@amine_queen
|
Akşam duşumu alıp tam yatağıma uzandım derken dışarıdan gelen yüksek sesler dikkatimi çekmişti, Hızlı bir şekilde üzerime ince bir hırka alıp dışarı çıktım . Kapımı açtığımda Ahlas ın odasının kapısı açılmıştı, bakışları bana kayınca kapısını çekip kilitlemişti.
"Bir sorun var sanırım?."
"Ben ilgileneceğim siz içeri geçin ."
Hızlı adımlar ile dışarı çıkınca bende merakıma yenik düşüp peşinden gitmiştim, Askerlerin egitim bölgesindeki kalabalığı görünce ilerleyip biraz uzaklarında durdum.
Ahlas öfke ile bağırınca ben bile yerimden sıçramıştım,
"Bu saatte ,ne bok olduda sesiniz kışlayı ayağa kaldırdı?!!."
Hepsi sus pus olmuştu, bir tartışma olduğunu anlayınca beni ilgilendirmediği için tam arkamı dönmüş gidecek iken ,bir anda birinin yere düşme sesi ile korkuyla o tarafa döndüm.
Yanlış anlamadıysam Ahlas bir askere yumruk atmıştı, sebebini anlamadığım için şaşkın bir şekilde onları izlemeye devam ediyordum.
"Şimdi , defolun gidin hepiniz. Cezanız ağır olacak . Özellikle senin Ali uzman."
Kükrer gibi konuşunca hepsi selam verip hızla uzaklaştı, yerdeki askeride yani Ali uzmanı da arkadaş ları kaldırıp uzaklaştırmışlardı.
Ahlas öfke ile dönüp hızla yanıma geldi,
"Ben size gelmeyin demedimmi?"
"Ben....sadece merak ettim."
"Burada sizlik bir mesele olmayacağına göre , merak etmeniz gereken birşey yok."
"Ali ye neden vurdun?, bir şey demediki o."
Kaşları mümkünmüş gibi daha fazla çatılınca , dilimi tutmadığım için kendime sövmüştüm.
"Dediğim gibi sizi ilgilendirmez , şimdi lütfen odanıza geçin."
Bu sefer kaşlarını çatan ben olmuştum, içim doluydu zaten ona karşı içimi dökmenin tam zamanıydı.
"Didem olsa cevap verirsin ama ben olunca lafı ağzıma tıkıyorsun!!"
"Ne , saçmalıyor sunuz?!"
" Yeter Ahlas benimle dalga geçer gibi hareket etme, bir iyisin bir kötüsün ben anlamıyorum seni. Derdin ne senin!"
"Benim hiçbir derdim yok , siz yorgunsunuz sanırım bir dinlenin kendinize gelin."
"Ben kendim deyim Ahlas , yeter bana salak mumamelesi yaptığın. Dengesizin tekisin."
"Bağırmayın!"
"Bağırmıyorum."
Öfke ile saçını karıştırıp derin soluklar aldı.
"Geç oldu , uyum alıyım."
"Kaçacak mısın?, Ahlas ben yoruldum . Senin gel gitlerinden çok yoruldum, lütfen bir karar ver artık . Sana karşı olan duygularımın farkındasın ve bunun seni rahatsız ettiğinin bende farkındayım. Eğer sende.... Yani bana karşı bir şey his..."
"Hayır, sana karşı beslediğim tek şey saygı. Fazlası yok."
Duyduğum sözler kalbime hançer gibi saplanırken, belirsizliğin kalkması iyi olmuştu. "A..anladım, sadece merak ediyorum Didem den mi hoşlanıyorsun?."
Cevap vermeyince başımı kaldırıp ona baktım boş bakan gözleri canımı daha fazla yakınca yutkunup yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.
"Boşver , merak sadece . Ben daha fazla seni rahatsız etmeyeyim iyi geceler."
Arkamı döner dönmez akan gözyaşlarıyla odama nasıl vardığımı hatırlamıyordum, kendimi yatağa atıp sabaha kadar ağlamıştım.
