@amine_queen
|
Şirketteki toplantılar çoğaldığı için bana da Kenan ın evrak işlerini halletmek kalmıştı, kendisi beni çalıştırmak istemese de yetişemediği için ona yardımcı oluyordum. Dosyaları kaşeleyip koşar adım Kenan ın odasına geçtim ben elimde kileri masaya indirecekken kapı birden açıldı içeri önce Kenan ve Emre daha sonra arkalarından Didem ve Ahlas girmişti. Ben donuk bir şekilde Onalra bakarken onlar koltuklara kurudular, Kenan kendi sandalyesine kurulup elimde kalan bir kaç belgeyi alınca kendime gelmiştim. "Yine yoruldun bugün" Kenan mahçup bir şekilde bakınca içten bir şekilde ona gülümseyerek, "Bu benim işim Kenan , yorulsam dahi.." "Sen yorulma, ben zaten bir tane daha sekreter alacağım." "Benden memnun değilsin yani.." Tek kaşımı kaldırıp ona yalandan kızınca gülümsedi. "Öhö öhö!. Sizde yan yana gelince dünya dan kopuyorsunuz" Emre yalandan sitem edince mecburen o yöne döndüm ama karşılaştığım manzara hiç hoş değildi, Ahlas ın öfkeli bakışlarımı desem yoksa Didem in onun koluna yapışması mı bilemedim. "Emre sen çok kıskançsın, neyse ben sizi yalnız bırakayım ." "Kalsaydınız." Ahlas ın bir den konuşması bizimkilerin dikkatinden kaçması mümkün olmadığını bildiğim için ilk Kenan ın ifadesine baktım ama gayet normal duruyordu. "Şey..ben gitsem daha iyi olur." Onu öptüğüm için hala utanıyordum, bu yüzden suratına bakmadan konuşuyordum oda durumu fark etmiş olmalı ki dudakları hafif kıvrıldı. "Nasıl istersen öyle yap Efnan rahat ol." Kenan ın sözleri ile kendimi hemen dışarı attım, Ahlas normalde yakışıklıydı ama takım elbise ile Afeti Devran olmuştu resmen. Oda da olan işlerimi halledip eve gitmek için asansöre bindiğimde tam kapı kapanırken biri elini araya kattı ,kapının açılması ile Ahlas büst gibi vücudu ile asansöre bindi. Ben nereye bakacağımı bilemezken beş dakikalık süre beş saat gibi gelmişti, kapı açılın ca arkamdan gelen adamı umursamadan şirketten çıkıp taksi beklemeye başladım. İki dakika sonra önümde bir siyah aracın durması ile kaşlarım ister istemez çatılmıştı, benden taraf olan camı açıldı Ahlasın yüzünü görünce yüz ifademi düzelttim . "Buyrun Efnan hanım gideceğiniz yere kadar bırakayım." "Yok... yani teşekkür ederim ben taksi çağırdım zaten." "Lütfen ısrar ediyorum." Dikkat çekmemek için ısrar etmeden bindim , ama elimi ayağımı nereye katacağımı bilemedim. "Nasılsın?" Sorusu ile derin bir nefes aldım , yüzüme minik bir tebessüm yerleştirip ona doğru döndüm. "Teşekkür ederim....siz nasılsınız?" "İyi diyelim iyi olsun." Ona siz diye hitap etmem hoşuna gitmemiş olacak ki kaşlarını çatmıştı, anlamlıydı benim tek bir olgu üzerinde hareket edeceğimi. Ya siz olacak ya da sen , bir o bir bu olmaz dı dimi ama. "Göreviniz ne zamana kadar?" "Bite ne kadar" Hadi ya nasıl aydınlattın şu an beni, buda uyuz Didem ile dura dura onun gibi olmuştu. "Gün olarak soruyorum." "Bende onu diyorum ya ne zaman biters o zaman gideceğim" "Anladım." Sinirle önüme dönünce bir anlığına bana baktığını hissettim. Kırmızı ışıkta durunca bana bakmaya başladı, başta görmezden gelsemde rahatsız bir şekilde yerimde kıpırdandım. Işığın