@anonim00__
|
"Deli etme beni Efsun. Ne işin vardı diyorum sana. Yakalansaydın ne olurdu biliyor musun sen?"
"Ya abi, kaç kere anlattım ya, polisler basınca ortalık karıştı bir'anda Deniz'i kaybettim bende, yakalanıyordum evet ama Gölge aldı oradan beni."
"Bu sondu Efsun, anladın mı beni sondu. Şimdi çık yukarı yat, hemen." Sesimin yükselmesiyle beraber hızla içeri girdi, "Yankı, sakin ol."
"Ne sakin olu Deniz, sana o kadar dedim dikkat et diye."
"Oğlum ne yapayım, karışıklıkta kaybettim işte, abartmasan mı artık?"
"Deniz.. Git Deniz, git yoksa kalbini kıracağım." Hızlı bir şekilde yanımdan ayrılıp motoruna bindi ardından bir kez bile bana bakmadan gitti. Saçlarımı karıştırıp motorumu garaja park ettim sonra eve doğru ilerleyip içeriye girdim.
Çok mu ileri gitmiştim acaba. Ama yakalansaydı kendi başıda yanardı, benimkini de yakardı. Birazda olsa durumun ciddiyetini anlamıştır umarım. Efsun yalan söylüyordu bunu farketmediğimi sanıyorsa da yanılıyordu, yarışın içindeyken Gölge'nin arkasında olan oydu.. Daha fazla ayakta dikilmeyerek odama çıktım, sabah tekrar Efsun ile konuşmam gerekiyordu. Yarın okulu yoktu evde olacaktı, dershanesi de olmadığına göre konuşabilirdim ama şimdi biraz uyumam gerekiyor..
...
"Yankı kalk artık oğlum, bir saattir kahvaltıya bekliyoruz hadi." Annemin sesiyle yatağımdan doğrulup, "Tamam." Diye söylendim ardından banyoya girip elimi yüzümü yıkadım, üstümü sonra değiştirirdim acelesi yoktu. Uykulu bir şekilde mutfağa doğru ilerleyip masaya oturdum lakin keşke oturmaz olaydım. Yeşil Şeytan ile göz göze gelince bir anda uykum açıldı. Bu kız niye bizim evimizdeydi? Hepsini geçtim şimdi niye yeşillerini dikmiş bana bakıyordu? "Abi kıza şöyle bakmayı kessen mi?" Efsun'un bana seslenmesiyle ona döndüm, "Hayır bakmayı değilde kızı kesecekmişsin gibi duruyor. " dediğine aldırmayıp "Kahvaltıdan sonra seninle biraz konuşalım."Diye söylendim. "Konuşmaya gerek yok, Pera beni ders çalıştıracak."
"Dersten sonra o zaman."
"Dersten sonra da olmaz, Pera beni dışarıya çıkaracak."
"Aslında çıkmayacağız." Pera'nın konuşmasıyla bakışlarımız anında ona döndü o ise kendisine kötü kötü bakan Efsun'u görmezden gelip direkt bana bakıyordu, hadi ama Sarmaşık çek şu yeşillerini benden. "Ee çocuklar hâlâ başlamamışsınız." Annemin araya giren sesiyle bakışmamız bitmiş ve kahvaltı yapmaya başlamıştık. "Pera, nasılsın güzel kızım?" Güzel kızım mı? Kendine gel anne Efsun bile daha güzel bu Yeşil Şeytan'dan. "Teşekkür ederim efendim, sizler nasılsınız?" Şunun konuşmalarına bak, konuşmamızda banada böyle cevap verseydi bende severdim bu kızı.
Annem samimi bir şekilde gülümseyip, "Resmiyetle konuşmaya gerek yok canım, teyze veya abla diyebilirsin bana." Yeşil Şeytan cevap vermek yerine sadece gülümsedi. Anne inanma sen bunun gülüşlerine, benim temiz kalpli anam bakma şöyle şu kıza. Valla iki dirhem yeşillerinde boğar bizi.
