@amine_queen
|
Üzerimdeki çiçekli elbisenin kollarını kıvırmış kulağımda kulaklık ile kendi odamı temizlerken kulaklığın alınıp saçımın çekilmesi bir olmuştu, korku ile saçımı tutan kişiye bakınca şaşırmamıştım. Babamın biricik kızı Hazal ablam dı, yine neye sinirlenip hıncını benden çıkaracak tı acaba. "Kaç defa dedim sana şu kulaklığı takma diye?!" "Temizlik yapıyor dum." Saçımı biraz daha çekip boynumu arkaya doğru yatırdı,"Abla yapma canım acıyor." "Canın acımasın istiyorsan laf dinleyeceksin Dila." "Tamam, söyle ne istiyorsan." Beni odanın bir köşesine fırlatıp üstten üstten iğrenç bir varlık mışım gibi bakmaya başladı. "Akşam çok önemli bir misafirimiz gelecek, hepimiz sofrada olacağız ve sende üstüne düzgün şeyler giyip sesini çıkarmadan oturacak sın . Anladın mı?" "Anladım ama babam kızmaz mı masya gelmeme." "Korkma kendisi istedi herkesin sofrada olmasını." "Tamam abla." "Abla deyip durma , midem bulanıyor senden." "Tamam." Odadan çıktığında içimdeki kırıklar ile baş başa kalmıştım Gelecek olan misafir her ne kadar önemli ise babam mutlu aile tablosu çizmek için beni de sofraya çağırmış tı. Bensiz onlar gerçekten mutlu bir aileydi babam ,annem,abim ve ablam bir ben kabul edilmemiş tim . Sebepsiz yere istememiş hep dışlanmıştım ama bunu sorgulamayı bırakalı yıllar olmuştu, ben artık kendi odamda kendime bir dünya yaratmıştım. Sorun çıkarmadıkları tek şey kitaplarımdı ve buda benim için yeterliydi. Akşam olmadan odamı hızla temizleyip kitaplarımı raflara dizdikten sonra üzerime beyaz diz kapağıma kadar gelen bir elbise giymiş saçlarımı açık bırakmıştım. Aşağı indiğimde herkes masaya kurulmuştu, korkarak masaya ilerlemiş kimse ile göz teması kurmadan yerime geçmiş tim. "Dila." "Efendim?" Baba. Gözlerimi bana soğuk bakışlar atan babama çevirdiğimde istemsizce ellerim bir birine kenetlenmiş ti. "Gelen misafir den haberin vardır diye düşünüyorum." Başımı olumlu anlamda salladım."Özellikle senin ve ablanın dikkatli davranması gerek , anladın mı?!" Başımı tekrar sallayıp gelecek kişiyi beklemeye başladım , dolan gözlerimi gizlemek için ayaklarıma bakıp duruyordum. Gelecek olan misafir her kimse ya benim ya da ablam ın kaderi olacaktı bunu babamın sözlerinden anlamak zor değil di , bir gelecek hayalim olmadığı için evlilik dert değil di hatta benim için bir kurtuluş bile olabilir di . Fakat bir diğer ihtimalle bana dünya yı zehir edebilir di de ben düşüncelere dalmış iken kapı çalmıştı ve hizmetliler koşarak kapıyı açmaya gitmişti. İçeri takım elbiseli üç adam girmişti, yüzlerine bakmadığım için ellerim ile oynuyor dum daha doğrusu stresten tırnaklarım ellerimi çiziyor du, herkes selamlaştı ve gelen misafirler ile tekrar masaya oturuldu. Yemekte babam gelen misafirler ile muhabbet ederken ablam ve annem kendi aralarında konuşup baş köşe de oturan tamamen siyah giyinen adamı süzüyor lardı. "Bu güzel hanım Efendi'nin neden hiç sesi çıkmıyor?" Gelen misafirler arasında orta yaşlarda olan adamın konuşması ile tüm bakışlar bana dönmüştü bende istemsizce başımı kaldırıp onlara bakmıştım. "Kızım Dila, biraz utangaç tır." Babamın ağzından kızım kelimesini duymam kalbimi hem acıtmış hem heyecanlanma ma neden olmuştu. "Küçük hanım , nasıl sınız?" "Ben... Teşekkür