9. Bölüm

9.Bölüm

Beyzanur
anderimm_

Uyku tutmayınca aşağıya indim. Bankta oturmuş, gecenin sessizliğinde düşünüyordum. Birden araba sesi duydum. Etrafıma bakındım, Doğan olabileceğini düşündüm. Bu düşünce içimde garip bir his uyandırdı. Ama sadece giden bir araba gördüm, Doğan yoktu. Belli ki bilinçaltım bana bir oyun oynuyordu. Odama geri döndüm. Kimseyle konuşmadan yatağıma geçtim. Kulaklığımı taktım ve son ses müzik açtım. İçimdeki hayal kırıklığını bastırmaya çalışıyordum. Hayatım, bu duyguların içinde gidip geliyordu.

2 Ay Sonra


Gün ışığı gözlerime vurduğunda esneyerek uyandım. Bugün son final sınavımı verecektim. Maskeli adamı unutmuştum. Hatta Doğan bile artık geçmişte kalmış gibiydi. Kızlarla birlikte eğleniyor, şenliklere katılıyor ve hayatın tadını çıkarıyordum. Doğan, düşüncelerimde artık bir iz bırakmıyordu.

Sınav salonuna girdiğimde sırama oturdum. Stresle bacağımı sallıyordum. O sırada Berva yanımda belirdi:
“Bu stres ne be kızım? Rahat ol biraz,” dedi gülümseyerek.
“Senin için kolay tabii. Uzun bir tatile ihtiyacım var. Geri dönmek istemiyorum şu boktan ders yüzünden,” dedim oflayarak.
“Sen de haklısın. Peki, aldın mı biletini?” diye sordu.
“Aldım. Akşam sekizde ananemin yanına uğrayıp Ahsen’le beraber gideceğiz.”
“Ya, desenize beni burada yalnız bırakıyorsunuz.”
“Ah Berva, öyle deme! Kısa bir tatil, hemen döneceğiz.”
“Bırak yapışmayı, Efsun,” dedi hafifçe omzuma dokunarak.
“Off, kızım, azıcık temas ettim, öldün öldün!”
“Sevmiyorum işte! Kaç defa dedim! Öldüysem doktor Efsun beni hayata döndürür müsünüz?”
“Tabii ki, Berva Hanım! Hemen suni teneffüs yapıyorum!”

Gülüşmeye başladık. Hoca sınıfa girdiğinde prosedürleri anlatmaya koyuldu. Sınavı tamamladığımda bir oh çektim. Çıktığımda Berva beni kapıda bekliyordu. Minibüse doğru yürüdük ve köye giden otobüse bindim. Yolda Ahsen’i aradım. Eşyalarını toplamış, benimkilere de yardım ettiğini söyledi.

Merkezde indim, köye doğru yürümeye başladım. Beş dakikalık bir yürüyüşün ardından köye vardım. Anneannem bahçede lahana topluyordu.


“Anane!” diye bağırdım.
“Haçan Efsun, sen misun?”
“He, benim anane.”
“Ben lahana toplayip geliyrum. Evde kuzinayı yaktım, geç, üşüme.”
“Tamam, anane. Sen de çok durma dışarıda, hava soğuk.”

Eve geçtiğimde kuzina içeriyi sıcacık yapmıştı. Ayaklarımı uzatıp dinleniyordum. Bir süre sonra dedem içeri girdi:
“Ulaa, bu bizim sarı paçi midur?”
“Dede, başka kim olacak!” diyerek ona sarıldım. Uzun uzun sohbet ettik. Derken ananem içeri girdi. Yanakları soğuktan pembe olmuştu.

“Ya anane, yanakların pembe olmuş. Hava buz gibi, niye o kadar durdun dışarıda?” diye sordum endişeyle.
“Lahana topladım, çuvala fındık koyayrum. Anana söyle, lahanaları kaynatıp dolaba koyacak. Helva da koyayrum, Barışım çok sever. Mandalina, portakal da koyacağım kuzumlarıma bes olsun.”
“Anane, yavaş konuş. Bu kadar şeyi bana veriyorsun, otobüs alacak mı?”
“Almazsa sorarım onlara! Ahmet’in oğlu işletiyor, deden konuştu, aluruz. Ayıp edeysun demiş. Sen kalk hele içeriye yardıma gel, çuvali dolduracaz, hayde çok iş var ,diyerek içeriye gitti. Sırayla malzemeleri verirken anneannem bir anda konuşmaya başladı. Bu kadar susması beni şaşırtmıştı bile;

“Efsun, bu kara uşakla aranda ne var?” “Hangi kara uşak?”
“Bide bilmezden geleyi! Doğan’dan bahsediyirum.”
“Neden soruyorsun? Buraya mı geldi yoksa?”

Sözleriyle birden heyecanlandım ama ananem gülümseyerek devam etti:
“Yok, gelmadi. Sadece merak ettum. Siz küçükken pek iyi anlayaşdinuz”
“Anane, geldiyse bana mı söylemiyorsun? Yemin ederim, bir daha konuşmam seninle!” dedim panikle.

Dedem bu sırada çuvalın neden bu kadar dolu olduğunu gördüğünde söylenmeye başlamıştı. İkisi bir süre tartıştılar. Saat altıya yaklaşmıştı. Dedem beni önce yurda, sonra terminale bırakacağını söyledi. Yemek yedikten sonra kapları yıkadık. Montumu giyip dışarı çıktım. Dedem söylenerek çuvalı arabaya yerleştirirken ananem kulağıma eğildi:

“Kara uşağı sakın bırakma. Onun seni bırakmaya niyeti yoktir. Onun da içi kor gibi yanayi.”

Bu sözler içimi titretti. Ananeme sıkıca sarıldım. Ardından dedemle birlikte yurda doğru yola çıktık. Kalan eşyalarımı hızlıca topladım, çıkış işlemlerini hallettik ve terminale gittik.


22 saatin ardından nihayet İstanbul otogarına varmıştık. Yüklerimizle birlikte abim ve keyfinin bizi almasını bekliyorduk Yarım saat sonra gelmişti.Abim arabadan indi ve bize doğru yürüdü.
Bana sarılacağını sandım ama Ahsen’e öyle bir sarıldı ki, etraftakiler bile dönüp baktı. Sanki yıllardır birbirlerini görmemiş gibiydiler.

Sonra abim bavulları almaya yöneldi. Bana dönüp:

“Sende mi buradaydın? Ayıp olmasın diye sarılayım bari,” dedi ve sıkıca sarıldı.

Eşyaları arabaya yerleştirdik. Ahsen, önce ailesini görmek istediğini, sonra bize geleceğini söyledi. Onu evine bıraktık, ardından bizim eve geçtik.
Abim, bagajdaki eşyaları daha sonra indireceğini söyleyerek zile bastı.

Annem, söylenerek kapıyı açtı:
“Oy, evimin neşesi gelmiş!” diyerek boynuma sarıldı ve yanaklarımı öpmeye başladı.
“Anne, öldüreceksin kızı! Sanki Ay’dan geliyor.”
“Sen sus! Bana haber vermedin, bunun hesabını soracağım Barış Bey!”

Annem beni içeri iteleyerek:
Gel kızım, içeride kahvaltı var. İstediğin bir şey varsa hemen yapayım,” dedi.

İçeri girdiğimde herkes ayağa kalkıp sarılmak için sıraya girmiş gibiydi. Ama benim gözlerim sadece bir kişiye takılı kalmıştı.

 

Bölüm : 23.01.2025 23:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...