@anonim.yazar
|
Merhaba ben iclal gizem demir. Kimsesizliğin içinde bile herkesini bulan iclal gizem demir. 24 yaşındayım . Annem ve babam hayatta değil 3 tane kardeşim var çevik abim ve kız kardeşim hilal ile aramız bozuk diğer abim ise ben daha 6 yaşlarımdayken evi terk etti ve bi daha geri dönmedi. Şimdi ise cumhuriyet için savaşan bir örgütün hem lideri hemde kurucusuyum. Benim ülkemde insanlar yaşamak için bir partiye yada bir örgüte sığınır ve onun çatısı altında yaşarlar yeri gelir örgütüyle savaşa girer yeri gelir örgütü için kendini hiçe sayarak canını verirdi. Daldığım onalrca düşunceden beni sıyırıp alan manevi ikizim "ikizim bak bana bişey olmaz bunu sende çok iyi biliyorsun değil mi?" Dedi mert işaret parmağıyla çenemi kaldırırken. Evet anlamında başımı aşağı ve yukarı salladım evet onun için endişelendiğimi anlamıştı. Mert kıdemli bir üsteğmendi ve timiyle bu zamana kadar gittiği en uzun göreve gidecekti o gidince yüzüm o gelene kadar gülmez yemeden içmeden kesilirdim. Mert benim her anlamda herşeyimdi. büyük abim evden kaçtıkdan sonra bende evden kaçmıştım ve onunla bir parkda tanışmıştık bir bankta tir tir titriyordu ve aynı zamanda hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ailesi onu sokağa terk etmişti ben ise tek ailemi kayhettiğim için bütün ailemden vazgeçmiştim. Üşüdüğünü görünce evden çıkarken aldığım battaniyeyi onun omuzlarına koydum ve onunla sokaklarda yaşamaya başladık. Tabiki anlardı herşeyimi bilirdi o . Yüzümü iki elinin arasına aldı ve "bana bak güzelim gitmek zorunda olsam bile bu dünya denilen cehenneme senin için geri dönerim tek bir göz yaşının başkaları yada benim yüzümden o güzel gözlerinden akın etmesine izin vermem ben anladınmı beni" yatıştırıcı ses tonu hem uykumu getirmiş hemde ağlama isteği uyandırmıştı. Sol gözümden bir damla yaşın düşmesiyle daha fazla kendimi tutamayarak içime hapsetmeye çalıştığım göz yaşlarını akışına bırakarak onları gün yüzüne bıraktım. Ağladığımı görmesin diye hemen başımı göğsüne yasladım ve ona sarılarak sessizce göz yaşlarımı akın ettim. Tek koluyla bana sarıldı ve diğer elini saçlarımda gezdirmeye başladı daha sonrası ise yoktu çünkü gözlerimi hep çok korktuğum ama içinde yaşamaya alıştığım karanlığa kapattım. 🗝 Uyandığımda kimse yoktu hemen hazırlanıp örgütün binasına gittim. Kapıdan içeri girdiğimde toplantı odasın gittim herkes içerideydi. En baş köşeye yerlestim ve toplantı başladı. Yaklaşık iki saat sonra toplantım bitmişti ve ben sahile gelmiş bir kumların üzerine uzanmış müzik dinliyordum. Mert bugün göreve gitmişti ve yine herkesin içinde kimsesiz kalmıştım. Bir anda şarkım durdu ve telefonumun zil sesinin kulaklarıma dolduğunu işittim ve telefonu cebimden çıkardım. Asistanım hakan arıyordu "efendim hakan" diye yanıtladım çağrıyı açar açmaz. "Gizem felaket,felaket!" Diye dedi evet sanarım bu endişelenmem gereken bişeydi çünkü hem resmiyeti kaldırmıştı hemde gizem demişti. "Hakan neler oluyor?" Diye sordum yerimden doğrulurken "gizem şu tarık saygın yine çeviğin şirketlere bir sarldırı düzenliyor şuan şirkete giriyorlarmış tahmini 150 tane adamları varmış ekipmanlarına bakılırsa uzun süredir böyle bişeyi planlıyorlarmış gibi ilk hedefleri büyük ihtimalle çevik ve hilal olacak şirketi batırmak onları yok etmenin yolundan geçiyor." Dediğinde ayağa kalkmış seri adımlarla mat siyah lamborghini'ye ilerliyordum kapıyı açıp içeri girerken "hakan 25 adam topla bana hepsi en fazla 5'er gruplar halinde farklı girişlerden girsin ana girişden ben satan ve gizay gireceğiz hilal yada çeliğe bir zarar gelirse son duanızı