ederim." Babamın öldürücü bakışları altında stresten saçmaladığım için daha fazla paniklemiş ellerim titremeye başlamıştı. Baş köşe de babamın yerine oturan kişinin yüzüne bakamasam da o kişinin soğuk bakışlarını üzerimde hissediyor dum. "Bende iyiyim teşekkür ederim, sormadınız ama olsun küçük hanım." "Kusura bakmayın lütfen, ben biraz heyecanlandım da." "Önemli değil, rahat olun lütfen." Yemek faslı bitince salona geçmiş oturuyor duk , ben her ne kadar sohbete dahil olmak istemesem de yemek te bana soru sorup duran adam kafayı bana takmış gibi sürekli birşeyler soruyor ben ise babamı kızdırmayacak kısa cevaplar veriyordum. Babam ve gelen misafirler iş konuşmak için bahçeye çıktığında annem ve ablam küçümseyen bakışlarını üzerime dikmiş ti. "Bir konuşmayı beceremedin." "Annecim sende alemsin , bu bücür neyi becerdi ki bir hanımefendi gibi konuşabilsin." "Babası ona bunun cezasını kesince , bir daha böyle bir rezillik olmayacak." Göz yaşlarım benden habersiz akar iken ben başımı kaldırmayıp biri sözde annem diğeri ablam olacak iki kadının babam dan alacağım ceza için mutlu olup beni aşağılama larına yine sustum. "Ben lavaboya gitmeliyim." "Aman git gözüm görmesin seni." Yüzümü yıkamak için ayaklandığım an babam ve misafirlerin içeri girmesi bir olmuştu, bakışlarımı kaçırıp ağır adımlarla salondan çıkmıştım. Yüzümü yıkayıp kuruladıktan sonra derin nefesler alıp tekrar salona gitmek için dışarı çıktığım da karşımda benle konuşmaya çalışan adamı görmeyi beklemiyor dum. "Merhaba küçük hanım, siz iyi misiniz?" "Evet, neden sordunuz?" "Merak ettim, gözleriniz kızarmış aynı zaman da burnunuz da ." Yüzüne tatlı bir tebessüm yerleştiren adama karşı içimde tuhaf bir sevgi belirdi, abim böyle olsaydı ne olurdu?, ağladığımı fark edip neyim olduğunu sorsa sarılıp korusa . "Alerji efendim, yine de teşekkürler." "Ne demek?, bu arada adım Asrın Devrimin amcasıyım." "Devrim?" "İçerde oturan yeğenim." "Anladım bende Dila, memnun oldum." "Sizinle tanışmak büyük bir şeref Dila hanım." İkimiz tekrar salona geldiğimiz de bakışları bize dönen ilk kişi gelen misafirler arasında en genç olan Asrın beyin yeğenim diye bahsettiği Devrim di. Bakışlarının soğukluğu hissedilmeye cek gibi değil di, "Gel güzel kızım, daha iyi misin?" Annemin yapmacık sevgisine bende onun gibi sahte bir gülüşle yanıt verip yerime geçtim. "İyiyim anneciğim, ufak bir alerjik reaksiyon." Annem misafirlere dönerek tatlı bir gülüş takındı ve beni gösterdi "Kızım biraz hassastır da hemen herşeye alerjisi vardır . Galiba birşey onu rahatsız etti." "Geçmiş olsun." Devrim denen adam hiç konuşmadan bana küçümseyici bakışlar atarken bu sefer yanında olan Asrın denen adamdan neredeyse beş yaş büyük adam konuşmuş tu. "Teşekkür ederim." Bir süre daha muhabbet edildikten sonra misafirler gitmiş sözde ailem ile baş başa kalmıştım, kaçar adımlar ile odaya girdiğim de ben kapıyı daha kapatmadan babam içeri girmiş ti. Öfkeli bakışları geri adım atmama neden olurken daha kaçama dan yüzüme yediğim tokat yere düşmeme sebep olmuştu. "Rezil ettin bizi, hayatımız o adamların bizimle ortaklık kurmasına bağlı iken sen rezil ettin bizi Dila!" "Bab ..." "Deme!, bana baba deme!." "Ben...