
Geç kalmamak için neredeyse koşarak gidiyordum kafeye. Bir kez daha geç kalırsam kovulurdum. Vardığımda bütün hazırlıkların tamamlandığını gördüm. Normalde burada partiler yapılmazdı ama büyük bir miktar para teklif edilince kafenin sahibi kabul etmişti.
Para her şeyi çözerdi.
On beş dakika sonra yavaş yavaş kafe dolmaya başladı. Ben de yemekleri tepsiye koyup masaya götürdüm. Tepsiyle birlikte geri dönerken birinin bana baktığını fark ettim.
Siyah saçları ve okyanus gibi mavi gözleriyle gerçekten yakışıklıydı ama bu bakışlarından rahatsız olmadığım anlamına gelmiyordu.
Neredeyse bütün gün boyunca bakışları üzerimden ayrılmamıştı.
"Gece, pastaları kes!"
Masadaki pastayı herkese yersin diye küçük dilimlere bölüp sırayla tabaklara koydum. Tabakları herkesin önüne koydum. Sıra diğer masadaki çocuklara gelmişti. İki tabak alıp masaya giderken kendi ayağıma takılıp yere düştüm.
Sakarlık kapatılsın.
Ben kalkmaya çalışırken müşterilerden bazıları gülüyordu. Çok kötü rezil olmuştum.
Gün boyu bana bakan çocuk kalkmam için elini uzatımca önce şaşırdım.
"Teşekkür ederim."
Uzattığı elini tutup kalktım. Daha fazla rezil olmamak için hemen tuvalete gittim. Kıyafetlerindeki pasta lekelerini nasıl çıkaracağımı bilmiyordum.
0530*******: Bir daha o şerefsizin elini tutma.
Siz: Kim oluyorsun da bana ne yapacağımı söylüyorsun?
0530*******: Lütfen Su Perisi,
Siz: Bana Su Perisi deme. Adım Gece.
0530*******: Tek takıldığın konu bu mu?
Siz: Evet.
0530*******: Sana asla isminle hitap etmeyeceğim.
Siz: İmimin anlamıyla hitap ediyorsun ama.
0530*******: O ismin değil, isminin anlamı.
0530*******: Konudan saptık.
0530*******: O şerefsizin elini tutma.
Siz: Sana inat tutasım var.
Siz: Ayrıca sen beni nasıl görüyorsun.
0530*******: Görüyorum işte bir şekilde, uzatma.
Siz: Daha ismini bile bilmediğim biriyle konuşuyorum!
0530*******: Bir gün öğrenirsin
0530*******: Ayrıca konuşmuyorsun. Sesimi hiç duymadın.
Geri zekalılığımı yüzüme vurmasan da olurdu.
Siz: Allah’ım bana sabır ver.
0530*******: Âmin, âmin.
Telefonu kapatıp gitmek için izin aldım. Evde de duşa girip ders çalışmaya başladım. Aslında pek odaklandığım söylenemezdi. Gözlerim soruları okurken aklım bana yazan kişideydi.
Okuduğumu anlamayı unuttuğumu fark edince aklımı toplamam gerektiğini kendime hatırlattım.
Mutfaktan kurabiye alıp kahve yaptıktan sonra geri odama döndüm ve çalışmaya devam ettim. Odaklanmaya çalışıyordum ama bu çok zordu. Sandalyemden kalkıp kendimi yatağa attığımda dakikalarca tavanla bakıştık.
Gözlerim tavanda, aklım uzaklardaydı.
0530*******: Ne yapıyorsun?
Siz: Yatıyorum, sen ne yapıyorsun?
0530*******: Ders çalışmak yerine yatıyor musun?
Siz: Annem gibi konuştun.
Siz: Pardon, yazdın.
0530*******: Annene benzetilmek artık kabuslarıma girecek.
Siz: O kadarda kötü biri değil.
