@anim_aysa
|
Şuan edebiyat dersindeydik bu arada ben sınıf değiştirmiştim üçüzlerim ve Asenalar bu sınıfta idi her neyse ders kitabındaki şiir yazma yerini yapmaya çalışıyorduk internette gördüğüm şeyi yazıcam çünkü çok komikti Aylardan ekim, Ben yine tekim, Beni sevmeyenin, Anasını orada dur yanlış yerlere gidiyorsun!! Doğru diyorsun içses o zaman şöyle yapalım Anasını seveyim anlam aynı kelimeler farklı bence oldu he yanımda oturan Asena’yı dürttüm bana bakınca şiiri gösterdim okuyunca gülmemeye çalıştı sonra arkamızda oturan miraç ve Miraya gösterdik ama hocamız –kaya abi- bizi fark etti ‘ne yapıyorsunuz siz orada’ Asena hemen atladı konuya ‘hocam arkadaş bir şey sorudu ona bakıyorduk’ ‘önünüze dönün’ kafamızı salladık önümüze döndük ben tabi bunu sildim çünkü hoca bakarsa disiplin bana kollarını açardı aklımda kalan şiirlerden bir tanesinin dörtlüğünü yazdım Yaş otuz beş yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlılık çağındaki cavher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün Gözümün yaşına bakmadan gider. Cahit Sıtkı Tarancı’nın otuz beş yaş şiiri orta okuldaki Türkçe hocamız ezberletmiş ve sınıfta yarışma yaptırmış kazanan ilk üç kişiye hediyeler almıştı ben hiçbir şey olmuştum ama aklımda kalmıştı da bu edebiyat dersi neden bitmiyor valla çok can sıkıcı hocaya ki şöyle güzel bir gelişme oldu kapı çaldı ve içeri nöbetçi öğrenci girdi ‘hocam dersinizi bölüyorum ama Gül hoca Mina Mira. Asena ve Koray’ı çağırıyor’ dedi il bir bakışma geçti birimizle birkaç saniyelik sonra hoca ‘tamam gök sen çıkabilirsin’ dedi sonra bize döndü ‘çocuklar sizde gidin hocanın yanına’ bizde ayaklanıp sınıftan çıktık ‘ulan biz bir şey mi yaptık’ dedi Asena ‘Müzik sınavında kopya çekmediniz demi’ dedi Miraç ‘LAN müzik sınavında nasıl kopya çekelim’ dedim ‘ne bileyim ben’ dedim sonra yan sınıftan gök ‘yok lan korkmayın 29 ekim gösterisi için istiyor sizi hoca’ dedi bir nefes verdik sonra öğretmenler odasına geldik gök sürgülü kapıyı açtı içeri girdik ve hocanın yanına gittik ‘şimdi çocuklar biliyorsunuz üç hafta sonra yirmi dokuz ekim, bunun için birkaç gösteri hazırladım içlerinde sizde olacaksınız sizin için dans ve karo gösterisi uygun gördüm istemeyen var mı’ kimse bir şey demdi ‘güzel, dans olarak halk oyunları düşündük iki seçenek var size de sormak istedim bir zeybek , horon ve kaşık oyunu düşündüm siz olsanız hangisini oynamak isterdiniz’ dedi Asena söze girdi ‘hocam bence zeybek veya horon yapalım’ dedi diğer kişilerde ona onay verdi Doğukan konuştu ‘hocam bence zeybek yapalım’ dedi Mira ve ben konuştuk –aynı anda- ‘hocam bence hem zeybek hem horon yapalım’ birkaç kişi hariç herkes şok tabi sonra bizden birkaç kişi daha aynı cevabı verince hoca ikisini de yapmaya karar verdi karoyu iptal edip bunları yapacakmış sonra hocamız telefon numaralarımızı