Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Bölüm 1: Zorunlu Yalanlar

@anane_07

Nazlı ve Ali uzun süredir sevgililerdi.Ta ki Nazlı bir mektupla Ali'den ayrılana dek. Ali o günden sonra aşka küsmüş ve Nazlı'dan çok nefret etmeye başlamıştı. Nazlı mektupta onu aldattığını ve hamile olduğunu yazmıştı. Ali bu mektubu bütün arkadaşlarının önünde okumuştu. Nazlı'nın en yakın arkadaşı Açelya nasıl böyle bir aptallık yaptığını düşünüyordu. En yakın arkadaşım dediği insanın profesyonel bir yalancı olması onu daha da çok sinir ediyordu. Bir de Nazlı'nın gözünden bakacak olursak Nazlı bunu yapmak zorunda kalmıştı çünkü ölümün kıyısında dolaşıyordu. Çaresi olmayan bir hastalığa yakalanmış bu yüzden eğer bir gün ölürsem Ali'm beni düşünmesin diye düşünüp saçma sapan şeyler yazdığı mektubu Ali'ye vermek istemişti ama eğer Ali onu vazgeçirirse diye hastanede gizlice onun odasına girdi, bıraktı mektubu ve sessizce terk etti ülkesini. Yazdığı mektubu hatırlıyordu kelimesi kelimesine. Eğer yazdığı şeyleri Ali yapsaydı kendisi ortalığı yakıp yıkardı ama ona göre de Ali'yi kendinden uzaklaştırmanın en kolay yolu buydu. Uçağa binmeleri anons yapılıyordu. Çıkış kapısına doğru ilerledi genç kadın. Buraya bir daha gelebilir miydi bilmiyordu ama eğer gerçekten ölecek durumda olursa son nefesini burada vermek istiyordu. Aslında kendisine verilmiş olan bir hakkı kullanıyordu ilk başta ne kadar istemese de Ali'den ayrılmak zor gelse de şu an bunu mecburen kullanıyordu. Uçakta geçen birkaç saatten sonra gelmişti işte. Tedavi olacağı yere ve aynı zamanda yeni iş yerine. 6 aylık bir sözleşmesi vardı ama aynı zamanda tedavisinin ne zaman biteceğine de bağlıydı. Tedavisi için yurt dışına gitmek istemiyordu ama annesi için de zamanında gitmedikleri şehir aramadıkları doktor kalmamıştı. Nazlı'nın doktor olma sebebiydi bu hastalık. Şimdi kendisi de yakalanmıştı işte. Belki yıllar sonra bu hastalığın tedavisi bulunmuştur diyerek kendisi de doktorlara başvurdu. Maalesef ki durum farklı değildi 20 sene öncesiyle. Hâlâ bir tedavisi yoktu bu amansız hastalığın. En son Ankara'daki doktorlardan biri yurt dışında bir yere gitmesini önermişti. Birkaç yer söylemişti ve bunlardan biri de İsviçre'deydi. Tedavi olabilme ihtimali onu sevindirmişti ancak her an dünyadan gitme ihtimali de vardı. Bu yüzden de arkasından ağlayan olmasın diye yazmıştı o mektubu. Arkasında büyük bir enkaz bırakacaktı bunu biliyordu ama yine de ona bir şey olursa arkasından ağlayacak birinin olması onu daha kötü etkiliyordu. Bir umudu vardı ama işte küçük bir umuttu o da. Annesi ölmüş, anneannesi ise felçli kalmıştı. Uygulanabilecek bütün tedavi yöntemleri uygulanmıştı ikisine de fakat biri savaşta yenilmiş diğeri ise gazi olmuştu. Nazlı da bu savaştan gazi mi çıkar yoksa düşmanın önünde diz mi çöker bilemediğindendi bütün bu olanlar. Yaşamayı çok isterken ölümle burun buruna gelmek onun için bir eziyetti.

6 Ay Sonra

Tedavisi tam olarak bitmemişti ama birkaç ay Türkiye'de kalması gerekiyordu. Berhayat'a dönecekti. Onu seven kimse yoktu biliyordu. Babası onu merak ediyordu çokça ama Nazlı babasını aradığı zaman açmıyordu. Nazlı bu tedavi uğruna bacaklarını vermişti. Şimdi ise uçakta yazdığı mektuptaki yalanları bütün tanıdıkları soracağı için onlara vereceği cevapları düşünüyordu. Uçak indiğinde bir taksiye bindi. İşte şimdi başlıyordu cehennem hayatı. Sorun ne hastalığıydı ne de kaybettiği bacaklarıydı. Onun asıl sorunu sevdiklerine söylemek zorunda kaldığı yalandı. Hastaneye gelmişti işte. Taksiye parasını verdi ve kapıdan girdi içeriye. Beliz'in odasının önüne geldi ve kapıyı çaldı. İçeriden olumlu bir komut alınca kapıyı açtı ve içeri girdi.

N: Beliz Hanım merhaba.

B: Nazlı karşımda duran gerçekten sen misin?