Siz: Tabii karşısındaki kişiye göre değişir.
0530*******: Sana karşı peki iyi davranmıyor değil mi?
Siz: Kimsin sen Yabancı?
Siz: Benim hakkımda nasıl bu kadar çok şey biliyorsun?
0530*******: Daha önce yazdığım gibi, meslek sırrı.
Siz: Düzgün bir açıklama yapsan ölür müsün?
0530*******: Evet, ölürüm.
Siz: Sadece ismini söylesen?
0530*******: "yazsan" yazacaktın herhalde?
Siz: Her neyse işte. İsmini merak ediyorum.
0530*******: Belli bir süre daha merak edeceksin.
0530*******: Şimdi uslu bir kız ol ve anneni kızdırma.
0530*******: Yani ders çalış.
Telefonu kapatıp notlarıma bakmaya devam ettim.
🌸
Gözlerimi açtığımda ne olduğunu anlamak için etrafıma bakındım. Çalışırken uyuyakalmıştım. Sandalyemden kalkıp yatağıma yattım. Zaten tekrar uyumam çok uzun sürmedi.
Alarmın sesiyle gözlerimi araladım. Hızlıca hazırlanıp okula gitmek için evden çıktım.
🪷
Günler aynı geçiyordu. Kalk, okula git, işe git, ders çalış, yat. Fakat bugün uyandığımda bedenime bir yorgunluk hakimdi. Ayrıca yorganıma rağmen üşüyordum. Belli bir süre sonra ateşim çıktığının farkına vardım.
Ilık bir duşun ardından az da olsa kendimi iyi hissetmeye başlamıştım.
Telefonuma gelen bildirimlerde mesaj uygulamasına girdim.
0530*******: Niye okula gitmedin?
Siz: Biraz hastayım.
0530*******: İyi misin?
0530*******: Neyin var?
0530*******: Doktora gittin mi?
Siz: Ateşim var. Ve sabaha göre daha iyiyim. Doktora gitmedim.
0530*******: İyi olmana sevindim.
0530*******: İlaç içtin mi?
Siz: Hayır, evde ilaç bulamadım.
0530*******: Alayım mı?
Siz: Gerek yok, zaten yarına kadar iyileşmiş olurum. Hastalıklarım uzun sürmüyor. Ayrıca senin aldığın bir ilaca güvenmemi bekleme benden.
0530*******: Peki.
0530*******: Kötü olursan haber ver.
Siz: Niye sana haber veriyorum?
0530*******: Çünkü durumunu merak ediyorum. Kötü olursan yardım edeceğim.
Siz: Kendimi daha kötü hissedersem haber vereceğim son kişisin.
0530*******: Haber vereceğin fazla kişi olmadığı için üzülmeme gerek yok öyle değil mi?
Siz: Hiç de bile. Haber verebileceğim bir sürü kişi var.
0530*******: Kimmiş onlar? Yazsana.
Siz: Annem, babam, arkadaşlarım, akrabalarım.
0530*******: Seni üzmek istemem Su Perisi ama arkadaşın yok, akrabalarının umurunda olmaz, baban sen küçükken öldü ve annenin de pek umursayacağını sanmıyorum.
Boşta kalan elim yumruk halini almıştı. Dudaklarımı birbirine bastırdım.
0530*******: Bu durumda senin hastalığınla en çok ilgilenen benim.
Siz: Teşekkür ederim, hiç üzmemiş oldun.
0530*******: Özür dilerim.
0530*******: Seni kırmak gibi bir amacım yoktu.
0530*******: Ne olursa olsun hep senin iyiliğini isteyeceğim.
0530*******: Ne yaparsan yap, kim olursan ol her zaman iyi olmanı isteyeceğim.
Siz: Sınırları aşma Yabancı.
0530*******: Nasıl isterseniz hanımefendi.
0530*******: Emrinizdeyim.
Siz: Abartma Yabancı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |