Yeni Üyelik
1.
Bölüm

✨Tanıtım bölümü ✨

@anonim123z

🖇️Merhabalar çok sevgili okurlarım, yeni bir kurgu ile karşınızdayım. Bu bir tanıtım bölümüdür. ​​​​​​​​​​​

 

🖇️Fazla uzatmak istemiyorum. Yeni çıktığım bu yolda desteklerinizi, oyları ve yorumları bekliyorum!

 

🖇️Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

 

Geşa Dilda BOZKIRAN...

 

Korkudan, tir tir titriyordum oturduğum yatağın üzerinde. Ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Biraz daha ağlarsam ve gözlerim şişerse, birkaç saat önce imam nikahı ile evlendiğim, adını sanını bilmediğim kocam, beni ilk gecemizde beğenmeyebilirmiş...

 

Çok sinirliymiş, ne isterse yapmalı, sözünden çıkmamalıymışım, büyük amcamın karısı olan yengem öyle demişti. Kocamın her isteğine uymalı ve gönlünü hoş etmeliymişim. Evet aynen böyle demişti, dedemin evinden gelinliksiz, davulsuz, zurnasız çıkarken...

 

Kimsesizdim... Bir tek ağabeyim vardı, o da beni sevdası için terk etmişti... Dedem, bu eve bir daha ancak kefen ile dönersin dediğinde iliklerime kadar hissettim kimsesiz olduğumu. Ağabeyim çıt çıkarmadan beni o anlarda izlerken daha da...

 

Biraz daha bekledim öylece üzerimde ki elbiseyle. En azından pelerinimi çıkarmak için ayağa kalktım. Kana kan olarak, evlendiğim için, düğünümde olmamıştı, kınamda. Gelinlik de giymedim. En azından içimde kalmasın diye beyaz bir elbise göndermişler evlendiğim adamın ailesi. Feracemi giymeme izin vermedikleri için en azından bir pelerin istemiştim. Onu da binbir kahır ile aldı dedem.

 

Pelerinin boğazımda ki iplerini söktüm ve omuzlarımdan düşmesine izin vermeden, tutup yatağın üzerine bıraktım. Tam o sırada kapı açıldı, içeri yine ismini bilmediğim ama kaçıncı kez gördüğüm kayınvalidem girdi. Hissettiğim karmaşık ve korku dolu duygular ile yine gözlerim dolarken, kayınvalidem ardından kapıyı kapattı ve bizim için süslenen odanın içinde sakin adımlarla yanıma geldi ve beni yatağa oturttu.

 

Elindeki duvağı başıma örttü ve yüzümü açıkta bırakacak şekilde açtı. Alnıma bir öpücük kondurdu. Dolan gözlerime gözleri değince, onunda ağladığını farkettim. Sakince yanıma oturdu ve elimi tuttu.

 

"Geşa, kızım... Senden inan ki hiçbir beklentim yoktur. Beni anan bilesin. Kocana saygısızlık etmeyesin, oğlum sinirlidir kabadır, çabuk parlayıp çabuk söner, ama özünde yufka yüreklidir kızım, benim oğlum... Senden, dediğim gibi bir beklentim yoktur. Kocanı sev ona değer ver yeter. Kocanla ilgilen sadece, aç mı, tok mu, sırtı temiz mi? Sadece kocan ile tamam mı, senden ne temizlik ne yemek, hiçbir şey beklemiyoruz yavrum. Kocana laf çevirme, saygının koru, sana ilk gecen için bir şeyler söylemeye geldim yavrum, birazdan kocan gelir. Üzerini kocan çıkaracak tamam mı? Korkacak bir şey yoktur? Kocana söylersin, canını yakmaz..." Elini çeneme yerleştirdi ve yüzümü nazikçe kendine çevirdi,

 

"Kızım? Dinliyorsun beni?" Başımı aşağı yukarı salladım ve onayladım

 

"Utanacak bir şey yoktur kızım, kocanla birlikte namaz kılmayı unutmayın tamam mı? Hala çok sinirliydi, unutur felan, hatırlat. Ondan sonra..." Dedi ve her şeyi ben ağlarken anlattı, ne yapacağımızı nasıl davranmam gerektiğini, ve daha nice, kocama karşı saygısızlık yapmamam ile ilgili dünya kadar öğüt verip, "Yarın sabah çarşaf almaya gelirim." Diyerek, kırmızı duvağı yüzüme örttü ve gitti.

 

Başımı karşıdaki aynalı makyaj masasına çevirdim, bunları yaşamak için daha çok küçük değil miydim? Bedenim, yaşım, bunları kaldırmak için çok küçük değil miydi? Kimin umrunda? Annem ve babamın, mezarlarında kemikleri sızlıyordur eminim. Beni emanet edip gittiği insanlar, amcalarım, dedem... Hepsi omuzlarında ki büyük yükten, benden kurtulmuşlardı. Daha 16 yaşıma yeni girmiştim... Oysa ki küçük değil miydim beni başlarından bu kadar çabuk atmaları için?

