Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Kaçırılma

@amine_queen

Boynumda hissettiğim ağrı beraberinde gözlerimi araladım, karanlık bir odanın içinde olduğumu fark edince panikle ayağa kalktım. Kapıyı açmaya çalışsam da kitli olduğu için pes edip tam yerime geçecek iken anahtar sesi ile bir iki adım geriye gittim.

Kapıyı şalvar lı ve bataklık yeşili renginde bir gömlek giymiş olan adam açmıştı, beni görünce iğrenç bir şekilde sırıttı.

"Demek kağmışsan ha"

 

"Benden ne istiyorsunuz?"

 

"Senden degil o baban olacağ ş****den bir alacağımız var."

 

Beni kolumdan tutup çekiştirerek salon tarzı bir yere götür dü ve oradaki sandalye ye oturtup bağladı,

dışardan bir erkek ve kız daha gelince gülerek hepsi karşıma oturup kendi aralarında konuşmaya başladı lar.

 

"Ben başlayayım."

 

Kız ayaklanıp önümde durunca ne yapacağını anlamayıp ona baktım,

 

"Sende bir kadınsın lütfen çöz beni , bana dokunmalarına izin verme."

 

"Kes be!,kadınmış."

 

Hemcinsim olduğu için bana yardım edeceğini düşünmem büyük bir hataydı.

Ellerini saçıma dolayıp başımı geriye doğru çekince acı ile inledim.

Oturanların iğrenç kahkahası odayı doldurmuştu.

Birden karnıma yediğim darbe ile kaskatı kesilmiştim ve o darbelerin daha ağırına maruz kalmıştım. Beni sırayla darp edip bayılacak hale getirdikten sonra ellerimi çözüp getirdikleri odaya tekrar kitlediler.

 

Ağrılarımın dinmesi umuduyla gözlerimi kapatıp biraz uyumak istedim....

 

Gördüğüm işkenceler yüzünden zaman kavramını neredeyse yitirmiştim, tahminen üç gün olmuştu burada olalı artık öldüreceklerini düşünüp beni bulmaları umudunu kaybetmek üzereydim.

 

Odamda köşeme sinmiş ağlarken birden kapı açılmıştı elinde bir bardak su ve kuru ekmek ile gelen adamı görünce korkuyla yerime sinmiştim. Bana ne verdiklerini bilmediğim için onları yememeyi tercih ediyordum , bu yüzden de dayak yiyip duruyordum. Adam ekmeği yere indirip tepeme dikilince başımı kaldırmadım, elini bana doğru uzatınca korku ile kollarıma başımı koruyarak önüme siper ettim,

 

"Korğma yav sende amma korğak çığtın ha."

 

"Ne olur vurma, çok acıyor."

 

"Vurmayacam ye hade şunları."

 

"İstemiyorum ."

 

"Neey!?"

 

Bir anda bağırınca dengesizleşen ruh halim yüzünden ağlayarak yerime daha çok sindim.

 

Birden kolumdan tutup beni savurunca daha şiddetli ağlamaya başladım, sesi duyan arkadaşlar ı da gelmişti.

 

"Ne oluyuur Mahmut?"

 

"Bu sü**** yemeğimizi begenmiy."

 

"Birağ acından ölsün."

 

"Yooğ ben biliyom ona ne yapacağımı."

 

Gözlerini bedenimde gezdirince deli gibi çığlık atmaya başladım , ağzıma vurunca dudağımın patladığını hissetmiştim beni yüz üstü çevirince debelenmeye başladım, her defasında daha sert vurup kollarım ı ve bacaklarımı tutmuştu giydiğim tişörtün arka tarafını yırtınca hem yalvarıp hem ağlıyordum.

 

Elini sırtıma deydirdigi an dışardan gelen silah sesleri ile irkilip ayaklandı, koşarak odadan çıkan arkadaşlarının peşinden oda gitmişti.

 

Ağlayarak kalkıp tişört ümü arkadan bağladım ve sırtımı görünmemesi için duvara yasladım.

Yaklaşan silah sesleri birde kesilmişti kapımın önünden birbirine değen metal sesleri gelince başımı bacaklarıma gömüp korkudan nefesimi tutmuştum,

 

Kapı zorlayarak açıldı ve gelen kişi bir iki adım atıp durmuştu, tekrar hareket edip önümde çöktüğünü hissettim, koluma dokununca çığlık atıp tekrar ağlamaya başladım.

 

"Dd...okunma..dokunmaaaaa."

 

"Şşşşşş sakin."

 

Duyduğum ses gerçekmi diye başımı yavaşça kaldırıp karşımda diz çökmüş olan adama baktım ağzımdan bir hıçkırık kopunca bu sefer sevinçten ağlamaya başlamıştım.

 

"Ahlas."

 

"Ben geldim sakin ol, kimse sana zarar vermeyecek."

 

"Çok acıyor ."

 

Küçük çocuk gibi dudaklarımı büzüp moraran kollarımı gösterdim.

 

"Geçecek, söz veriyorum bir daha kimse sana dokunmayacak."