yanması ile devam edip evime kadar geldik. Birden benimsediğim şey ile gözlerim büyüdü, daha önce de benim evime gelmişti ama adresi kim verdi bu adama? "Sen..aman siz evimi nerden biliyorsunuz benim?!" "Sen komutana atınca, oda konumu bana gönderdi tedbir amaçlı." "Babamda herşeyi size söylüyor." "Sınır dışında olduğu için olabilir mi?!" Haklı olduğu için birşey demeden araçtan inip kapıya yöneldiğimde camı indirip "Müsaitsen bir kahveni içerim." dedi Duyduğum şey doğru mu diye dönüp ona bakınca hafif gülümsedi, nefesimi kesen gamzeleri varken nasıl kovayım şimdi ben bunu. "Tabi buyrun lütfen." İkinci katta oturduğum için, ve kalbimin sağlığını düşündüğüm den merdivenleri kullanarak evime gelmiştik. Ahlas a oturma odasını göstererek kahve yapmaya mutfağa geçtim, kahveleri doldurduğum da kapıda olduğunu hissettim. Aramızda bir iki adım bırakacak şekilde arkamda durunca nefesimi tutmuştum resmen. "Su alabilir miyim?" "Seslenseydiniz ben getirirdim." "Yormak istemedim." Suyu ona uzattığım da ceketini çıkardığını yeni fark etmiştim, üzerine cuk oturan beyaz gömleği kırdığı kolu yüzünden kaslarını ortaya çıkarmıştı. Ona baktığımı fark edince çenesi kasılmıştı ben kupaları alıp önüme döndüğümde oda su bardağını bırakmak için yaklaşıp kolunu uzatınca tezgah ile arasında sıkışmıştım. Göz göze gelince bakışları dudaklarıma kaydı, elini yavaşça uzatıp kupanın birini alınca gidecek sanıp rahatlayacak iken kupa yı tezgaha indirip diğerini de aynı şekilde elimden kurtarmış tı. Kollarını iki yanıma koyup bana doğru eğilince yanaklarım yanmaya kalbim ise dörtnala koşmaya başladı sanki, bakışları ara da bir dudaklarıma kayıp duruyordu. "İlk öpücüğün benden olmasını isterdim ama sen benden hızlı çıktın." Yüzüm daha da kızarınca başımı eğmek zorunda kaldım,hatırladığım anlamıştı ve ben itiraz bile edememiştim. "Şey..ben..uy.." İşaret parmağını dudaklarımın üzerine katarak beni susturunca yutkunmak zorunda kalmıştım. "Ben tam bir hayvanım Efnan, sana olan hislerimi reddederek kendimi kandırıyormuşum, ve senden mahrum kalmışım. Beni affeder misin bilmem ama senden vazgeçmek gibi bir niyetim yok." Sözleri nefesimi keserken gözümden bir damla yaş aktı, dudaklarını gözyaşım ın üzerine daha sonra gözlerime bastırdı, ne diyeceğimi nasıl davranacağımı bilmiyordum. "Ahlas...." "Şöyle güzelim, ama ağlama." Rüyalarıma giren ânın gerçek olması inanılmaz bir şeydi, ona karşı kırgın ve öfkeli olsam da anın büyüsünü bozmak istemediğim için dolan gözlerimi silip gülümsedim. Ahlas ın bakışları gülümseme me kayınca ikimizde yutkunmuştuk. Yavaş bir şekilde yaklaşınca gözlerim refleks olarak kapanmıştı ve kalbimin durması na sebep olacak olan dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissetmiştim. Başta yavaş bir şekilde öpse de daha sonra bu zamana kadar ki tüm özlemini gidermek ister gibi sertleşmişti. Nefes nefese kalınca alınlarımızı birleştirip soluklandık "Efnan.." "Ahlas.." İkimizde birbirimize fısıldar gibi konuşuyorduk,. "Seni seviyorum komutan kızı." Hitap etme şeklinden dolayı kıkırdamama engel olamamıştım "Seni seviyorum Binbaşım."
