Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Bölüm 5

@anane_07

Herkes evlere dağılmıştı. Nazlı işlerini bitirip abisinin yanına geldi.

N: Abi, sana bir şey söylemem lazım.

F: Evet, abicim. Seni dinliyorum.

N: Dün beni bir numara aradı. Çok emin değilim ama annemin numarası gibiydi.

F: Bir göster bakalım. Bende kayıtlı olmalıydı annemin numarası.

Nazlı numarayı gösterir.

F: 9408 mi? Evet, annemin numarası bu. Niye aradı acaba?

N: Numara annemin bile olsa gelen ses 8-10 yaşlarındaki bir kıza aitti. Evde başka biri falan mı var acaba?

F: Selin aramıştır o zaman seni. Dediğin şeye uygun tek kişi o çünkü.

N: Selin kim ki? Annemle ne bağlantısı var?

F: Sana söylemediler mi? Senden sonra bir kardeşimiz daha oldu ya.

N: Bana söylenmedi hiçbir zaman bu. Bir kardeşe bile sahip olmaya hakkım yok diye düşünüyorlar herhalde.

F: Nasıl yani ama anneme ne zaman desem bana evet evet biliyor merak etme diyordu. Senin kardeşe sahip olamama hakkın diye bir şey yok sen tıp fakültesine hangi amaçla girdin? Kardeşlerimizi kurtarmak için değil mi? Senin belki de bizden daha çok kardeşin oldu. Kardeş dediğin kişi sana minnettar olandır. Sen kaç kişinin hayatını kurtardın onların hepsi senin kardeşin. Tabii yine de bu konuyla ilgili annemle de küçük bir görüşme yapmam gerekiyor.

N: Şimdi arar mısın? Bunu ben duymadan yapman pek mantıklı görünmüyor. Hakkımda ne düşündüklerini öğrenmek istiyorum. Hâlâ aynı şekilde mi düşünüyorlar?

F: Tamam, sen nasıl istersen?

Ferman annesini arar ve hoparlöre alır.

F: Alo, anne. Nasılsınız?

Çilay (Anne): İyiyim, oğluşum. Sen nasılsın ha? Beliz gelinim nasıl?

F: Ben de iyiyim annecim. Gelinin de gayet iyi merak etme. De ben sana bir şey soracaktım. Dün sen Nazlı'yı mı aramışsın ya?

Ç: Yok oğlum ya. Ben niye arayayım o uğursuzu. Selin yanlışlıkla basmıştır ondan olmuştur. Bir dahakine söylerim aramaz bir daha.

N: Allah bilir nasıl kaydettiysen artık çocuk merak etmiştir anneciğim.

Ç: Efendim, bir dakika ya? Uğursuz pislik sen niye benim prensimin yanındasın ha! Oraya gelir seni gebertir geri giderim. Git onun yanından.

F: Durun ya kavga etmeyin bir. Anne öncelikle bana niye yalan söylediğini söyler misin?

Ç: Hangi konuda yalan söylemişim pardon? O pis çıyan aklına girdi değil mi?

F: Anne hani Nazlı ve Selin çok iyi anlaşıyorlardı. Daha haberi bile yok kızın.

Ç: Ben ona gösteriyordum. Ama ben getirdiğim zamanlarda genelde baygın oluyordu. Yoksa Selin o uğursuzu gerçekten çok seviyordu işte ne yapalım?

N: Ha yani şimdi sen bana ayyaş demeye falan mı çalışıyorsun? Kesin telefonunda beni Evlatlıktan Beter Olan Uğursuz falan diye kaydetmiştir ya. En küçük bir hareketimde beni öldüresiye döven, her iki gecemden birini hastanede geçirtmek zorunda bıraktıran siz değildiniz öyle mi? Kız beni 1 gün gördüyse 10 gün görmemiştir ki zaten. Ama ben kime anlatıyorsam? Neyse ya ben odaya gidiyorum size iyi geceler.

Ç: Geber inşallah, uğursuz köpek.

F: Anne yapma ama bak o da senin çocuğun.

Ç: Çocuğum falan olamaz o uğursuz benim.

N: (Uzaktan seslenerek) Bir gün benim elime düşerlerse aynı tavrı sergileyeceğimden emin olabilirler. Çok uzakta görünmüyor ama yine de kendileri bilirler.

