Yeni Üyelik
1.
Bölüm

GİRİŞ ATEŞLE BARUT

@alywqq

Başlamadan, bana destek olursanız çok sevinirim.

Şarkı dinlemek isterseniz,

-Sertab Erener, Ateşle Barut.

 

Beş yıl önce

"Ya şu Karan çok yakışıklı değil mi?" Arkadaşımdan gelen soruyla gözlerimi devirdim. "Koron cok yokosoklo doğol mo?" Diye taklit ettim onu. "Karan'dan başka konuşacak konunuz yok mu sizin?!" Diye bağırmamla Açelya başıyla onayladı. "Abim gibi ayıyı neden seversiniz ki?" Diye söylendi. Sinirle ayağa kalktım. Kaşlarım çatıkken yürümeye başladım. Bedenime çarpan büyük bedenle başımı kaldırdım.

 

"Kör müsün sen?!" Diye bağırdım. Karşımdaki kişi yirmi yedi yaşında Asker, Açelya'nın abisi Karan Bozkurt'tu. Karan kaşlarını çattı. "Çatık kaşlarından kaos çıkarıp geldiğin belli oluyor. Ne oldu yine?" Gözlerimi devirdim. "Sanane?" Gergin bir nefes vererek bana baktı. "Abinle ne biçim konuşuyorsun sen?" Kaşlarımı dahada çattım.

 

"Obonlo no bocom konosoyorson son?" Taklit ettim ve devam ettim. "Sen niye benimle uğraşıyorsun Karan Abi?" Diye sordum. Karan omuz silkerek söylendi. "Bu soğukta montsuz ne yapıyorsun?" "Sorumu cevaplamadın!" Diye bağırınca sesimden dolayı yüzünü buruşturdu. "Sende benimkini cevaplamadın." Sinirle yanından geçerek yürümeye başladım. "Gıcıksın sen! Gıcık! Gerizekalı!" Yürümeye devam ederken bir anda bedenimin havalanmasıyla çığlık attım.

 

Karan, beni omuzuna atmıştı. Görüş açım sırtındayken bağırdı. "On dokuz yaşındaki velete bak sen! Gerizekalıymış.." yürümeye devam ederken ellerimi beline vurdum. "İndir beni! On dokuz yaşındaysam on dokuz yaşındayım. Sanane bundan?!" Güldüğünü işittim. "O montunu giyeceksin velet." Tekrar bağırdım ve sırtına vurdum. "Velet değilim ben! İndir beni!" Kız arkadaşlarımın yanından geçerken bana şok olmuş bir şekilde bakan kızlara bakınca içten içe gülüyordum.

 

Aralarından bir kaçı, "Karan çok yakışıklı." Diye düşünüyordu. Bende sinirleniyordum. Sokaklarda eve doğru yürümeye devam ederken sessizleşmiştim. "Sustun velet." Dedi gülerek. "Aslında beynim düşecek hissi olmasa, yaptığın şey iyiymiş. Ağla Karan, iyilik yaptın bana." Bir anda ani hareketle beni omuzundan çekti ve belimden kavrayarak havada tutmaya devam etti. Karan yirmi yedi yaşında ki bir insana göre güçlü ve yapılıydı. Askerdi.

 

Şokla gözlerim yere kaydı, ayaklarım yere değmiyor, Karan'ın beni kavrayışıyla havada duruyordum. "Ne yapıyorsun?!" Diye bağırdım. "Karan Abi." Dedi bir ciddiyetle. "Abinim ben senin bücür. Karan kim? Askerlik arkadaşın mı?" Yavaşça yutkundum, "Tamam Karan." Dedim aynı ciddiyetle. "İnat etme! İnatçı velet!" Diye bağırdı ve beni tekrar omuzuna attı. "Poşet miyim ben?! Yavaş ol ayı!" Diye bağırıp, sırtına vursamda beni takmadı ve yürümeye devam etti. "Neden?" Gözlerim sırtındayken kaşlarımı çattım, "Ne, neden?" Yavaşça boğazını temizledi. "Neden seni böyle taşımam iyi bir şeymiş?" Gülerek konuştum, "Çünkü bazı kızlar seni seviyor. Açelya hiç kıskanmıyor ki! Ben abimi kıskanırım mesela. Seninle beni böyle gördüler. Yaşımız küçük, düşündükleri şey çok ayıp yani.." kıkırdadım.

