@amineeminetek
|
Canımız çok sıkılıyordu. Çocuk gelişimi okumak ne kadar eğlenceli olsada biz sıkılıyorduk. Öğle arasında olduğumuz için tenefüs uzundu. Ne yapsak diye düşündükten sonra Mira'nın hocalara vermediği telefon geldi aklımıza. Sınıf boştu. Mira'nın kafasına vurup "lan gerizekalı senin telefonun varya bizi burada sıkılmaya mahkum ediyorsun"diyince bir anda aklına gelmiş gibi yaptı ve asmış olduğu çantayı açıp içinden telefonu çıkardı.
Telefonun kilidini açtı. Boş boş ekrana bakıyorduk. Mira bana bende Mira'ya bakıyordum. Nil ise ikimiz arasında gözlerini gezdirdi. Nil tekrar telefona dönüp tiktoğu açtı. Çünkü yapıcak başka birşeyimiz yoktu. Mira tiktoğa girdiğinde ilk reklam çıktı. Şu reklamlardan nefret ediyorum ne var yani çıkmasalar. 5 dakika boyunca boş boş insanların attığı tiktokları izledik.
5 dakikanın sonunda"off ben çok sıkıldım bu ne ya yokmu güzel birşey" diyerek bağırdım. Mira bana dönüp "Hera ne istiyon bacım yapcak birşeymi var" dedi. Haklıydı. Lanet olsun haklıydı. Ekrana dönüp bu mallıkları izlemeye devam ettik.
Bir video dikkatimi çekmişti. Bir uygulama vardı. Random insanlarla görüntülü sohbet ediyordun ve beğenmezsen geçiyordun. Bunu kesinlikle denemeliydik. Hızlıca Mira'nın elinden çektim telefonu yorumlara girdim. Kızlar bana şaşkınlıkla bakarken yorumlardan uygulamanın ismini bulup SS aldım. Bu yorumlar kısmını düşünen kişinin alnından öpebilirim şuan. SS'i kendime attım.
Telefonu Mira'ya verdim"yarın telefonumu vermiyecem bunu yüklerim gireriz beraber"dedim. Nil fikrimi beğenmişti ama Mira"ya yakalanırsak disiplin yeriz" dedi. Korkağın tekiydi dikkatli olursak birşey olmazdı. Sınıfımız yamyamlar grubu gibi olduğu için nerdeyse bütün tenefüsü yemekhanede getiriyorlardı.bu yüzden rahat olabilirdik. "Birşey olmaz dikkatli oluruz sen merak etme ablan halleder"dedim. Onlarda gülmekle yetindi.
Saate baktığımızda 10 dakika sonra zilin çalacağını görmüştüm. Mira telefonu çantaya attı ve bize döndü. Kısa bir sohbetin ardından zil çalmıştı. Evet bizim en kısa sohbetimiz 10 dkydı. Daha azı bizi bozar. Diğer dersleri işlemiştik. Artık çıkış saati gelmişti. Son ders zili çalınca dünyanın en mutlu insanı oluyordum nedense. Neden acaba? Kızlarla eşyaları topladık. Okulun çıkışına doğru yürüyorduk.
Çıkışa baktığımda babamı gördüm. Babamın şirketi vardı. Evet zengindik ve tekrar evet okul bizimdi. Zenginlik güzel şey. Babam 1 aylığına Londra'ya gitmişti. Bu yüzden özlemiştim babamı. Hemen babama doğru koştum. Babam her ne kadar hiperaktif bir çocuk veya genç olsamda hep bana ayak uydurmuştu ve bu sayede gençliğinden gram kaybetmemişti. Yakışıklıydı babam. Beni beklediği için koşuşumu görüp kollarını açmıştı bana. Yüzüm gülerek kollarının arasına girdim.
Kokusunu bile özlemiştim. Bir eli saçıma geldi. Seviyordum bu adamı. Kollarının arasından çıktım ve yanağını öptüm. Babamda gülümsüyordu artık. Kızlar bu sürede yanımıza ulaşmıştı. Babam onlara bakıp"kızlar nasılsınız"dedi. İkisi beraber "teşekkür ederiz Latif amcacım siz nasılsınız"dediler. Bunlar aynanda konuşmayı seviyorlar. Bazen kıskanıyorum nasıl yapıyorlarsa artık.
