gözlerini Levent'ten ayıramamıştı.

 

"Çok teşekkür ederim Gülaç ama Levent ayılınca sana çok kızacak."

 

Sandalyeye oturup somurttum. Asıl kabus şimdi başlıyordu. Levent'le dostluğum tehlikedeydi. Ama ona sinirliydim. Ahuşen'le beraber onu yatağıma yatırdım. Telefonunu ve arabasının anahtarını aldım ki ayılınca kimseye haber veremesin ve kaçamasın. Uyanınca mutlaka alt kata gelecekti. Odadan çıkmadan önce alnına bir öpücük yerleştirdim.

 

"Özür dilerim aşkım!"

 

Ahuşen bunu duyunca utandı. Gözlerim dolmuştu. Salondaki koltuğa kadar nasıl geldiğimi bilmiyordum. Başımı Ahuşen'in bacağına koyup yattım. Ağladıkça ağlayasım geliyordu.

 

"Güllaç!"

 

Uykumun orta yerinde duyduğum sesle gözlerimi açtım. Karşımda o duruyordu. Benim tanıdığım Levent değildi bu. Kaşlarını çatmıştı. Kahverengi gözlerini öfke kaplamıştı.

 

"Neden yaptın bunu?!"

 

Cevap veremedim. Ahuşen de kocaman gözlerle ona bakıyordu. Levent sanki cevap vermeyeceğimi anlamış gibi"Bir arkadaşın için diğer arkadaşını kaybetmeyi göze alıyorsun demek!"dedi. Son söylediği cümle içimdeki siniri ortaya çıkardı. Kaşlarımı çatıp"Eğer bunu neden yaptığımı bilseydin bu cümleyi hiç kuramazdın Levent!İnşallah senin gibi bir kocam olmaz!"dedim. Demez olaydım!Son cümlemin farkına varmamla gözlerim büyüdü. Levent'in gözünden akan bir damla yaş yanağından süzüldü. Ben daha ne olduğunu anlamadan yattığım yerdeki telefonunu ve arabasının anahtarını alıp evden çıktı. Bulunduğum yere çöküp ağlamaya devam ettim.

 

"Kanka neden öyle dedin?"

 

"Ağzımdan kaçtı!"

 

Verdiğim cevaptan sonra ben de koşarak evden çıktım. Otoparka doğru koşuyordum. Yağmur her tarafımı sarmıştı. Yetişemediğim için uzaklaşan arabasını görmek zorunda kaldım. Yola oturup yağmurun gözyaşlarıma karışmasına izin verdim. Omzuma konulan bir el hissettim.

 

"Ben Aras'la konuşurum, barıştırırız sizi. Dalya'yı da işin içine katarız. İldeniz de seve seve yardım eder."

 

Elimle Ahuşen'e susmasını işaret ettim. Sonra kalkıp ardıma bakmadan eve girmek yerine parka gittim. Bir banka oturup ellerimi yana koydum. Parkta benden başka kimse yoktu. İstediğim tek şey yalnızlıktı. Sırılsıklam olmamı önemsemiyordum. Levent'i kaybetmiştim!Gözümün önünde sinirden ağlamıştı. Bugün bana en çok sorulan soruyu bağırarak tekrarladım:

 

"Neden Güllaç?!Neden?!"

Ahuşen'in anlatımından...

Yatağımın içinde huzursuz huzursuz sağa sola döndüm. Saat 23:03 olmuştu ama Güllaç eve dönmemişti. Aras'a tartışma sebepleri hariç her şeyi anlatmıştım. Levent'in eve gider gitmez kendisini odasına kilitlediğini söylemişti. Aniden aklıma karşımızdaki villanın patlamadan önce duyduğum sesler gelmişti. Kızlara olaydan sonra söylediğimde onlarda aynılarını duyduklarını ve benim gibi kendilerinin de nereden geldiğini anlamadıklarını söylemişlerdi.

 

"Hahaha!"

 

"Eyvah!"

 

İlk bu sesleri duymuştum. İkisi de farklı kızlara aitti.

 

"Onu vurdu...Onu vurdu!"

 

Sonra bir erkek sesi titrerken bunu söylemişti. Ama başka bir erkek sesinin dedikleri bana tuhaf

 

gelmişti:

 

"Şimdi sırası değil Jale!"

 

Diğer kız"Jale şimdi sırası değil!Bak Şevval ölmüş olabilir. Ama biz yaşasa da ölse de onu buradan çıkaramıyoruz!İnşallah o da ölmemiştir."diye bağırmıştı. İşte o anda sesi titreyen erkek gülmüştü.