Sabah kimseye görünmemeye özen göstererek direkt kampa geçmiştim, Berra ile karşılaşınca ona olayı özet geçerek anlatmıştım. Sinirlenip söylense de haksız olduğumuzu hatırlatıp konuyu kapatmıştım. Bir kaç gün boyunca rutin işler ile geçmişti Murat han ile Yağız durgunluğu mu fark etsede bir sey dememişti ikiside .
Yine klasik bir gündü son günlerde yaptığım gibi akşam yemeğini es geçip uyumak için kendi odama geçmiştim. Ama çalan kapı ile of layıp ayaklanmış tım,
Kapıyı açtığımda günler sonra göz göze gelince hemen bakışlarımı kaçırmıştım.
"İyi akşamlar ,komutanım sizi alıp yanına gitmemizi istedi."
"Geliyorum."
Hırkamı alıp onu takip etmeye başladım, babamın odasının kapısı nı çalıp geçmem için bana yol vermişti. Babamın asık yüzünü görünce haberi almış olduğunu anladım.
"Gelin çocuklar."
Ben oturunca babam Ahlas a da oturması için işaret etti.
"Bir sorun mu var baba?"
"Bilmiyorum kızım , bende onu öğrenmek için sizi çağırdım."
Babamın yüz ifadesinden anlamıştım herşeyi öğrendiğini,
"Neyi , baba?"
"Tain ini istemişsin kızım?"
"Evet baba , size daha fazla yük olmak istemiyorum."
Gözlerimi kaçırınca Ahlas ın tuhaf bakışlarına yakalanmıştım.
"Beni ne kadar üzdüğünü bir bilsen yavrum."
" Baba , hem biraz farklılık olurdu."
"Emin misin kızım?"
" Evet baba hem yalnız olmayacağım zaten Emre ile Kenan da olacak."
"Kenan ı iyi çocuk ta, o Emre züppe nin teki."
"Baba!?"
"Hiç baba filan deme."
"Öyle deme baba , sadece biraz havalı o kadar."
"Her neyse."
"Hem sende dedin Kenan iyi diye . O idare eder Emre yi."
"Peki kızım öyle olsun şimdilik, eğer için rahat etmez ise geri gelirsin."
"Tamam baba."
"Ahlas evladım sende kusura bakma , lafa daldık. "
"Estağfurullah komutanım."
"Oğlum ben seni Efnan giderken götürsün diye çağırdım."
Kaşlarımı çatıp babamın ne dediğini anlamaya çalışınca , gülümsedi .
"Sen neden bırak mıyorsun baba?"
"Ben Yurt dışında olacağım kızım, acil işim çıktı."
"Ne?!, ne zaman peki?"
"Bugün gece gitmem gerek , uzun sürebilir bu yüzden ikinizi çağırayım dedim."
"Ee Ahlas evladım benim bu güzel kızıma biraz daha katlanır mısın?"
"Siz nasıl emrederseniz ."
"Tamam o zaman , siz şimdi gidin bende son hazırlıklarımı tamamlayayım."
"Emredersiniz."
"Kolay gelsin baba."
Masanın etrafında dolanıp babamın iki yanağını da sıkıca öptüm.
"Kerata seni." Dedi gülerek.
Tekrar öperek hızla Ahlas ile beraber oda dan çıktım.
Babamı o gün geç saatler de gönderdik ten sonra bende eşyalarımı yavaş yavaş toparlamaya başlamıştım. İki gün sonra Ahlas beni havaalanına bıraktığında onun ile vedalaşmak bayağı zor olmuştu ama ikimiz içinde en iyisi buydu, Berra bana küsse de gideceğim için dayanamayıp sarılarak gözyaşı döktü. Ankara ya geldiğim de Lise de beraber okuduğum Emre ve Kenan beni karşılayıp evime yerleşene dek yalnız bırak mamışlardı.
1 Ay Sonra
Bir süre sonra sevsem de artık beni çok yıpratan gönüllü işimi bırakıp Kenan ın ısrarı ile onun şirketinde onun sekreteri olmuştum.
Dosyaları toparlayıp patronumun yani Kenan ın odasına geçtim, toplantısı olduğu için masanın yanın daki koltuklara oturup onu beklemeye başladım. Aradan geçen yarım saatin sonunda kapı açıldı ve yorgunluğu gözlerinden akan Kenan beni görünce gülümseyip yanıma oturdu.
"Sen demi buradayın?."
" Dosyalar vardı , imzalaman gerek."
"Sonra hallederim."
"Çok yoruldun değil mi?"
"Evet, başım çatlayacak."
"Masaj yapmamı ister misin?"
"Yorulma, geçer şimdi."
"Hadi kat başını dizlerime ," Yüzünde tatlı bir gülümseme ile bakınca elimle dizime vurdum. "Hadiii."
Başını dizlerime katıp koltukta uzanınca hafif bir şekilde masaj yapmaya başladım, gözleri anında huzurla kapanınca ellerini karnında birleştirip yüzünü yukarıya doğru çevirdi.
"Teşekkürler, küçük hanım."
"Rica ederim , Büyük bey "
Lise ye geçtiğimizde ki ilk tanışma anımız daki konuşma aklımıza gelince ikimizde gülümsemiş tik.
Kenan tam uykuya dalmak üzere iken birden kapı açıldı, kapıyı çalmayı bilmeyen tek kişi Emre olduğunu bildiğimiz için hiç tuhafsamadık.
Emre bizi görünce yüzüne yalandan öfkeli bir ifade yerleştirdi,
"Kenan ben bu kızı sana masör olarak mı verdim hı?, seni Asım amca ya ispiyonlarsam tıkar seni içeri haberin olsun."
"Sessiz ol Emre , çok yorgun ve başı ağrıyor."
Emre karşımızdaki tekli koltuğa yayılıp gözlüğünü sitemkar bir şekilde gömleği ne taktı.
"Aaah,ah biride bizi şöyle düşünmedi. Benim günahım ne Efnan."
"Abartma Emre ikinizede aynı değeri verdiğimi ve benim için ne kadar kıymetli olduğunu zu biliyorsun."
"Demek ki Ken....."
"Beynimi siktin lan bir sus, zaten toplantıdan başım davul gibi oldu."
Kenan önümde küfür etmemeye dikkat ettiği için bir an şaşırmıştım, o da fark edince başını ovarak kalkıp oturur pozisyona geçti. Öfkeli gözlerini Emre ye çevirse de Emre hiç oralı olmadı.
"Ayıp ama Kenan cığım."
"Sus Emre sus, Efnan kusura bakma bu dangalak yüzünden ağzımdan kaçtı."
"Önemli değil, daha iyi misin?"
"İyiyim , sağol."
"Rica ederim."
Emre telefonla birini aradıktan sonra başka bir çalışan ona bir kaç evrak getirmişti, Kenan kadar olmasa da Emre de yorgun görünüyor du ama işlerini bitirmek için tekrar dosyalara gömülünce onlara kahve yapıp bıraktım.
Ve kendime de bir tane alıp Hemen Kenan ın yanındaki odama geçip dinlen mek için yerime kuruldum.
Saatim dolunca eve gitmek için odamdan çıkıp stor perdesi açık olan camdan Kenan ile Emre yi kontrol ettim hala çalıştıklarını görünce sessiz sedasız inip kendime bir taksi çağırdım. Kenan inatla beni evden alıp bıraktığı için arabam evde kalmıştı , eve vardığımda ılık bir duş alıp tam uzanacak iken telefonumun sesi kulaklarıma doldu. Ekran da Murat han yazısını görünce yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. "Efendim."
"Yeng...aman Efnan selam, nasılsın?."
"İyiyim teşekkür ederim sen nasılsın ?"
"Hiç iyi değilim."
Bir an içime ufak bir korku yerleşince yerimde doğruldum. "Neden birine bir şey mi oldu?"
"Evet."
"Murat han ne oldu söylesene?!!"
"Daha ne olsun , unuttun be bizi Ankara ya gidince."