aldı grup kuracakmış biz hayla konuşurken zil çalmış hocalar gelmeye başlamıştı kaya abi içeri girince bizi görünce bir sorgulayıcı bakış attı ama sonra işi olduğu için bir yere oturdu ‘hocam gösteri için çalışmalara ne zaman başlıyoruz’ dedi hoca gülümsedi ‘uygunsanız bu gün okuldan sonra iki saat çalışırız arada ben olmasam da toplaşın yapın prova her gün’ kafamızı salladık öğlen arası olduğu için kantine indik ‘sana ne alalım üçüzüm’ dedi Miraç ‘bana tostla meyve suyu alsan miraç’ dedim ‘hay hay ben bi koşu alıp geliyorum’ dedi ve gitti masadaki kişi kalmıştık miraçdan sonra herkes beş dakikaya geleceğini söyledi ve kalktı masadan Doğukan bana döndü ‘E düşündün mü’ dedi düğündeki çıkma teklifinden bahsediyor ‘bilemiyorum doğu ya gerçekten sevmiyorsan’ dedim ‘seni niye sevmeyeyim Mina’ bilemiyorum gibi omuz silktim ‘kanıtla doğu’ güldü ‘kanıtlarım’ ellerimi yana açıp arkama yaslandım ‘hodri meydan’ oda arkasına yaslandı ‘göreceğiz’ sonra miraç geldi ‘buyurun’ dedi ve bana tostumu uzattı bende alp yemeye başladım bu arada Asenalar da gelmişti Koray konuştu ‘hoca grubu kurmuş bu gün ikiden dörde kadar prova varmış’ dedi kafamı salladım telefonum çalınca cebimden çıkardım derin hanım arıyordu ‘efendim’ ‘ne yapıyorsun kızım’ ‘oturuyoruz anne’ dedim ‘iyi iyi miraç geç geleceğinizi yazdı bir şey mi oldu’ miraç baktım ‘hayır anne şöyle ki yirmi dokuz ekim için gösteri var prova yapacağız ondan’ dedim ‘tamam kızızm ben bir şey oldu sandım’ dedi güldüm ‘tamam ben kapatıyorum’ dedim ve özür dilerim anam yüzüne kapattım, sonra derse çıktık. D.B 27 Ekim 2023 cuma Son ders edebiyattı ve hocam olan abim bizi serbest bırakmıştı çünkü herkesin provası vardı nöbetçi öğrenci bizi çağırınca bizde bahçeye indik Kaya abide geldi onlarda sınıfta karo yapacaklar var bu arada size bir şey diyeceğim biz karo yapmayacaktık ama sonra müzik hocamız girdiği bazı sınıflara yaptıracağını söyledi böylece bizde karoya girmiş bulunduk şimdi karo için toplanıyorduk bizimle beraber dört sınıf vardı biz Hatıla sevgili ülkem şarkısını söyleyecektik şimdi karo için son kes aşağı inmiştik sıra ile gidiyorduk biz 10-C idi k bizden önce iki sınıf çıkacaktı iki gün sonra cumhuriyetimizin 100.yılı olacaktı bir sürü yerde kutlamalar olacaktı. Her neyse sıra bize gelince herkes yerlerine geçti arkadan şarkı çalmaya başlayınca bizde söylemeye başladık. Bizden sonra D sınıfının provası oldu, onlar tam bitirdiğinde zil çaldı kaya abi yanımıza geldi ‘çantalarınızı alında çıkalım’ dedi bizde kafamız la onaylayıp yukarı çıktık çantamı alırken gene özgelere denk geldim ‘tipe bak ıy’ dedi Dora ona döndüm ‘yüzünde boya kavası varken konuşma bence’ dedim ve onlardan uzaklaştım Allahım sen sabır ver. 29 ekim 2023 Pazar Sabah heyecandan yedi de uyanmıştım tören onda idi ama bir sabah herkesi uyandırsam bir şey olmazdı