 

"Hahaha!Ölmedi o Merve. Şaka yapıyor, değil mi Şevval?!"

 

Merve"Boraa!Bu Meriç delirdi mi?Çok korkunç bir şekide gülümsüyor!"dedi. Bora olduğunu anladığım kişinin"Bu gidişle ben de delireceğim!"demesiyle evin patlaması bir olmuştu.

 

Aşağıdan gelen sesle düşüncelerim dağıldı. Eve biri gitmişti. Koşarak alt kata indim. Dalya bana şaşkın bir bakış gönderdi.

 

"Geç koltuğa otur. Çok kötü şeyler oldu!"

 

Koltuğa oturur oturmaz her şeyi anlattım. Anlattığım süre boyunca beni ağzı açık dinlemişti . Şoku atlatınca"Güllaç nerede?"dedi.

 

"En son parka giden yola doğru yürüyordu. Saat geç oldu, ortada yok."

 

"Ayağa kalkıp"Üstüne bir şey al, parka gidelim."dedi. Dediğini yaptıktan sonra kendimi parkta bulmuştum. Koşarak gitmiştik. Etrafta çay içen aileler ve oyuncaklarla oynayan çocukları vardı. Güllaç'ı bulmamız zor olmamıştı. Bizi görünce ortaya kaydı. Onu daha önce ortaya kaydı. Onu daha önce hiç bu kadar üzgün görmemiştim.

 

"Levent'ten haber var mı?"

 

Mutsuz yüz ifademle"Eve gider gitmez kendisini odasına kilitlemiş."cevabını verdim. Titreyen sesiyle"Gözümün önünde ağladı resmen!"dedi. Ela gözlerinin çevresi yaşla kaplıydı. Güllaç böyleyse Levent'i düşünemiyordum.

 

"Pazartesi günü okulda nasıl bakacağım yüzüne?"

 

Dalya elindeki şalı onun omzuna örtüp"O güne kadar biraz sakinleşir bence."dedi.

 

"Genellikle gülen Levent önümde ağladı!Kimin yüzünden?!Benim!"

 

Dalya"Hava iyice soğudu, eve gidelim bence."dedi.

 

"Olur."

Levent'in anlatımından...

Yere attığım kitaplara basmamaya özen göstererek yatağıma uzandım. Gözyaşlarım durmuyordu. Ona çok sinirliydim. Keşke zamanı geriye alıp Güllaç'ın mesajına olumsuz cevap verebiseydim. Kapıma vurulunca ayağa kalktım.

 

"Kanka girebilir miyiz?"

 

Kilitli olan kapıyı açtım. Arkama bakmadan tekrar yatağıma uzandım. İkisi birlikte yanıma oturdu. Başımı onlara çevirdim.

 

"Ahuşen neden böyle bir şeyin olduğunu söyledi mi?"

Aras olumsuz anlamda başını salladı.

"Ben de söylemeyeceğim o zaman."

İldeniz ikna edici bir ses tonuyla" O sinirle ağzından kaçmıştır kanka. Güllaç'ın seni ne kadar çok sevdiğini herkes biliyor"dedi. Dediğini umursamayıp"Ben gittikten sonra ne yapmış?"dedim.

 

Aras"Ağlayarak parka gitmiş."dedi. Telefonum çalmaysa başladı. O arıyordu. İldeniz"Açmayacak mısın?"diye sordu.

 

"Açarsam kalbini kırarım. O benimkini kırdı ama ben onunkini kırmayacağım."

 

Sonra devam ettim:

 

"Kesin sabah bunun yüzünden mutsuzdu. Kahve mahve yalandı."

 

İldeniz de desteklercesine"Yani istemeye istemeye yaptı."dedi.

 

"Madem istemiyordu neden yaptı?"

 

"..."

 

"Son cümlesini unutamıyorum!"

 

Aras yanıma uzanıp"Normal be kardeşim!"dedi. İldeniz de diğer yanıma uzandı.

 

"Kanka bence onu bir anlık sinirle söyledi."

 

"Bilmiyorum kanka!"

 

Aras"Okulda sizin küs olduğunuzu bir anlarlarsa Güllaç iyice üzülür."dedi.

 

"Bazen samimiymiş gibi davranırım."

Güllaç'ın anlatımından...

2 gün sonra...

Okula her ne kadar gitmek istemesem de kızların ısrarına dayanamamıştım. Dersimin olduğu sınıfa giderken adımlarımı ürkek ürkek atıyordum. Dersimin olduğu sınıfın kapısının önünde konuşan iki kişiyi görünce hayatımın en büyük şokunu yaşadım. Levent ve Asalbike!İkisi de aynı anda bana döndü. Gülen Levent'in beni görünce keyfi kaçtı. Asalbike yılanı"Aaa!Güllaç sana ne oldu?!"dedi.