Korkudan kalbimde olan elimi indirip derin bir nefes aldım.
"Deli sin sen Murat han , yüreğime inecekti."
"Niye , haaaa sen şey için panik yaptın. Korkma Ahlas komutanım iyi."
Bu çocuk ne ara bu kadar açık sözlü olmuştu??
"Ne alakası var canım ben babam için endişelendim."
"Ha yani sen şimdi Ahlas komutan ı hiç merak etmedin öyle mi?"
"Hayır."
"Ben şimdi Ahlas komutan Ankara ya bir iş için geldi desem merak etmezsin öyle mi?"
"Ahlas buraya mi geldi?!!"
"Boşver , zaten merak etmiyordun."
"Off Murat han , tamam merak ediyorum hadi söyle."
"Neyi?"
"Ahlas burada mı?"
"Bilmem orada mı?"
"Murat Hannnnn!!"
Bir anda yükselince telefondan Yağız ile Murat han ın gülüşünü duydum , telefonu Murat han dan kapan Yağız sayesinde derin bir nefes aldım .
"Naber Efnan?"
"İyiyim Yağız sen nasılsın?"
"Bizde iyiyiz, yani ben ve Berra ."
Biz demesi içimi sımsıcak ederken Berra adına çok mutlu olmuştum Yağız gibi ince ruhlu bir adama denk geldiği için.
"Daha iyi olun, siz hep iyi olun Yağız."
"Sen Murat han a bakma , seninle uğraşmak tan zevk alıyor dangalak."
Murat han ile anlaşsam da Yağız dan bir tık çekiniyorum ve ona Ahlas ı nasıl soracağımı bilememiş tim.
"Anladım, şey Yağız."
"Ahlas komutanım Ankara da , bir görev için gönderdiler . Eğer denk gelirseniz şaşırma yani."
"Neden denk gelelim ki?"
"İlerde anlarsın, hazırlıklı ol diye haber verelim dedik."
"Teşekkür ederim, Berra ya selam söyle. Gerçi onunla sürekli konuşuyoruz am olsun sen yine de söyle hadi bay bay."
"Görüşürüz Efnan." "Görüşürüz yengem."
Murat Han'ın dediği ile bir an duraksadım,ilk defa cümlesini tamamlamıştı kalbimi ne kadar çok acıttığını bilmeden. ..........
Akşam yapılacak olan iş yemeği için tüm hazırlıklar tamamlanınca bende şirkete getirdiğimi elbisemi odamda giyip hazırlan mıştım ,
"Efnan hazır mısın?"
"Geliyorum."
Kenan ı ve Emre yi bekletmemek için çantamı alıp hızla oda dan çıktım. İkisi de beni görünce baştan aşağı süzüp dudak büktüler.
"Güzel olmuş mu?"
"Fazla güzel olmuş, sen bizim başımıza bela olacak sın."
"Sizde çok yakışıklı sınız."
Şirkette ki çalışanların bana olan kıskanç bakışlarını aldırmadan ikisinin koluna girip ilerlemeye başladım.
Tüm çalışanların ve başka şirket başkan ve üyelerinin de katıldığı büyük davet salonuna gelince Emre kızlar la ilgilenmek için hemen kaçmıştı.
Ben Kenan ile beraber masada yapılacakları konuşurken yanımıza kırk lı yaşlarda bir adam ve genç bir bayan geldi.
"Merhabalar Kenan bey."
"Merhaba Muhsin bey."
"Yanınızda böylesine güzel bir bayan görünce selam vermeden geçmek istemedim."
Refleks olarak bir adım Kenan a yaklaşınca Kenan da yanımda olduğunu belirtmek için elini belime attı.
"Merhaba ben elif."
Genç kız elini bana uzatınca başımı sallamak ile yetindim. "Efnan memnun oldum."
"İsminiz ne kadar güzel Efnan hanım."
"Teşekkürler."
Zorla gülümseyip önümdeki içecek ten bir yudum aldım. Son kaçırılma olayından sonra yabancı erkekler beni korkutur olmuştu , bakışları dahi nefesimi daraltıyor du.
