@amine_queen
|
Zaman o kadar hızlı geçiyor du ki Miraç a olan özlemim daha çok artıyordu, Babam sayesinde yeni görevime başlamıştım ve artık Tabur un içinde Ahlas bey olmadan geze biliyordum.
Babam bir toplantısı olduğu için bir hafta dır burada değildi birde gitmeden Ahlas efendiye tembih etmişti, onların belirlediği bölgeler haricinde bir yere gidemiyorum.
"Efnan.... Bir dursana ."
Duyduğum sesle başımı gelen güzele çevirmiş tim.
" Efendim ."
" Sabahtan beri sana sesleniyorum."
" Duymamışım."
" Nereye?,"
" Odama."
Yerinde huzursuzca kıpırdanma ya başlayınca derdini anlamıştım.
"Aslında Yağız ile Murat han ın yanına da uğrayacaktım gelmek ister misin?."
" Oluur."
Murat han ile Yağız burada Ahlas tan sonra tanıdığım ilk askerler di. Beni ilk gördüklerinde yaşadıkları şoku hatırladıkça gülüyordum.
Onları ilerde duran spor aletlerinde görünce hızla yanlarına ilerledim.
" Kolay gelsin Yağız."
Başını hızla çevirip ilk Yanımdaki güzel arkadaşım Berra ya bakıp hızla gözlerini bana çevirdi.
"Sağolun Efnan hanım."
Murat han her zaman ki gibi neşe dolu sesi ile biraz saçmalama sa da selam vermeyi başardı.
" Hoşgeldiniz yen....Şey yani Efnan, Efnan hanım."
"Hoşbulduk Murat han sana da kolay gelsin."
Yağız merakla sordu "Bir sorun yoktur inşallah."
"Yook Berra sizi özlemiş ondan geldik."
Berra gözlerini belertip bana bakmaya başlayınca Yağız da sırıtıp tek kaşını havaya kaldırdı.
"N..ne ben yok ,yani şey yapmadım. Öyle demedim ki."
Berra panik ile saçmaladığı' nı anlayıp kızaran yanaklarını gizlemek için başını yere eğdi.
Yağız da işine geldiği için onu daha da utandırmaya devam etti.
"Sizin gelmeniz' e ne gerek var haber verin biz geliriz, siz özleyin yeter ki."
Berra daha da kızarıp sağa sola bakmaya başlayınca içimden kahkaha atmaya başladım. Murat han da benim gibi iki aşığı izlerken sadece gülüyor du.
Murat han sırıtarak "Yeng...Aman Efnan hanım sizden çok güzel çöp çatan olur varya."
" Sağol Murat han , sevenleri kavuşturmak sevaptır sevap."
Berra kolumu cimcikleyince küçük bir çığlık attım. " Deli misin ya ne yapıyorsun Berra?"
" Ben sana göstereceğim deliyi yürü gidelim ." Kulağıma yaklaşıp fısıldayarak "Yağız a rezil oldum bak nasıl bakıyor bana, seni öldürücem Efnan."
Berra ya sinsi bir gülüş atıp çocuklara döndüm. "Berra nında dediği gibi bir daha ki ne seni ,pardon sizi çağırır hadi bay bay."
Berra tıransa girer gibi donup kalınca koluna girip onunla beraber yanlarından uzaklaştık, biz çok ilerlemeden Yağız ın kahkası kulağımıza ilişince Berra kendine gelip kırmızı görmüş boğa gibi bakmaya başladı.
Koşarak ondan uzaklaştım,arkamdan geldiğini görünce daha hızlı koşmaya başladım Berra yerinde durup sinirle ayağını yere vururken gülerek hem ona bakıp hem kaçmaya devam ediyordum.
Başımı duvara çarpıp yere düşünce burkulan bileğim yüzünden acı bir çığlık attım.
Çarptığım duvar hareket edince bileğimi tutup dolu gözlerle baktım, meğerse duvar bizim koca ayaklı Ahlas mış.
"Önüne bak yürürken, daha doğrusu çocuk gibi koşarken."
"Sanki sen önüne bakıyorsun."
" Bana çarpan sensin."
Bileğimi tutup ayağa kalktım onun suratına bakmadan yanından tam geçecek iken önüme geçti , artık bana dokunma ması gerektiğini öğrenmişti.
"Bir bakayım müsade et."
Elini bileğime doğru uzatınca geriye doğru bir adım attım.
" Önüne bakmayan benim zaten bırak cezamı çekeyim."
" Yemin ederim imtihan sın ya , ne halin varsa gör ."
"Hem suçlu hem güçlü, sen varya tam bir ..."
Gözlerini kısarak diyeceğim şeyi bekleyince, söyleyecekleri mi yutmak zorunda kalmıştım.
"Ben tam bir ,ney?."
"Hiç ."
" Hiç?"
Tek kaşını kaldırıp bana doğru bir adım atınca , korkunca yaşadığım durumu kendime siper etmeye karar verdim.
"Sakın yaklaşma, bak ne.. nefesim dd.....daralıyor."
Hemen endişe ile geriye doğru adımladı, Başını iki yana sen iflah olmaz sın der gibi sallayıp geçip gitti.
Arkasından bakarken Berra nın sırıtarak yanıma geldiğini gördüm.
" Ne var?."
"Bu eniş...pardon Ahlas değil mi?."
Şaşkın bir şekilde Berra ya bakarken sinirle ufak bir çığlık atıp üzerine atladım. Şimdi o kaçıyor ben kovalıyor dum,
" Gel buraya."
" Bende diyordum bu Murat han niye bu kıza yenge deyip duruyor ."
" Öyle birşey demedi!"
" AA doğru o yeng... Dedi ahaahaha."
Berra kahakaha atarak kendi odasına doğru koşarken bizi gören bütün askerler şaşkın bir şekilde bakıyordu.
Nefeslenmek için durup hala kaçan Berra ya bakıp seni çok fena yapıcam bakışları attım. Benim durduğumu görünce bana öpücük atıp yavaşlayarak gitti.
Daha sonra bende kendi odama çekilerek akşam yemeğine kadar dinlenmiş tim. Sağ elimin bileği hala acıdığı için nasıl yemek yiyeceğimi düşünüp duruyordum.
Askerler ile aynı yemek hanede yemek yiyorduk ama görevlilerinin masaları ayrıydı, aklıma gelen sinsi plan ile zorda olsa tek elimle yemeğimi alıp Ahlasın odasına gittim.
Kapıyı çalma ma rağmen ses gelmeyince, kapıyı biraz aralayıp içeri baktım ama kimse yoktu, Ahlas' ın masasına yemeği bırakıp misafir koltuğu na kuruldum.
Ara dan yarım saat geçmesine rağmen kimse gelmeyince tablotu bileğime değmeden almaya çalışıyor iken birden kapı açıldı, Bir an korkup tabldotu yere düşürdüm. Gelen kişi Ahlas değildi, karşımdaki afet bana bakarken bende sinir ile yerdeki tabldot a bakıyordum.
"Kapı çalmak diye birşey var."
Sinirle söylenince genç kız beni hiç umursamadan geçip Ahlas ın koltuğuna oturdu. Şaşkın gözler ile onu izlediğimde gıcık bir şekilde sırıtıp bana küçümser bir şekilde baktı,
"Sana soracak değilim diii mi Ahlas cığımın odasına nasıl gireceğimi."
Kim olduğunu bilmediğim bu kız beni fazlası ile rahat sız etmişti bir de Ahlas cığım deyişi beni çileden çıkarmaya yetmişti.
"Kalk oradan oraya herkes oturamaz."
"Ben herkes değilim tatlım, döktüğün yemeği temizle ve çık."
"Sen kendini ne zannediyorsun."
"Off senin gibi bir çalışan ile muhattap olamayacağım."
"Ne?! Sen ne çalı...."
Bir anda ayaklanan kızın baktığı yöne bakınca gelen kişi ile içime su serpilmiş ti.
"Sürpriiiz, ben geldim."
Tiz sesi ile bağırıp Ahlas a sarılan kıza öfke ile baktım.
"Hoş geldin Didem."
"Yaaa ama bu kadar cık mı?, seni özledim demek yok mu?."
"Didem abartma istersen."
Didem denen uyuz yerine geçip oturunca Ahlas nedeni ni anlamadığım bir sinir ile önce kirlenen yere daha sonra bana baktı.
" Odamda benden habersiz ne işin var?."
Şaşkın bir şekilde ona baktım, neden sadece bana sormuştu bu soruyu?, Didem uyuzu na baktığımda güldüğü nü fark ettim.
"Şey...ben ..."
"Neyse, diyeceğin bir şey yoksa ."
Eli ile kapıyı gösterince içimde hafif bir burukluk hissettim. Eğilip tabldotu elimi aldım ama burkulan bileğimi kullanınca kısık bir inleme çıktı dudaklarımdan.
"Bırak ben çocuklara temizletirim."
"Ben hallederim."
