Yeni Üyelik
25.
Bölüm

20. Bölüm

@angel_okur

 

Gece’den

 

Kendimi tanık olarak mahkeme salonunda bulmayı ben de beklemiyordum. Ve karşımda Güney’i görmeyi.

 

Olayları algılamakta zorluk çekiyordum. Burada tanık olarak bulunuyordum. Güney’i burada görmeyi kesinlikle beklemiyordum. Yanıma doğru gelirken yanındaki Deran’a sinirle bir şeyler söylüyordu. “Güney?”

 

“Aaa, Gece sen de mi buradaydın?” dedi Deran sahte bir şaşkınlıkla.

 

Güney, Deran’a döndü. “Lütfen bir gün de başıma bela açma abicim.” Düşünür gibi yaptı ve gülümsedi. “Reddedildi.”

 

Gözlerimi kırpıştırarak baktım ikisine. Ağlar gibi bir yüz ifadesiyle “Biri bana burada ne olduğunu anlatsın!”

 

Derin bir nefes aldı. “Anlatacağım… Anlatacağım ama önce bir şuradan çıkalım.” Bugün fazla mı yakışıklıydı? Allah diğer erkeklerin hakkını alıp Güney’e vermiş herhalde. 1.80’den uzun boyu yüzünden başımı kaldırıp bakıyordum.

🌸

 

Dava bittiğinde sonunda dışarı çıkıp temiz hava alabilmiştim. En yakın cafeye yürüyorduk. Onunla yazışırken sorun olmasada yanında onu canlı kanlı görürken biraz çekiniyordum. Bunun sebebi biraz, dışarıdan bakıldığındaki sert görüntüsü de olabilir tabii.

 

“Eee? Görüşmeyeli nasılsın?” diye bir soru yöneltti Deran. “İyi… Sen?”

 

“Bende iyiyim.”

 

Farkında olmadan tırnaklarımla etimi yolmaya başlayınca elimin üstünde bir sıcaklık hissettim. Onun eli… eli nasıl bu kadar sıcak olabiliyor? Evet, aklımdaki soru buydu. Başımı yavaşça kaldırıp Güney’e baktım. O ise karşıya bakıyordu. “Tamam, yolmuyorum. Bırakabilirsin.” Yoksa utançtan domateslerin akrabasına dönecektim.

 

Gözleri gözlerimi bulduğunda yutkunma ihtiyacı hissettim. Bakışları başkalarına baktığı gibi değildi. Anlatmak için kelime bulamayacağım bir bakıştı. Dudakları hafif kıvrılır gibi oldu. Aslında yanlış görmüş de olabilirim. Yavaşça bıraktı ellerimi.

 

Isınmış elime soğuk hava deyince ürperdim. Demir eksikliği Allah belanı versin. Sıcak havada bile ellerim buz gibiydi.

 

Cafeye vardığımızda içerideki masalardan birine oturduk. “Deran benim kardeşim. Zaten daha önce tanışmışsınız.” Çok güzel bir tanışma olmuştu. “Merve, Deran’la uzun zamandır düşman olan biri. Genelde her ay yaşadığımız bir rutin bu hafta olanlar.” Aklıma takılan başka bir konu vardı. Deran’a baktım. “Sen de beni önceden tanıyordun değil mi?” Yutkundu. “Hatırlamanı isterdim.”

 

Yazarın anlatımıyla

 

O da isterdi, Güney de isterdi hatırlamasını. Oysa unutulacak anılar değildi yaşadıkları. Çocukluk unutulmazdı. Güney unutmamıştı, Deran da unutmamıştı. Burukça gülümsedi Deran. O da Gece gibi 5 yaşındaydı o zamanlar. Deran evin içinde koştururken Gece uslu uslu koltukta otururdu. Dün gibi hatırlıyordu ikisi de o günü. Hem Güney hem de Deran.

 

15 yıl önce

 

“Güney?” ayakları yere deymediği için sallıyordu. “Senden 5 yaş büyüğüm Su Perisi. Bana abi diyeceksin.”

 

“Ama Deran sana abi diyor.”

 

“İşte o doğru yapıyor.”

 

“Ben sana Deran’la aynı şeyi söylemek istemiyorum.” Düşündü bir süre. “Yabancı diyeceğim sana.”

 

“Yabancı mı?” Kafasını salladı küçük kız. “Evet, annem dedi ki tanımadığımız kişiler yabancıymış.”

 

“Sen beni tanıyorsun.” Bu sefer de sağa sola salladı. Kafasıyla beraber saçları da dalgalanıyordu. “Artık tanımıyorum.”

 

“Gece!” Abisinin eski oyuncaklarının olduğu kutuyu sürükleyerek getirdi Deran. “Bak bunlar abimin arabaları.” Kutuyu açıp arabaları döktü. Renklerini söylemeye başladı Gece. “Siyah, sayı, beyaz, yeşil, mavi, kırmızı, gıyi, tuyuncu, mor, kayeyengi.”

 

“Sayı, gıyi, tuyuncu ve kayeyengi değil. Sarı, gri, turuncu ve kahverengi.”

 

“Sayı, gıyi, tuyuncu, kahyeyengi.”

 

“Kaç yaşına geldin hala söyleyemiyorsun şu renkleri.”

 

“Hayır, söylüyoyum!”

 

“Evet, söyleyemiyorsun Gece. Bak ben nasıl söyleyebiliyorum.” Burnunu çekip söylemeye başladı. “Sarı, giri, turuncu, kahrerengi.”

 

Dayanamayıp gülmeye başladı Güney. “Çok güzel söyledim dimi abi?”

 

“Hiç de bile! Söyleyemedi dimi Yabancı?”

 

“İkinizde söyleyemiyorsunuz.”

 

“Asıl sen söyleyemiyorsun!” diye bağırdı Daren.

 

Gece ise tekrar etti renkleri. “Siyah, sayı, beyaz, yeşil, mavi, kırmızı, gıyi, tuyuncu, mor, kayeyengi.” Gözleri doldu ve dudakları titremeye başladı kızın. “Ben penbe araba istiyorum!”

 

“Pembe arabası yok ki abimin.”

 

“Ama ben istiyorum!”

 

“Abim pembe sevmez ben araba sevmem. Yok hiç pembe arabamız.”

 

Ağlaması şiddetlendi Gece’nin. O pembe araba istiyordu. “Tamam, ağlama. Alacağım sana pembe araba olur mu?” dolu gözlerle baktı. “Alacak mısın gerçekten?” Hızla kafasını salladı Güney. “Alacağım, söz.”

 

5 dakika sonra üçü beraber koltuğa kuruldular. Deran başını Güney’in omzuna yaslayıp uyudu. Gece de uslu uslu Güney’in saçlarını örmesini bekledi. Kardeşinin saçları kısaydı, onunkileri öremediği için Gece’nin saçlarını örüyordu.

 

 

Nasılsınızz? sınav haftası başlamadan hemen bölümü bititrip paylaşayım dedim. Bu bölüm geçmişi okudunuzzz.

 

Acaba diyorum her bölümün başında veya sonunda geçmişten birşeyler mi yazsam? Önce mi sonra mı yapayım yapmayayım mı yazın.

 

Sizi çok seviyorum mutlu kalın

Loading...
0%