Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Yeniyim Ben

@alpellal

Yollar boştu. Kışın zaten kim gezerdi ki?Gebze'den kurtulmuştum artık. Telefonum çalarken ben hâlâ direksiyonu sımsıkı tutmuş onu duymuyordum. Radyodan gelen şarkı sesi de duymamı engellemişti. Bursa'ya yaklaşmıştım. Gözlerim telefonla buluşunca arayanın Levent olduğunu gördüm. O da eskiden Gebze'de oturuyordu. Üniversite için Bursa'ya taşınmıştı. Gittiği özel üniversitenin Şarkıcılık Bölümü'nde okuyordu.

Ben de onunla aynı üniversitenin aynı bölümüne kaydımı yaptırmıştım. Daha doğrusu kayıt işini o halletmişti. Ev arkadaşı olacaktık. Aşık olduğu kızın adının Güllaç olduğunu söylemişti. İlk şaka yaptığını sanmıştım. Kızın İnstagram hesabını verdiğinde adını hak ettiğini anlamıştım. Canım yine güllaç çekmişti...

 

İnatla çalan telefonu susturmam gerekiyordu. Hoparlörü açtım:

 

"Vay anasını sayın seyirciler Aras telefonunu açabildi!"

 

Sesi arabada yankılandı.

 

"Kanka kusura bakma ya yola dalmışım..."

 

Cevap vermeden önce öksürdü.

 

"Ahuşen 'de telefonu geç açıyor . Tek erken açan Güllaç galiba!"

 

Ahuşen her kimse ondan daha önce hiç bahsetmemişti. İsmide çok güzeldi...

 

"Ahuşen kim?"

 

"Güllaç 'ın ev arkadaşı . Evde üç kişi kalıyorlar:Güllaç, Ahuşen, Dalya.

 

"Kanka şu Güllaç yüzünden canım güllaç çekti be..."

 

"Ramazan'da ısmarlarım kanka. Bu arada bizde evde üç kişiyiz."

 

Bunu da yeni söylüyordu. Üçüncümüzün kim olduğunu çok merak etmiştim.

 

"Üçüncümüz kim?"

 

Şeytani bir kahkaha attı. Hâlâ cevap bekliyordum.

 

"Sürpriz!"

 

"Oğlum söylesene lan!"

 

"Okulun konumunu atayım. Okula gel."

 

"Peki, tamam. Görüşürüz. "

 

"Görüşürüz."

 

Kapatır kapatmaz mesaj sesi geldi. Konumu görünce Bursa 'da olduğumu fark ettim. Binaların mimarisi çok güzeldi. Ama ben daha çok Hilton 'u beğendim. Okulumu da merak ediyordum. Radyoda en sevdiğim şarkı olan Baran Bayraktar - Salla Gitsin çalıyordu.

 

Şarkı benim hayatımı anlatıyordu. Gebze 'deki hayatımı... İyi ki kurtuldum oradan... Bursa belki benim kurtuluşum olurdu.

 

Ya da tam tersi daha kötü olabilirdim. Geçmişten kaçarken daha kötü sorunlarım olurdu.

 

Geçmiş...Bazen yıllarca unutursun geçmişi. Birdenbire gelir aklına ve yine unutmaya çalışırsın. Her şeyi unutmak o kadar kolay değildir. Yola asılmış büyük tabelada" Bursa Yıldırım Üniversitesi"yazıyordu. Tabelanın olduğu yönden sağa dönünce bir kültür merkeziyle karşılaştım. Önündeki direğe asılmış küçük tabela okula ne kadar yolum kaldığını gösteriyordu. Yolu takip ettikten beş dakika sonra okulun giriş kapısının önündeki büyük tabelanın önündeydim. Araba girişinden girip kapalı otoparka arabamı bıraktım. Duvarda bölümlerin nerede olduğunu gösteren pano asılıydı.

 

Şarkıcılık Bölümü'nün olduğu yeri öğrenip yürümeye devam ettim. Bu bölüm Konservatuar'dan farklıydı. Tiyatroculuk Bölümü'nün yanındaki büyük kırmızı ve siyah binanın önüne geldiğimde doğru yere geldiğimi anladım. Telefonumu çıkarıp Levent 'e mesaj attım.

 

"Okulun önündeyim. Girişin önünde seni bekleyeceğim."

 

Etrafımı incelerken kahverengi ve kıvırcık saçlı, kahverengi gözlü bir kız yanıma geldi. Başına kırmızı bir şapka takmış, boynuna kırmızı örgü bir atkı dolamış ve üstüne siyah bir palto giymişti. Öyle güzeldi ki...Sırıtmasını izlerken ben de sırıttım.