 

Simsiyah gözlerim vardı karşımda ki aynada, ağlamaktan kızarmış... Güzel bir burnum vardı, ucu kıpkırmızı olmuş... Biçimli dudaklarım, tir tir titriyordu çenemle birlikte. Hafif balık etli bir kızdım, yaşıtlarımdan çok daha büyük gösterirdim her zaman.

 

Ben yıkılmış halimi aynada izlerken, odanın kapısı açıldı. Başımı hızla önüme eğdim. Oturduğum yerden kalktım, ayaklarım beni taşımıyordu, zangır zangır titremeye başladım korkudan. Ellerim önümde birleşmiş, bakışlarım yerdeydi. Yavaşça bakış açıma bir çift siyah ayakkabı girdi.

 

"Geşa... Eğer istemezsen seni anlarım. Kim olduğumu bilmiyorsun. Beni tanımıyorsun. Belki ismimi bile bilmiyorsun? Söylediler mi sana ismimi?" Sesi yumuşaktı, herhangi bir sertlik yoktu dedikleri kadar. Başımı sağa sola salladım yavaşça. Burnundan sert bir soluk verdi.

 

"Revenk... İsmim Revenk. Dediğim gibi Geşa, sen istemeden sana dokunmam. İstersen saçlarını bile gösterme bana, ama bana alışmaya çalış olur mu? Bir ömür birlikte yaşayacaksak eğer, bunu kendimize eziyete dönüştürmek yerine, huzurlu bir hayata çevirelim." Bir cevap vermedim. Yalnızca başımı sallayarak onayladım.

 

 

" Geşa Dilda... İsmin güzel. İmam nikahımız var. Bak biz artık birbirimizin helaliyiz. İzin verirsen duvağını açayım... Yarın da erkenden resmi nikah için gider gün alırız."

 

Elini çeneme yerleştirdi ve başımı kaldırdı hafifçe gözleri gözlerime değerken, yüzünü incelemeden direk gözlerinin içine baktım, ama yüzü abartılacak kadar olmasa da dikkat çekici bir yakışıklılığa sahipti. Gözleri yeşildi. Oysa ki ben yeşilden nefret ederdim... Kumraldı. Ama ben esmer insanları daha dikkat çekici bulurdum. Kaderimde bu vardı. Alın yazım buydu. Allah yazmış ise bir bildiği vardı. İsyan etmemin gereği yoktu.

 

"A-ağ... Ağam." Kaşlarını kaldırdı ve duvağımın kenarını tutarak yüzümü açtı. Ellerini yanaklarıma yerleştirdi ve alnıma ufak bir buse bıraktı.

 

"Revenk... Revenk de bana. Aşağıda anlamların yanında ağam diyebilirsin. Ama yalnızken bana ismimle hitap et olur mu Geşa?" Başımı salladım ve dudaklarımı araladım sakince,

 

"Rev-Revenk... Resmi ni-nikahımız olmaz büyük ihtimalle... Çünkü... Şey... B-ben..." Bir şey dememe izin vermeden lafımı kesti,

 

"Ne demek resmi nikahımız olmaz? Niye olamayacakmış?" Sesi az öncekine nazaran daha sertti.

 

"Çünkü, çünkü yaşım kurtarmıyor daha..." Kaşları iyiden iyiye çatıldı.

 

" Yaşın kurtarmıyor? Geşa... Sen daha kaç yaşındasın ki? Sen benim... Geşa sen reşit değil misin? Ben 27 yaşında adamım beni daha reşit bile olmayan bir kız çocuğu ile mi evlendirdiler?"

 

Sesi o kadar korkunç bir tını ile çıkıyordu ki, zaten beni ayakta tutamayan bacaklarım, korkudan iyice titreyerek yatağa oturmama sebep oldu. Az önce, karımsın helalimsin diyordu... Reşit olmadığımı söylemesem böylece de devam edecekti. Peki ben söylemeden önce başkalarına sormak hiç mi aklına gelmemişti?

 

"Kaç yaşındasın sen?" Diye sert bir tını ile konuştu. Zaten uzun olan boyu, ben oturduğum için daha da uzun gözüktü gözüme.

 

"On-on altı yaşındayım..." Yumruklarını sıktı önce. Sonra eliyle yüzünü ve sakalını sıvazlayarak arkasını döndü. Başını ellerinin arasına aldı ve sinirle bağırırken bir anda aynalı masanın aynasına bir yumruk attı.

 

Yaptığı ani hareket ve kükremiş gibi çıkan sesi korku ile çığlık atmama sebep olurken, bana döndü kolumdan tuttuğu gibi odanın kapısına doğru beni arkasında sürükleyerek yürümeye başladı. Kilidini açtığı kapıyı, arkamızda açık bırakıp hızla merdivenlerden aşağı inip avluya kadar beni peşinde sürükledi, tam avlunun ortasında durup beni kolumdan tutarak ileri savurdu.

 

Bağırarak öyle bir, "Anaa!! Siz nasıl insanlarsınız baba! Dedee!?!" Dedi ki sesinden korkup olduğum yere sindim iyice.