özür d..dilerim." "Ne özürü he?!, iş işten geçmiş hala özür diyor ." "Gerçekten isteyerek olmadı , s....stresten ol..oldu." Laflarımı umursamayıp beni döven babam a derdimi anlatamamış, her konuştuğum da daha fazla canım acımıştı. Yüzüm hariç her yerim morluklar içinde kalmıştı, kıyafetler ile her yerimi örtebilirdim ama tehlike ye atmamak için makyaj ile olsa dahi yüzümü örtmem gerekmemeliydi bu yüzden yüzüm hariç her yerim onun için kum torbasından farksızdı. Geçen günlerin ardından Devrim bey den gelecek haber için ablam ile birlikte herkes stres ile beklemeye başladı, babamla bir anlaşma yapan Devrim in amcaları bizden biriyle evlenmesi şartı ile aile şirketimiz için ortak olmayı öne sürmüştü. Devrim denen adamın ablam ile evlenme ümidi ile bekliyor du herkes , beni istemeyeceğini biliyordu babam ama tedbir amaçlı inmemi istemişti o yemeğe, ve iki hafta sonra tekrar gelceklerini bu sefer ufak çaplı bir söz olacağını iletmişlerdi ama hangimizi kabul ettiklerini söylememiş lerdi. Galiba bu benim seçenek dahilinde olamayacağımın bir mesajıydı, ablam heyecan ile süslenirken ben yine sade bir elbise giymiş geçen sefere nazaran bu sefer hafif bir makyaj yapmış tım. Ablam odasında sevgilisi ile ayrılırken daha doğrusu onu terk ettiğini söylerken buna şahit olmak hiç hoşuma gitmemişti. Çevremizde bizimle daha doğrusu ablamla babamın gücü için evlenmek isteyen çoktu ama erkek arkadaşı babamdan bile daha varlıklı ve onu gerçekten seven birine benziyor su, onu tavlamak için annen ile beraber yapmadıkları şey kalmamıştı ama Devrim i gördükten sonra hem daha güçlü, varlıklı ve yakışıklı oluşu ablamı mest etmiş gibiydi. Salona geçip misafirler gelmeden bir kaç sayfa kitap okumak istemiş tim başka türlü rahatlayamayacak tım, kendimi kitaba kaptırmışken babam ve misafirler bir anda içeri girmişti. Kendimi toparlamak için panik yapınca kitabımı düşürmüştüm, "Pardon." Kitabı alıp zarif olmaya dikkat ederek yanlarından ayrıldım.Annem ve ablam aşağı inerken bende kitabı odama bırakıp peşlerine takılmıştım. "Hoş geldiniz." "His bulduk Esra hanım, bu ne güzellik." Devrimin diğer amcası annemi süzünce yüzünde hoşuma gitmeyen bir gülüş belirdi ve galiba bu nu Devrim denen adam da fark etmiş ti ve hafif bir şekilde öksürünce adam kendini toparlamıştı. "Teşekkürler Aziz bey , utandırıyorsunuz beni." "Rica ederim efendim." Bakışlarım anlık olarak babama kaysa da hiç rahatsız olmuş gibi durmayışına hayret etmiştim. Sohbet faslı bitince isteme ye geçilmiş ti, beni şoka sokan durum istenen kişinin adı olmuştu. Dila demişti Asrın amca , amcam yaşında olduğu için ona öyle hitap ediyor dum. Hepimiz şok olmuş gözler ile onlara bakarken Devrim yine soğuk ve küçümseyen bakışlarını üzerime dikmişti. "O zaman yüzükleri takalım." "Tabi buyrun." Babam şoktan çıkınca kendini toparlayıp ayaklandı , ablam hayal kırıklığı ve sanki daha fazlası mümkün müş gibi nefret ile bana baktı ve salondan çıktı. Bu hareketi ben yapmış olsaydım babam beni öldürür dü ama konu biricik kızı olunca hiç olmamış gibi olayı geçiştirdi. Konuya hiç dahil olmayan abim tuhaf bir yüz ifadesi ile bana bakarak güldü, abim bana gülmez di!. İçimde bir korku oluştu ama bunu yansıt madan sakın hareketler ile Devrimin yanına geçip yüzüğün takılması için elimi uzattım, titreyen elimi