@anonim.yazar
|
Başımdaki keskin ağrıyla gözlerimi açtım karanlık depo gibi bir yerdeydim. Bir dakika ne! Karanlık mı! Kalbim aklıma gelen anılar yüzünden hızla çarpmaya başladı ve ben yine karanlığa terk edildim. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı ve ben karanlığa terk edildim. Hıçkırmaya başladım ve bir kez daha karanlığa terk edildim. Omuzlarım sarsılarak ağlamaya başladım ama ben karanlığa hasedilmiştim ve o karanlıktan asla çıkamadım. Deponun kapısı sesli bir şekilde açıldığında hemen ağlamayı kestim göz yaşlarımı silemedim çünkü ellerim yine bağlıydı. Işıkların açılmasıyla bir rahatlama geldi ama hemen sonrasında gördüğüm sima bütün uzuvlarımın sinirle gerilmesine neden oldu. Bu beni çok seven dayımdı annemin ölümünden beni sorumlu tutan dayım. Evet bugün annemin doğum günüydü ama doğum gününü bir tabutun içinde ve bir toprağın altında geçiriyordu. Dayım sinsice gülümsedi ve bana bakmadan bir çakı alıp onunla oynarken konuştu "yine bir doğum gününde yanyanayız sevgili yeğenim. Nasılsın özledinmi beni?" Dedi ama cevap bulamadı. Sustum sadece sustum belki haklıydı belkide o gün annemi dinlemeyerek yapmamamı söylediği şeyi yapsaydım o yaşıyor olurdu... Yanıma geldi dövmeyle kaplı olan kolumu sıyırdı ve elindeki çakıyla kollarımı çizmeye başladı. Evet acıtıyordu ama karanlık kadar değil. Acıtıyordu ama bir canın vebalini taşımaktan çok değil. Çıtımı bile çıkartmadım öylece bana yapacaklarını beklemeye başladım. Kollarıma sayısız çizik attıkdan sonra çakıyı yüzüme doğru yönlendirince irkildim. Hayır hayır yapma lütfen yüzüm annemin en çok elinin değdiĝi yerdi... çakıyı gözümün biraz altından elmacık kemiğimin üstüne doğru öyle bir bastırarak ilerledi ki yüzümün parçalandığını hissettim. Ağzımdan küçük bir inleme kaçtığında sırıttı gözümden bir damla yaş kestiği yere gelince daha fazla acımıştı. İnsanlar ağlayınca rahatlardı ama benim ağlayınca bile canım yanıyordu. Karnımada çizikler atmaya başladı. Kollarım karnım ve en önemlisi yüzümün her tarafı kan içindeydi. O karnıma çizikler atarken birden silah sesleri duyulmaya başladı. Bana dönerek "bir dahaki sefere görüşmek üzere sevgili yiğenim." Diyerek aceleyle odadan çıktı bende bağlı olduğun sandalyeden kafamı arkaya doğru yaslayarak düşünmeye başladım tam bu sırada kapı gürültüyle açıldı. Ellerimin ve ayaklarımı çözülerek kucaklandığımı hissettim son gördüğüm şey ise bana çok şey ifade eden lacivert gözlerdi. 🗝 Gözlerimi açtığımda beyaz tavanla karşılaştım. Yerimde dikleşmeye çalıştığımda birisi beni sırtımdan tutarak destekledi. Gözlerimi tam açınca kim olduğuna baktım ve gözlerim yaşadığım şokla yerinden çıkacak kadar açılmıştı. Evet karşımdakı karandan başkası değildi karan benim çocukken sokakdaki tek arkadaşımdı birbirimizin defalarca hayatını kurtarmış ve birbirimize kol kanat olmuştuk ikimizde birbirimizin zor zamanında ortaya çıkardık ve bir daha hiç birbirimizi göremezdik. Onu en son gördüğümde ben 13 o ise 15 yaşındaydı ben onu bir mafyanın elinden kurtarmaya çalışmıştım daha doğrusu mertle beraber yapmıştık ve o günden sonra hayatım sanki çok iyiymiş gibi dahada cehenneme dönüşmüştü. Karan bana acı bir gülümsemeyle bakıyordu ama gözü elmacık kemiğimdeki yaraya kaydıkça gözü seğiriyordu. Yüzüm aklıma gelince yüzüm düştü ve gözümden bir damla yaş aktı yatakdan karnımı ve kollarımın acısını umursamadan lavaboya koştum kapıyı hızla açıp koridorda lavaboya doğru koşmaya başladım. Arkamdan karanın adımı seslenerek koşduğunu duydum ama umursamadan daha hızlı koşarak lavabodan içeri girerek direk aynaya döndüm ama dönmez olaydım elmacık kemiğimin üstünde dümdüz bir dikiş izi vardı göz yaşlarım sessizce akmaya başlayınca aynada hemen arkamda karanı gördüm bana endişeli gözlerle bakıyordum geriye doğru bir adım attım ve kafamı iki yana sallayarak karana döndüm. "Karan geçicek dimi annem hep benim yüzümden severdi karan hep gözümün altından öperdi karan." Ona dönüp söylediğim sözlerden sonra beni kendine çekip sarıldı kulağıma "geçecek güzelim." Diye fısıldadığını duydum ama dizlerimin bağı çözülünce karana tutundum beni kucağına alarak hastaneden çıktı kollarımı onun boynuna dolamış kafamıda onun boynuna gömmüş bir şekilde hıçkırarak ağlıyordum. Beni ön koltuğa bırakıp kendiside sürücü koltuğuna geçti ve eve doğru sürdü. Eve geldiğimizde kapı açıldı ve gözleri kızarmış bir mertle karşılaştım arkasında gizay ve simayda vardı