 

"Ana! Baba! Aşağı inin aşağı! Gelin ve rezilliğinizi kendiniz görün! Ne kadar aşağılık insanlar olduğunuzu gelin ve kendi gözleriniz ile görün! Anaa! Babaaa!!"

 

Merdivenlerden hızla indiğini gördüğüm kayınvalidemin ardından, kayınbabamı ve kardeşlerini hatta bir kaç kadın, genç kızlar ve oğlanların da indiğini farkettim. Kayınvalidem hızla yanıma gelip beni düştüğüm yerde oturur vaziyete getirirken, kayınbabam,

 

"Hayrola Revenek! Ne ola ki gece gece bağırırsın! Odanızda olmanız gerekir şuan! Ne halt edersin sen burada!"

 

"Söylemeyecektiniz!! Ben sormasam şu kıza," derken eliyle beni gösterdi ve 'kıza' kelimesini bastırarak söyledi.

 

"Yaşını bana söylemeyecektiniz! Ulan hiç mi vicdanınız yok! 16 yaşında kız lan kız! Daha çocuk! Koynuma alacaktım lan koynuma! Şu küçücük kız yatağıma girecekti bu gece! Daha çocuk yaşında! Sizde hiç mi merhamet kalmadı! Hiç mi vicdanınız sızlamadı! Hele sen ana! Sen? Senin de kızın yok mu? Geldin iki saat konuştun Geşa ile! Ne dedin, kızım kocana eşlik yap mı dedin! Utanmadan, koynuna gir kocanın mı dedin? Ufacık kıza bunları nasıl söyledin ana?"

 

"Oğlum! Bağırma akşam akşam! Milleti başımıza toplama! "

 

"Yazık ulan vallahi yazık! Ben burada ne dedindeyim! Adamlar hala millet ne der diye düşünüyor! Bu millet her şeyi konuşmayı biliyor da niye yanlışı düzeltmiyor? Niye bu kızın bu yaşta bunları yaşamasına izin veriyor! Benden bir şey beklemeyin! Küçük gelin! Küçücük bir gelin! O benim Allah katında karım! Ama ona kocalık yapmamı beklemeyin! Ben gidiyorum!" Dedi ve hızla önüme gelip diz çöktü,

 

"Geşa... Olmaz. Daha küçüksün. Çok küçüksün. Şimdi gideceğim... Ama merak etme yolun sonunda yine sana geleceğim... Reşit olduğun gün buradayım! Bir ihtiyacın olduğu zaman araman yeter! Her şeyine koşarım! Ama benden sana kocalık yapmamı bekleme... En azından reşit olana kadar. Sadece senden uzak kalmam gerek. Sen çok güzel bir kızsın... Ben kendime engel olamayabilirim... Seni kırabilirim, üzebilirim... Şimdi gidiyorum, ama yine sana döneceğim... Tamam mı?"

 

"Gitme..." Diyerek fısıldadım. "Herkes yalnız bıraktı beni... Herkes terk etti. Kimsem yok... Ailem yok. Anam yok babam yok. Bir sen varsın. Revenk... Bir kez daha terk edilmek istemiyorum. Ne olursun... Sende gitme. Senden hiçbir şey istemiyorum. İstersen gözüne bile görünmem. Hayalet olurum bu evde. Ama bir kez daha ter edilmeyi kaldırmaz... Ne bedenim, ne ruhum. Gitme Revenek..."

 

Tamam demedi. Ağzını açmadı. Bir daha gözlerini gözlerime değdirmedi. Ayağa kalktı... Arkasını döndü ve kapıya doğru yürümeye başladı. Konağın kocaman kapısının önünde durdu ve son bir kez arkasına döndü, dudaklarımı kıpırdatarak,

 

"Gitme... Revenk..." Dedim. Bir kez daha dönmedi arkasına. Sert ve kararlı adımlarla bana sırtını döndü ve...

 

Gitti.

 

Herkes gibi.

 

Annem ve babam gibi...

 

O da herkes gibi terk etti ve gitti...

 

 

 

🖇️Evvet çok sevgili okurlarım...

🖇️Lütfen soruları cevaplayın..

 

🖇️Sizce kurgunun ilerleyişi nasıl olacak??

 

🖇️Başroller ile ilgili ne düşünüyorsunuz??

 

🖇️Ya da başroller kim mi demeliyim???🤨🤫

 

🖇️Sizce diğer bölümlerde neler olabilir??

 

🖇️(İlerleyen bölümlerde iyice kafanıza oturacak her şey.)

 

🖇️Geşa Dilda ile ilgili ne düşünüyorsunuz???

 

🖇️Revenk ile ilgili ne düşünüyorsunuz???

 

🖇️Bizleri neler bekliyor???

 

🖇️Kitap ile ilgili bütün sorularınızı buraya alayım lütfen! Her soruyu tek tek cevaplayacağım🥰

 

 

🖇️Oy verdin mi??

 

🖇️En azından bir kaç yorum yaptın mı?

 

🖇️Emeğime karşılık olarak birkaç yorumu çok görmeyin lütfen...

 

Sevgilerle BARTUNUN KEKİİİ 💙✨💖🖤

Loading...
0%