 

"Yenisin galiba?"

 

"Evet, yeniyim ben."

 

"Benim adım Ahuşen Ateş."

 

"Benim adım da Aras Büyükkalaycı."

 

Levent 'in bahsettiği Ahuşen bu olabilirdi.

 

"Aslında Levent senden bahsetmişti."

 

"Levent çok iyi bir arkadaştır."

 

"Evet, öyleyimdir."

 

Yanımıza gelen Levent konuşmaya katılmıştı. Ahuşen 'in neşeli yüz ifadesi solmuştu. Levent bunu fark etmiş olmalıydı:

 

"Ahuşen ne oldu?"

 

"Üşüdüm biraz."

 

"Neyse okula girelim."

 

İçeri girdiğimde iç mimarisine hayran kaldım. Hayatımda gördüğüm en güzel okul olduğunu söyleyebilirdim. Ama ondan önce gördüğüm 3 kişi dikkatimi çekti. Güllaç, adını Dalya olarak tahmin ettiğim yeşil gözlü kız ve.... Ve İldeniz!

 

"Sürpriz kardeşim!"

 

Güllaç 'ın ela gözleri üzerimizde gezdi. Kocaman gözlerle İldeniz'e bakarken Ahuşen beni çimdikledi.

 

"Aras!Gördüklerin rüya değil..."

 

Demesiyle İldeniz'e sarılmam bir oldu.

 

"Kanka bana neden haber vermedin?"

 

"Sürpriz yapmayı severim ben."

 

İldeniz, ben ve Levent liseden beri arkadaştık. Dalya'nın gözleri hep İldeniz'deydi. Yakışırlardı bence. Sanırım üniversite hayatım güzel geçecekti. Güllaç aramıza girip tokalaşmak için elini uzattı.

 

"Ben Güllaç Naroğlu."

 

"Biliyordum ama ben de Aras Büyükkalaycı, memnun oldum."

 

Tokalaştıktan sonra kaşlarını çattı:

 

"Sen beni nereden tanıyorsun?"

 

"Levent'le sevgiliymişsiniz, oradan biliyorum."

 

"Ne dedin sen?!"

 

Bağırdıktan sonra elindeki su şişesinin kapağını açıp Levent 'in üzerine yürüdü.

 

"Sen nasıl öyle bir yalan söylersin arkadaşlarına!"

 

Dedi ve suyu Levent'in kafasından aşağı döktü. Levent olayın şokundan çıkamamışken Dalya yanıma geldi.

 

"Ben Dalya Pusulacı. Tanıştığımıza memnun oldum."

 

Tokalaşıp devam ettik.

 

"Ben de memnun oldum."

 

"İldeniz ve sana okulu gezdirelim o zaman."

 

İldeniz 'in adını söylerken gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. İldeniz'in sırıtmasını görünce ilerde güzel bir çift olacaklarını anlamıştım. Peki ya Ahuşen'in güzelliği... Ona bakmadan duramıyordum. Elindeki İphone'yi görünce selfie yaptığını anladım. Sesimi çıkarmadan arkasından yaklaşıp elimi sırtına koyup gülümsedim. Ekrandan gülümsemesini seyrediyordum. Sonunda fotoğrafı çekti. Güllaç bizi kollarımızdan tutup kendine çekince peşinden gittik. Kantini bile güzeldi. Kahve içmek için yapılan yerde kütüphane de vardı. Güllaç parmağıyla camın önündeki masayı gösterdi.

 

"Orası da stalk yerimiz."

 

"Acaba kimleri stalklıyorsunuz?"

 

Levent 'in alaycı sorusuna Güllaç alaycı bir kahkayla cevap verdi.

 

"Hahaha!Seni olmadığı kesin!"

 

Başından yere damlayan su damlası Güllaç'ın ayakkabısına düştü.

 

"Keşke daha az dökseymişim."

 

"Bence hiç dökmemeliydin."

 

Çalışma Odası adlı yere girdiğimde en güzel müzik aletleri beni karşılamıştı.

 

"Buraya istediğin zaman gelip şarkı söyleyebilirsin. Belki ikimiz düet bile yaparız."

 

Ahuşen okulu gezerken ilk defa konuşuyordu. Çok iyi birine benziyordu.

 

"Güllaç biz de yaparız değil mi?"

