@amineeminetek
|
Bazen sorgular insan. Neden hayatta olduğunu , neden böyle bir hayatı olduğunu. Melin'de böyleydi işte yaşamak istemiyordu ama yaşamak için sebebi vardı . Nisa onun için evren demekti. Herşey demekti. Ve sırf onun için yaşıyordu. Yoksa çoktan ailesinin yanına göç etmişti. Sahi ailesi onu neden istememişti. Neden tek başına bırakmışlardı bu dünyada onu.
Küçükken yetimhanedeki ablaları söylerdi ona ailesinin çok uzun bir göç'e gittiğini ve onların buraya gelemeyeceğini. Yolun çok uzun olduğunu bu yüzden zamanı gelince kendilerinin beraber onlara gideceğini söylemişti. Kandırmışlardı. Belkide kandırmamışlardı neden hâla yanlarına gitmemişdiki.
Böyle düşünceleri aklından çıkardı Melin ve telefonuna baktı. Yabancı numaradan gelen bildirime. Profili yoktu yazan kişinin. Hemen sohbete girdi Melin. Kim olabilirdiki bu saatte ona mesaj atan. Mesajı okuyumca anladı ne olduğunu. Aşağıdaki adam kim neden onun camına baktığını.
Bu evden taşınmaları gerekiyordu. Bu şekilde hayatları tehlikedeydi. Aşağıdaki kişi Timur'du. Aynı şekilde bilinmeyen numaradan gelen mesajda Timur'a aitti. Mesajı okuyunca ve olanları anlayınca gözleri açıldı Melin'in.
Bu adamın işi gücü yokmuydu da burda bekliyordu. "Her ruh hastasıda bizi bulur" diyerek telefonu yatağa attı Melin. Ekrandaki 'artık uyumalısın küçük savaşçı çünkü benimle baş edebilmen için daha çok güce ihtiyacın var iyi uykular' yazısıyla bakıştı tekrardan. Bu adam kendini ne zannediyordu acaba yenilmez ölğnmez falanmı.
Yavaşça pencereye doğru ilerledi Melin. Perdenin arasından baktığında arabanın çevresinde kimse yoktu. Önce içine girmiştir diye düşündü ama sonra eve girebileceği ihtimali geldi aklına. Yavşça odasından çıktı. 2+1 evleri vardı onlara göre büyüktü bile.
Önce oturma ıdasını kontrol etti. Burada kimse yoktu. Tekrar dönüp adımlarını mutfağa çevirdi. Tam kapıdan içeri giriyorduki bir anda etraf bembeyaz oldu. Sonrasında ise gürültülü bir ses geldi. Bu anın korkusuyla Melin hemen koşarak Nisa'nın odasına girdi. Nisa gözleri yarı açık bir şekilde tek kolunu kırmış hafif yataktan yükselmiş bir şekilde duruyordu.
Nisa uyku mahmuru olsa bile Melin'in üzerindeki korkuyu görebiliyordu. Bunun nedeninin gök gürültüsğ olduğunu düşündüğü için sadece kollarını açtı ve Melin'in gelmesini bekledi. Melin mesajı alır almaz hızlıca Nisa'nın kolları arasına girdi. Sıkıca sarıldı Melin Nisa'ya. Ellerini Melin'in saçlarına götürdü Nisa.
Gözlerinde ve sesinde hala uykulu olduğu anlaşılan bir şekilde "sakin ol Melin'im sadece gök gürültüsü ben burdayım kapat hadi o güzel gözlerini" Dedi saçlarımı okşarken. Onun bu uykulu ama güven veren sesiyle saçlarımı okşarken huzurlu olmamak ve mayışmamak mümkün değildi. Hiçbir Şey düşünemiyordum. Belkide ilk defa huzurlu bir uykuya dalmıştım.
∞
Tatlı bir sesle uyanmaya, gözlerini açmaya çalışıyordu Melin. Gözleri hafif aralanıyor aralanan gözleri güneş ışınlarıyla acıyordu. Duyduğu "günaydın uykucu kahvaltı hazır kalk hadi" kelimeleriyle gözlerini açmak zorunda hissetti. Bu güzel sesle kim kalkmak istemezdiki. Gözlerini açarken öncelikle karşısında onun üzerine atlamak üzere olan Nisa'yı gördü.
Ne dese şuanda boştu çünkü Nisa çoktan üzerine atlamaya hazırlanmayı bırakmış ve zıplamıştı Melin'in üstüne. İkiside gülüyordu, ikiside mutluydu ikiside, beraber mutluydu ve en önemlisi bu huzuru birbirlerinde bulabilmiş olmalarıydı. Gülerek yataktan kalktılar.
Hiçbir zaman düzenle alakası olan biri değildi Melin. Ne üzerine birşey aldı. Nede elini yüzünü yıkadı. Bu bazı kişilere iğrenç gelir belki ama onun umrunda değildi. Yavaşça Nisa'nın peşinden mutfağa doğru ilerledi. Nisa becerikli bir kızdı "oyyy benim bebem ne güzel döktürmüş buraları"dedim Nisa'ya. Ben bu cümleyi ne zaman söylesem gözlerinin içi parlar ve bu beni mutlu eder.
Nisa gözlerindeki parıldamayla "size layık bir masa hazırlamaya çalıştım madam" dedi. Yüzüme bir gülümseme yerleşti. Nisa her zaman herşeyi öğrenmek için can atan bir kızdı. Ama beni üzmemek için içi içini yerdi ama söylemezdi asla. Melin'se onun gözlerinden anlardı onu. Dünki olayları merak ediyordu ama soramıyorduda.
Sofrada tabiri caizse bir kuş sütü eksikti. Bu kız bunları nasıl öğrenmişti bilmiyordu Melin. Örgütte yemekhanede yemek yerlerdi. Örgütteki eğitimcilerin onların yemek temizlik gibi işler yerine dövüş ve okulda işlerine yarıyacak dersleri yaptırıyorlardı.
Melin bunları düşünürken gözlerinin önünde şıklatılan bir el görünce kendine geldi bu el Nisa'nındı. Küçük bir hamleyle eli yakalayıp öptü. "Bu eller ne güzel yemek yapmış" dedi gülümseyerek. İltifat alan Nisa ona bir gülümseme bahşetti. Melin'se hemen yemeye başladı.
Melin artık konuyu açmaya ne kadar canları sıkılsada bu konuyu konuşmak zorunda olduğunu düşündü. Ve kısa bir süre sonra girdi konuya."bebem senle birşey konuşmam lazım"dedi. Nisa'nın gözlerü önce bana döndü sonra ise Melin'in canını sıkan konuyu konuşacaklarını anlayınca rahatladı ama bir yanında hala korku vardı.
Cevap vermedi Nisa,Melin'in devam etmesini bekledi"bu bizi öldürmek için tutulan adam iyice tehlike yaratmaya başladı bizim için burdan gitmeliyiz"derin bir nefes vererek devam etti"yoksa birimize birşey olabilir ve sana birşey olursa ben yaşayamam"dedi Melin gözlerinde Nisa'yı koruyamamanın korkusuyla. Ona birşey olursa ne yapacağını bilmiyordu çünkü. Karar vermişti onu ölene dek koruyacaktı ölene dek. ----------------------------------------------------------- Ben geldimmmm Kitle yok okuyan yok yorum yok neyse insta tiktok videolar paylaşıcam ve video yapabilecek biri arıyorum hesaba umarım buluruz öptümmm 💕💕💕💕
|
0% |