 

"Evine git velet. On dokuz yaşındakilerle ilgilenmiyorum." Beni omuzundan kaldırarak yere bıraktı. "Gıcık ihtiyar!" Bağırarak sertçe kapıya vurdum. "Açın kapıyı! Padre!" Diye söylenmeye devam ettim. Başım yavaşça Karan'a döndü. Kaşlarım çatıkken bana gülerek baktı. "Genç yaşta kırışacaksın. Çatma kaşlarını." Annemin kapıyı açmasıyla bağırdım. "Sen kendine bak lan moruk!" Hızla eve girdim. Annem arkamdan, "Aleda! Abin mi öğretiyor sana bu terbiyesizlikleri? Gel buraya, özür dile Karan abinden!" Diye bağırdı. Sadece arkamı döndüm ve kaşları çatık bir şekilde bana bakan Karan'a dil çıkararak odama girdim.

 

Karan Bozkurt

 

Aleda'yı eve bıraktıktan sonra eve gitmek istememiştim. Sokaklarda gezerken gelen sesle başım o tarafa döndü. "Bozkurt!"

 

"Geliyorum!" Diye bağırdım ve o tarafa ilerledim. Hava kararmaya başlamış, maç için arkadaşlarım hazırlanmışlardı. Bayram olduğu için okullar yoktu, çocuklar sokağa dökülmüştü. Çocukluk arkadaşlarımla, mahalledeki çocuklarla ara sıra maç yapardık. Akşam ise Aleda'nın ailesiyle birlikte yemek yiyecektik. Sahaya girerken Aleda'da gözlerim gezindi. Kenarda basketbol topu sektiren, isminin Ayaz olduğunu bildiğim çocukla konuşuyordu. Ayaz oldukça iyi bir şekilde Aleda'yı inceliyordu. "Aleda!" Diye bağırdım sinirle. Gözleri bana döndü, "Efendim Karan abi?"

 

Böyleydi işte. Bana ben istediğimde Karan Abi demez, elin erkeğinin yanında abisi olduğumu söylerdi. Aramızda yaş farkı vardı, abi desin isterdim. Fakat böyle durumlarda abi demesi sinirlerimi gererdi. "Üşüyeceksin, yine mont gitmemişsin." Dedim. Çok çabuk hasta olurdu. Bağışıklığı düşük olduğu için, hasta olduğunda ağır atlatırdı. İyileşene kadarda serumlarla ayakta kalırdı. "Hadi canım, git sen eve. Bende yarım saate yemek hazır olduğunda geleceğim zaten.." dişlerimin arasında sinirle konuşurken Aleda Ayaz'a görüşürüz gibi şeyler dedi. Ardından sahadan çıktı, gözlerim Ayaz'da gezinirken sinirle yutkundum.

 

 

Bana ne yapıyorsun Aleda?

 

Aleda Işık

​​​​Annemlere sofranın hazırlanmasında yardım ediyordum. Her şey hazır olduğunda odama çıktım. Üstüme bol bir pantolon, toprak rengi bir kazak giydim. Dalgalı saçlarımı açık bıraktım. Merdivenlerden indim, ensemde hissettiğim elle arkama döndüm.

 

"Ne yapıyorsun lan Ale?" Abim, Yavuz Işık. Kendisi ciddi bir adamdı fakat bizim yanımızda böyleydi, gevşekti. Bana Aleda demek yerine, Ale derdi. "Karan abiler yemeğe gelecekmiş. Hazırlık yaptık." Abim derin bir nefes aldı, "Börek kokusundan belli oluyor." Gözlerimi devirerek bahçeye ilerledim. "Yeme sakın, Karan efendi için yaptık.

 

"Karan efendiye yaptık hepsini mi dedi annen Aleda?" Arkamda duyduğum, Karan'ın sesiyle yavaşça boğazımı temizledim. "Yoo, ben öyle dedim." Yavaşça ona doğru döndüm. Altında siyah pantolonu, üstünde polo yaka bir siyah tişörtü vardı. "Hımm.." diye mırıldandı. Yanıma yaklaştı, "Hep kendi düşündüklerini mi söylersin sen?" Kaşlarımı çattım, yine sırıtarak konuştu. "Kırışacaksın." "Sus ihtiyar, sus!" Bahçeye çıktım ve masaya ilerledim.