N: Evet Beliz Hanım. Ben biliyorum özür dilesem bile kimse beni affetmez artık. Ama insan yaşattığını yaşamadan ölmezmiş efendim. Ben de aldatıldım ve öğrendiğim gün üstümden birkaç tane araba geçti. Ben bir gün içinde hem ikinci kadın oldum hem de bebeğimi ve bacaklarımı kaybettim. Pişman olmak bir işe yaramıyor ben bunu öğrendim. Sizden de çok çok özür dilerim efendim.

B: Nazlı, üzgünüm ama özrünü kabul edemem. Ali'ye yaptıkların, bize karşı olan tavrın en son aramada biz seni böyle biri olarak bilmiyorduk. Üzüldüm senin için ama affedemem seni.

N: Anlıyorum Beliz Hanım. Siz de haklısınız yani ben orada ölümle burun burunayken telefonu kulağıma dayadılar. Birkaç ses birden geliyordu ama gelen seslerden biri durmadan bana ağza alınmayacak küfürler ediyordu. Kim olduğunu bilmiyorum ama benim o zamanki tavrım ondandı. Beddualar tutmuş sanırım gerçekten. Aslında daha hâlâ orada olmalıydım ama sözleşme bitti. Birkaç ay kalıp geri gelmemi istediler. Direkt olarak geldiğim hastanede olmamı istediler. Siz istemezseniz kararınıza her zaman saygı duyuyorum bunu bilin lütfen.

B: Dediğin şeyi kurula götüreceğim Nazlı. Eğer 3 kişi istemezse buradan gidersin ona göre.

N: Tamamdır Beliz Hanım. Konuşma yapacak mıyım peki?

B: Yapmanı isterim evet. Yine de sen bilirsin.

Nazlı konuşma yapmak için kurulun önüne çıkar. Kurul üyelerinden bazıları görür görmez oylarını belirlemişti. Yine de nasıl bir yalan sıkacak diye konuşmasını dinledi.

N: Saygıdeğer Kurul Üyeleri, hepinizi teker teker selamlıyorum. Öncelikle ben Nazlı Gülengül, 6 ay öncesine kadar buradaydım. Geçtiğimiz 6 ay boyunca İsviçre'deydim. Bir gün içinde kendime ait birçok şeyi kaybettim. Önce sevdiğim adam sonra bebeğim en sonsa bacaklarım. 4 ay boyunca komada kaldım. Komada olmadığım sürede hastanede başarılı bir asistandım. Beni aranıza almak isterseniz buna çok mutlu olurum fakat istemezseniz de bunu anlayışla karşılarım çünkü ben yakışık almayan bir sürü harekette bulundum. Karar siz değerli kurul üyelerimizin tabii ki.

Kurul üyeleri biraz düşündükten sonra kararlarını açıklamak için Nazlı'yı çağırdılar. Sözü Adil Hoca aldı.

Ad: Nazlı, öncelikle konuşman etkileyiciydi fakat biz ahlaki değerleri önemseyen bir hastaneyiz. 10 kişilik kuruldan 8 tane hayır cevabı çıktı. Maalesef ki seni hastanede göremeyeceğiz. Sana iyi yolculuklar kızım.

N: Teşekkürler hocam. Burada olduğum sürede bana pek çok şey öğrettiniz. Eğer burada çalışamayacaksam başka bir yere bakmam gerekecek. Sizleri seviyorum. Ben yaptığım hatalar sonucu bu haldeyim. Bir daha görüşebiliriz umarım. Son olarak Adil Hocam sizinle görüşebilir miyiz son defa?

Ad: Geliyorum hemen. Sen dışarıya geç.

Dışarıya çıktı. Onun ardından da Adil geldi.

Ad: Efendim Nazlı? Merakla bekliyorum söylemediğin hangi yalan kaldığını?

N: Hocam ben sizinle bir hasta hakkında konuşmak istiyordum aslında ama siz bilirsiniz tabii. Flaş bellekte her şey var. Eğer incelerseniz bana haber verin lütfen. Önemli bir hastam onu kurtarmak için elimden geleni yapacağıma söz verdim. 6 ay arayla çekilmiş MR görüntüleri var. İlk görüntü çekilirken fiziksel engeli yoktu ikinci görüntüde ise bacaklarını kaybetmişti. 6 ay boyunca sürekli tedavi gördü. Hastalığı yüzünden herkese yalan söylemek zorunda kalmış, sevgilisine hiç istemediği halde yalan yanlış şeyler demiş bu sırada kız hamileymiş, bebeğini kaybetmiş. Hastalığın bir tedavisi yok galiba. Annem ve anneannem de aynı hastalıktan muzdariptiler fakat olayın sonunda annem öldü anneannem de bacaklarını kaybetti. Genetik olduğu söylenmişti ama bende olup olmadığını bilmiyorum. Olsaydı bir şekilde çaresine bakmaya çalışırdım galiba. Neyse hocam kendinize iyi bakın. Ben babamla görüştükten sonra iş aramaya devam etmem gerekiyor çünkü. Eğer incelerseniz haber etmeyi unutmayın.

Ad: Bakarım Nazlı ama yardım edemeyebilirim. Yine de bir şey bulursam söylerim sana.