Bir yandan kahvaltımızı yapıyor bir yandan da konuşuyorduk, yani daha çok annem ve Yeşil Şeytan konuşuyor biz dinliyorduk. " Efsun senden çok bahsediyor, çok seviyor seni."
"Bende kendisine çok ısındım. Kardeşim gibi oldu." Diyerek Efsun'a baktı. Noluyor oğlum? Ne kaçırdım az önce ben? Lan kız resmen ailemi ayarttı. Hadi bunları geçtim Efsun bunun kardeşi olıyorsa bende abisi mi oluyordum, gerçi aramızda öyle bir yaş farkı da yok ama. "Kardeşim demişken, kaç kardeşsiniz güzel kızım."
"Tek çocuğum ben."
"Öyle mi? Annen, baban ne iş yapıyor?" Anne TC'sinide sorsaydın kızın? "Annem yok, babam sizlere ömür." Babasının öldüğünü söyleyince hepimiz bir anda "basın sağolsun." Dedik. "Sizinde başınız sağolsun, Efsun eşinizi anlattı bana." Babam vefat edeli 11-12 sene olmuştu. "Sağol kızım, hasta mıydı baban?"
"Yok, motor kazası." Motor kazası mı? Şimdi motorcuyum dese hiç şaşırmam. "Peki ya annen? " Susmuş gelecek cevabı beklerken Efsun dikkatleri üstüne çekti. "Annecim sen bugün güne gitmeyecek miydin?" Gene mi? Bu kadınların gün sevdasını hiçbir zaman anlamayacağım. "Aa evet, geç bile kaldım. Hadi çocuklar size afiyet olsun." Hızlı bir şekilde sofradan kalkıp giden annemin peşinden sadece bakmakla yetindik. Annemin gitmesiyle beraber masaya bir sessizlik çökmüştü çünkü masada Pera'nın 'annem yok' demesinin ağırlığı vardı..
...
Tam tamına 5 saat aralıksız ders çalışıyorlardı. Efsun'la konuşmam gerekiyordu ama bir türlü odadan çıkmamıştı. Daha fazla bekleyemem, hızla ayağa kalkıp odasına doğru ilerledim kapıyı tıklatır tıklatmaz içeriye girdim. İkisininde gözleri anında beni bulmuştu, "Efsun biraz konuşalım mı?"
"Ders çalışıyoruz abi." Ders çalıştıklarını görebiliyordum ama onunla konuşmam gerekiyordu. Pera elini Efsun'nun omzuna koyup başıyla beni işaret etti. Efsun ise Pera'ya bakarken gözleriyle konuşmayı tercih etti. En sonunda yanıma geldi ardından beraber odadan çıktık. Ne yani bu kadar kolaymıydı? Benim değilde bu kızın mı dediğini yaptı? Kardeşimin tahtaları mı eksilmiş yoksa bana mı öyle geliyor? Bahçeye çıkmamızla beraber bana dönüp, "Evet abi, seni dinliyorum."
"Dün olanlar için özür dilerim."
"Çok kafana takma, ben zaten seni çoktan affettim."
"Anlamadım?"
"Pera'ya olanları anlatmış olabilirim. Biraz konuştuk ve sana hak verdim, yani sorun yok abi şimdi ders çalışmaya dönmem gerek." Diyerek tekrar eve döndü. "Efsun." Seslenmemle tekrardan bana doğru döndü, "Abi kardeş arasına birini sokma, birinin lafıyla bana karşı hareket etme." Sinirlendiğim, konuyu ona anlatması değildi aslında bir başkasının lafıyla hareket edip benimle konuşmamasıydı. "Biri değil, ablam. Ve abi beni senden daha iyi anlıyor gibi."
"Öyle mi? "
"Öyle." Diyerek arkasını dönüp tekrardan eve girdi. Kız resmen gelip kardeşimi elimden almıştı ve bunun için güç sarf etmesine gerek yoktu çünkü çok sevgili kardeşim onun dediklerini yapmaya dünden razıydı.