Yanından gecerken yüzüne bakmadan kısık ses ile ondan özür dileyip oda dan çıktım. Daha fazla orada durmamak için yeri silme işini görevlilere bırak mıştım. ...............
Yavaş adımlar ile bahçede dolanır iken aklım hala iki gün önce yaşadıklarım daydı ,uyuz Didem hala gitmemişti ve Ahlas' ın dibinden ayrılmıyordu.
Nedeni ni bilmesemde bu canımı sıkıyordu ve bu durum Berra nın dahi dikkatini çekmişti.
Atış alanın daki kişileri görünce hızla arkama döndüm ama ne ara geldiğini anlamadığım arkadaşım koluma girip beni atış alanına sürüklemeye başladı.
"Berra ne yapıyor sun Allah aşkına."
" Atış yapacağız canım, ne yaptım sanki?."
"İnan hiç istemiyorum sen git."
"Asla!. Hem bak Yağız ile Murat han da orada onlar bize atış yaptırır."
"Off Berra."
"Yürüü."
Yağız ile Murat han bizi fark edince hızla yanımıza yaklaştılar, gözüm Ahlas ile atış yapma bahanesi ile ona sırnaşan Didem de olduğu için ne dediklerini anlamasam da başımı sallayıp selamlarını aldım.
"Efnan....EFNAN."
Berra bağırınca istemeden de olsa ona baktım. " Efendim?."
"Hadi Murat han sana atış yaptıracak."
"Ben yapmasam."
"Hadi ama Efnan ."
"Peki."
Hızla atış alanına geçince Ahlas ın gözü bize kaymış tı, Yağız Berra yı önüne alıp ona nasıl atış yapacağı nı göstermeyen başladı. Murat han elime küçük bir silah verip ne yapmam gerektiğini anlattı ve Yağız ın aksine benden üç adım uzaklaşarak arkam da tedbir amaçlı duruyordu.
Yağız ile Berra ya bakıp gülümsedim ve Murat hanın dediği gibi karşımdaki hedefe ateş ettim, kolum biraz sarsılınca Murat han eli ile omuzumu destek verir gibi tuttu,biraz cık bileğim sızlamış olabilirdi tabii. "Şimdi tekrar dene Efnan."
Tam atış yapacağım an Ahlasın belirip silahı elimden alması beni korkutmuş tu.
"Gel benimle."
Sert adımlar ile uzaklaşırken bana şaşkın gözler ile bakan Yağız la Murat han ve Berra ya göz ucuyla bakıp onu takip ettim.
Bizi duyamayacak ları ama görebilecekleri kadar uzaklaşıp bana doğru döndü,
"Buraya gelme menizi babanız özellikle tembihlemişti yanlış hatırlamıyorsam, ve siz gelmeyi geçin atış yapacak kadar babanızın sözünü dinlemiyorsunuz."
"Ben küçük çocuk değilim, bu benimle babamın arasında karışmaya hakkın yok."
Sinirle soluyup bir adım yaklaştı, "Baban seni bana emanet etti bu yüzden ben ne dersem o!."
"Ben küçük çocuk değilim , bana bağırma."
Bunu söylerken bağırdığı mı fark edince hafif öksürüp onun gibi bende sinirle bakışlarımı gözlerine diktim.
"Delirtme beni kadın ."
"Delir be adam delir."
"Efnaaan."
"Git o uyuza kes ahkamını bana değil."
Öfke ile bağırırken gözlerimin dolmasına engel olamamıştım.
"Yağız."
"Emredin komutanım."
"Derhal atış alanını boşaltın."
"Emredersiniz komutanım."
Bana atış yaptırmamak için herkesi kovuyordu, sadece o ve uyuz Didem kalacaktı. Buna asla izin vermeyecektim, onlar umurumda değil ama ben buradan kendi isteğimle ayrılırdım.
" Ben gitmiyorum."
"Ne demek gitmiyorum."
"Gitmiyor um kelimesinin anlamını bilmiyor musun ?. Git mi yo ruum."
Kükrer gibi bağırınca Didem kolunu tutup onu sakinleştirmeye çalıştı.
"Hadi gel bizde gidelim Ahlas cım, hem ben yoruldum."
Hala gözlerimin içine bakarak Didem ile konuşuyordu, ilk pes eden ben olmayacak tım.
"Sen git Didem ben buradayım."
Didem kovulunca istemeyerek de olsa diğerlerinin peşinden gitmişti.
Git gide heyecanlı ve gizemli olacak bu kitabı lütfen oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın canlarım.☺️ Sizleri seviyorum🥰
Oy ve yorum🤍🤍 LÜTFEN
|
0% |