edin." Diyerek telefonu yüzüme kapattım yaklaşık 20 dakika sonra hakana dediğim her şey hazırdı ben satan ve gizay önden ana kapıdan girmiştik üçümüzde sırt sırta vermiştik ben önde gizay ve satan arka sağ ve sol çarpraxımda duruyordu ilk kurşun benim namlumdan çıkmıştı üç kişi durmaksızın ilerliyorduk en son çeviklerin olduğunu düşündüğüm odanın önüne gelince kapıyı tekmeleyerek kırdım. İlk önce odadaki 4 kişiye gözümü gezdirdim birisi beyaz takım elbiseliydi bu tarık saygının deli oğlu olmalıydı ben gizay ve satandan aynı anda kurşun sesi yükseldi ve üç korumayıda alnının çatından aynı anda vurduk daha sonra tarık saygının oğlu olan isaya döndüm. Gizay Koralp'dan Biz gizem ile nezarethanede tanışmıştık üçümüzde aynı gün ve aynı nezarete düşmüştük bizden yaşça büyük bir polis bize doğru gelince gizem önümüze geçmişti tabi o zamanlar 17 yaşlarında genç bir kızdı o abiye karşı ne yapabilirdi ki? Adamla ufak bir boğuşmadan sonra adam onu boğazından tutarak sırtını sertçe duvara yapıştırdı genç kız inleyerek daha fazla dayanamadı ve yere yığıldı adam sırıtarak ben ve satana dönünce gizem son gücüyle adamın ayak bileğinden tutup olağan üstü bir güçle kendine doğru çekti adam dengesini kaybederek yere düşerken gizemle göz göze geldim gözlerinin elası gitmiş gözleri adeta siyah rengine bürünmüştü onunla göz göze geldiğimde tüylerime kadar ürperdiğimi hissettim. kapı sertçe açıldı ve içeri polislerle birlikte bir adam girdi ama gizemin çokdan bilinci kapanmıştı o günden sonra bidaha onunla karşılaşmamıştık ama bir gün ansızın ısınmak için girdiğimiz sokak çetelerinin sığındığı harabe eve girince gizemle karşılaştık meğersem o çetelerin liderlerinden biriymiş daha sonra onun çetesine karışarak bizde onlarla beraber yaşmaya başladık ve aramızdaki bağ koparılamayacak bir boyuta geldi. Korumaları vurduktan sonra gizem siyaha bürünmüş gözlerle ve adeta yıkılmaz duruşuyla çıldırtacak bir yavaşlıkta tarık saygının oğlu isaya doğru ilerlenmeye başlamıştı bu beni korkutuyordu çünkü böyle anlarda genelde gizemin ne yapacağı kestirilemiyordu onu çok az böyle görmüştüm normalde asla kontrolünü kaybetmezdi gözlerinin bu rengini sadece o gün nezarethanede ve sevdikleri ciddi anlamda tehlikeye girdiğinde görmüştüm. İsanın dibinde bittiğinde hareketsiz bir şekilde durup birbirlerine bakıyorlardı bir anda isaya kafayı gömdü öyleki isanın burnunun kırılma sesi odada yankılandı ben yüzümü buruştururken satan sırıtıyordu. Gizem isayı boynundan sıkarak sırtını cam duvara sertçe çarpmasıyla cam duvar kırıldı ve ikisinin üzerine cam parçaları savruldu. Odanın ortasında bağlı olduklarını yeni fark ettiğimiz çevik ve hilalden aynı anda gizemin adı döküldü "iclal?!" İclal mi? Bunlar gizeme neden iclal diyordu kardeşleri deĝilmiydi ? Gizem onları yeni fark etmiş olacakki omzunun üstünden çeviğe ve hilale baktı ve bir küfür savurup isayı odanın kapısında bekleyen hakana doğru savurdu "hakan bunu alın güzelce paket yaparak tarık beyin kapısının önüne bırakın üstünede 'eğer hesaplaşmak istiyorsan bana gel ve küçük piçlerini değil bizzat kendin yap bunu' diye not bırakın kendisi anlar" dedi ve hakan isayıda alıp odadan çıktı gizem iclal ve çeviğe bakmadan adamlara "bunlarıda çözün ve evlerine götürün hepiniz kapıda bekliyorsunuz eğer en ufak bir tehlike sezerseniz hakana bilgi veriyorsunuz en ufak bir aksilikde neler olucağını tekrarlamama gerek olduğunu düşünmüyorum." Diyerek odadan tam çıkacaktı ki çevik yani abisi ona sert bir şekilde "bir şey söylemeyecek ve bir açıklama yapmadan çekip gidecekmisin?" Dedi gizem o anda donup kaldı.