Babam biraz düşünüp gibi yapıp"bu akşam pijama partisimi yapsak"dedi. Evet koskoca iş adamı Latif karasoy pijama partisi yapıcaktı. İnanırmısınız evde kurtlar vadisi kitty pijama takımı bile var. Kızlar gülümsedi "olur Latif amcacım" dedi Mira. Nil "annemlere bir sorayım" dedi ve biraz ileriye gidip annesini aradı. Konuşması bittiğinde yüzü gülerken döndü ve bize gelirken" izin verdi" diye bağırdı deli dolu insanlardık. Havamız yoktu. Tabi gereken kişiler hariç. Babam "hadi o zaman" diyerek bizi arabaya yönlendirdi.
Eve geldiğimizde abur cuburları içeri taşıdık. Babam diğer ülkelerden poşetlerce abur cubur alıp getirmeyi severdi. Bizse yeni tatlar deneyeceğim için sevinirdik. Hemen içeri geçtik ben odama çıkıp kızlara giyebilcekleri rahat takımlar verdim. Evde onlar için misafir odalarımız vardı. Odalarına girip giymeye başladılar bende bir takım giyip aşşağı indim. Koltuğa kendimi attım.
Kızlarda yanıma gelmişti ama babam hala gelmemişti yukarı bağırdım"babaaa gelsene hadii" babam benim dediklerimi duymuş olucakki"geliyorum hemen siz birşeyler hazırlayın dedi. Kızlarla mutfağa geçtik. Ve kocaman tabaklar hazırladık. Yanınada buzlu kola ve içeri taşıdık. Merdivenlerden ses geliyordu. Babam aşşağı iniyordu. Babamı kurtlar vadisi kitty pijamalarıyla her gördüğümde gülesim geliyordu.
Kendimi tuttum ve koltuğuma oturdum. Saat 8 di ama izlediğimiz diziyi bugün bitirecektik o yüzden erken başladık pijama partisine. Dizi bittiğinde saat 1 di. Babam uyuya kalmış kızlar dizinin sonuna ağlamıştı. Bende yarısında uyuduğum için sonunu anlamaya çalışırken dizi bittiğinde pek birşey anlamamıştım. Ama olsun güzel diziydi. Babamı uyandırıp odasına gönderdim. Umarım merdivenlerden düşmezdi. Çünkü gözleri yarı kapalıydı ve öyle birşey yaşamışlığımız var. Babam sağ salim odasına girdiğinde tabak ve bardakları mutfağa götürdük. Sabah Nurten teyze gelip toplardı zaten buraları.
Hepimiz yarı açık gözlerle odaya gitmiştik çünkü bizimde uykumuz vardı. Odama girip yatağa yüz üstü attım kendimi bu şekilde uyuyamazdım ama kalkmayada üşeniyordum. En sonunda son kuvvetimle kendimi yorganın içine attım. Telefonum şarjdaydı. Uyumak için hazırdım ama sanki birşey eksilmiş gibi geliyordu. Biraz düşünürken aklıma uygulama indireceğim geldi. Onu unutmuştum. Hemen telefonumu aldım ve WhatsApp'a girdim Mira'yla olan sohbete girip uygulamanın ismini hafızama aldım az sonra unutucaktım hızlı olmam lazımdı.
Hemen app Store'ye girip uygulamanın ismini yazdım yüklemeye basıp telefonun ekranını kitledim. Telefonu yerine koyup arkamı dönüp yattım sabah kurardım uygulamayı. Zaten uykum olduğu için hemen uyumuştum.
Saat 7 ve benim başımda zır zır çalan bir alarm vardı nefret ediyordum şu alarmdan. Alarmı kapattım ve banyoya gittim. Suyu açıp yüzümü yıkadım. Dün sabah duş almıştım bugün üşendim duş almaya. Her gün hergün duşmu alınır. Hemen odama dönüp üzerimi giydim ve odadan çıktım.
