@ananim_bey09
|
"Gölgesinde Kalanlar"
Bir yıl boyunca sokaklarda yürürken, her köşe başı, her eski mekan Onur'a Alperen'in kaybolan hatıralarını hatırlatıyordu. Ramazan, bir süre sonra Onur'un geçmişine dair her şeyi ezbere bilmişti. Onunla her konuda konuşuyor, dertleşiyor, birlikte zaman geçiriyorlardı. Ama Ramazan, Onur’un içindeki boşluğu, Alperen'in kaybolan hayalini, bir türlü dolduramadığını fark etmişti. Onur'un gözleri hâlâ Alperen'i arıyordu.
Ramazan bir gün cesaretini topladı ve Onur'a, "Bir şeyler değişmeli, artık ileriye bakmalısın. Alperen gitmiş olabilir, ama sen buradasın, senin hayatın devam ediyor," dedi. Onur bu sözlere bir an şaşırdı, ama içindeki duyguları dile getirecek kelimeleri bulamıyordu. "Ama o… o benim her şeyimdi," diye mırıldandı, gözleri dolarak.
Bir sabah, Onur Ramazan'ın önerisiyle eski bir kafeye gitmeye karar verdi. Bir zamanlar, Alperen’le sıkça geldikleri bu yer, onun geçmişinden bir parça taşıyor gibiydi. Onur, kafede otururken, gözlerini bir an boşluğa daldı. O an, geçmişin acısı kalbini derinden sızlattı. Ancak ne kadar düşünse de, geçmişin izlerini silmek, Alperen'i unutmak mümkün değildi. Onunla her geçen anı, her paylaştıkları anıyı hafızasında bir yıldıza dönüştürmüştü. O yıldıza, ışığına, her şeyine hâlâ tutunuyordu.
Ancak bu kadar acının içinde bir şey fark etti: Her zaman geçmişte kalmak mümkün olmuyordu. Onur, bir anda Alperen’in yokluğunun yalnızca acıdan ibaret olmadığını fark etti. Bazen kaybolan bir şey, bir şeyin yeniden doğmasını sağlar. Bir yıl boyunca Alperen’in kaybolan hatıraları, Onur’un içinde bir gölge gibi kalmıştı. Fakat artık o gölgeyi aydınlatacak bir ışık aramaya başlamıştı. Bu ışık, belki de yeni bir başlangıcın simgesiydi.
Onur, Ramazan’a dönüş yolunda bir karar aldı. "Belki de geçmişi bırakarak, hayata daha farklı bir pencereden bakmalıyım," dedi, derin bir nefes alarak. Ramazan, onun değiştiğini fark etti ama bir yandan da kaybolan sevdanın hala içini kemirdiğini biliyordu. “Bunu başaracaksın, Onur. O gölgenin altında yaşamayı bırakırsan, belki yeniden mutlu olabilirsin,” dedi.
Onur, yavaşça ama kararlı bir şekilde geçmişin yüklerinden arınmaya başlamıştı. Ama ne kadar çaba harcasa da, bir yerlerde Alperen’in adı, her zaman hayatında bir köşe başı gibi duracaktı.
O gün, Onur’un yaşamındaki en önemli adımlardan biriydi. Bir yıl boyunca kendi kalbinin içinde kaybolan birini arayan Onur, artık yalnızca geçmişin gölgelerinden değil, geleceğin ışığından da beslenmeye başlamıştı. Evet, Ramazan’ın bilmediği bir şey vardı. Onur'un Alperen’i sadece bir aşık olarak görmesi değil, aynı zamanda kaybettiği bir şeyi, bir güven duygusunu, bir babanın şefkatini yeniden bulmuş gibi hissetmesiydi. Alperen, Onur için bir sevgili olmaktan çok daha fazlasıydı. O, bir zamanlar kaybettiği baba sevgisini tekrar deneyimlediği, içinde sıkışıp kaldığı boşluğu doldurduğu kişiydi. Bu durum, Onur’un Alperen’i sevmesinin ve ona olan bağının derinliğini daha da anlamlı kılardı.
Alperen, her ne kadar Onur’a aşkla yaklaşsa da, aynı zamanda babasından yıllar önce kaybettiği o sıcaklık ve güveni de ona veriyordu. Onur, Alperen’in yanında kendini güvende hissediyordu; sanki yıllar önce kaybettiği o güvenli liman, Alperen’le tekrar hayata dönüyordu. Bir zamanlar babasının ona sarılmasındaki huzuru, Alperen’in kollarında bulmuştu. Alperen, Onur’a sarıldığında, onu rahatlatan ve güven veren o sıcaklık, sanki babasından gelen bir dokunuş gibiydi.
Ama zamanla, Alperen de Onur’dan uzaklaşmaya başladı. Alperen’in gitmesiyle, Onur yeniden yalnızlıkla baş başa kaldı. Onun için en büyük kayıp, sadece bir sevgiliyi değil, aynı zamanda yıllardır özlediği bir güveni de kaybetmekti. Onur, Alperen’in yokluğunda, bir kez daha baba figürünü, o güveni ve sevgiyi aramaya başladı. |
0% |