Bölüm 1:

"Eröl Musakka'nın Hayatına Işınlanmalı Giriş"

-

"Salak mısın, CD-43? Benim gibi bir adamın senin gibi bir oğlu nasıl oldu, şaşırıyorum doğrusu! Sene olmuş 2056, tutturmuşsun doktor olacağım."

Eröl Musakka, sinirli bir nefes koyverip, kölesi X-C87'e seslendi. "Adın neydi senin? Sene olmuş 2056, koyduğumuz isimlere bak. Söylemekte söylenmiyor! Neyse, gel buraya!" X-C87, sahibinin komutuyla insanı fitil edecek şekilde yürümeye başladı. Eröl Musakka, kölesinin bu mıymıntı haline söylenmeden edemedi. "Yine mi kireçlendin sen? Hızlı gel biraz. Papirüs, şunu ikindi çayını içerken cilala, yine dizleri takılıyor, kireçlenmiş."

Papirüs, Eröl Musakka'ya onay mırıltıları çıkarıp yeni cilalamaya başladığı D-12'yi cilalamaya devam etti.

"Babaa!" Eröl Musakka, birinin derdi bitse diğerinin başlayan bu kalabalıkla ne yapacağını pek kestiremiyordu. "Baba yok, CD-43. Baba yok. Ordinaryüs Musakka diyeceksin. Sen de bir gelemedin ama." Bir yandan yol bilmeyen oğluna yol öğretmeye çalışıyor, diğer yandan on adımlık yolu gelemeyen kölesine kızıyordu.

O sıralarda imdadına karısı Margarin Roka yetişti. "Ah, Margarin! Elon Musk aşkına, nerede kaldın?" Margarin Roka, bıkkın bir sesle konuşmaya başladı. "Çok konuşma, Eröööl. Sizin için tüm robotlarımı süpürge ettim, yine de yaranamadım." Eröl Musakka, konuştuğuna konuşacağına pişman olmuştu. "Neden böyle yapıyorsun, kolonimin çiçeği? Sen olmasan biz ne yapardık?" Margarin Roka, koca bir kahkaha atarak kulakları kanattıktan sonra konuşmaya başladı. "Ben de onu merak ediyorum. Koskoca dünyaya Ordinaryüs oldun, daha küçük bir koloniyle baş edemiyorsun. Bilim adamı mısın, işe yaramaz bir robot musun, bilemiyorum doğrusu." Sözlerini tamamladıktan sonra masaj yapan koltuğa yığılırcasına oturdu. Eröl Musakka ise nihayet yanına gelen kölesine buyruğunu sundu. "Su getir." Dizleri kireçlenmiş olan köle, geldiği yolu tekrar gitmeye başladı. Margarin Roka içinse bu, bardağı taşıran son damlaydı. "Çıldırıyorum," diye bir çığırışı var. Koloninin beş yüzüncü katından birinci katına kadar yankı yapmıştır. "Çıldırıyorum, Eröl. Gel buraya, oğlum. Annemlere gidiyoruz. Kendine bir su bile alamayan bu işe yaramaz herifle daha fazla aynı havayı soluyamayacağım." Erol Musakka, seslendi. "Margarin, yapma ama aşkım. Su bile getirmeyecekseler bu demir parçalarını ne diye icat ettim ki? Hem oğlumuz yirmi yaşında. Kolundan tutup götüremezsin. O kimle isterse, onunla kalır." Margarin, burnunu dikleştirip oğluna konuştu. "Söyle oğlum, annenle gelmek istediğini söyle."

CD-43, bıkkın bir nefes alıp, verdi. "İkinizle de gelmek istemiyorum. Elon Musk'ın torunu X-C9238'le randevum var. Fransa'da yeni bir kafe açılmış. Türko Kafo içmeye gideceğiz. Ne haliniz varsa görün." CD-43, bir cevap beklemeden anında odanın ortasında ışınlanarak kayboldu. "Sokarım böyle işe! Ben babamdan izin alamadan İstanbul'a gidemezdim. Adam Dünya'nın başkenti Erzurum'dan kalkıp, Fransa'ya Türko Kafo içmeye gidiyor. Türko Kafo'yu en iyi Türkiye yapar bir kere! Bu gençlik nereye gidiyor, nereye! Bu ışınlanmayı hangi sokuk kafalı buldu hem!" Kendi kendine hayıflanırken, Margarin Roka yine insanı gıcık eden tiz bir sesle konuşmaya başladı.

"Nereden buluyorsun bu orta çağ sözlerini? Sokmak falan. Ayrıca ışınlanmayı da sen buldun, aptal herif." Eröl Musakka, karısının sözlerine aldırış etmeyip Türko Kafo'sundan keyifli bir yudum aldı.

"Tamam Margarin, bizi yalnız bırak. Şu an da aklıma yeni bir buluş geldi." Margarin, kocasının vurdum duymaz tavrı karşısında saçlarını yola yola odadan çıktı. "Papirüs, yaz. Yeni buluşumun adı, Gezegenler Arası Turnuva." Papirüs, sıkılgan bir şekilde konuştu. "Efendim, Dünya dışında canlılığa rastlanan bir başka gezegen bulamadık." Eröl Musakka, gözlerini devirip tekrar konuştu. "Aptal olma, Papirüs. Bizden bir iki kişi Mars'a, Jüpiter'e koyacağız, bulmuş gibi yapacağız. Sonra da aralarında turnuva yaparız, adı yeni buluş olur. Sene olmuş, 2056, bu kadar basit düşünmeyin, Elon Musk aşkına!" Papirüs, susmak bilmeyen Erol Musakka'yı daha fazla dinlemek istemediği için yeni buluşu yazmaya başladı. Hoş, her şeyi bulan bu adamın neden kendisini hala kağıda kaleme muhtaç ettiğini de anlamıyordu ya. Neyse.

Gezegenler Arası Turnuva, diye büyük bir başlık atıp tekrar cilalama işine geri döndü.