kesilen kurdeleden hemen sonra indirdiğim için yanımda duran adamın soğuk eline değmişti bu yüzden içim ürpermişti. Babamlar sohbet ederken Asrın amca Devrime kaş göz işareti yapıyor su başta bunu umursamayan adam daha sonra sıkılmış gibi ayağa kalktı ve babama doğru döndü. "Kızınız ile konuşmam gereken şeyler var." "Tabi Devrim bey , bahçe de konuşun isterseniz." Annem dibime sokulup kalkmadan beni dikkatli olmam konusunda uyarmıştı , ağır adımlar ile bahçeye çıkan adamın peşinden gittim. Çıkar çıkmaz kendine bir sigara yakıp sırtı bana dönük olacak şekilde durmaya başlamıştı, bir süre konuşmadan ben onun bir kaç adım gerisinde öylece beklemiştim. Geniş sırtı ve benden bir hayli uzun boyu köyü saçları dikkatimi çekmişti, onu istem dışı süzerken birden bana dönünce daldığım için irkilip bir adım geriye gitmiştim. Gözlerini kısıp irkilmemden rahatsız olmuş gibi baktı , "Şimdi Dila hanım, seninle yaptığımız bu konuşma aramızda kalacak anlaşıldımı?." "Peki." "Benim yanımda duracağın için bana yakışman gerek. sakın az önce olduğu gibi bir başkasından korkma.Ben ne dersem onu yap mümkünse lafımın ikiletilmesinden hiç hoşlanmam. Buraya kadar anladın mı?" Bana aptalmışım gibi bakınca içimde bir yer acıdı, "Anladım." "Güzel, bu evliliğin gerçek olacağını hiç bir zaman düşünme ama kimse ye de yansıtma. Sen sadece anlaşma için bir araç sın benim gözümde hiç bir değerin yok olmayacak da!." Şu zamana kadar kimse den değer görmemiş biri olarak dedikleri beni yanıltmamış ama canımı yakmıştı, şu zamana kadar hayal ettiğim bir şey vardı o da ailemden görmediğim sevgi ve değeri evleneceğim adam dan görmek onun bana aile olmasını dilemiştim ama bu hayalimde an itibari ile suya düşmüştü. "Beni dinlediğine emin misin?" Bir anda kendi alemimden çıkmış karşımda duran adamın öfkeli yüzüne bakmıştım. "Ben... Dalmışım. Özür dilerim." Başımı eğince elini çeneme doğru uzatınca korkarak geriye doğru adımladım, ayağım takılınca kendimi Devrimin kollarında bulmuştum. "Sakin ol , sadece yüzünü yere eğme diyecektim." Ayakta durunca benden uzaklaşmış tı, beni sardığı kolunu diğer eli ile üstündeki tozu temizler gibi silkelemişti. Kaslarım havaya kalkınca bakışları bana kaydı , benden bu kadar mı rahatsız oluyor du?. Onun bir kaç emrini daha dinledikten sonra içeri geçmiş ve kısa bir muhabbetin ardından iki gün sonra olacak nikahımız için konuşulmuş ve gitmişler di . Kendimi ablamdan ve annemden korumak için hiç odamdan çıkmamış olsam da kendileri gelip benimle uğraşmış tı, şu anda babamın bıraktığı izler haricinde ablamın da kolumda bıraktığı morluklara krem sürmek ile meşguldüm çünkü Devrim ile gelinlik bakmaya gidecektim. Bu morlukların bir an önce gitmesi gerekiyordu. Annemin beni tembihleyerek ulaştırdığı kapıdan yüzümde sahte bir gülüş ile çıkıp beni bekleyen araca ilerledim ama gördüğüm siyah araç konvoyu yüzünden şaşırıp kalmıştım, Devrim bu kadar önemli birimiydi yoksa düşmanı çok olduğu için mi böyle korunuyor su?. Hangi araca bineceği mi bilmez bir halde bakar ken orta da duran araçtan inen adam a kaydı gözlerim. "Daha ne kadar bekleyeceksin orada?!" Hafif sinirli çıkan sesinden dolayı çekingen bir şekilde ilerleyip onun yanına arka koltuğa kurulmuştum. Kapımı açan koruma hızlı bir