demi heheh, salonda olan büyük JBL hoparlör aldım telefonumu bağladım 10. Yıl marşını açtım ULAAA bugün 29 ekim kalkun olan, elimde hoparlör katları dolaşıyorum geçtiğim odaların kapıları teker teker açılıyordu en son gene salona döndüm sesleri kapattım ‘ula sabhun köründe ne acayip durursun bu şerkiyi’ dedi Ayaz abi ‘erken kalkan yol alır abi’ dedi arkasında diğer abileri ve üçüzlerimi gördüm cümlemi değiştirdim ‘abilerim ve üçüzlerim’ dedim kendimi arya bırakıp yattım herkesi uyandırıp uyuyan baba rol modelini örnek alarak gözlerimi kapattım ‘Abi bak bizi uyandırıp uyuyor oh ne ala memleket’ dedi Gökhan abi gözümü açtım ‘şimdi söyle abim ben şuan herkesi uyandırıp uyuyan baba rol modelini örnek alıyorum’ dedim arkadan babamın sesi geldi ‘Ala Allah bende hiç öyle şey yapmam nereden geliyor bu’ ‘doğuştan baba’ dedim ama o anda kayra abim konuştu ‘yok öyle yama’ dedi ve yanıma geldi adam ışınlanmayı buldu lan beni sırtına aldı ‘LAN aga bırak beni’ sırtına vurdum işe yaramıyor ‘HELP ME LAN BİRİNİZ YARIM ETSENİZ’ mira gülerek konuştu ‘ne yazık ki üçüzüm abimden kimse seni kurtaramaz’ kayra abinin sırtına bir daha vurup ‘abi bırak beni, yere indirdiğin gibi döverim seni’ kaya abim güldü oda yanımızdan geliyordu ‘canım kardeşim iki saat daha uyumalısın’ dedi ‘abi kusucam galiba kan beynime geldi’ dedim bir odaya girmiştik ben bıraktı bir başım döndü ama toparladım odaya baktım iki yatak iki masa kitaplık ve bir koltuk vardı ‘e’ bu sefer kaya abi beni kucağına aldı ‘ulan salın beni’ ‘lan!’ kaya abim bana kızdığı için sustum beni yatağa bırakıp yanıma yattı Uyumak! Çok severim kaya abide arkama yattı ortada kaldım ‘ay bana bir daral geldi’ güldüler sonra uyuduk. Gösteri zamanı Sırada duruyorduk tören saygı duruşu ve istiklal marşı ile başlamıştı şiirler okumuştu şimdi sıra bize geliyordu ‘Şimda Hatırla sevgili ülkem şarkısın söylemek için 10-C sınıfını sahneye davet ediyoruz’ sonra sıra ile yerlerimize geçtik şarkı sesi verilince başladık ‘‘Mustafa Kemal 'in on beşleriyiz Unutma hatırla sevgili ülkem.. Bağımsızlık uğruna şehit düşeriz Unutma hatırla sevgili ülkem.. Ya istiklal ya ölüm diyenlerdeniz Unutma sevgili ülkem (Nakarat) Heeeeeyyyyyy İzmir’in dağlarına bin selam olsun Heeeeyyyyyyy Cumhuriyet diyenlere bin selam olsun.. Mustafa Kemal Paşa sen çok yaşa Adın anılacak her yaşta.. Mustafa Kemal Paşa sen hep yaşa Adın anılacak her yaşta.. Çanakkale içinde vurdular bizi Unutma hatırla sevgili ülkem Siper oldu mavzer oldu annelerimiz Unutma hatırla sevgili ülkem Bu tarih bu destan böyle yazıldı Unutma sevgili ülkem.. Heeeyyy... her karış toprağına can feda olsun. Heeeyyy.....Cumhuriyet diyenlere bin selam olsun Mustafa Kemal Paşa sen çok yaşa Adın anılacak her yaşta.. Mustafa Kemal Paşa sen hep yaşa Adın anılacak her yaşta..’’ Bağırarak söylemiştik kesinle hocayı dinlemedik çünkü o sesinizi kısın diyordu ama biz daha sesli söylüyorduk bizden sonra diğer sınıf çıktı ama inanın en güzel söyleyen bizdik sonra halk oyunlarında ki kişileri giyinmeye başladık horondaki kıyafetlerle zeybekteki kıyafetler başka idi o yüzden biz hazırlanana kadar diğer kişiler çıkıyordu. Hazır olduğumuzda ilk olarak zeybek için sahneye çıktık. 4 dakika sonra Koreografi bitince içeri geri geçtik gene giyiniyorduk içerde hoca en son ne yapmamız gerektiğini son olarak anlatıyordu sonra iki üç dakikaya geleceğini söyleyerek dışarı çıktı biz yuvarlak olup konuşuyorduk sonra ‘ulan, biz neden grup kurmuyoruz’ dedi Metehan‘ne grubu’ dedi miraç ‘ulan o kadar dans ediyoruz ki çok güzel yapıyoruz hocalarla konuşalım dans yarışlarına katılalım’ dedi ‘sen konuşursan neden olmasın’ dedi Doğukan ‘olum olsun ya çok güzel olur grubun adını Göktürk koyalım’ dedi ‘çocuklar sıra sizde’ dedi hoca bizde sahneye çıktık 10 dakika sonra Kendi kıyafetlerimizi giyip sıraya geri gittik ‘ay beni tutun’ dedim ayaklarım taşımıyordu artık ‘dur la şarkı çalacaklar’ dedi Asena kalktım ‘hangi şarkı’ dedim erik dalı çalmaya başladı güldüm sınıf öğretmenimiz Merve hoca ile elik dalı oymaya başladık Asena da geldi biz oynuyorduk herkes dağılmaya başlayınca bizde annemlerin yanına gittik ‘Ulan ne güzel oynadınız siz’ dedi Gökhan abi mira ‘abi oynadık da bir sor bakalım ayaklarımız var mı’ güldüm ‘eve geçelim kuzenler ile buluşacağız’ dedi Kayra abi, arabalara geçtik ‘bak şimdi size ne atıyorum’ dedi Gökhan abi telefonumuza gelen bildirimle baktık bizim karoda ve halk oyunlarında çekilen videolar vardı İnstagram’a attım videoları oradaki arkadaşlarımızı da ekledik. G. Yazar Minalar kuzenleri ile geziyorlardı ellerinde bayrak bir oraya bir buraya gidiyorlardı, Doğukan ise Mina’ya nasıl sevgisini inandıracağını düşünüyordu beşinci sınıftan beri seviyordu aşıktı gerçekten aşıktı biraz daha düşünde miraç ile anlaşma yapabilirdi Mina mor renkli çiçekleri ve kar tanelerini çok seviyordu bunu biliyordu dışarı çıktı çarşıya gidecek takıcıdan bileklik alacaktı sonra mor lale almayı düşünüyordu bulabilirse tabi, çarşıda en büyük takıcıya girdi ama Mina ve abileri ile karşılaşmayı beklemiyordu takılara bakar gibi yapıp onları izliyordu onlar çıkınca onların baktığı yere geçti gözüne iki tane bileklik çarptı birincisi Atatürk imzalı ve kar tanesi vardı, fiyatlarına bakmadan direk aldı bu sefer çiçekçileri gezmeye başladı hiçbir yerde mor lale bulamadı en son umudu kesmişken son bir çiçekçiye girdi şansına vardı hemen aldı mutlu mutlu eve döndü hediyelerini hediye paketine sardı ve kağıda Seni seviyorum (cevap bekliyorum) Saçma oldu diye düşünüyordu ama yazacak bir şey bulamamıştı akşamı bekledi. D.B Akşam herkes eve gelip odalara ayrılmıştı üçüzler uyumamıştı Mina’nın telefonuna gelen mesajla aşağı