Yağız'dan Ahlas ın kafasını bu denli dağınık olduğunu görmek benim de canımı fazlası ile sıktığı için onunla konuşmak için bir şeyler içmeye davet etmiştim, siparişleri verirken çalan telefonumu cebimden çıkarıp ekranda ki isme bakarak gülümsedim. "Berra arıyor değil mi , sırıttı ğına göre." "Ayıp ediyorsun Ahlas." "Aç hadi aç." Telefonu açıp kulağıma katınca duyduğum ses daha çok gülümse me mi sağlamıştı. "Efendim güzelim?." "Hayatım sen neredesin?, bir saatir seni arıyorum ben. Taburun hepsini gezdim ya." "Aradım ama ulaşamadım ben sana, biz Ahlas ile dışarı çıktık güzelim. Sende çalışıyor sun diye rahatsız etmek istemedim." "İyi bari , aşkıım." Cilveli konuşmasından bir şey isteyeceğini anlayıp küçük bir kahkaha attım, "Ne istiyorsun güzelim söyle?." "Ben sana aşkım deyince bir şeyim istiyorum hep....evet kendimizi kandırmaya gerek yok." Kendi kendine cevaplayınca kahkaha atmaktan kendimi alamadım. "Nasıl da kendini bilrmiş benim sevgilim." "Yağız madem teksiniz ...şey yapsana?" "Ney yapayım aşkım?" "Ahlas ile Efnan meselesini konuşsana , bizim kız ı diğer yamayamlar yerler yoksa Ahlas ta maal mal bakar." Deli dolu olan sevgilimin son sözlerini duydumu diye Ahlas a bir bakış atıp duymadığından emin oldum, "Konuşurum da, güzelim o sondaki hiç olmadı sanki." "Oldu oldu, hadi öpüyorum bay bay ve kolay gelsin sevgilim." Telefonu kapatınca Ahlas demli çayından bir yudum alıp bana döndü. "Senin bu sevgilinin ayarı yok Yağız ,Allah yardımcın olsun." "Duydun değil mi sana söylediğini?" "E yaanii." "Biraz deli dolu ama ,seviyorum be abi." "Belli oluyor, adını görünce gözlerin parladı." "Öyle....Sen ne zaman böyle olacaksın?" "Nasıl ?." "Abi ne inad ettin ama sende , Efnan ı nasıl sevdiğini hepimiz biliyoruz. " "Sevmiyorum ben Efnan ı falan!" Kaşlarını çatsa da adını duyunca bile gözleri değişmişti. "Didemi mi seviyorsun abi?" "Lan o nereden çıktı?" "Onu sevmiyorum bunu sevmiyorum , kimi seviyorsun sen?" "Kimseyi! , bak kafa dağıtmak için Tabur dan çıktık darlama beni!." "Ben seni düşündüğümden söylüyorum, burada iken sen varsın diye Tabur dan bir kişi ona yaklaşamıyordu.." "Uraz hariç!." "Burada Uraz orada Kenan mı dersin Emre mi dersin , çalıştığı yerdeki diğer herifler mi. Ona da sen karar ver." "Bir şey mi duydun lan sen?" "Yok da yakın da duyarız bu gidişle." "Yağız s****rim seni düzgün konuş." "Sakin ol abi niye gerildin ki sen?,zaten sevmiyordun." "Ankara daki göreve kim gidecek ti?, Emir yüzbaşı mı?" "Evet de ne oldu , sen ne yapacaksın?" "Ben gideceğim." "Ne?" "Kabül lan, seviyorum ben Efnan ı gidip görmezsem rahat edemeyeceğim." "Aslan abim bee." "Sus ama kafa mı ütüledin." "Kapattım ağzımı."
Artık kavuşun diyenlere özel bir bölüm oldu♥️🥰 Ahlas bey sonunda kabullendi ya bakalım bundan sonra nasıl olacak?, Uzaktan ilişkileri yürüyecek mi? Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen 🌸🌸🌸
|
0% |