"Bizim biraz işimiz var lütfen kusura bakmayın."
"Olur mu öyle şey, gece uzun yine sohbet ederiz. İyi geceler."
"İyi geceler Muhsin bey."
Kenan vücudumun kasıldığını fark etmiş olmalı ki elini belimden çekip koluna girmem için uzattı, ona tutunup herhangi bir masya geçtik. Masa daki genç kadını görünce gözlerimi kapatıp açma hissi duydum,
Didem??, onun ne işi vardı bu davette?
Kenan ona selam vermek için elini uzatınca beni gören genç kadın hiç de şaşırmış gibi değil di.
"Merhaba Efsun hanım....Efsun du değil mi ?"
"Evet, yanlış hatırlamıyorsam sizde Kenan bey siniz."
"Evet Kenan Ahrizoğlu."
"Bu hanım efendi kim?"
Ben hala şaşkın bakarken bir anda elini Didem in beline atıp gülümseyen adam görüş alanıma girdi, işte o zaman asıl şoku yaşamıştım. "Hayatım ?"
"Aşkım bak burada kimler var."
Bakışları bizi bulunca anlık bir duraksamadan sonra oda kendini toparlayıp elini Kenan a uzattı. Onunla tokalaştıktan sonra bana elini uzatsa da hala kendime gelemediğim için bir tepki vermemiştim.
"Efnan, güzelim."
Kenan endişe ile elini yanağıma katınca derin bir nefes alıp gülümsedim, orta da bir oyun vardı ve ben onu bozmamalıydım. Yağız ın dediklerini hatırla Efnan.
Elimi Didem e uzattım. "Efnan ben, memnun oldum."
"Bende memnun oldu."
Ahlas a dönünce titrememesi için dua ederek elimi ona da uzattım. Elini elimde hissedince yutkunma ihtiyacı hissetmiştim.
"Memnum oldum Efnan hanım, bende Aras."
"Memnun oldum Ah..Aras bey."
Az önce tanıştığımız Muhsin denen herif yanımıza gelince yine nefesimin daraldığı nı hissetmeye başladım, aklıma kötü anlarımıbgetiren iğrenç bakışları fazla rahatsız ediciydi.
"Ben bir makyajımı tazeliyeyim."
"Bende size eşlik edim."
Didem de peşimden gelirken hızla lavaboya ilerledim, içeri girer girmez elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım.
"Efnan canım , ben ve Ahlas ın gizli ve çok ciddi bir görevi var lütfen hata yapma olurmu."
Uyuz Didem bir şeyler söylense de onu duyabilecek halde değildim elimi boynuma atınca gözlerini kısarak bana baktı,
"Sen iyi misin?"
"N.....nef...e.s "
Dışarı çıkmam gerekiyordu, lavabonun kapısını açıp kendimi dışarı atsam da yetersiz gelmiş ti çıkışa doğru dönünce karşım da bir Ahlas görmeyi beklemiyordum. Koşar adım yanından geçerken Didem in panikleyerek konuştuğunu duydum.
"Ne oldu?"
"Birden böyle oldu, yemin ederim ki ben birşey yapmadım."
"Git içerdekileri oyala ben geliyorum."
"Ta..tamam."
Dışarı çıktığım da derin bir nefes almayı becersem de gözlerimin dolmasına engel olamamıştım.
"Efnan hanım."
Uzaktan sesini duyunca gözlerimi silip derin nefesler almaya devam ettim, yanıma gelince kolumdan tutup bir aracın arkasına çekti beni. "Didem bir şey mi dedi?!"
Başımı hayır anlamında salladım. "Ne oldu o zaman , neyin var?"
"Ba..na b..baktı."
"Kim?"
Kaşlarını daha çok çatıp bir adım daha yaklaştı,
"O adam , Muhsin adı sürekli b...bana bakıyor. Çok kötü his... hissediyorum."
"Tamam , sakin ol sen bir daha bakmaz sana söz veriyorum."
