Merhabalar yeni bir bölümle karşınızdayım umarım beğenirsiniz, iyi okumalar.
BÖLÜM 2
KELEBEK HİSSİ
Ben Asel'dim.
Bal ırmağıydım.
Cennetteki bal ırmağıydım ben. Ateş bana öyle dediğinden beri bunu düşünüyordum. İçimde uçuşan milyonlarca kelebek vardı nefesim daralıyordu kalbim sank bir maratona çıkmış gibi atıyordu kalp krizi geçirmem yakındı.
Benim için ölmeye hazır olan biri, benim için canının yanmasına hazır olan biri nasıl olabiliyordu bir insan birisi için ölebilir miydi kendine bunu yapabilir miydi? bunlar sadece sözde olan şeylerdi biliyordum ama kalbimdeki ölmüş kelebeklerin canlanmasına engel olamıyordum.
Eğer benim için birisi ölseydi kendimi toparlayabilir miydim? Toparlasam bile unutamazdım.
O benim için ölmeye hazırdı peki ya ben hazır mıydım? Hiç sanmıyorum, benim canım tatlı der bir kenara geçip yasımı tutardım.
Boğaz temizleme sesiyle düşüncelerimden çıktım. Bakmaya doyamayacağım o gözlerle buluştu gözlerim.
"Dünyadan Asel'e orda mızınız acaba?" dedi.
"Burdayım sadece senden böyle bir şey duymayı beklemiyordum."
"Benden daha çok şey duyucaksın merak etme." Çok şey mi duyucaktım nasıl yani? Hiç beklemediğim anda karşıma çıkıp benimle evlenir misin diye bir şey demezdi heralde ama desede fena olamazdı yani.
kahvelerimiz gelmişti onları içip biraz daha havadan sudan konuşup kalktık motora binip eve döndük.
Eve girdiğimde mutluluktan havalara uçmak üzereydim Ateş'le geçirdiğim zaman benim için son haftalarımın en güzeliydi. Onunla konuşmak bana iyi gelmişti, belkide heycanı olmayan hayatıma heyecan kattığı için seviyordum onu ama her şeyin bir sorunu olduğu gibi bunda da bir sorun vardı. Beni seviyor muydu? Belki.
Göz kapaklarım kapanmaya başlamıştı olduğum yerde uyuyacak gibiydim yatağıma girip kendimi bilinç altımın bana göstereceği flimlerin ortasına bıraktım.
Yattığım yataktan kalkıp yüzümü yıkamak için lavaboya gitmiştim. Yüzümü yıkayıp odama gittim üzerime dışarı çıkmak için kıyafetler giydim kulaklığımı da alıp uzun çizmelerimi giyip dışarı çıktım. Hava alıp yürüyüş yapmak bana hep iyi gelirdi.
Biraz ilerledikten sonra bir ağacın altında kavga eden bir çift gördüm bir anlık merakla kulaklığımı çıkarttım ve onları dinlemeye başladım.
"Sevmediğin birisiyle neden bu kadar şey yaşarsın, inanamıyorum sana" diyordu kız.
"İnsanlar sevmediği kişilerle neler yapıyor haberin yok heralde" diye kıza karşı çıkıyordu erkek.
"En azından düzgün ayrılabilirdik gelip eski sevgilinin hamile olduğunu söyleyip benden ayrılmasan daha iyi olmaz mıydı?"
"Olurdu, ama benim için böylesi daha iyi kendine iyi bak" dedi erkek ve arkasını dönüp gitti.
İkisininde yüzünü görememiştim ama kızın üzerinde bir deri ceket altında dar siyah bir pantolon ayaklarında ise benimkinin tıpa tıp aynısı olan uzun çizmeler vardı.
Erkeğin üzerinde mavi kot pantolon gri bir sweat ve onun üzerinde bir mont vardı. Erkek arkasını dönüp gittiğinde kız olduğu yerde kaldı bir süre onun arkasından baktı çocuk ortadan kaybolana kadar bekledi ve çocuk gittiğinde hıçkırıklara boğularak ağlamaya başladı.