İclal Gizem Demir'den Çeviğin bana sertçe yönelttiği soru karşısında donup kaldım. Gözlerimi kapatıp bir iki saniye derin nefesler alıp verdim ve en sonunda onlara dönerek "ne bekliyorsun benden çevik?" O anda o kız çocuğunun sesi doldu kulaklarıma "abii bak okuyda bizi çizdim" dedi küçük kız gülücüller saçarak abisi çevik küçük kızın uzattığı kağıdı alıp şöyle bir baktı kağıda ve sonrasında kağıdı ortadan ikiye yırtarak " çok kötü olmuş sen dokunduğun herşeyi mahvediyorsun iclal" dedi abisi kız ağlamaklı gözlerle abisine baktı ama abisine buda yetmedi küçük kardeşini geriye doğru itip popo üstü yere düsmesine sebep oldu ve arkasını dönüp gitti. Küçük kız oturduğu yerde dakikalarca ağlamıştı ama arkasında ona yaklaşmakta olan simayı görene kadar. "neden ve nasıl buradasın?" Diye aklınca hesap sordu bana "Sana yada size hesap vermeyeceğim çevik" diyip arkamı dönmüş gidecekken çevik yüksek bir sesle "iclal!" Dedi bana bağırılmasına tahammülüm olmadığını bilmiyormuydu? "Bir daha bana bağırmaya cühret edersen sana yemin ederim kendime koyduğum yegane kuralı çiğneyerek canını yakarım çevik demir" fısıltı gibi çıkan sesim hem tehtid hemde acımasızlık akıyordu. Arkamı döndüm ve çıkıp arabama ilerledim. Arabaya bindiğimde başımı direksyona yaslayım sessizce akan birkac göz yaşının ardından hoperlörden bir şarkı açıp sesi fulledim ve gazı kökleyerek otobana çıktım. 🗝 Mertin geleceği gün gelmiş çatmıştı. Onu normalde gidip alacaktım ama nedense buna izin vermemişlerdi ve nedense mertle konuşamamıştım şuan ise otobüs garında onu bekliyordum içime bir öküz oturmuştu asker otobüsünü görünce merakl otobüse baktım bütün askerler teker teker indi ama mert yoktu panik içinde etrafıma bakarken mertin timinden birini gördüm ve onun yanına gidip merakla "merhaba bartu mert nerede acaba" diye sordum ama cevap vermedi gözlerini kaçırdı kalbim çarpmaya başlamıştı "bartu sana diyorum" diye direttim ve en sonunda konuşmaya başladı "mert görevde yaralandı" benim için tek cümle yeterli olmuştu bartu konuşmaya devam ediyordu ama duyamıyordum söylediği tek şeyi ayırt edebilmiştim mertin devlet hastanesinde olduğunu söylemeye çalışıyordu. Bartuyu dinlemeden koşmaya başladım arkamdan seslendi ama dinlemedim arabaya bindim gazı kökleyerek hakanı aradım " ha-hakan mert şehir hastanesi" panikten foğru düzgün bir cümle kuramamıştım ama bunu demem yeterli olmuştu çünkü hakan birşeyler söyleyip telefonu kapatmıştı bu da demek oluyordu ki hastaneye geliyordu 10 dakika sonra hastanedeydim herşey o kadar hızlı olduki mertin odasının kapısını kırarcasına açtım ve yatakda yatan bir mert gördü birkaç küfür savurdu ve kalkmaya yeltendi ama yarası acımış olacakki kalkamadı dudaklarımın arasından istemsizce bir hıçkırık kaçtı ve koşarak merte sarıldım kafamı boynuna gömdüm ve dakikalarca göz yaşlarımı boynuna akıttım o ise elini saçlatımda gezdirmiş ve kulağıma bişeyler fısıldayarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Dakikalar sonra geri çekildiğimde karnındaki sargıyı gördüm üst üste sorular sormaya başlayacaktım ki beni susturdu ve yan koltukda oturan adamı gösterdi odaya girdiğimde onu görememiştim mert konuşmaya başladı "gizem bu giray bizim timin seninle tanıştıramadığım üyesi. Giray bu gizem ikizim." Dediğinde adamın kaşları havalandı "küçük kız kardeşiniz olduğunu bilmiyordum komutanım." Dedi şaşırmış gibi mert hemen cevap verdi "kan bağımız yok". Adam başını onaylar biçimde aşağı ve yukarı salladı. 🗝 2. Gün mert hastaneden çıkmıştı ve onu eve getirmiştik hakanla. Merti odasına yerleştirdikten sonra selam verip gitmişti bende mertin en sevdiği mercimek çorbasını yaptım ve tepsiye koydum. Yukarı çıkıp mertin odasın girdim yatsk başlığına uzanmış duvarı seyrediyordu bugüne kadar fark edememiştim ama bişey olmuş olmalıydı mert böyle yaralarda çökecek biri değildi. Çorbayı yandakı komodine bırakıp mertin karşısına geçtim kaseyi ve kaşığı alarak tek kelime etmeden kaşığa biraz çorba doldurdum ve ağzı yanmasın diye biraz üfledikten sonra merte doğru uzattım. Çorbanın yarısına geldiğinde gözünden bir damla yaş firar etti çorbayı tepsiye koydum ona daha çok yaklaşarak işaret parmağımla yaşını silerek "mert anlat bana kardeşim anlat" dedim fısıltıyla bir hıçkırık kaçtı dudaklarından bir tane daha ,bir tane daha ve bir tane daha derken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ve yarasını bile umursamadan beni kendine doğru çekip sarıldı anlık şokla birkaç saniye öyle kaldım. fakat o kafasını boynuma gömünce bende ona sarılarak ensesindeki saçlarıyla oynamaya başladım. birkaç dakika sonra ağlayışları iç çekişlere döndüğünde konuşmaya başladı. "Onu gördüm ikiz kız kardeşimi gördüm teroristlerin içindeydi abimde oradaydı." Kurduğu cümle saçlarıyla oynayan elimin duraksamasına neden oldu. Mertin ailesi teroristmiydi? Peki bu karşılaşma bir tesadüfmüydü? Aklımda bir sürü soru dönerken ona hiç birşey sormadım konuşmam onu daha çok incitecekti bende onu hep yaptığım gibi sessizliğiyle anlayacaktım. Dakikalar birbirini kovalarken mert kafasını boynuma gömmüş bir şekilde uyuya kalmıştı. Onu dikkatlice yatağa bırakıp üstünü örtmüştüm salona doğru adımlarken telefonumun zil sesinin kulağıma ilişmesiyle odama gidip telefonuma kim arıyor diye baktım. Gizli numaraydı tabiki kim olduğunu anlamamla sırıtmaya başladım aylardır beni aramıyordu tabiki hep bir adım arkamda olduğunu biliyordum fakat hiç sesini duymamış yüzünüde gözrmemiştim bu zaman diliminde. Çağrıyı yanıtlayıp telefonumu kulağıma götürerek konuşmaya başladım "abi! Sonunda beni araya bildin görev nasıl geçti meraktan öldüm?!"
kurguyu nasıl buldunuz? Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? yazım dilini beğendinizmi? İclal gizem? çevik demir? Mert? mert ve gizem? Sizce başrol erkek ne zaman ve nasıl ortaya çıkacak? |
0% |