Başımı tamam anlamında sallasam da gözyaşlarımın tekrar akması na engel olamamıştım. Tam bana sarılmak için hamle yapacaktı ki Kenan ın bana seslendiğini duydum, aracın arkasından çıkıp olduğum tarafa doğru gelen Kenan ın yanına doğru ilerledim.
"Buradayım."
"Merak ettim, nere..... Efnan ne oldu neden ağladın?"
"Bir şey yok iyiyim."
Ahlas yanımıza gelince Kenan değişik değişik baktı ona.
"Siz berabermiydiniz?"
Ben cevap vermeden Ahlas konuştu, "Dışarı çıkmıştım Efnan hanımı böyle görünce yardımcı olmak istedim."
"Anladım, sağolun Aras bey."
Kenan elini belime atınca gözlerim istemeden Ahlas a kaymıştı, çenesi mi kasılmıştı bana mı öyle geldi.
"Eğer istersen eve gidelim güzellik, ne dersi?"
"Hayır , o kadar hazırlandık sunum için."
"Efnan, Kenan."
Bize doğru gelen Emre birden seslenince hepimiz ona doğru döndük.
"Ne oldu, kayboldunuz?" Dedi Emre endişe ile.
"Efnan kendini iyi hissetmiyor Emre , sen sunumu yapsan olurmu biz eve gidelim."
"Olur da, ne oldu ki güzellik?"
" Bir şey yok , ama Kenan a anlatamıyorum."
"Kenan gidelim diyorsa gidin."
"Peki."
Sessiz bir şekilde bizi izlemeye devam eden adam a bakınca onunda bana baktığını fark ettim, yanlış bir şey yaparken yakalanan çocuklar gibi bakışları mı kaçırıp Kenan a döndüm.
"O zaman size iyi eğlenceler Aras bey , biz gidelim." Dedi Kenan elini uzatarak.
Ahlas Kenan ın elini sıkıp başını salladı.
"Sağolun Kenan bey, tekrar dan geçmiş olsun Efnan hanım. Bende eşimi bekletmeyeyim."
Eşim deyince içimde bir yerin acıdığını hissettim , belki şimdi rol olabilrdi ama ilerde gerçek olma ihtimali canımı sıkıyor du.
"Bekletme." Dedim sessizce ama Ahlas duymuş gibi huzursuzca yerinde kıpırdan dı.
"Hadi gidelim Kenan ." Diyerek Kenan ın koluna girip ilerlemeye başladım.
Kenan beni evine götürmek için çok ısrar etse de kendi evime geçip dinlenmeyi seçtim, güzel bir duş alıp üzerime şort ve krop tarzı bir uyku takımı geçirdim . Aklımı dağıtmak için kendime bir film açıp izlemeye başladım,
Geçen iki saatin sonunda koltuğun üzerine kıvrıldım, gözlerim yavaş yavaş kapanırken kapı çalmıştı. Uykulu halimle kalkıp kapıyı açtım, Emre Kenan dan kaçmak icin bu saatte geldiği oluyordu nadir de olsa .Ona bakmadan tekrar koltuğa uzanıp uykuma devam ettim.
Bir kaç dakika sonra Emrebnin beni kaldırıp yatağıma taşıdığını hissettim, normalde gidip yatağıma çökerdi bugün başına bir şey mi düştü bu çocuğun.
Burnuma gelen koku ile kedi gibi mırıldanıp boynuna sarıldım, "Emre parfümün çok güzel kokuyor , aynı Ahlas gibi. Parfümünü senden çalacağım."
Güldüğünü işittim.Uyku halimle saçmaladığımın farkında değildim, beni yatağa bırakınca gözümü hafif aralamasam beni Ahlas ın taşıdığını bile analamazdım. Her zaman ki gibi kaşlarını çatmış bana baktığını görünce güzel bir rüya da olduğumu düşündüm,
"İnsan rüya da bile sinirli olur mu ama yaaaa."
Söylenip başımı yastığa gömdüm, "Emre senin evinde mi kalıyor?!"
