7. Bölüm

7.Bölüm

Beyzanur
anderimm_

12 saatlik uzun bir yolculuğun ardından sonunda Trabzon’a varabilmiştik. Yolda bir şeyler atıştırmış olsak da karnımız iyice acıkmıştı. Anneannem bizi kahvaltı için bekliyordu. Eve vardığımızda sıcacık bir sofra bizi karşıladı. Kahvaltı yaptıktan sonra biraz sohbet ettik. Saat 4’e yaklaşırken yurda geçmeye karar verdik. Anneannem kalmamız için çok ısrar etti, ama artık düzenimizi kurmamız gerektiğini söyleyerek ayrıldık.

Yurttaki işlemleri hallettikten sonra Ahsen ve abimi girişte bırakıp odaya çıktım. Odamız iki kişilik, küçük bir odaydı. Yavaşça eşyalarımı dolaba yerleştirmeye başladım. İlk valizi yerleştirdiğimde Ahsen geldi. Gözleri kızarmıştı. Bana dönüp, “Senin aptal abini çok seviyorum,” dedi ve valizini yerleştirmeye başladı.

İkimiz de sessizce eşyalarımızı yerleştirdik. Saat neredeyse 7’ye geliyordu. Hava kararmadan eksiklerimizi almak için dışarı çıktık. Yurtta yemek verildiği için bolca atıştırmalık aldık. Elimizde poşetlerle yurda doğru yürürken bir yandan sohbet ediyorduk.


“Abimi bu kadar sevdiğini düşünmemiştim,” dedim.

“Ben de bu kadar sevebileceğimi düşünmemiştim. Sanırım âşık oldum,” dedi gülümseyerek.

“Erken haber ver de görümce topuzu yaptırıp parıltılı bir elbise alayım,” dedim. İkimiz de kahkahalara boğulduk. Onun mutlu olması beni de çok mutlu ediyordu. Odaya döndüğümüzde aldığımız abur cuburları yerleştirip yayıldık. Çok yorulmuştuk. Birkaç dakika sonra ikimiz de uyuyakaldık.

Ertesi sabah kahvaltıyı kaçırınca, dışarıda yemeye karar verdik. Üstümüzü hızlıca giyinip Trabzon’da iyi kuymak yapan Cemil Usta’ya gittik. Güzel bir serpme kahvaltı ile karnımızı doyurduktan sonra meydana geçip mağazaları gezmeye başladık. Eksiklerimizi tamamladık, ancak bugün biraz fazla para harcamıştık. Yurda döndüğümüzde yemek saatine yetiştik. Yemekten sonra aldığımız maskeleri yapıp kahvelerimizi keyifle içtik. Mini kettle’ımızın ne kadar işe yaradığını bir kez daha fark ettik. Saat 11 olmuştu. Yarın dersimiz olduğu için giyeceklerimizi hazırlayıp maskeleri çöpe attık. Yoğun bir günün ardından yastığa başımı koyduğumda, düşünceler beynimi kemirmeye başladı. Doğan’ı düşünüyordum. Acaba hâlâ Tuğba ile sevgililer miydi? Görevden dönmüş müydü? Yaralanmış mıydı? Tuğba oradaysa, onu iyileştirirdi. Bu sorular zihnimde dolaşırken uykuya daldım.

Sabah alarm çaldığında hemen kalktım ve Ahsen’i de uyandırdım. O esnerken lavaboya gitmek istedim ama sıra vardı. Odaya dönüp, “Lavabo sırası var, buna nasıl alışacağız?” diye sordum.


“Çok kişi mi var?” dedi.


“Sadece iki kişi,” diye yanıtladım.


“Tamam, ben gidiyorum sıramı kapmasınlar . Telefonu da alıyorum, çıkınca haber veririm,sana “ diyerek lavaboya girdim. Gittiğimde kız lavabodan çıkıyordu. İçeri girip elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve Ahsen’e mesaj attıktan sonra çıktım.

Ahsen lavaboya giderken ben de yatağı topladım ve üstümü giyindim. Hava serinlemeye başlamıştı. Krem pantolonumu ve lacivert kazağımı giydim. Saçımı dalgalandırıp hafif bir makyaj yaptım. Krem rengi çantamı bulup hazırlığımı tamamladım. Ahsen de odaya döndü. Ders saati benimkinden daha geç olduğu için oyalanarak hazırlanıyordu. Krem ayakkabılarımı giyip kabanımı aldım, Ahsen’i öpüp odadan çıktım.

Otobüsle 20 dakikada okula vardım. Dersliği bulmaya çalışırken biraz dolandım ama sonunda buldum. İçeri girdiğimde fazla kişi yoktu. Sarışın, mavi gözlü bir kızın yanına oturdum. Bana dönüp,

“Merhaba, ben Berva,” dedi.


“Merhaba, ben Efsun. İsmin çok farklıymış, anlamı ne?” diye sordum.


“Fırtına demek. Annemler Lazca bir isim seçmiş. Senin isminin anlamı ne?” dedi.


“Bilmiyorum, hiç sormak aklıma gelmedi,” dedim

“Burada mı yaşıyorsun?”