inde Doğukan yazmıştı kapının önüne çıkarmışın diye ama Mina odadan çıkarken kaya balkondan içeri giriyordu ve Mina’yı gördü bu saatte neden ayakta diye düşündü onu takip etti, Mina kapıyı açınca lale ve hediye paketi buldu alıp evin kapısını kapattı arkasını dönünce kaya abisini görünce korktu bir adım geri gitti ‘a-abi’ kaya kardeşinin korktuğunu görünce tedirgin olurdu kardeşlerini korkutmayı sevmezdi ‘Mina korkma ama onu kim getirdi’ dedi gülümsedi Mina ‘D-Doğukan’ dedi Mina ‘Doğukan ne alakası var’ dedi kaya Mina ne diyeceğini bilemedi kaya onu kolunun altına aldı ve odaya çıkarttı kayra da daha uyumamıştı, kayra kaya ve Mina içeri girince şaşırmıştı sonra kendini topladı ‘sorun ne’ dedi kayra ‘bir küçük kardeşimize sevdalanmış’ dedi kayra tabi şok(!) ‘kimmiş bu’ ‘Doğukan diye biri’ dedi kaya Mina elindekileri kaldırdı. Koltuğa geçtiler Mina hediyeyi açacağı sırada içeri Ayaz ve Gökhan girdi ‘abi birini gördük kapının önüne bir şey bıraktı sonra Mina aldı onu’ dedi Gökhan sonra Mina’yı fark etti ‘kim o çocuk’ dedi Ayaz ‘Doğukan’ dedi Mina ‘niye gelmiş’ ‘hediye getirmiş’ dedi en sonunda hediyeyi açtı içindeki kağıdı sakladı ne yazığını bilmiyordu hediyeleri çıkardı aşık olmuştu gerçekten çok güzeldi ‘o kağıtta ne yazıyor’ dedi kayra ofladı Mina ‘olayı başından anlatıyorum, Doğukan bana orta okuldan beri aşık bende aşıktım sonra dedim ki abim seni döver uzaklaştım peşimi bırakmadı düğünde beni hayla seviyorsan sevgilim olur musun dedi bende düşünürüm dedim işte’ dedi kayra konuştu ‘seviyor musun’ Mina düşündü seviyordu o yanına gelince heyecanlanıyordu gülüşü diye düşündü gerçekten seviyordu onu kafasını salladı ‘o zaman bize diyecek bir şey yok’ dedi kaya gülümsedi Mina Gökhan araya girdi ‘aç telefonu deki ona ‘kabul ediyorum’ yaz ilk bir kal gelir sonra seni arar’ dedi Mina kafasını salladı ve yazdı gerçekten beş dakikadan sonra Doğukan onu aradı Mina açtı telefonu hoparlöre aldı ‘sen ciddisin demi’ dedi heyecanla ‘evet’ dedi Mina arkadan birkaç cızırtıdan sonra telefon kapandı Ayaz güldü ‘kesin heyecandan telefonu düşürdü’ dedi güldüler sonra Mina odasına gitti ve yattı rahat bir uyku çekti. Doğukan ise heyecandan telefonu elinden düşürmüş ve odasından koşarak çıktı anne babasının yanıan gidip sarıldı her şeyi anlattı herkes mutlu idi. Bu gece 29 ekimi 30 ekime bağlayan gece iki aşığın kaderi birbirine bağlandı BÖLÜM SONUUU. HELÜÜÜÜ BEN GELDİM YARIN 29 EKİM İLK ÖNCELİKLE KİTAPDA İLK DEFA GÜN AY VE YIL VERDİM NEDENİ ŞU Kİ BU SENE OKULDA FİLAN GEÇEN SENEKİ GİBİ TÖREN OLMADI BURADA Kİ BAZI OLAYLAR GEÇEN SENEDEN ESİNLENME HER NEYSE 29 EKİME ÖZEL BİR BÖLÜMDÜ BU ÖZEL BÖLÜM YAPMAK YERİNE DİREK HİKAYE AKIŞINI SAĞLAYAN BİR BÖLÜM YAPTIM GECE GEÇ SAAT OLABİLİR AMA OLSUN GÖRÜŞÜRÜZ CANİKOLARIM. OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINNNNNNNNNNNNNNN
|
0% |