 

"Ben sana hâlâ sinirliyim"

 

Okulun diğer kısımlarını gezerken Güllaç ve Levent 'in konuşmalarına gülüyorduk. İtiraf ediyorum sevgili olmadıklarını biliyordum, sadece şaka yapmıştım. Okulu gezdikten sonra kantine geri döndük. Bir masaya oturduğumuzda Güllaç sandalyesini Levent'ten uzaklaştırdı.

 

"Güllaç bana alerjin mi var?"

 

"Evet. Benim timsahlara alerjim var."

 

Ahuşen kocaman gözlerle Güllaç'a bakarken Levent utançtan kıpkırmızı olmuştu. Dalya gülerken İldeniz'e bakıyordu. Göz göze gelip gülümsediler.

 

"Bizim eve gidip film izleyelim mi?"

 

Levent utancını soruyla unutturmaya çalışıyordu. Güllaç gülümseyerek ona baktı:

 

"Mısır patlatır mıyız?"

 

"Patlatırız tabiki."

 

"Seni seviyorum ya!"

 

Dediğini duyan Ahuşen ve Dalya şaşkın şaşkın ona baktı. Levent şaşkınlık ve mutluluk arasındaydı.

 

"Arkadaş olarak yani!Neyse ben Aras'ın arabasına binip yolu tarif ederim."

 

"Yok ben Aras'ın arabasına binerim."

 

Daha önce kimse bana Ahuşen gibi davranmamıştı. Yani yardımcı olmaya bu kadar istekli...

 

"Ben de İldeniz'in arabasına binerim."

 

Dalya'nın seçeceği kişiyi zaten tahmin etmiştim. Güllaç yan yan Levent 'e bakıp gülümsedi.

 

"O zaman ben de Levent'le giderim."

 

Ahuşen radyo kanallarını beğenmeyip değiştiriyordu. Sonunda yabancı bir kanal buldu. İnstagram 'ı açmış fotoğrafımızı yüklüyordu.

 

"İnstagram'da kullanıcı adın ne?"

 

"arasbuyukka."

 

"Şurdan sola dön."

 

Dediğini yaptım ve konuşmasını bekledim. İçi de dışı gibi güzeldi. Keşke onun gibi insanlar hiç ölmese...

 

"Levent sana söyledi mi bilmiyorum ama bizim okulda önceden bir katil vardı."

 

Gözlerim büyüdü. Hiç şaka yapar gibi hali yoktu.

 

"Ben ciddiyim."

 

"Anlatsana o olayı."

 

Çantasından çıkardığı su şisesinden bir yudum alıp olayı anlatmaya başladı:

 

"Biz okula başlamadan 2 sene önce Ravza Yazgan adında bir öğrenci arkadaşının bağevinde kaçırılmış. Bir yıl sonra cesedi bulunmuş ve cenazesinde arkadaşlarına - R diye biri tehdit mesajları atmaya başlamış. Başlarına kötü şeyler gelmiş. Birkaç ay önce kim olduğu ortaya çıktı ama artık önemsizdi çünkü..."

 

Cümlesini yarıda kesti. Önümüzde İldeniz ve Levent'in arabası vardı. Arabadan indik.

 

"Ve burasıda bizim evimiz."

 

Beyaz, iki katlı bir villaydı. Levent kapıyı açtı. Uzun pencereler zebra stor perdeliydi. Evin ortasında beyaz L koltuk vardı. Halısı tüylüydü. O kadar yorgunduk ki evi gezemezdik. Hemen koltuğa oturduk. Ahuşen de hemen yanımı kapmıştı.

 

"Evi nasıl buldunuz kankalarım?"

 

"Dinlenelim evi gezeriz."

 

Levent televizyon ünitesindeki raflardan film seçiyordu. Güllaç yerinden kalktı.

 

"Ben mısır patlatayım."

 

Dalya da peşinden kalktı.

 

"Benim de bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor."

 

Benim de tuvalete gitmem gerekiyordu. İkisinin peşinden kalktım ve tuvaletin yerini kolayca buldum. Orası da çok güzeldi. Tam salona gidecekken Dalya'nın endişeli sesini duydum:

 

"Ne zaman geleyim?"

 

"Onu kullanırsam dökülür mü?"

 

"O zaman asla kullanmayacağım!"

 

Dalya'nın bahsettiği şey her ne ise kötü bir şey olduğu kesindi.

Merhaba sayın Y.B. okurları. İlk bölüm nasıl?Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Dalya sizce neyden bahsetti? Unutmadan - R olayı için diğer kitabım Ergen Yalancılar serisini okuyabilirsiniz 😇UYARI:Bu bölümlerde acemiydim ilerki bölümlerde daha az hatam var. Son bölüme kadar okursanız görebilirsiniz🤗

Loading...
0%