 

Dokunmak deyince aklıma gelenle sinirle tırnaklarımı sırtıma geçirmeye başladım,

 

"Bana dokundu, dokundu bana pis elleri sırtıma değdi.."

 

Ahlas korkuyla ellerim i tutup kendime zarar vermemi engelledi daha sonra gözleri yırtılmış olan tişörtüme kayınca çenesi sinirle kasıldı.

Birden üzerindeki gömleği çıkartıp tişörtle kalmıştı,

 

"Sana bunu giydirelim olurmu?"

Başımı olur anlamında sallayınca kamuflajlı gömleği yavaş bir şekilde kollarımdan geçirdi,

arkasında hareketlenme olunca gelen askerlere baktım. Yağız mahcup ve suçlu gibi bakışlarını benden kaçırınca Murat hana baktım ama oda gözlerime bakmamıştı.

Onların bir suçu yoktu ama emanet konusunda bayağı hassas oldukları için kendilerini suçluyor olmalılardı,

Ahlas benden izin ister gibi bakınca kollarımı boynuna dolayıp beni taşımasına izin verdim. Araca beni bırakacak olunca kollarımı daha sıkı sardım onu bırak mayacağımı anlayınca koltuğa oturup beni kucağına çekti, başımı boynuna gömüp kokusuna karışan barut kokusu ile rahatlayarak gözlerimi kapattım...

 

Vardığımızda Ahlas dikkatli bir şekilde inip ilerlemeye başladı, Berra nın ağlama sesini duysamda başımı kaldırmamıştım. Babamın sesi kulaklarıma ilişti bu sefer,

 

"Güzel gözlüm, kızım."

 

"Komutanım izniniz olursa bir hastaneye götürelim."

 

"Yok oğlum sen onu odasına götür doktor oraya gelecek."

 

"Emredersiniz."

 

Ahlas dikkatli adımlar ile ilerlemeye başladı , odama gelince kapıyı dirseği ile açıp içeri girdi beni yatağa bırakınca ağlamaktan yanan gözlerimi ona diktim ama o ben hariç her yere bakıyordu.

 

"Sen dinlen doktor gelir biraz sonra."

 

Gidecek olunca elini tutup onu durdurdum.

 

"Gitme, korkuyorum."

 

"Kapıda olucam korkma."

 

"Gitme lütfen."

 

Gözümden bir damla yaş akınca, gözlerini yumup tekrar açtı.

Masamın yanındaki sandalyeyi çekip baş ucuma kadar getirdi ve oturdu.

Bu süre gözlerini etrafta gezdirip bana baktı bir an gözlerinin ne kadar güzel olduğunu fark ettim, toprak rengi gözleri beni hipnoz etmiş gibiydi utansam dahi bakışlarımı çekemiyordum.

Kapı çalınca ikimizde irkilmiştik, Ahlas kalkıp gelen doktor a kapıyı açtı babam da geldiği için geride durup bir süre bizi izledi. Muayenem bitince doktorum getirmeleri gereken ilaçları yazıp gitti, ve hastaneye götürülmem gerektiğini söyleyip onları tembihlemişti.

 

"Bundan sonra tek başına iş yapmak yok tamam mı güzel kızım."

 

"İstesemde yapamam baba."

 

"Sen inada binince herşeyi yaparsın kızım , neyse sen yat dinlen yarın seni hastaneye ben götürürüm."

 

"Yarın gitmesek, kendimi biraz toparlasam olur mu ?"

 

"Düşünürüm kızım , hadi yat dinlen bizde gidelim."

 

"Baba, şey ....Ahlas burada kalsa olurmu?, eğer bir işi yoksa ve kendi de kabul ederse."

 

Ahlas şaşkın şaşkın bakarken babamda bir ona bir bana bakıp gülümsedi.

"Kalsın , hatta yanından hiç ayrılmasın."

 

"Emredersiniz."

 

"Sağol baba."

 

Babam oda dan çıkınca Ahlas tekrar yerine oturup telefondan birini aradı.

 

"Berra seni merak etmiş,gelip görebilir miyim diye soruyor?."

 

Benle konuştuğunu anlayınca başımı olumlu anlamda salladım.

 

"Bacağından vurulduğunu gördüm..... O iyi mi?"

 

"İyi, sadece sıyırmış."

 

"Bana kızdın mı ?"

 

Bana bakıp kaşlarını çattı,

"Neden kızayım?, anlamadım."

 

"Başınıza hep bela oluyorum, arabada otursaydık böyle olmazdı belki."

 

"Bilemezsin, amaçları seni kaçırmak mış zaten. Fazla kalabalık larmış bu yüzden Yağız ile Murat han sana yetişememişler."

 

"Biliyorum , asla bana zarar gelsin istemezlerdi."

 

"Ama fazla dikkatsiz davranmışlar bunun elbet cezası olacak."

 

"Onlara kızma lütfen bize inmememiz gerektiğini söylediler ama ben dinlemedim, Berra da benim yüzümden yaralandı zaten."