şekilde kapımı kapatıp on koltuğa şoför ün yanına geçmiş ve yola koyulmuştuk. Geldiğimiz lüks bir gelinlik mağazasına merakla bakınırken gözüm kapalı olan gelinlik modellerine kaymıştı, ama beklemediğim bir şekilde Devrim bir gelinlik beğenmiş ve onu denememi istemişti. Ben ne yapacağımı bilmezken görevli olan kadın beni kabine götürmüş tü.Kabinin içinde ben gelinliğe baka kalırken kapatsam dahi görünecek olan morluklar yüzünden gözlerim dolmuştu. Bu gelinliği giyemezdim ama Devrim lafını ikiletmemem gerektiği konusunda beni defalar ca uyarmıştı. De in düşüncelere dalmışken görevli kadının sesini duydum. "Hanım efendi Devrim bey sizi bekliyor, yardım etmemi ister misiniz?" "H...hayır teşekkürler, geliyor um hemen." Kabinden üstümdeki kıyafetler ile çıkınca görevli kadın şaşkın gözler ile bakmaya başladı, Devrim ise sorgular gibi bakıyordu aynı zaman da öfke ile. "Gelinlik nerede?" "Ben... şey..." Konuşmadığım için tırnaklarım ellerime eziyet etmeye başlamış tı , bu durum Devrimi daha fazla sinirlendiriken sert bakışları korumaları ve görevlilere döndü. Hepsi sessizce mağazayı boşaltınca sadece ikimiz kalmış tık. "Bana bak." Sınırlı sesi beni daha çok korkuturken başımı kaldırmamıştım ve bu onu daha çok öfkelendirmişti. "Bana bak dedim sana!." Yükselen sesi titrememe sebep olurken gözümden firar eden yaşla bakışlarımı ona çevirdim. Sinirle yüzünü ovup elini saçlarının arasına daldırdı, "Dedim ben , olmaz dedim ama beni dinleyen kim?!" Adımlarım geriye doğru gidince bir hışım ayağa kalkıp üzerime doğru gelmeye başladı , ben korkarak geri giderken beni hendi ile duvar arasına sıkıştırdı. "Hazal senden bin kat daha iyi eğer Asrın beni dinlemiş olsaydı senin gibi bir korkak ile uğraşmak zorunda kalmazdım!." "B....ben.." "KES!, benim kadınım asla korkmamalı hele ki senin gibi kekelemek asla . Anladın mı beni?!" Göz yaşlarım yüzümü ıslatırken bir hıçkırık koptu boğazımdan,yere çöktüğümde. Sinirlerime hakim olamamıştım , sürekli duyduğum kelime beni krize sokmaya yetmişti. Ellerimi saçıma geçirince sinirle çekmeye başladım . "Hazal , değil . O benden daha iyi değil. Hazal değil , değil ...... Değil.... Değil." Bir anda kollarımı tutup benden uzaklaştırmaya çalıştı başta beceremese de daha sonra saçlarımı ellerimden kurtarıp beni kendine doğru çekti. "Tamam, sakin ol Lâl." Kendimden geçmiş gibi ağlarken aynı sözleri tekrar edip duruyordum . Burnuma dolan koku bedenimi mayıştırırken gözlerim istemsizce kapanmış tı, sakinleştiğimi fark edince beni kucakladığını hissettim bir süre yürüdükten sonra arabaya bindiğimizi anladım ama beni kucağından indirmemişti. Bense gözlerimi açmaya korkuyor dum, "Evime Reşat." "Emredersiniz efendim." Araç bir süre hareket etse de hiç hareket etmeden olduğum şekilde duruyordum, vardığımız için olsa gerek araç durmuş ve iki defa kapı açılıp kapanma sesi duymuştum. Büyük olasılıkla şoför ve koruma inmişti ama Devrim hala olduğu gibi duruyor du. "Gözlerini aç Lâl." Bu adam bana neden Dila demiyor du?, korku bedenimi yine esir alırken soğuk elini yanağımda hissettim. "Korkma aç gözlerini." Sesi soğuk gelse de beni yatıştırmak ister gibi davranıyor du. Gözlerimi yavaş bir şekilde aralayınca hiçbir his barındırmayan bakışları ile karşılaştım. Yüzüm