Dedi rüyam daki kıskanç Ahlas, ben bu Ahlas ı daha fazla sevmiştim sanki "Hıhım , bazen."
"Sebep?"
"Kenan dan kaçıyor ?"
Ahlas anlamaz bir şekilde bana bakınca kıkırdayıp onu kolundan tuttum, ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi bakarken birden yatağa çekmemi beklemiyor olacak ki boşluğuna geldiği için vücudunun yarısı üzerime denk gelecek şekilde yatağa düştü.
"Ben bu Ahlas ı daha çok sevdim, hem kıskanç hem daha tatlı. Emre de bir işi batırınca yanıma kaçıyor Kenan onu öldürmesin diye oldu mu."
"Ef..."
Rüyam bozulmasın diye konuşsun istemedim, çünkü uyanmak istemedim.
Rüya olduğu için sakıncası olmaz diye dudağına ufak bir öpücük bıraktım ve ona daha çok sokularak boynuna sarılıp uyudum.
Rüya da bir daha uyumak tuhaf gelse de . ......
Sabah uyandığımda yerimde esnedim ve gördüğüm güzel rüyanın etkisi de olmalı ki üzerimde bir an Ahlas ın kokusunu hissetmiştim.
Emre gitmiş mi diyerek odaya baktığımda şaşırmıştım, normalde ortalığı toplamadan giderdi ama bu sefer koltuk filan hiç ellenmemiş gibiydi.
"Bu çocuğa birşeyler oluyor kesin, beni yatağıma taşımalar ortalığı toplamalar. Hiç hayra alamet değildi"
Kahvaltımı yapıp , hazırlandım ve şirkete gittim gün boyu çektiğim güzel uykunun sonucunda ve tabi rüyanın etksi de büyüktü, sürekli sırıtarak dolandım ortalıkta.
Emre yi Kenan ın odasından çıkarken görünce hızla yanına gittim, "Emre bey?"
Şirket te bey , dışarda Deli Emre :-D
"Efendim Efnan?"
Yanında yürüyerek ona eşlik etmeye başladım.
"Senin başına bir şey mi düştü?"
"Hayır, o nerden çıktı?"
"İlk defa yatağıma çökmedin ve ortalığı toplayıp evden çıkmış sın."
"Ne?"
Emre ne dediğimi anlamaya çalışır gibi bakınca , içimden düşündüğüm şey olmasın diye hatim indirecektim.
"Sen dün neredeydin?"
"Sunumdan sonra eve geçtim, ben hiç bir şey anlamadım Efnan ben ne zaman sana geldim de ortalığı toparlayıp çıktım?"
"Ben de diyor dum rüya mı gördüm diye demek ki rüya imiş, Gerçeğini görürüm inşallah."
Durumu toparlama ya çalışarak sırıtınca Emre de gülüp başını iki yana salladı, asansör gelince saçımı karıştırıp asansöre bindi ve gitti.
"Hayır!"
Birden çığlık atınca yanımdan geçen kızların korkmasına sebep olmuştum, Ahlas gerçekten gelmiş miydi?, rüya değildi o zaman hiç bir şey. Sabah üzerimdeki kokusu da gerçekten ona aitti, ben onu yatağa çektim ve öptüm. Öptüm mü?!!, sevineyim mi üzüleyim mi bilememiştim ama rezil olduğunu düşünürsek Üzül sen Efnan üzül.
Düşük bir ihtimal ama Ahlas ile bir daha denk gelirsek ben onun yüzüne nasıl bakacaktım?, gerçi uykulu olduğum için anladığımı bilmeyecek ti bu yüzden bir sıkıntı olmazdı herhalde.
Offff Efnan off, seni istemeyen adamı resmen yatağa attın, söylediğim şeye utanarak gülüp odama geçtim. Akşam eve varınca beynimin erimesine sebep olabilecek kadar düşündüğüm için Babamı arayıp biraz dikkatimi dağıttım, güzel bir duşun ardından uzanıp kazasız belasız uykuma daldım. |
0% |