Olduğum yerde durup derin bir nefes alarak eve girdim hızla odama gelip kask ve anahtarımı alıp evden geri çıktım. Yalnız değildim, bir sevgi boşluğu yaşarken başka bir duyguyla bendeki o yer dolardı. -Dı diyorum çünkü sadece sözde halbuki her duygunun ayrı yeri, ayrı boşluğu olurdu. Bizler sadece eksikliği doldurmaya çalışırdık o kadar.
Altımda ki bu motor en küçük hatamda beni bu dünyadan koparırdı bunu biliyordum. Eksik kalan duygularmış, geride bırakılan insanlarmış öylece kalıyordu. Zaman durur muydu bilmem.. Ama akması en büyük ihtimaldı.. Ve bu yüzden en hızlısı bizdik.. Şöyle söyleyeyim size; belki en hızlı bendim ama diğerlerinin arkasında artçıları vardı..
...
Aksam 19:00 gibi annem eve gelip direkt yemek yapmaya başlamış, Efsun gil ise hâlâ odadan çıkmamıştı. Annemin yanına gidip, "Yemeğe kalmayacağım, Deniz gile gidiyorum anne."
"Yinede çok geç kalma Yankı."
"Tamam." Diyerek evden çıktım ardından motoruma binip Deniz gile doğru sürmeye başladım. Evlerimizin arasında sadece 10 dakikalık bir yol vardı. Deniz ile çocukluk arkadaşı sayılırız, beraber büyüdük. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez. Dün olanlardan dolayı da ona biraz ters çıkıştım amacım bu değildi lakin sinirliydim. Yinede anlardı Deniz beni, onu isteyerek kırmadığımı bilirdi..
Evlerinin bahçesine girip motordan indim, kapıyı çalınca Gözde teyzenin açmasıyla, "Nasılsın Sultanım, Deniz evde mi?"
"Hoşgeldin oğlum, evde evde odasında gel." İçeriye davet etmesiyle hızla Deniz'in odasına doğru ilerledim kapıyı çalmadan içeriye girmemle, "Oha ama Yankı, han kapısımı oğlum bu?"
"Dur bir dakika, han kapısını boşver. Sen benim geldiğimi nereden anladın."
"Bu evde bir tek sen Osmanlı ordusu gibi dalıyorsun, alıştım artık yadırgamıyorum." Haklı sanırım, Gözde Sultan beni de oğlu olarak gördüğü için bende bu evin bir bireyi sayılıyordum. Hatta sırf bu yüzden Gözde Sultan, Deniz'i terlikle döverken beni de dövmüştü. "Gel şuraya otur." Yatağının üzerini göstermesiyle hızla gidip oturdum. "Anlat bakalım, Yeşil Şeytan gelmiş size."
"Onu nereden biliyorsun oğlum." Ben bu çocuktan artık korkmaya başladım. "Analarımız az önce telefonda konuşuyordu, oradan duydum. Yalnız annen baya övdü kızı."
"Övdü mü? Ne dedi?" Anında dedikodu ortamına girmiştik, Deniz oturduğu sandalyede bana doğru dönüp anlatmaya başladı. "İşte güzel kızmış, çalışkanmış, kızı olsa bu kadar severmiş, terbiyeliymiş, hanım hanımcıkmış, oturmasını kalkmasını bilen biriymiş.." Deniz saydıkça daha çok şaşırıyordum. "..Gözleri çok güzelmiş, falanda filan işte. Dur bir dakika güzel olduğunu söyledim mi?"
"Söyledin Deniz, söyledin. Anladım güzel."
"Sen bile kabul ettiysen güzel olduğunu."
"Etmiyorum Deniz, etmiyorum. Bosver onu bunu beni dinle sen. Efsunla konuşmak için gittim yanına bana dediki, 'Pera sayesinde affettim seni.' Tam olarak böyle soylemesede, konuştuğu cümle bu anlama çıkıyordu." Deniz kafası karışmış bir şekilde bana bakıp, "Nasıl yani?"
"Baya işte, kıza anlatmış oda ona akıl vermiş. Hayır derslerde verdiği yetmiyor sanki."