Yanına gitmek istedim ama beynim ve ayaklarım buna engel oldu adım atamadım. Kız daha güçlü ağlamaya başladı artık hıçkırıklarını çok net duyabiliyordum. Kafasını kaldırıp etrafına baktı ve yürümeye başladı.
Yolun kenarına geldi tam hizamda durdu uzağımdaydı, yola baktı araçalara kırmızı ışık yanıyordu bekledi bekledi araçalara yeşil yandı tekrar bekledi ve bekledi büyük bir tır geliyordu farları gözümü alıyordu gözlerimi kısarak kızın ne yapacağına bakıyordum.
Tır kıza yaklaştıkça kızda bir adım öne çıkıyordu tırın durması imkansızdı kız bir anda yola atladı beyaz farlar kızın yüzüne vurmaya başladı esen rüzgar saçlarını karıştırıyordu tır kıza yaklaştı yaklaştı ve büyük bir gürültü duyuldu tırın kıza çarpma sesi kızın tırın altında kalması bir anda herkesin oraya toplanması siren sesleri her şey bir birine karışmıştı yanağımda bir ıslaklık hissettim elimi yanağıma götürdüm o ıslaklığa dokundum elime bulaşan göz yaşıma baktım sonra birden bir karanlığa çekildim.
Gözlerimi açtığımda her yer karanlıktı elimi yanağıma götürdüm ağlıyordum ama odamdaydım sadece bir rüya görmüştüm, gerçekçi bir rüya. Peki o rüyadaki kız ve erkek kimdi? Bu rüya da nerden çıkmıştı şimdi kendimi avutmaya çalıştım bu sadece bir rüya, sadece bir rüya diyip duruyordum.
Yataktan kalkıp ışığı açtım çok korkmuştum gidip elimi yüzümü yıkadım aynadan kendime baktığımda gözlerimin şişmiş olduğunu gördüm. Hızlıca banyoda işimi bitirip odama geçtim saat 8 olmuştu yakın arkadaşım Beren'i aradım ikinci çalışta telefon açıldı.
"alo" diye seslendi Beren.
"Alo ne yapıyorsun?"
"Sen arayana kadar sıkıntıdan ölüyordum sen ne yapıyorsun?"
"Bende sıkıldım ya dışarı falan mı çıksak anlatıcaklarım var."
"Ay olur valla çıkalım."
"Tamam o zaman hazırlan gecelere akıyoruz!" diye heyecanlı bir şekilde konuştum.
Üzerimi giyinip evden çıktım Beren'le ortak bir noktada buluşup her zaman oturduğumuz kafeye gittik.
"Ne anlatacaksın kız anlat merak ettim" dedi.
"Ben bu gün Ateş'le oturdum konuştuk sohbet ettik ve bana bir şey söyledi."
"Ne söylediğini tahmin ediyorum canım anlatırsan mutlu olurum."
"Bekle anlatıyorum zaten sabredersen. Bana dedi ki 'sen tedavi edeceksen yaranlanmaya da ölmeye de hazırım bal ırmağı' dedi inanabiliyor musun?"
"İnanamıyorum valla ağızım açık kaldı."
"Bir şey daha oldu." dedim.
"Ne oldu."
"Rüya gördüm ama normal bir rüya değidi kabus gibiydi." dedim ve rüyayı anlatmaya başladım.
"Dediğin gibi rüya değil bu çok takma kabus işte boşver" dedi.
Bende öyle yapmaya çalıştım ama yapamadım nasıl böyle bir rüyayı boşverebilirdim. Aklımın yerinden oynadığı bir rüyaydı düşünmemeye çalıştım ve bu gün Beren'in başına gelen olayları dinledim.
Bu günlük bu kadardı buraya kadar okuduğunuz için teşekkürler. <3