yüzü ile dipdibeydi ve bu beni tuhaf şeyler hissetmeme sebep olmuştu. "Bana neyin olduğunu anlat, neden kriz geçirdin?" "B...ben." "Sakin ol , kekeleme den anlat." "Bilmiyorum, daha önce olmadı." "Anladım, şimdi kendini iyi hissediyor san in kucağımdan ki bende ineyim arabadan." "İyi hissetmiyor sam inmeyim mi?" Sorduğum soru dudağının hafif hareket etmesine sebep olmuş tu ama kıvrılmadan tekrar düzeldi. "Çok mu sevdin yerini?" Yutkunup doğrulmaya çalıştım ama yakın oluşumuz kalbimin teklemesine sebep olmuştu, "Şey , inemiyorum." "Bekle." Kapıyı açıp bana inmem için yardım ettikten sonra kendisi de inmişti. İlk defa gördüğüm evine meraklı bakışlar atarak peşinden gittim, Büyük ve görkemli evin salonunda ki baş köşe de duran koltuğa oturp kendine bir sigara yakınca ben merakla etrafa bakınıyordum. "Otur istersen." "Babam merak eder , beni eve gönderebilir misin?. " Çantamı araba da unutmuş olmalıyım diye düşünüyordum, "Benim yanımda olduğun için kimse sorgulayamaz . Otur şimdi." Üçlü koltuklardan birine oturup her zaman ki gibi ellerimle uğraşmaya başladım. "Ne var şu ellerinde ?, sürekli uğraşıp duruyor sun" "Hiç , birşey yok." Sigara içerken koyu gözleri beni süzüyor du ve bu durum daha çok stres yapma ma neden oluyor du. "Yemek te istediğin bir şey varsa söyleyebilirsin." "Yok , teşekkür ederim." "Gelinlik meslesine gelince , yarın nikah olduğu için bugün seçtiğim gelinlik senin ölçülerine uygun şekilde hazırlanıp gelecek." "Onu giymesem olur mu?." "Neden?" "Bana göre değil." Korkarak kurduğum her cümlede gözlerimi kaçırarak konuşuyordum. "Sana göre olan ne peki?" "Daha kapalı bir model olsa olur mu?" "Sana biraz sonra katalog getirmelerini söylerim kendin seç." "Teşekkür ederim." Biten sigarasını söndürüp salondan ayrılınca boş gözler ile etrafa bakmaya başladım ağladığım için gözlerime çöken ağırlık ile başımı koltuğun kenarına yaslayıp gözlerimi yumdum. Ne kadar süre öyle kaldım bilmiyorum ama bir anda gelen takırtı ile olduğum yerde sıçramıştım. Gözlerimi açınca sesin kurulan yemek masasından geldiğini fark ettim, tutulan boynumu ovarken baş köşede oturan ve beni izleyen adam ile yutkunmam gerekti. "Şey ,ben biraz yoruldum galiba ." "Olabilir." "Özü..." "Böyle şeyler için benden özür dileyip durma." "Peki." "Peki deyip durma." "Anladım." "Hay ben anlamanıda...." Yüzünü sıkıntı ile ovup ayağa kalktı ve yemek masasına kuruldu. Ben boş gözler ile ona bakarken onda neyi beklediğimi analamaya çalışır gibi bir hal vardı. " Davet mi bekliyorsun?" "Ne?" "Yemeğe gelmeyecek misin?" Bıkmış gözler ile bana baktı, bana komut vermek onu rahatsız ediyor gibiydi. "Beraber mi yiyeceğiz?" "Ayrı mı yemek istiyor sun?" Tek kaşı havaya kalkınca , kalkıp masa ya geçtim. "Hayır sadece , rahatsız etmek istemedim." "Rahatsız olsam seni buraya getirmem, şimdi yemeğini ye." Sessiz geçen yemek sonrası bir türlü rahat edemediğimi görünce, ve işleri olduğu için gelinlik seçtikten sonra beni eve göndermiş ti.
Devrim🖤🤍Dila Bu ikili çok fena olucak gibi ne dersiniz😘🤭 Uysal kızımızın biraz sert olması gerek , yoksa Devrim delirecek gibi🤭😄 Ama böyle de ayrı güzel olacaklar . Yeni bölüm geldi uzun uzun geldi güzellerim🤍 Desteğinizi esirgemeyin lütfen sizleri seven bir yazar🖤
|
0% |