 

"Kimse ye senin yüzünden birşey olmadı, ve eğer yaptıkları bu hatayı görmezden gelirsem ilerde daha büyük bir hata yapabilirler."

 

"Anlıyorum."

 

Kapı tıklayınca Ahlas tekrar ayağa kalkıp gelenleri karşıladı.

Berra dolu gözler ile gelip bana sarılınca kollarımı boynuna doladım.

 

Yağız ile Murat han kapının girişinde başları eğik bir vaziyette durunca üzülmüştüm.

 

"Yağız , bana kızdın mı yoksa?"

Yağız mahcup bakışlar ile bana bakıp hayır anlamında başını salladı.

 

"Benimle konuşmayacak mısınız?"

 

"Geçmiş olsun Efnan."

 

Her zaman neşeli sesiyle bizi mutlu eden Murat han fazla durgundu.

"Bir şey isteyeceğim sizden."

 

"Söyle ben halledeyim Efnan her ne istiyorsan."

Ahlas a başımı olmaz der gibi salladım.

 

"Murat han kalkmama yardım eder misin?, Yağız sana zahmet sende yastığım ı düzeltebilir misin?."

 

"Tabi."

"Tabi."

 

İkisi aynı anda cevap verip hareket edince Berra ile beraber kıkırdadık, onlar la biraz sohbet edip az da olsa rahatlama larını sağladım daha sonra onlar gidince Ahlas birinden dosyalarını isteyip benim masama kuruldu ve işine döndü arada bir beni kontrol ediyordu bense sadece onu izliyordum.

Yorgunluktan gözlerim kendiliğinden kapanınca kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

 

Yine aynı odada yatıyordum, kapı yavaş bir şekilde açılınca karşımda

bana dokunan adamı görmüştüm.

Bağırarak ağlamaya başladım ondan uzaklaşmak istiyordum ama sırtım duvara değince nefesimin kesildiğini hissettim.

"Nereye ha , benden kaçamazsın."

 

"Dokunma , bana dokunma ne olur."

 

Kolumu tutunca ağlamam daha da şiddetlendi.

 

"Efnan, kalk."

 

Ahlasın sesi uzaktan geliyordu sanki, yanımda olsun istedim.

"A..ahlas yardım et."

 

"Efnan güzelim uyan bak ben buradayım."

 

Ses daha yakından gelmeye başlamıştı . Adam bir anda kaybolunca nefes nefes e kalmıştım.

 

Gözlerimi açtığımda Ahlas yüzümü ellerinin arasına almış endişe ile bana bakıyordu.

 

"Geçti , ben buradayım."

 

Yanağımı silince ağladığımın farkına yeni varmış tım.

Beni oturur pozisyona getirip yanımda bana bir bardak su doldurup uzattı, suyu almadan kollarımı boynuna dolayınca kaskatı kesilmişti. Bardağı tekrar indirip incitmekten korkar gibi kollarını dikkatli bir şekilde bana doladı.

Bir süre öyle kaldıktan sonra kollarımı çözüp yaşlı gözler le ona baktım.

 

"Daha iyi misin ."

 

"Uykum var."

 

"Uyu sen,ben yanında beklerim."

 

Utanarak başımı eğip parmaklarım ile oynamaya başladım, nasıl bir tepki vereceğini bilmediğim için derin bir nefes alıp direkt söyledim.

"Yanıma uzanır mısın?"

 

"Nasıl."

 

Doğru duyup duymadığını tartar gibi bakıyordu.

"Uyuyamam ki tek başıma sen de yanıma uzan san , ben uyuyunca kalkardın."

 

Cevap vermeyince üzülerek ondan aslında ne kadar zor bişey istediğimi fark ettim.

"Neyse boş ver saçmaladım bir an."

 

" İkimiz sığmayız ki bu yatağa."

 

Doğrumu duydum diye bakan bu sefer bendim, melül melül ona bakmaya başlayınca beni biraz kenara çekip ışığı kapattı ve yanıma uzandı.

 

Yatağın tek kişilik olması işime gelmişti o sırt üstü uzanın ca bende göğsüne yatmış tım, vücudunun gerildiğini hissedince kalbim hızla atmaya başlamıştı.

Çenemi göğsüne yaslayıp toprak gözlerine baktım.

 

"Yatak küçük ya , sıkışma yalım diye şey yaptım."

 

"Ne yaptın?"

 

Gülünce çıkan gamzesi ne bakıp utançla başımı tekrar göğsüne yasladım, güldüğünü duyunca yanaklarımın yandığını hissetmiştim.

Kalp atışları nı dinleyerek hayatımdaki en güzel uykuya daldım.

 

 

 

 

Emeklerimin boşa gitmeyeceğine inanıyorum sizlere güveniyorum.

☺️☺️

Her zaman ki gibi sınır yok

Çünkü sizlerin güzel kalbi var.

Kıymetli oylarınızı için şimdiden teşekkür ederim sizleri seviyor um🥰🥰😘✓✓✓

 

Loading...
0%