 

Herkes gelmişti, bende oturdum. Hemen karşıma göz temasını koruyarak Karan oturdu. Gözlerimi kaçırmaya çalıştım fakat istemeden tekrar tekrar ona bakıyordum. Karan, Açelya ve abim yan yana oturuyordu. Baş köşede babam, yani Vedat Işık, diğer baş köşede ise Karan ve Açelya'nın babası Mehmet amca oturuyordu. Annem Yasemin ve Neva teyze benim yanıma oturduğunda yemekleri tabaklara doldurmaya başladılar. "Karan, oğlum sarmada al. Seversin diye sardık." Dedi annem. Abimi ve Karan'ın tabağını güzelce dolduruyordu. Karan gülümseyerek bir çatalına bir sarma batırarak ağzına attı. "Ellerinize sağlık, çok güzel olmuş gerçekten." Dediğinde, Neva teyze "Aleda olmasa işimiz zor. Kızı biraz fazla yoruyoruz ama onun içinde iyi oluyor. Ne güzel, yapıyor her işi. Darısı Açelya'nın başına.." diye söylenirken rahatsız bir şekilde yavaşça yerimde kıpırdandım.

 

Karan bana bakarak, "Bir dahakine daha kalın olabilir. Zargana sarma bunlar. Parmağımdan ince." Dedi. Şaka gibiydi, sırf ben yaptım diye yeterince normal boyutta olan sarmalara laf ediyordu. "Benim parmağım o kadar Karan bey. Parmaklarınız büyükse, benim sorunum değil." Sahte bir gülümsemeyle ona baktım. Oda aynı şekilde gülümsedi, "Ama Aleda Hanım, sonuç olarak benim için yapıyormuşsunuz ya hani. İsteklerime uymak gerekir. Değil mi?" Sinirle burnumdan solarken Açelya arayı yumuşatmak için konuşmaya başladı.

 

"Ya abi, bana arabanı mı versen acaba?" Abim bir anda öksürmeye başladı. "Kızım arabaları herkes alabiliyor mu bu devirde? Abin sana güzelim arabayı versinde, kır dök!" Diye bağırdı. Sonra karıştığı konuyu, herkesin gözleri ondan gezinince anladı. "Tabii, ben karışamam." Dedi yavaşça nefes vererek. Yüzümde bir sırıtışla önüme döndüm. "Ehliyet yok, bir şey yok Açelya. Arabamdan mı ettireceksin beni?" Diye sordu bu sefer Karan. "Neyse ki motor daha iyi." Dedim kendi kendime. Karan'ın gözleri beni buldu, "Bunu ne diye anlamalıyım Aleda Hanım?" Omuz silktim ve gülümsedim. "Hiç, Karan Bey."

 

Yemeğimizi yemeye devam ettik, masayı toplama işi bana kaldığında bulaşıkları yıkarken söyleniyordum. "Kalın saracakmışım, masayı toplayacak, hazırlayacakmışım.. varda var. Yardımcı tutsalar daha az yorulur benim işleri halletmemden!" Ardından ensemde hissettiğim nefesle yavaşça yutkundum ve bedenimin titremesini durdurmaya çalıştım. Parfümün kokusundan anlayacağım kadarıyla, arkamdaki kişi kesinlikle Karan'dı. Elleri musluğa ilerledi, açık olan suyu kapattı. "Madem kullanmıyorsun, kapat o zaman."

 

Sırtım göğsüne yaslıydı. Geri çekildi, "Kullanmadığımı kim söylemiş?" Tekrar açtım suyu. Derin bir nefes verdi, "Beni sinir etme Aleda." Omuz silktim. "Hem o çocukla niye konuşuyorsun? Alaz." Ellerimi kuruladım ve Karan'a doğru ilerledim. "Ayaz. Ayaz ismi." Başını anladım anlamında salladı. "Anladım, Alaz. Neden konuşuyorsun?" Gözlerimi sinirle devirdim. "Sana ne Karan Abi?" Gözlerini kapattı ve sabır çeker gibi derin bir nefes verdi. "O çocuğun yanında birde abi dedin bana. Normalde de desem, demezsin Ale!"

 

"Ya sana ne oluyor? Benin abim bile karışmıyor!" Diye karşı çıktım. "Kızım bak, senin abin, benimde kardeşim. Gevşekler, gevşek! Abini halledicem ben! Bakalım gevşeyebilirmi ondan sonra." Anlamayarak kaşlarımı çattım. "Ama Karan Abi.." devam etmeme izin vermeden bağırdı. "Abini sikeyim Aleda!" Şaşkınlıkla ona bakarken ağzım aralık, gözlerim büyümüş bir şekilde kalmıştım. "Ha?" Kelimesi çıktı ağzımdan sadece. "Deme abi falan! Deme!" Kapıyı çarparak çıktı. Böyleydik biz, Ateş ve Barut gibi. Devamlı anlaşamaz, kavga ederdik. Bir birimize zıttık.

 

*

Selamlarrr, nasılsınız?

Aleda ve Karan'ın beş yıl önceki hallerinden anlayacağınız kadarıyla, tam bir ateşle barut gibiler.

İyi okumalar!

🩹🫀

Loading...
0%