@amatoriceyazar
|
"Yağ satarım Bal satarım Ustam ölmüş Ben satarım
Ustamın kürkü sarıdır Satsam on beş liradır Zam-bak zum-bak Dön, arkana iyi bak!" "Tekrar, tekrar," diye fısıldadı kendi kendine. "Yağ satarım Bal satarım Ustam ölmüş Ben satarım
Ustamın kürkü sarıdır Satsam on beş liradır Zam-bak zum-bak Dön, arkana iyi bak!" Elindeki kırmızı mendili keyifle bir o yana bir bu yana sallarken devam etti, "Tavşan kaç, tazı tut! Tavşan kaç, tazı tut! Tavşan kaç, tazı tut!" Keyifli bir kahkahayla inletti boş odayı. "Tazı, tutmaya hazır," diye kendi kendini oyuna davet etti. "Bir tavşan, iki tavşan, üç tavşan, dört tavşan, beş tavşan..." durdu ve birkaç saniye sonra gülerek tekrar devam etti. "...altı tavşan, yedi tavşan, sekiz tavşan, dokuz tavşan, on tavşan, on bir tavşan ve bir tazı." Hızlı hızlı başını aşağı yukarı salladı. Kırmızı mendilini özenle katlayıp cebine yerleştirdi. Telefonunu masanın üzerinden aldı ve önündeki bilgisayardan birkaç işlem yaptıktan sonra bir arama gerçekleştirdi. "Alo?" Telefondan gelen sese memnuniyetle gülümsedi. "Merhaba Alina Hanım. Alışveriş merkezimizin bünyesinde gerçekleştirilen çekilişe katılımınız sonucunda çekilişi kazanan on bir talihli kişiden biri oldunuz ve beş yıldızlı bir otelde tatil bileti kazandınız. Firmamıza ulaşıp biletinizi birinci elden alabilirsiniz. Tebrik ederim." Karşı tarafı birkaç saniye dinledi. "Ne? Asla çıkacağını düşünmemiştim. Çok sevindim. Yarın gelip biletimi alacağım. Teşekkür ederim." "Rica ederim," dedi nezaketle ve telefonu kapattı. Diğer aramaya geçmeden tekrardan keyifle gülümsedi. "Oyun başlasın." "Tavşan kaç, tazı tut!" "Tavşan kaç, tazı tut!" "Tavşan kaç, tazı tut!"
|
0% |