"Vay be Yeşil Şeytan'a bak sen. Seni savunmuş yani?"
"Öyle gözüküyor."
"Ee ne yapmayı planlıyorsun? Gidip bir teşekkür edersin artık."
"Ne teşekkür edicem. Efsun o olmasa da affederdi beni. Etmem teşekkür falan.." Deniz dediğime aldırmayarak yüzüme öylece bakmaya başladı, bu çocuğun kafası ayrı çalışıyordu. "Deniz.. " Diye söze başliyordum ki anlamış gibi araya girdi. "Bir sıkıntı yok Yankı, ben seni biliyorum kardeşim neye nasıl tepki vereceğini de. Kardeşiz oğlum biz arada olur böyle şeyler. " Dudaklarım iki yana doğru kıvrılırken öylece baktım yüzüne,beni kendi öz kardeşimden daha çok tanıyor ve biliyordu.
Annelerimiz bile birimizi döverken diğerini eksik etmiyordu, böyleydik işte biz, birbirimize sahip çıkarken bile küçücükdük çocuk aklımızla bile kendimizi kimseye yedirmezdik. Bir mekana girdiğimizde 'diğeri nerede?' diye sorulan cinstendik, en önemlisi kardeştik..
1-2 saat daha durup eve gelmiştim ki gelmez olaydım, Yeşil Şeytan hâlâ evimizdeydi, bu kız niye evine gitmiyor biz de kalmayacak inşallah. "Hoşgeldin oğlum bizde seni bekliyorduk."
"Beni mi, niye?"
"Pera kızım bu saatte eve tek gitmesin, sen götürürsün diye." Ne? Bu kadarıda fazla ama. O kızı motoruma bindirmem. "Nasıl geldiyse öyle gitsin anne, banane." Annemin kolumu çimdiklemesiyle beraber yüzümü buruşturdum. "Ayıp Yankı, ayıp. Kızı evine götür ve gel." Tamam, o terliği yemek istemiyorum yeterince tokum. Oflayarak kapıya doğru ilerleyip, "Efsun, kaskını ona ver sende hızlı ol." Diyerek evden geri çıkıp motoruma bindim, kaskımı takıp arka ayaklıları açtım. Elinde kask ile gelen Yeşil Şeytan yanımda durup bir bana birde motoruma bakmaya başladı. "Daha bakacak mısın?" Benim niye tahammül seviyem bu kızın yanında uçup gidiyordu? "Motorun güzelmiş."
"Anlamadığın şeyler hakkında konuşma. Bin artık."
"Anlamadığım şeyler." Derken ki sırıtışı kaşlarımı çatlama neden olurken kaskını taktı ardından omuzlarımdan destek alıp motora bindi, belimden tutunmak yerine depoyu tutmasıyla bi'an için gerçekliğini düşündüm. Bu kızı ciddi anlamda araştırmak lazımdı.. Daha fazla zaman kaybetmeyerek yolu tarif etmesiyle beraber ilerlemeye başladık. Evi bize sadece 20 dakika kadar uzaklıktaydı, tamam ben bunu 10 dakikaya indirmiş olabilirim. Benim için bir sorun yok arkadaki düşünsün diyeceğim ama yol boyunca tek bir paniği dahi olmamıştı. Ne de ağzından çıkan bir kelime duymuştum çıt dahi yoktu..
...
Evine gelmemizle yavaş bir şekilde durup inmesini bekledim. Karşımda bulunan evin bir lambası dahi yanmıyordu, tek mi yaşıyordu? Kaskı uzatmasıyla ona doğru dönüp elinden aldım. "Sağol, getirdiğin için." Birsey demeden başımla onaylayıp gitmesini bekledim. Tam arkasını dönmüş gidiyordu ki, "Pera." Dememle bana döndü. "Bir daha kardeşimle arama girmezsen daha iyi olur."
"Yardım etmek istedim."
"Kardeşimle aramızda olan konularda yardımına ihtiyacımız yok." Birsey demesini beklemeyerek hızla oradan ayrıldım..
|
0% |