beni görünce hepsi aynı anda yanıma koştu ama yüzlerine bakamadım çünkü suratım berbat bir haldeydi. Karana odama gidelim diye fısıldadım ve odamı tarif ettiğimde odama ilerledi. Mertler şokdan çıkamadıkları için hiç birşey söyleyemediler karan beni yatagıma bıraktı ve alnımdan öperek çıkıp gitti çünkü biliyordu ben bu durumda iken ya abim yanımda olunca yada yalnız kalınca düzelirdim. Bu yüzden büyük ihtimal karan mertleride uyarmıştıki kimse yanıma gelmedi ama yarım saat kadar sonra kapım sertçe açıldı ve onu gördüm. Gelmişti abim buradaydı bana doğru hızla gelip yanıma oturdu ilk önce beni süzdü her yaramın üzerinde göz gezdirdi en sonunda yüzüme bakmasıyla kaskatı kesildi. Ben yüzümü direk görmemesi için aşşağı eğdim ama işaret parmağıyla kafamı kaldırıp baktı baktı ve baktı. Yüzünde bir süre mimik oynamadı ama gözlerinde annemin öldüğü zamandaki ifadeyi gördüm acı çekiyordu bana doğru uzaknıp kafamı koklayarak öptü bende aynı anda gözlerimi kapatmıştım ama gözümden bir damla yaş firar etmişti... "Güzelim bana bak. Abicim bana bak yavrum" diye ona dönmemi istedi istemeye istemeye gözlerimi açtım ve gözlerine kitledim gözlerimi. Kollarımı açarak oradaki çiziklere baktı içi acıyormuş gibi baktı ve birden bütün kabuk bağlamaya yüz tutmuş yaralarımın üstüne tüy gibi öpücükler kondurdu. Daha sonra bana dönerek "özür dilerim abim özür dilerim abicim ben bunu tekrar yapacağını tahmin edip seni güvende tutmalıydım bunu bile beceremedim sana doğru düzgün bir abi bile olamadım seni terk edip gittim seni çocuk başına o adamla yalnız bıraktım kardeşlerinin sana yaptıklarına göz yumdum seni öldürür gibi eğitirlerken bile hiç bir şeyden haberim yoktu ben nasıl bir abiyim lan?" Bunları söylerken aniden ayağa kalkmasıyla anın şokuyla ben daha ne olduğunu anlayamadan duvara ardı ardına yumruk atmaya başladı. Hemen yerimden kalkıp abimi kollarından tutmaya çalıştım ama olmuyordu benden kat kat güçlüydü ve eğer böyle devam ederse eli parçalanacaktı aklıma ilk gelen şeyi yaptım kollarımın acısına bile aldırmadan laps diye boynuna yapıştım. Bunu yapmamla durmuşdu galiba işe yaramışdı. Nefes alış verişi düzelmemişken ellerimi kaldırdım ve ensesindeki minik saçlarıyla yavaş yavaş oynamaya başladım. Evet abim sinir hastasıydı ve kriz anlarında hemen sakinleştirilmezse kendine büyük zararlar verebiliyordu. Bir yandan saçlarıyla oynarken kulağına doğru yaklaştım yatıştırıcı bir sesle "nefes alıp verelimmi abi hadi benimle nefes almayı dene" diyerek burnumdan havayı çekip ağzımla üflüyordum o da yapdığımı yaptı. Kollarını belime dolayarak kafasını boynuma gömdü. Nefes alış verişleri düzene girmişti ama boynumda ıslaklık hissedince ağladığını anladım hemen yüzünü ellerimin arasına alarak göz yaşlarından öptüm. "Tamam sakin ol şimdi sen burada bekle ben ilk yardım kitini alıp geliyorum" diyerek beklemeden odadan çıkarak banyoya ilerledim banyo dolaplarından birini açtığımda ilk yardım kitini kaptığım gibi abimin yanına gittim geldiğimde odada yatağın üstünde oturarak duvarı seğrediyordu tam karşısına geçip diz çöktüm ve yarasını pamuk yardımıyla temizlemeye başladım. "Kendine dikkat et diyorum sana bu krizlerin ne zamandan beri bu derecede" diye sorular sordum ama hiçbirine yanıt gelmeyince kafanı kaldırıp ona bakarak konuştum "aslında uzun zamandır böyle ama sen ben üzülmeyeyim diye söylemiyorsun ve kaç aydır kriz anında kendine büyük zararlar verdiğin için gelmiyorsun değilmi abi?" Diye sorduğumda gözlerini kapatmıştı bundan sonra bir daha hiç konuşmadım eğer konuşursam onu kıracak bir söylememden korktum çünkü şuan çok sinirliydim. Yarasıyla işimi bitirdikten sonra hızla odadan telefonumu alarak çıktım abim tabikide bişeyler söyleyerek peşimden geliyordu ama dinlemedim. Hakanı aradım ve ilk çalışda açdı " hakan arabayı hazırla lamiayıda al kafa dinlemeye çıkıyoruz." Dedikten hemen sonra telefonu kapattım. Abim " gizem güzelim bir dinle beni lütfen" dediğinde ne kadar sabrım taşmış olsada kendimi tutmak zorunda kaldım. Üstüm zaten hazır olduğundan gideceğim yerdede eşyalarım olduğundan yanıma sadece telefon alarak çıktım hakanda zaten arabayı çoktan hazırlatmış kapıda bekliyordu. Peşimden abim gelsede arabaya bindiğim gibi hakana işaret verdim ve hakan gazı kökledi aynadan abimin sadece arabaya baktığını görebilmiştim daha sonrası yoktu. eğer herkes kendi çıkarlarına yol yapıyorsa ben o yolu kendi çıkmazıma sokardım. |
0% |