“Hayır, yurtta kalıyorum. Normalde İstanbul’da yaşıyorum ama aslen Trabzonluyum. Sen?”


“Ben buralıyım, merkezde oturuyorum,” dedi. Sohbete dalmıştık ki hoca içeri girdi ve konuşmaya başladı:

“Merhaba, geleceğin hayat kurtarıcıları!
Tıp fakültesine hoş geldiniz. Bugün, insanlığa hizmet etmek için çıktığınız bu uzun ve zorlu yolculuğun ilk günü. Her öğrendiğiniz bilgi bir gün bir hayat kurtaracak, her deneyiminiz insanlara umut olacak.
Unutmayın, bir hekim sadece tedavi eden değil, aynı zamanda bir rehber, bir umut ışığıdır. Bilime olan merakınızı ve insanlığa olan bağlılığınızı hiç kaybetmeyin.

Hepinizin bu yolculukta başarıyla parlayacağına inanıyorum. Tekrar Hoş geldiniz!”

Benim de hedefim buydu elimden geldikçe herkese umut ışığı olmaktı. Alkışlardan sonra ders başladı. İki saat süren ders kısa bir ara ile bitti. Öğlen vakti Ahsen’e mesaj attım. 10 dakika sonra geleceğini söyledi. Berva’ya Ahsen’den bahsedip bizimle yemek ister mi diye sordum. Kabul etti. Yemekhanede sıraya girip yemeklerimizi aldık ve masaya geçtik. Ahsen ve Berva hemen kaynaştı. Yemekten sonra kahve alıp banklara oturduk. Ahsen dersi olduğu için bizden ayrıldı. Berva ile sohbete devam ediyorduk ama sanki biri beni izliyordu. Etrafa bakındım ama kimse yoktu. Paranoyak olduğumu düşünüp sohbetimize devam ettim. Saat 6 olduğunda yurda dönerken yine aynı izlenme hissine kapıldım. Ama kimseyi göremeyince bu düşünceyi kafamdan attım. Odaya geldiğimde Ahsen yatakta yayılmış yatıyordu.

“Geldin mi kuzu?” dedi.
“Geldim. Çok yoruldum,” dedim.
“Ben de öyle. Hadi üstünü değiştir de yemek yiyelim. Açlıktan ölüyorum!”

Bu konuşmalar arasında günler hızla geçiyordu. Vizeler bitmiş, genetik dersinden ödev verilmişti. Trizomi 21 konusunu seçmiş ve bu konuda bir doktorla görüşmek için hastaneye gitmiştim. Genetik polikliniğinde Dr. Enes Erdemir ile görüşecektim. Kapıya vurduğumda genç bir doktor kapıyı açtı.

“Enes Erdemir, sizinle görüşmeye gelmiştim.”

“Buyurun, ta kendisi,” dedi gülümseyerek.

“Trizomi 21 hakkında konuşmaya gelmiştim. Telefonda görüşmüştük.”

“Hatırladım. Ama bu kadar güzel bir bayan beklemiyordum.”

“Teşekkür ederim, ama sorulara geçsek?”


“Bu aceleniz nedir!”

“Ödevi yetiştirmem gerekiyor “

“Bu demek oluyor ki ödev bitikten sonra kahve içebiliriz”

Zorla gülümseyerek hızlıca sorularımı sordum. Ancak adamın tavırları fazla rahat ve imalıydı. Adamı öldürmemek için kendimi zor tutuyordum, ödevim için sabırlı davranmam gerekiyordu. Soruları hızlı bir şekilde sormaya çalıştım.

“Hemen kalkıyor musunuz? Biraz daha otursaydınız.”

“Gitmem gerekiyor, soruları cevapladığınız için teşekkür ederim.”

“Ne demek, rica ederim. Başka bir konuda yardıma ihtiyacınız olursa, bu kartım. Akşam romantik bir yemek yemek isterseniz, bana ulaşabilirsiniz.”

Teşekkür ederim diyerek kartı aldım ve arkama bakmadan hızlıca odadan çıktım. Kenarda duran çöp kutusuna kartı iğrenerek attım. Birdaha böyle bir adamla karşılaşmak istemiyorum, midesiz herif diyerek içimden geçirdim.

Hastane bomboştu, herkes gitmişti. Telefonuma odaklanmışken biriyle çarpıştım. Dengemi sağlayamadğım için ayağım hafif burkuldu. Kendimi yerde bulacağımı sanatken biri beni belimden kavramıştı. Gözlerimi yüzüne doğru kaldırdığımda, siyah maskeli ve şapkalı bir adam gördüm. Gözlerine baktığımda tanıdık bir his vardı, o da kaşlarını çatmış bana bakarken, bu durumda daha fazla kalmak istemeyerek kendimi hızlı bir şekilde toparlayarak özür diledim ve yoluma devam ettim. Yurda döndüğümde yaşadıklarımı Ahsen’e anlattım. Ahsen doktor Enes için ağız dolusu küfür etti.

Üstümü değiştirip ödevi tamamlamaya çalıştım. Saat geç olmuştu, Ahsen çoktan uyumuştu. Ben de yatağıma geçtiğimde maskeli adamın gözleri belirdi çok tanıdıklardı.

 

Bölüm : 03.01.2025 22:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...