Kapıda bakışmamızın ardından , Doğanın boru gibi sesi yankılandı:
- Kapıda dikilmeye devam mı ediceksin.
- Kusura bakma Doğan abi.
Doğan salona geçtiğinde, mutfağa yardıma geçtim.
- Kızım , ben içeriye geçiyorum selma yalnız kalmasın. Sende tatlıyı tabaklara koyup servis edersin olur mu kuzum, babanı biliyorsun tez canlıdır, illa tatlısını yemekten sonra yiyecek.
- Tamam annem, sen içeriye geç bugün yeterince yoruldun zaten .
Annem içeriye geçince bende ortalığın hızlı bir şekilde topladıktan sonra , suyu kaynaması için ocağa koydum. Bizim ailenin olmazsa olmazı tabikide çaydır, nerdeyse her gün içmeden uyumazdık, su ısınırken bende tabaklara atıştırmalıkları yerleştirmeye başladım, kaynayan su ile çayı demledikten sonra profiterol dolaptan çıkartarak tezgaha yerleştirerek, tatlıyı tabaklara yerleştirdim. Üzerine sos ile kalp şekli çizerek, kendimce güya tatlıya şekil verdiğimi düşünüyordum. Sonrasında bardaklara çayı doldurarak, içeriye servis yapmaya geçtim.
- Oy benim maharetli kızım , Nesrin hazırlan görücüler yakında kapını çalarlar.
- Yok ahiretliğim, daha efsun okuyup doktor olucak, evlilik için daha çok yolu var.
- Selma sultan , annem haklı ben evlilik insanı değilim.
Tok bi ses yankılandı.
- Ne insanısın.
- Kariyer insanıyım doğan, d- doğan abi.
Ardından cevap gelmeyince bende tatlımı yemeğe koyuldum, herkes aralarında sohbet dalmışken bende boş tabakları mutfağa koyup çayları tazeleyecektim ki, selim amca “ saatte baya geç oldu biz kalkalım artık” diyerek ayaklandı , herkes montunu giyinip kapıya çıkarken, annemle selma teyze son kapı dedikodusunu yapıyorlardı , kapıda dikkatimi çeken abimle doğanın aralarında fısır fısır konuşmasıydı. Dudaklarını okumayı çalışıyordum, asla bir şey anlamadım. İnsanlar bu dudak okuma işini nasıl yaptığını acilen çözmem gerekiyordu, yoksa meraktan ölücektim . Selim amcanın bağırmasıyla selma teyze son kez anneme sarıldıktan sonra benimde yanaklarıma sulu öpücük bırakıp evden çıktı. Ardlarından el salladıktan sonra, bizde kapıyı kapatıp içeri geçtik.
- Anne ben yatıyorum çok yoruldum
- Tamam kuzum iyi uykular.
- Küçük cadı nereye böyle.
- Ay abi çok yoruldum temizlik , tatlı derken pertim çıktı..
- iyi uyu bari biz yarın akşam doğanla dışarı çıkıcaz, hem sende gelirsin, yanında sürekli gezen arkadaşın vardı onuda çağırırsın belki gelmek ister..
- Ahseni mi?
- İsmi herneyse , sahilde takılırız diye düşündük.
- Bilmem söylerim bi belki gelir, dicek bir şeyin yoksa yatıyorum ben İyi geceler.
- İyi geceler süpürgeli cadı.
Abimin ahseni sorması beni şaşırtmıştı, Ahsenle abim olabilir miydi asla oluru yoktu. Lavabodan işlerimi hallettikten sonra süngerboblu pijamamı giyip yatağıma uzandım. Yarın ne giysem diye düşünürken aydınlanma yaşadım. Doğanın orda olacağı aklıma gelmişti. Bir anda kalbim hızlı bi şekilde atmaya başladı, heyecanlanmıştım başka şeyler düşünerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım.Arka sokaklar neden hala final vermedi (kim izliyor hala ), saçımı icardi sarısı mı yapsam iç sesim bi anda “annen seni keser” diyerek belirdi.
