@angeluus
|
Selamlar efenim. Yeni bölüm sizlerle. Keyifli okumalar. 💙
Sanki o gelince eksik olan hayatım tamamlanmıştı. Onu ilk kucağıma aldığımda yanlışlıkla bir yerini kırarım, ona zarar veririm diye çok korkmuştum. Bebekler hakkında daha önceye dayanan bilgilerim yoktu. Sadece benden 11 yıl sonra doğmuş olan kız kardeşimin küçüklüğünü hatırlıyordum. Ama Tamamını değildi tabii ki. Annem neredeyse kız kardeşim Ece ile sadece hepimizin ailecek bir arada olduğu anlarda iletişim kurmamıza izin veriyordu. Zaten o dönemlerde küçük olduğum için hiç bir şey aklımda kalmamıştı. Bunu biraz önce ateşler içinde yanan Asile kat kat battaniye sarmamdan anlayabiliyorduk. Neyse ki oğlumun ilk hasta oluşunda babasıda yanımızdaydı. O olmasaydı oğlum şuan havale geçiriyor olurdu. Hayatım boyunca kriz anlarını yönetemeyen biri olmuştum. Çok stres yapardım ya da sinirimden veya üzüntümden ağlardım. “Gelin bakalım.” Alpin sesinin duymamla birlikte kucağımda ki oğlumla ayağa kalktık ve Alpin yatak odasındaki banyoya doğru ilerledik. Biz Asil ile otururken o da banyoya gidip suyun derecesini ayarlamıştı. Banyoya girdiğimde üzerinde tişörtü olmayan bir Alp görmeyi beklemiyordum. Onu yarı çıplak gördüğüm için anlık bir afallasamda sonradan surat ifademi düzeltip, daha normal bir duruş sergiledim. Elindeki havluyu askıya astıktan sonra tam önümde durdu. O sırada kucağımda ki Asil Ata onu babasına vermemi istediği için beni tutmayı bırakmıştı. Kendini babasına doğru itmeye çalışıyordu. Alp, Asilin bu çabasını görüp yarım bir sırıtışla -bence piç gülüşüydü- oğlumu benim kollarımın arasında aldı. “Babacım.” Asil babası tarafından kucağına alır almaz garip akrobatik hareketlerine son vererek Alpin göğüsüne sindi. Onlar duşakabine ilerlerken bende babasının kucağında yüzü bana doğru dönük olan Asilin suratından suya girmek istemediğini anlamıştım. “Asil sudan pek hoşlanmıyor. Suya girince daha çok huysuzlanır.” “Ateşinin düşmesi için suya girmesi lazım ama?” Bunu soru şeklinde sormuştu. Sanki benden izin istiyor gibiydi. Omuzlarımı silkip “Sen bilirsin, suya girince sorun çıkartacak.” Dedim. Bunu bir onay olarak kabul etmiş olacak ki tekrar duşakabine doğru harekete geçti. Bir kaç saniye duraksadıktan sonra tekrar bana doğru geldi. Elimi tuttu ve üçümüzü bir anda suyun altına soktu. “Alp!” Ben suyun altından çıkmaya çalışırken o izin vermeyerek benide kollarının arasına çekti. O anın şokuyla hareket etmeyi bırakmıştım. Çünkü çok heyecanlanmıştım. Bana sarılmıştı. Girdiğim şoktan yanımızda ateşler içinde yanan oğlumun ağlamasıyla çıktım. “Ver bana oğlumu.” Hafif bir tebessüm ederken oğlumu benim kucağıma bıraktı. Asil kucağıma gelir gelmez sakinleşmişti. Hep böyle oluyordu. Ne zaman ağlasa ya da huzursuz olsa benim kollarımın arasına gelir gelmez sakinleşip, mayışıyordu. Aynı şey bende de oluyordu. Asil biraz hareketli bir bebekti. İstediği olmayınca ağlıyordu. Bunu şımarıklık olarak yapmıyordu. Hayatında düne kadar baba figürü yoktu. Sadece anne sevgisiyle büyümüştü. Her zaman diğerlerine göre daha eksikti. Ben oğluma o eksikliği hissettirmemeye çalışsamda elbette hissediyordu. Asilin asosyal bir çocuk olmasını istemediğim için her gün dışarıya çıkartıyordum. Yanında babası olan bebekleri görüyordu. Benimle dedemden bana miras kalan şirkete her geldiğinde oradaki erkek çalışanlarla kadın çalışanlara göre daha iyi anlaşıyordu. Hayatında bir babası olmadığı için o boşluğu doldurmaya çalışıyordu. Zaten Asil Ata her şirkete geldiğinde oranın maskotu oluyordu. “Güzelim, daldın. İyi misin?” Sürekli güzelim diyordu. Bir gün kalbime indirecekti bu adam. “İyiyim.” Buruk bir tebessümle söylediklerime alnıma minik bir öpücük kondurarak karşılık vermişti.
Bu kadardıı. Umarım severek okumuşsunuzdur. Yazım hatalarım varsa kusura bakmayın lütfen. Daha uzun yazmak isterdim ama maalesef o kadar yazmaya takatim yok. Bende bir insanım ve bir şeylerden zamanla sıkılıyorum. Her bölüm 500 kelimenin üzerinde oluyor. Buna dikkat ederek yazıyorum. Yeni bölümde görüşmek üzere.🤍 İnstagram hesabımız: @kalbiinyoluofficial |
0% |