Aşşağıdan sesler geliyordu muhtemelen Nurten teyze kahvaltı hazırlıyordu. Nil'in odasını tıklattığımda"hemen geliyorum" diye çığıran bir ses geldi. "Tamam" diye bağırdım bende. Yanındaki odaya döndüm yani Mira'nın odası. Kapıyı tıklatmadan odanın kapısı açıldı ve Mira "günaydın kızçem" diyerek yanağımı öptü. Bende onun yanağını öptüğümde babam merdivenlerden yukarı çıkıyordu. Hemen yanıma geldi. "Kıskandım hanımefendi hani bize öpücük"dedi.
Onun için sadece ben vardım. Kimseyle evlenmek istememişti. Üvey annem olsun istemiyordu. Ömrünün kalanı benleydi. İddasına göre evlenincede onunla kalmak zorundaymışım. Tabiki beni verirse. Hemen babamınyanağınıda öptüm. "Kıskanmayın beyefendi sizide öperim" dedim.
Babam gülümserken Nil apar topar odasından çıktı. Telaşlı gözlerle bize bakarak" geç kalmadık dimi kesin geç kaldık hepsi benim yüzümden" dedi üzgün bir ifadeyle. Hepimiz onun bu dediğine güldük hatta kahkaha attık. Babam "hayır geç kalmadık ama birazdaha burda durursak kalabiliriz" dedi. Hep beraber aşşağı masaya geçtik Nurten teyzeye teşekkür edip kahvaltı ettik.
Dışarı çıkıp babamın arabasına bindikten sonra okula doğru yola çıktık. Okula geldiğimizde babam yanağımdan öptü ve "iyi dersler diyip" gitti. Seviyordu bu adam beni ya. Hemen okula girip sınıfımızın olduğu kata gittik. Sınıfa girdiğimizde nerdeyse herkesin burda olduğunu görünce hemen sıramıza geçtik ve hocayı beklemeye başladık bu sırada başkan telefonları topluyordu.
Ona yedek telefonumu verdiğimde "Hera bu senin telefonun değil" dedi bu salak kız herkesin telefon markasını öğrenmişti ama hazırlıklı gelmiştim bugün o uygulamaya giricektik. "Telefonum bozuldu yedek telefonumu getirdim al işte bunu" dedim. Yemişti salak. Hemen önüme döndüm ve hoca geldiğinde dersleri dinlemeye başladım.
≈
Öğle arasına girmiştik hızlıca sınıfın boşalmasını bekliyorduk çünkü uygulamaya girecektik. Herkes çıktıktan sonra etrafı kontrol edip kapıyı kapattık. Telefonu çantamdan çıkardım ve uygulamaya giriş yaptım. Bir süre birkaç kişiyle sohbet ettik. Dayılar ve sapıklar dışı eğlenceliydi bir dayıyı daha küfrederek çevirdiğimizde 2 tane yakışıklı asker üniformalı adamlar gördük. Nil ve Mira bir anda yuh diye bağırdılar. Haklılardı.
Arkadaşlar metni düzenleyip hatasızlaştırdık hangisinin hikayenin devamına ayarlanmasını istiyorsanız lütfen yorumlarda belirtebilirsiniz. Öğle arasındaydık ve canımız feci halde sıkılıyordu. Çocuk gelişimi her ne kadar ilginç bir bölüm olsa da, bazen teneffüsler çok uzun geliyordu. Mira çantasını karıştırırken telefonunu hatırladım. Hocalara teslim etmemişti, gizlice saklamıştı. O sırada Mira’nın başına hafifçe vurup “Lan gerizekalı! Senin telefonun var ya, bizi burada sıkılmaya mahkûm ediyorsun!” dedim. Mira bir anda aklına yeni gelmiş gibi yaptı ve çantasını açıp telefonunu çıkardı.
Telefonu açtı, ama ekrana boş boş bakıyorduk. "Eee, ne yapacağız şimdi?" diye sordum. Mira omuz silkti. Nil, ikimizin arasında gözlerini gezdirdi, sonra birden telefonu eline alıp, “TikTok açalım bari, başka yapacak bir şey yok,” dedi. TikTok’a girdik ama ilk reklam çıkar çıkmaz oflayıp puflamaya başladım. “Bu reklamlardan nefret ediyorum! Ne var yani, çıkmasalar!” diye söylendim.
Birkaç dakika boyunca boş boş TikTok videoları izledik. Beş dakika sonra dayanamayıp, “Off, ben çok sıkıldım. Bu ne ya, hiç mi güzel bir şey yok?” diye bağırdım. Mira bana dönüp, “Hera, ne istiyorsun? Yapacak başka bir şey mi var?” dedi. Haklıydı, lanet olsun ki haklıydı. Yeniden ekrana döndüm, bu saçmalıkları izlemeye devam ettik.
Derken bir video dikkatimi çekti. Videoda bir uygulamadan bahsediyorlardı; rastgele insanlarla görüntülü sohbet ediyordun ve beğenmezsen geçiyordun. Bunu kesinlikle denememiz gerekiyordu. Hızlıca Mira’nın elinden telefonu çektim. “Ne yapıyorsun kız?” dedi şaşkınlıkla. “Bir dakika, bir dakika, şuna bir bak,” dedim. Yorumlar kısmına girdim ve uygulamanın adını buldum. Kızlar şaşkınlıkla bana bakarken yorumlardan uygulamanın ismini bulup ekran görüntüsü aldım. “Bunu kesin denemeliyiz!” dedim heyecanla.
“Yarın telefonumu getirmem, bunu indiririm, beraber gireriz,” diye ekledim. Nil, fikrimi hemen onayladı ama Mira her zamanki gibi temkinliydi. “Yakalanırsak disipline gideriz,” dedi. Gözlerini devirdim. “Disipline falan gitmeyiz ya! Dikkatli olursak bir şey olmaz. Hem ablan halleder, sen merak etme,” dedim güvenle. Mira başını salladı ama biraz endişeli görünüyordu.
Zil çalmadan önce biraz daha sohbet ettik, sonra derse döndük. Günün sonunda okul çıkışında babamı gördüm. Bir süredir Londra’daydı ve onu çok özlemiştim. Hemen babama doğru koştum, o da kollarını açtı. “Beni beklediğin için teşekkür ederim baba!” dedim ona sıkıca sarılırken. Babam gülümseyerek saçlarımı okşadı. “Her zaman kızım,” dedi. Kızlar yanımıza geldiğinde babam onlara da hal hatır sordu.
“Ne yapıyorsunuz kızlar, nasılsınız?” diye sordu babam. Nil ve Mira bir ağızdan, “Teşekkür ederiz Latif amcacım, siz nasılsınız?” dediler. İkisi de aynı anda konuştuğu için yine şaşırdım. Nasıl böyle uyumlu oluyorlar, bazen anlamıyorum.
Sonra babam birden, “Bu akşam pijama partisi mi yapsak?” dedi. Latif Karasoy’un pijama partisi yapma fikri hepimizi güldürdü. “Tabii Latif amca, olur!” diye Mira hemen atıldı. Nil biraz çekindi, “Bir anneme sorayım,” dedi ve uzaklaşıp telefonla aradı. Birkaç dakika sonra yüzü gülerek döndü, “İzin verdi!” diye bağırdı. Hepimiz deli dolu güldük. Babam bizi arabaya yönlendirdi ve eve doğru yola çıktık.
Eve geldiğimizde babam yurtdışından getirdiği abur cuburları ortaya çıkardı. Poşetlerce atıştırmalık vardı. Hemen odama çıkıp kızlara giyebilecekleri rahat pijamalar verdim. Herkes hazırlandıktan sonra koltuğa yayıldık. Babamın Kurtlar Vadisi desenli pijamalarıyla yanımıza gelmesi her zamanki gibi çok komikti. Babama bakıp gülerek, “Baba, gerçekten o pijamalarla ne yapıyorsun?” dedim. O da gülümseyerek, “Ne yapayım, evde böyle rahat ediyorum,” diye cevap verdi.
Saat sekizdi ama pijama partisine erkenden başladık çünkü o gece izlediğimiz diziyi bitirmeye kararlıydık. Saatler geçti, dizi bittiğinde saat bire yaklaşıyordu. Kızlar dizinin sonuna ağlıyordu, babam ise çoktan uyuyakalmıştı. Onları izlerken güldüm, ben dizinin yarısında uyuduğum için pek bir şey anlamamıştım. Babamı uyandırdık, ama gözleri yarı kapalıydı. “Baba, dikkat et de merdivenlerden düşme, hatırlıyorsun değil mi geçen sefer olanı?” diye uyardım. Babam gülümseyerek, “Merak etme, bu sefer sağlamım,” dedi ve odasına gitti.
Biz de tabakları mutfağa taşıdık. Sabaha kadar Nurten teyze gelip toplardı zaten. Hepimiz yarı açık gözlerle odalarımıza gittik. Kendimi yüzüstü yatağa attım. Bir süre kalkmamayı düşündüm, ama sonunda yorganın altına girdim. Tam uyumaya hazırlanırken aklıma bir şey geldi. “Uygulamayı indirmeyi unuttum!” dedim kendi kendime. Hemen telefonumu aldım, Mira’dan aldığım ekran görüntüsüne bakıp uygulamayı indirip telefonun ekranını kitledim. “Sabah kurarım artık,” diyerek uykuya daldım.
Ertesi sabah, saat yedide alarmım çalmaya başladı. Uyku sersemi alarmı kapatıp banyoya gittim. Yüzümü yıkadıktan sonra odama döndüm ve üzerimi giydim. Mira da uyanmıştı, kapıyı tıklatmadan bana “Günaydın kızçem,” diyerek yanağımı öptü. Ben de ona aynı şekilde karşılık verdim. O sırada babam merdivenlerden yukarı çıkıyordu. “Kıskandım, hanımefendi. Hani bize öpücük yok mu?” dedi şaka yollu. Gülerek babamın yanağını da öptüm. “Kıskanmayın beyefendi, sizi de öperim,” dedim.
Nil ise apar topar odasından çıktı, gözlerinde panikle, “Geç kalmadık değil mi? Kesin geç kaldık, hepsi benim yüzümden!” dedi endişeyle. Hepimiz bu hâline kahkaha attık. Babam sakin bir şekilde, “Hayır, geç kalmadık ama burada biraz daha oyalanırsak kalabiliriz,” dedi. Kahvaltımızı hızla bitirip okula gitmek için yola çıktık.Tabii, işte eklenmiş diyaloglarla ve insan yazımı gibi bir üslupla devam eden metin:
---
Dışarı çıkıp babamın arabasına bindikten sonra okula doğru yola çıktık. Okula geldiğimizde babam yanağımdan öptü ve "İyi dersler," diyerek gitti. Seviyordu bu adam beni ya. Hemen okula girip sınıfımızın olduğu kata doğru yola çıktık. Sınıfa girdiğimizde neredeyse herkesin orada olduğunu görünce hemen sıramıza geçtik ve hocayı beklemeye başladık. Bu sırada başkan, telefonları topluyordu.
Ona yedek telefonumu verdiğimde "Hera, bu senin telefonun değil," dedi. Bu salak kız, herkesin telefon markasını öğrenmişti ama ben hazırlıklı gelmiştim. "Telefonum bozuldu, yedek telefonumu getirdim, al işte bunu," dedim. "Yemişti salak," diye düşündüm. Hemen önüme döndüm ve hoca geldiğinde dersleri dinlemeye başladım.
---
Öğle arasına girmiştik. Hızlıca sınıfın boşalmasını bekliyorduk çünkü uygulamaya girecektik. Herkes çıktıktan sonra etrafı kontrol edip kapıyı kapattık. "Tamam, şimdi başlıyoruz!" dedim heyecanla. Telefonu çantamdan çıkardım ve uygulamaya giriş yaptım. Bir süre birkaç kişiyle sohbet ettik. Dayılar ve sapıklar dışında eğlenceliydi. Bir dayıyı daha küfrederek çevirdiğimizde iki tane yakışıklı asker üniformalı adam gördük.
Nil ve Mira bir anda "Yuh!" diye bağırdılar. Haklılardı.
|
0% |