@anonim.yazar
|
Karan Yanımdakinin nefes alış sesleriyle gözümü açtığımda kollarımın arasında yatan gizemi görmeyi beklemiyordum. Çok güzeldi bir çocuk kadar temiz ama bir katil kadar kirletilmişti. Dışarıdakilere karşı güçlü durur yakın olduğu insanlara karşı ise çok kırılgan bir yapıdaydı bana karşı ise zamana ve mekana göre değiştiriyordu kendini. Bu onun savunma mekanizmasıydı asla omuzları çökmez başı eğilmezdi. Sevdikleri için canını bile ortaya koyabileceğine bizzat şait olmuştum. Ben onun yüz haylarını incelerken bir anda kaşlarını çattı ve birşeyler mırıldandı. Tam kaşlarının ortasına işaret parmağımı bastırmam gerekirken ben dudaklarımı bastırdım. Sonrada uyanmamasına dikkat ederek yanından kalkarak bahçeye çıktım. Cebimde çıkardığım çakmakla sigaramı ateşledim. Bir kaç duman çektim ama içeri dünki lamia adlı kızı görmemle sigaramı hemen söndürdüm. Kapının ağzında durmuş eliyle gözünü ovuşturarak bana bakıyordu en son aramızdaki sessizliği bozarak "sende kimsin eğer kötü adamsan imparatoriçe gelmeden buradan kaçsan iyi olur eğer seni görürse en etkili dualarından birini okumaya başla." Söylediği şeylerin yanında benden korkmadığını belli eden cesur bakışları dudakllarımın kıvrılmasına sebep olmuştu. Aynı gizemdi tutunacak bir dalı yoktu ama hözlerinde hiç korku olmazdı varsada göremezdiniz zaten. Bu kızla aralarındaki tek fark lamianın arkasında olan ona herşeyi olmaya çalışan gizemdi ve eğer iclal hizem birinin arkasında ise o kişi için her şeyinden vazgeçebilir onun canını yakan herkesin canını alırdı. "Ben karan o imparatoriçenin bir arkadaşıyım." iclal gizem uyandığımda lamia saçlarımla oynuyordu beni gülerek uyandırınca onun gülümsemesi banada sıçramıştı. Beraber kahvaltı hazırlayıp yemeğimizi yemeğe başladık. Yemek yerken hep onu güldürüyor o güldükçe bende gülüyordum. "Lamia, ablacım ben bugün işlerime dönüyorum." Dedim bir anda ciddileşerek o da ona lamia dememden ciddi olduğumu anlamış olacakki üzgün bir şekilde başını eğdi "ama buraya neredeyse hiç gelmiyorsunki yurdada gitmiyorsun bende seninle gelicem seni çok özlüyorum sonra." Dedi mutsuzca "ama bebeği-" diyecekken benim sözümü keserek lafa girdi "seni çok özlüyorum gizem ama sen hiç gelmiyorsun beni artık sevmiyorsun sen bende gelmek istiyorum ama izin vermiyosunda yanımada gelmiyorsun" dedi ağlamaya başlarken. Hemen onun yanına sandalye çekerek oturdum. "Lamia bana bak canımın içi" diyerek göz yaşlarını sildim. "Ben seni çok seviyorum ama sende tehlikeye atamam etrafda bir sürü kötü adamlar var sana zarar verebilirler bebeğim bende hep seni görmek seninle oynamak istiyorum ama olmuyor maalesef. Bir gün olucak ama sana söz veriyorum bir gün hep yanında olacağım ve hir daha hiç ayrılmayacağım senden şimdi lütfen ağlama" diyerek yanaklarına öpücükler kondurdum. Tamam anlamında başını salladı sonra yemeğimize kaldığımız yerden devam ettik. Daha sonra bende hazırlanıp lamiayla vedalaşarak evden çıkmıştım. Şirkete girdiğimde herkesin bir koşuşturma içinde olduğunu gördüm. Kapıdan girerken hakanın yanıma koştuğunu gördüm ona sorgular ifadeyle baktığımda ise hemen anlatmaya başladı "efendim bütün örgütler bize cephe almış durumda sistemlerimiz çökertildi en güvendiğimiz adamlarımız bizi sattı Ma merak etmeyin şuan şirketin içindeki herkes güvenebileceğiniz kişiller hepsi bir bir sorgudan geçirildi." Dediği her bir kelimede sinirlerim kat kat artarken şuan korkunç göründüğüme emindim sinirlendiğim zaman herkesin kaçtığı biriydim ki abimde bunlardan biriydi en yakındaki masanın üzerine topuklu ayakkabılarla olmama rağmen öyle bir çıktım ki topuğumdan çıkan sesle herkes bu tarafa döndü ve bana dehşetle bakmaya başladı masanın üzerinde dimdik durarak etrafı inceledikten sonra konuşmaya başladım " evet sistemlerimiz çöktü evet bilgilerimiz karşı şirkete satıldı evet yıkılıyorduk ama şimdi o lider bozuntularının hepsine haber salın boşluğumdan yararlanmak kolaydı imparatoriçe döndü şimdi ne yapacaksınız?" Diyerek adeta kükreyen panteri andıran sesimle konuşmaya devam ettim "bir krallığın silahı olmadığında kurşunu ateşleyen halktır madem tahtlarımız parçalandı bizde sivil çarpışırız hepinizden tek bir isteğim var neslimizin devamlılığimız için ölmeniz."diye haykırdığımda hepsi bir ağızdan. "SİLAHIMIZ YOK KURŞUNLAR BİZİM ELİMİZDE" diye tekrarlamaya başladılar hepsinin önderliğimde onlara yolu gösterdim koca şirketin bodrum katına gelmiştik burada ihtiyacımız olan mühimmatları alacaktık. Elime rasgele bir silah alıp şarjörünü dolurup kafama sadece gözleri ve ağzı açık olan siyah kafa maskemi geçirdim maskenin tam kaşlarımın ortasında hipnoz işareti vardı bu bizim simgemizdi arkama baktığımda tek tanıyabildiklerim mert gizay hilal ve hakandı ama ne bir eksiğimiz nede bir fazlamız vardı. Herkes araçlara bindiğinde onun yani en büyük rakibimin şirketine yani Cengiz Tokel'in şirketine gidiyorduk kendisi ezelden beri düşmanımdı neden olduğunu bilmiyordum ama benden çok güçlü hir nefret duyuyordu insanları her seferinde bana karşı örgütlüyor ve dolduruyordu bana birinden zarar gelecekse ilk ondan gelirdi ve hiç şüphesiz her fırsatta zarar görmem için çabalardı şirketinin binasınasının önünde durduğumuzfa arkamdaki orduyla beraber girişe adımlamaya başladık.
sizce devamında ne olacak ? Gizem ne planlıyor olabilir? sizce karana güvenmelimiyiz? Cengiz tokel? bu bölüm biraz kısa oldu ama olsun. |
0% |