@anonim00__
|
"Deniz bak oğlum eğer bir kez daha gülersen.." Daha sözümü bitirmeden bir kez daha kahkaha atmaya başladı. Sabahki haberleri görüp direkt beni aramıştı, daha sonra evimize gelip dediğini, düzeltiyorum kahkahasını durduramıyordu.
"Vay be abi demek Gölge seni kurtardı ha, hepsini geçtim arkasına mı oturdun. Sen ki koca Yankı Acar, Gölge'nin arkasına oturdun, belinden de tutmuşsundur şimdi. " "Efsun, çeneni seviyorsan kapalı tut abicim." "Oğlum ne kızıyorsun lan, kız haklı." Annemin mutfaktan girmesiyle, Deniz'e ters ters bakıp masaya doğru ilerledim. Benim arkamdan Deniz ve Efsun da gelip oturdu. Tabağıma birkaç kahvaltılık koyup yemeye koyuldum. "Deniz oğlum annen nasıl?" Annemin sorusuyla ağzındaki lokmayı yutup konuşan Deniz'i dinlemeye başladım. " İyidir Sevda Sultan. Gününüz varmış sizin bugün."
"Evet Tuğbalara gideceğiz. Efsun sende benimle gelir misin kızım?"
"Yok ben hiç almayayım annecim. Ders çalışmam gerekiyor biliyorsun sınavlarım yaklaştı." Efsun lise son sınıf öğrencisiydi, sınavları yaklaştığı halde hangi bölümü okuyacağına bir türlü karar verememişti. "Umarım benden seni ders çalıştırmamı istemeyeceksin?"
"Yok abicim, senin matematik bilgin sadece toplama çıkarmadan ibaret olduğu için senden istemeyeceğim." Ona tam cevap verecektim ki konuşmaya Deniz atladı. "O halde benden isteyeceksin değil mi? Sonuçta benim matematiğim abinden iyidir."
"Yok senden de istemeyeceğim, bilgim %1'lik bir dilimden olsun istemiyorum. Pardon sayı biraz fazla oldu gibi ama? "
"Oğlum siz bu kıza evde ne yapıyorsunuz lan?" Deniz'in şaşkınlıkla sorduğu soruya karşı başımı iki yana salladım. "Sorma bundan ne çektiğimi bir ben birde Allah biliyor. Gerçi benimkini bir Allah biliyor ama. "
"Kimi buldun peki kızım?" Annemin sorduğu soruyla hepimizin başı Efsun'a döndü. "Okulumuzun orada bir ablayla tanıştım, o gelecek ondan ders alacağım, araştırdığıma ve öğrendiğime göre notları baya iyiymiş."
"Tanımadığımız birini eve mi davet ettin? Salak mısın kızım sen?"
"IQ örneği olarak seni alıyorsam demek."
"Bana bak Efsun beni delirtme."
"Efsun, Yankı yeter bu kadar. Gidiyorum ben sizde kavga etmeyi bırakın, burayı toplayıp işinize öyle bakın. Hatta Deniz ile sen çıkma Yankı, evde kalın da gelen kızı sizde tanırsınız. Hadi dikkat edin kendinize." Diyerek sofradan kalktı annem.
Benim bu salak kardeşim umarım aklı başında birini bulmuştur.
...
"Abi ya gelecek işte, sabret biraz."
"İki saat önce de aynısı söylüyordun Efsun." Diyerek koltuğa oturdum, Deniz de gelip yanıma oturdu. Sofrayı geçtim evi bile topladık ne gelen vardı ne de giden. Tam tekrardan söylenmeye başlayacaktımki çalan kapıyla beraber susmak zorunda kaldım. Hızla kapıyı açmaya giden Efsun'a bakmakla yetinip istifimi bozmadım.
"Kusura bakma Çilli, trafiğe takıldım." Çilli mi? Ersun kendisine bu şekil hitap edilmesinden hoşlanmazdı, kaldı ki ben bile kullandığım zaman kızardı.
"Olsun canım sorun yok, bekledik biz seni." Kapıdan gelen sesler ile beraber başımı oraya doğru çevirdim. "Bekledik derken ki.." Deniz ile ona baktığımızı gören kız cevabını almış gibi sustu. "Sen onların öküzlüğüne bakma, geç otur." Efsun'un yönlendirmesiyle beraber tekli koltuğa oturdu. Çok sevgili kardeşim mutfağa ilerleyince onun gözleri, Deniz ve ben arasında gidip geliyor, en sonunda bende kaldı, ne kaçırıyor ne de konuşuyor öylece bakıyordu. Neden bilmiyorum, bi'an için gözlerinde sakladığı duygunun altında kaldığımı hissettim. "Bu kızın saçların da niye yeşillik var?" Deniz'in sorusuyla beraber herkes ona döndü, Efsun elinde bir bardak suyla gelirken soruyu duymuş olacak ki kendince açıklama yapmaya başladı; "Deniz abi, abimin arkadaşı olur, kendisi biraz şakacıdır kusura bakma." Kız konuşmak yerine başını iki yana salladı.