"Halsizim biraz. Nasılsınız?"

"İyiyim. Sen?"

Levent samimi olmayan bir şekilde"İyiyim. Sen?"dedi.

"Ben de iyiyim."

Asalbike kocaman gözlerle"Siz küstünüz mü?"diye sordu. Levent beni şaşırtan bir cevap verdi:

"Güllaç'a neden küseyim?Ona küsersem kendimi asla affetmem."

Üstüne üstlük bana gülümsemişti. Aramızın bozuk olduğunu kimsenin öğrenmesini istemiyordu demek ki. Ama rolünü iyi yapıyordu. Ben de"Aynısı benim içinde geçerli. Levent benim tanıdığım en iyi erkeklerden biri."dedim. Ben de ona gülümsemiştim. Oysa Asalbike'ye gülmesine olan sinirim geçmemişti. Asalbike telefonuna bakıp"Benim gitmem gerekiyor. Görüşürüz."dedi.

"Görüşürüz."

"Görüşürüz."

O gittikten sonra sınıfa girerken Levent kolumdan tutup durdurdu. Ona döndüm.

"Yapma Güllaç. Bir şeyler diyecektin değil mi?"

"Evet."

"İçinde kalmasın."

"Asalbike'yle ne güzel eğleniyordunuz öyle!Ama en çok neye üzülüyorum biliyor musun?Son cümlemin ağzımdan bir anlık sinirle çıktığını bilmemene. Evet, o bir anlık sinirle söylediğim bir şeydi. Eğer...Eğer sana neden öyle yaptığımı bilseydin bana kızmazdın!"

Konuşurken sesim titremişti. Yanağımı gözyaşlarım ıslatmıştı. Onun da gözünden bir damla yaş damlamıştı. Koşarak oradan uzaklaştım. En alt kata indiğimde duyduğum sesleri takip ettim. Sesin geldiği odaya girip kapıyı kapattım. Aybars ve Baybars şarkı söylüyordu. Aybars gitar da çalıyordu.

Seslerinin tüm kata yayılmasının sebebi önlerindeki mikrofondu. Karşılarındaki koltuğa oturup aglamaya devam ettim. Şarkıları bitince hemen yanıma geldiler. Aybars endişeli bir ses tonuyla"Güllaç bile ağladı ya...Ne oldu?"dedi. O sırada Hesna yanımıza gelmişti. Aybars'a"Aşkım, Güllaç neden ağlıyor?"diye sordu.

"Bilmiyorum aşkım."

Baybars"Güllaç, dersler daha başlamadı. Anlatabilirsin bize derdini."dedi. Hesna yanıma oturdu. Elini omzuma koyup"Kim üzdü seni?Söylede gidip onu pişman edeyim."dedi.

"Aslında birbirimizi üzdük."

Sonunda konuşabilmiştim. Hesna bana ayrılınca ağlamam daha da şiddetlendi. Aybars"Şimdi Levent bana mesaj attı. Seni görüp görmediğimi soruyor. Ne oluyor ya?"dedi. Ayağa kalktım.

"Derenin dibine gittiğimi söylersin."

Baybars'ın gözleri büyümüş ve ağzı şaşkınlıktan açık kalmıştı. Aybars endişeli gözlerle bana bakıyordu. Hesna eliyle ağzını kapatmıştı. Dere derken nereyi kast ettiğimi anlamışlardı. Ama intihar edeceğimi sanmışlardı. Koşarak oradan ayrıldım.

 

Okulun bahçesindeki bankların yanına gelince adımlarımı yavaş atmaya başladım. Ortadaki okulun sembolü olan büyük yıldırım sembolünün arkasindan yoluma devam ettim. İki beyaz kedi çimenlerin üstünde uyuyordu. İki kız selfie yaparak yanımdan geçti. Gideceğim yer aşağıdaki ormandaydı. Okulun bahçesinde orman olması ne güzel bir şeydi. Ormana girdiğimde tek başıma olduğumu fark ettim. Yani benden başka kimse yoktu. Derenin üstündeki köprüye ulaştığımda gözümü kapatıp çantamı yere bıraktım.

"Güllaç yapma!"

Bu Levent'in sesiydi. Hemen gözümü açtım.

Selam:)Tatil nasıl gidiyor?Bölüme oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Sessiz kalmayın ha!

 

Loading...
0%