Otomatik olarak ikimizide kesmiş olamaz mı “şu an önemli olan bumu yarın ne giyeceğini düşün” dedi. Haklıydı bunları sonra tekrar kafa yorucaktım . Yarın ne giyeceğimi kafamda kombin yaparken göz kapaklarıma çöken ağırlığı hissetim sonrasında kendimi uykunun tatlı kollarına teslim ettim .
Annemin bağırmasıyla uyandım “Efsun kalk artık kızım kahvaltı hazır” gözümü ovuşturarak uyandım, lavaboya gidip işlerimi hallettikten aşağıya indim. Mutfaktan nefis kokular geliyordu, sofra kurulmuş hatta kahvaltıya başlanmıştı bile annemin çayları doldururken “
-oğlum yavaş ye boğulucaksın , görende derki bu oğlanı aç mı bırakıyorsunuz.
-Ya banada patates bırak.
Tabağı elinden almaya çalışırken kapı çaldı annem masadan kalkarak kapıyı açmaya gitti. Ben hala o sırada tabağı almaya çalışıyordum o sırada doğan içeri girdi.kafamda bi ses doğan içeri girdi benim üstümde süngerboblu pijama vardı saçım cadıların saçı gibi kabarmıştı aman allahım.
- Oğlum geç sofraya çay getiriyorum sana
- Yok Nuran teyze biz çıkıyoruz , bizim acil bir işimiz var dimi Barış.
Abim jet hızıyla sofradan kalkıp, yukarıya doğru koşarak hazırlamaya gitti.
-Bu oğlanda bi gariplik var Ahmet.
- Bilmiyorum hanım, yakında çıkar kokusu.
Babamla doğan sohbet ederken abim aşağıya inerek hızlı bir şekilde annemle yanağımıza öpücük kondurup “ben çıkıyorum baba , bir şey lazım olursa ararsınız “ babamda “ tamam dikkat edin kendinize “ doğan bana dönerek;
- Efsun hazırlan akşama alırım seni.
Bende başımı sallamakla yetinmiştim. Annemle akşam için fasülye yemeği yapıcaktı o yüzden fasülye ayıklamaya başladık. Saat baktığımda 5’ e geliyordu, bende hazırlanmak için yukarı çıktım. Siyah beyaz mini sırtı açık elbisemi üzerime giyindim. sonrasında makyajımı yapıp saçımı düzleştirdim o sırada kapı çaldı bende kutudan çıkardığım beyaz kısa topuklu ayakkabımı giyerek hızlı bir şekilde aşağıya indim ve doğan yukarıdan aşağıya beni süzerlen bacaklarıma kaşları çatık bir şekilde bakıyordu, yanına yaklaşarak;
- Ben hazırım, gidebiliriz.
- Görüyorum.
Anneme sarılıp babamın yanağınada öpücük kondurdum. Doğanda iyi akşamlar diyerek evden ayrıldık.
- Daha açığı yok muydu?
- A – anlamadım.
Cevap vermedi bende Umursamayarak önüne geçerek arabaya doğru yürümeye başladım, ama arkamdan ;
- Siktir , kapalı yeri yok mu bu elbisenin.
- Yok kapalı yeri, karışma ne giydiğime
- Kızım adamı sinir hastası edersin tövbe tövbe .
Cevap vermeyerek arabaya bindim sessiz devam eden yolcuğun sonunda sahile ulaşmıştık. Arabadan inerken ;
-Ceketimi al üstüne üşürsün.
- Bu havada mı hava 32 derece. Diye bağırdım.
- Sesini yükseltme karşında arkadaşın yok.
- Doğru ya şu an karşımda kim olarak varsın, Tam olarak neyim oluyorsunda kıyafetime karışıyorsun.
- Ben senin abinim.