N: Teşekkürler hocam her ne kadar hayır cevabı vermiş olsanız bile. Umarım görüşebiliriz bir daha hocam.

Nazlı çıkar, Adil de merak edip odasına gider flaşı takıp incelemeye başlar. Nazlı'ya dönelim. Nazlı çıktıktan sonra babasıyla buluşur.

N: Babam seni çok özlemişim ya. Nasıl geçti bilmiyorum 6 ay boyunca sadece ameliyata girip çıktım.

İ: Kuzum benim. Daha iyi misin peki? Başın ağrımaya devam ediyor mu hâlâ?

N: Onun hiç geçmediği gerçeği var bir de. Ölmek istemiyorum baba herkese yalan söylüyorken ölmek istemiyorum. Kimse arkamdan ağlamayacak ama beni kötü hatırlayacaklar her zaman. Ben bunu istemiyorum.

İ: Kızım bunu sadece sen düzeltebilirsin. Mesela en başta git Adil hocanın yanına de ki hocam sizin elinizdeki görüntüler bana ait. Ben size yalan söyledim ölümün kıyısında dolaşıyorum. Ondan sonra diğerleriyle konuşursun.

N: İşe yarar mı gerçekten? İnanmıyorlar bana. Denesem mi ki?

İ: Şu an durman yanlış kızım hadi git.

Nazlı babasından da aldığı gazla hastaneye gider. Adil Hoca'nın odasının kapısını tıklatır ve izin ister.Adil Hoca, Nazlı'nın tıklatmasına izin vererek onu içeri davet eder. Nazlı, odanın içine girer ve Adil Hoca'nın masasına doğru ilerler. Adil Hoca, bilgisayar ekranında flaş bellekteki görüntülere bakmaktadır. Nazlı, derin bir nefes alır ve konuşmaya başlar:

 

**Nazlı:** "Hocam, size bir şey itiraf etmem gerekiyor... Flaş bellekteki görüntüler bana ait. Size daha önce yalan söyledim, ama bu yalanları söylemek zorundaydım. Ölümün kıyısındayken Ali'yi ve diğer sevdiklerimi korumak istedim. Bunu yaparken onları ve kendimi kaybettim."

 

Adil Hoca, ekranın karşısında donup kalır, gözleri Nazlı'nın yüzünde sabitlenir. Nazlı'nın içten itirafı onu şaşırtmıştır, ama aynı zamanda kızın içindeki çaresizliği de hisseder.

 

**Adil Hoca:** "Nazlı, bunlar çok ciddi şeyler. Sana acımak istemiyorum, ama bir yandan da seni anlamaya çalışıyorum. Bu yalanlarla kendini korumaya çalışmışsın, fakat sonuçlarını düşünmemişsin. Tedaviye nasıl devam etmeyi planlıyorsun? Seni böyle bırakmak istemiyorum, fakat burada çalışmanı da onaylayamam. Ama başka bir yol bulunabilir."

 

**Nazlı:** "Hocam, ben de bilmiyorum. Buraya dönmek zorundaydım, çünkü başka çarem yoktu. Ali'yi kaybettim, her şeyi kaybettim... Ama belki de bu bir şans. Size doğruyu söylemem gerekiyordu. Eğer bana yardım ederseniz, ne gerekiyorsa yaparım."

 

Adil Hoca, derin bir nefes alır ve Nazlı'nın gözlerine bakar. Karşısındaki genç kadının ne kadar kırılgan olduğunu fark eder, ama aynı zamanda içindeki savaşçı ruhu da görür.

 

**Adil Hoca:** "Nazlı, bu zor bir durum. Senin bu hastalıkla mücadelen zor olacak, ama vazgeçmemelisin. Sana tedavin için yardım etmeye çalışacağım, ama burada çalışman konusunu tekrar değerlendirmemiz gerekecek. Kurulun kararını tekrar gözden geçirebiliriz, ama önce Ali'yle yüzleşmen gerekecek. Ona gerçeği söylemeden bu savaşı kazanamazsın."

 

Nazlı, Adil Hoca'nın sözleri karşısında hafifçe başını sallar. Bu kolay olmayacaktır, ama doğru olanı yapması gerektiğini bilir.

 

**Nazlı:** "Teşekkür ederim hocam. Ali'yle konuşacağım. Her şeyi ona anlatacağım. Bundan sonra ne olursa olsun, doğruyu söyleyeceğim."

 

Adil Hoca, Nazlı'nın kararlılığını onaylar gibi başını sallar.

 

**Adil Hoca:** "İyi, Nazlı. Ne olursa olsun, senin yanındayım. Ama şunu unutma, doğruların bedeli her zaman ağır olabilir. Hazırlıklı ol."

 

Nazlı, Adil Hoca'nın odasından çıkarken, içindeki korkuya rağmen bir nebze olsun rahatlamıştır. Artık kendisi için savaşma zamanı gelmiştir. Ali'yle yüzleşecek, geçmişin hayaletlerinden kurtulacak ve ne olursa olsun, doğru olanı yapacaktır.

 

Yeni bir başlangıç için zorlu bir yolculuk onu beklemektedir.

Loading...
0%