"Efsun ile aynı yaşta mısınız?" Sorum ile saçlarıyla aynı renkte olan yeşil gözleri bana döndü. İki yudum içtiği bardağı geri Efsun'un verirken sorunu cevapsız bırakmadı, "Hayır değiliz."
"Kaç yaşındasın peki?"
"Deniz, kapa çeneni Deniz." Ikazim ile ağzına fermuar çekip geri yaslandı. Ne diye kaldıysa bizimle, perfasız pervasız konuşuyor bir de. "Birileri bizi tanıştırmadı ama Yankı ben, Efsun'un abisiyim."
"Pera.. Pera Sarmaşık."
"Okuyor musun Pera?"
"Okuyor olarak gözüküyorum." Kafam karışmış bir şekilde kaşlarımı çattım, "Nasıl yani?"
"Buz pateniyle ilgileniyorum, bir nevi dansçıyım ama buz dansçısı."
"Bir buz dansçısı benim kardeşime nasıl ders çalıştıracak?" Tek kaşımı kaldırıp sorduğum soruya sırıtmakla yetindi, onu küçümsediğim yoktu ama öyle algılamış olmalı ki istifini bozmadan cevap vermeye başladı. "Efsun bana matematiğinizin sadece toplama çıkarmadan ibaret olduğunu söyledi, yani sizin aksinize derslerim gayet iyidir. Tabi sizi küçümsemiyorum, onu bile bilmeyen var sonuçta."
"Aa şey o zaman biz kalkalım, Pera'nın da dersleri vardır şimdi. Gel Pera biz odama gidelim." Pera başını sallayarak ayağa kalktı, tam salondan çıkarken dönüp "Memnun oldum beyler." Diyerek devam etti. Kız bakışlarıyla yerin dibine sokacak potansiyeldeyken konuşması o yere sokmakla kalmayıp mezar taşı bile koydu.
Yeşil Şeytan..
"Az önce ne oldu lan." Deniz'in şaşkın nidasını umursamayarak ayağa kalktım, "Nereye la? "
"Tuvalete Deniz gelıyon mu?"
"Yok kardeşim almayayım sen devam et." Akıllısı beni bulmaz delisi peşimden ayrılmaz. Onu boşverip ses çıkarmadan Efsun'un odasına doğru ilerledim. Şu hayatta kimseyi küçük görmedim, kadınları asla görmem de. Kapıdan dinlemek istesem de boşverip tekrar Deniz'in yanına döndüm. Zararsız birine benziyordu aslında, kötü biri olsaydı gözleri belki onu ele verebilirdi. Bana kalırsa gözler ruhun aynasıdır.
"Haydi kalk, iki tur atalım. "
"Bana uyar, nereye?"
"Cadde de iki tur atarız. " Diyerek kaskımı alıp evden çıktım. Motora bin memleket beraber anahtarı yuvasına yerleştirerek kaskı kafama geçirdim. O an için izlenme hissi dört bir yanımı sararken kafamı kaldırarak Efsun'un odasına baktım. Belki perdenin arkası gözükmüyordu ama o bakışları hissetmemek elde değildi. Telefonumu çıkartarak kısa bir mesaj yazdım;dışarıdayız bir sıkıntı olursa ara. İçim rahattı çünkü Efsun zamanında savunma dersleri almıştı.
Motoru çalıştırıp ilerlememizle beraber Deniz de peşimden gelmeye başladı. Günlük halimizden biraz daha yavaş ilerlerken "Abi!" Diye bağıran mahallemizin çocuğunu gördüm. Yanımıza gelmek için koşarken motoru kenara çekip durdum, Deniz ile aynı anda yanımda belirince nefes alışverişini düzene sokmaya çalıştı. "Ne abisi oğlum abla diyeceksin. " Vizörünü açıp konuşan Deniz'le gözlerimi devirdim. Ciddi anlamda bu çocuk uslanmaz. "Nereye gidiyon Yankı abi. "
"Buralardayım abim ne oldu? "
"Azcık beni de bindirsene." Sözünün ardındaki parlayan gözleri 'hayır' dersem oluşacak hayal kırıklığını gösteriyordu. Kafamdaki kaskı çıkartarak takması için ona verdim daha sonra ayaklıkları açıp binmesini kolaylaştırdım. Ege 10 yaşında yetim bir çocuktu, en büyük hayali olarak hep beni söylerdi, bir zamanlar benimde babamı söylediğim gibi.
Her bir çocuk bizim için değerliydi, her bir anne, her bir baba.. Bu dünya kimisi için aldatıcı olabiliyordu veya hayal kırıklığı ama pes etmek bize yakışmaz. Dünya savaş alanı, insanlar uyuyor, tepkisiz öylece yaşıyor. Birilerinin atılmasını veya savaşmasını beklemektense, ileriye adım atmalı. Ne demişti Malcom X; Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter.. |
0% |