Ç: O hâlâ konuşuyor mu ya? Hani uyuyacaktı o gereksiz. Ölüm uykuna git sen bakalım.

F: Tamam, anne. Ben de kapatıyorum artık zaten size de iyi geceler.

Ç: Ayy, görüşürüz oğluşum.

Ferman telefonu kapatıp Nazlı'nın yanına geldi.

F: Ne düşündüklerini öğrendin. Daha iyi misin şimdi?

N: Tabii ki de evet. Nasıl kaydettiğini de biliyorum zaten. Çocuk o yüzden merak etti bence.

F: Ne, nasıl yani sen bu kadar şeyi bilip de bir kardeşin olduğunun farkında değil miydin yani?

N: Beni odada kilitli tuttular 4 sene boyunca. Bilmem anlatabildim mi? Bana sanki... ya da neyse söylemeyeceğim onu. Lise yıllarından kalma bir travma yani herhangi bir odada kapı kapalıyken ya da kilitliyken duramamam. Kendimi 15 yaşındaymış gibi hissediyorum öyle bir şeyle karşılaşınca. Her gün dövülüyor ve birkaç günde bir kendimi hastanede bulurdum. Bir keresinde onlara karşı çıktığım için önce önümde ilişkiye girmişlerdi ve sonra da bütün kıyafetlerine bulaştırarak ıslatıp onlarla bana vurmaya başladılar. Bir ara sanırım bir yerden ıslak odun buldular. Kafama vurdular onunla. Çığlık atmışım sanırım bu yüzden çoğu kişi evin önüne toplanıp ambulansı aramış. Bilincim yoktu ama o zaman. Bunların hepsini sonradan söylediler. 10 gün boyunca baygın haldeymişim. 5 gün boyunca yoğun bakımda yatıp da hayati tehlikem hâlâ tam olarak geçmediği için biraz daha uyutma kararı almışlar. Söylenen bu en azından. İşte ondan sonra eziyetlerini biraz hafifletmeye başladılar. En son işin faturası fazla kesilmiş sanırım o yüzdendir. En son onları şikayet etmek için karakola gideceğim sırada bayılttılar beni. Eğer gerçekleri söylemezsem rahat bırakacaklarını söylediler. Zaten son senemdi. Üniversite kazanıp da İzmir'den gidebilmek için bu işi farklı bir zamana atmaya karar verdim. Normalde düşünceme göre gelecek sene söylemem gerek de yeni kardeş işi bozdu biraz diyebilirim. Neyse başka bir zaman eğer gebermezlerse tabii. Babam denen adamın yaklaşık 3 yıl ömrü kaldı. En fazla 5 yıl daha yaşayacak diyebilirim. Tabii o kadar sene içip içip sızarsa olacağı buydu. Karaciğeri berbat halde ki akciğerleri de farksız değil. Nereden tutsan elinde kalacak halde. Eğer bir sorun olursa gözümün önünde olsun diye bizim hastaneye alacağım orası ayrı da. Yani sonuçta sizi de teşviklemiş olurum belki.

F: Bir dakika. Sen bu verileri nereden biliyorsun ki Nazlı? Veriler gizli değil miydi?

N: Verilerini bütün doktorlar görebilir ki. Ben sadece onun bilgilerini giriyorum. Görüntüleyebiliyorum zaten. T.C. kimlik numarası ve birkaç bilgisini biliyorsan sisteme giriş yapıyorsun zaten.

F: Bunu öğrendiğim iyi oldu da sen niye sizin hastanede olsun istiyorsun?

N: Ne olursa olsun babam. Evim de hastaneye çok yakın. Buraya getirilmesini istemememin temel sebebi de burada ne kadar yakın olursa olsun trafik var. Zar zor varıyorsunuz zaten hastaneye. Ben de dedim ki göz önünde olsun. Eğer böyle olursa arada bir de olsa oraya gelirsin belkii.

F: Şimdi düşündüm de haklı sebeplerin var. Tamam neyse hadi bakalım, yarın erken kalkacağız. Yatağına doğru uç bakalım küçük prenses.

N: Küçükken de böyle yapardın... Duygulandım ben ya.

F: Bence ağlamak için daha çok zamanın olacak hadi şimdi yatağa.

Artık herkes yataklara gitmiştir. Huzurlu bir şekilde dalmıştı o tatlı uykuya.

Loading...
0%