Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@anonimm_z

Sabah çalan alarm sesiyle kerem ve ben aynı anda gözlerimizi açtık ve açar açmaz geriye çekildim. Çünkü Kerem'le çok yakındık. Burnu burnuma değiyordu. Kerem bu durumdan hiç şikayetçi değil gibi "Günaydın" dedi. "Günaydın" diyip yataktan kalktım ve banyoya gittim. Sabah sabah utanmıştım ya. Beraber yatmak istersen bu olur Zeynep. Ne bekliyordun?

 

Yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirdim. Odaya geçtiğimde kerem'in önü açıktı. Gömleğinin düğmelerini ilikliyordu. Kas mı onlar?

Görmemişlik yapma Zeynep!

Görmedim zaten.

Hemen arkamı döndüm. Panikle "Kerem valla özür dilerim, ben değiştirmişsindir diye girmiştim, kusura bakma" dedim hızlıca. Güldüğünü duydum. "Önemli değil, bitti" dedi. Yavaşça ona döndüm. Giyinmişti. Hemen gözlerimi çevirdim. Utanıyordum. Aynanın karşısına geçip saçımı taramaya başladım. Kerem beni izliyordu ve ben hala utanıyordum. Bugün saçlarımı açık bıraktım ama ortalarda küçük bir kısmı ördüm. Güzel olmuştu. Kerem'e hiç bakmadan odadan çıktık. Diğerleri daha yatıyordu. Kerem onları kaldırırken ben kahvaltıyı hazırlıyordum. 10 dakika sonra sofraya oturduk ve hep birlikte durağa yürümeye başladık.

 

Sınıfa girdiğimizde hemen sıralara geçtik. Dün çok güzeldi. Çok mutlu olmuştum. Ama bugün ne olacaktı? Nisa bende kalmayacaktı bugün. Pazara kadar 3 gece yalnızdım. Offf. O sırada hoca geldi ve derse başladı.

 

Tenefüste sınıfta oturuyorduk ki bir şey farkettim. Bade, bizim tarafa bakıyordu. Gözlerini takip ettiğimde... Yok artık. Yunus'a bakıyordu. Cidden mi? Niye bakıyor ki ona?

"Kime bakıyorsun?" dedi Kerem. Ona döndüm. Sessizce "Bade'ye. Yunus'a bakıyor" dediğimde o da gözlerini Bade'ye çevirdi. "Evet. Yine ne çeviriyorlar acaba? Neyse anlarız yakında" dediğinde bende gözlerimi Bade'den çektim. Yiğit ile göz göze geldim. Bana bakıyordu ve aptal aptal sırıtıyordu. Kerem ile konuştuğumu görmesin diye önüme döndüm. O sırada yan sınıftan Cem bizim sıramıza doğru yaklaştı. İsmini Nisa söylemişti. Sıramızın başında durdu ve "Merhaba Nisa. Nasılsın?" dedi. İyi bir çocuğa benziyordu. Kafamı hafifçe çevirdiğimde Mustafa'nın çatık kaşlarla onlara baktığını gördüm. Gülümsedim. Kesin kıskanıyordu.

"İyiyim Cem, sen nasılsın?"

"İyiyim bende. Bugün müsait misin? Çıkışta bir şeyler yapalım mı?"

Mustafa kaşlarını daha da çattı. Nisa konuşamadan Mustafa konuştu. "Müsait değil. İşimiz var bizim" Oha. Bunu demesini beklemiyordum. Şaşkınlıkla gülümsedim. Nisa'da şaşırmıştı. Arkasını dönüp Mustafa'ya 'ne işimiz var' der gibi baktı ama onun gözü cem'deydi. Nisa önüne dönüp Mustafa'nın yalanını sürdürdü. "Evet Cem, işimiz var. Kusura bakma. "

"Sorun değil, sonra yaparız birşeyler. Görüşürüz" diyip sınıftan çıktı. Nisa Mustafa'ya döndü. "Ne yapıyorsun sen?"

Mustafa biraz sessiz kaldı. Ne diyeceğini düşünüyordu.

"O çocuk pek tekin biri değil, o yüzden öyle dedim"

"Onu tanıyorum, gayet iyi biri"

"Değil diyorsam değil" dedi.

Nisa oflayarak önüne döndü. Kulağına eğilip "Kızım kıskandı işte seni" dedim. "Saçmalama Zeynep. Hoşlandığı biri varmış, beni niye kıskansın?"

"O hoşlandığı kişi sensindir belki de" dediğimde sevinçle gözlerime baktı .

"Olabilir mi?".

Başımı salladım. O sırada hoca girdi ve derse başladı.

 

Çıkışta eve gittim ve üzerimi giyinip yatağa uzandım. Uykum gelmişti. Uyumaya başladım.

Uyandığımda karşımda sandalyede oturmuş bana bakan Kerem'i gördüm. Hayal mi görüyordum? "Günaydın " dedi gülümseyerek. Yatakta doğruldum hızla. "Ne yapıyorsun?" dedim.

"Yalnız kaldığın için korktuğunu söylemiştin. Yanına geldim ama geldiğimde uyuyordun. Bende seni uyandırmadım."

"Sende iyi alıştın ha" dedim gülerek.

"Gelmeyim mi?" dedi gülerek.

Gel tabi gel.

 

Bir şey demeden yataktan çıktım ve banyoya gidip yüzümü yıkadım. Üzerime baktığımda üzerimde askılı bir tişört, altımda ise kalçamı anca kapatan bir şort. Kahretsin. Şimdi kerem'in yanında böyle mi duracağım? Aman yapacak bir şey yok. Banyodan çıktığımda Kerem beni baştan aşağı birkaç kere süzdü. En son gözlerimde durdu ve sorgular gibi baktı. "Çok sıcaktı napıyım?" dedim sessizce. Utanmıştım. Gülümsedi. "Gel yemek yiyelim " diyip ayağa kalktı. Odadan çıktık. Mutfağa indiğimde sofra hazırdı. Makarna vardı. Ona döndüm. Sorgular gibi baktım. "Sen uyurken yaptım" dedi. "Sen ne zaman geldin ki?"

"Bir saat önce falan"

"Uyandırsaydın keşke beni. Niye o kadar bekledin?"

"Çok güzel uyuyordun, kaldıramadım" diyince utançla gözlerimi kaçırdım. Bunu beklemiyordum. Sofraya oturduk ve yemeye başladık. "Çok güzel olmuş, eline sağlık"

"Afiyet olsun" dedi gülümseyerek.

 

Yemeği yedikten sonra ben kaldırdım ve salona geçtik. Biraz oturduktan sonra bana doğru döndü. "Kardeşin olacağı için mutlu musun?" Biraz bekledim.

"Korkuyorum"

"Neden?"

"Ya onu benden uzaklaştırırlarsa? O da beni istemezse? Bilmiyorum, o gelince benden daha da uzaklaşacaklar. Şimdi de çok yakın değiller zaten. Acaba kıskanır mıyım onu?"

"Korkma. Küçücük olacak o. Çok seveceksin onu. Onlar yine dışarı çıktığında sen bakacaksın ona. Onlara bir şey söyleyemediği zaman sana gelecek. Senin gibi bir ablası olduğu için çok şanslı olacak "

Gülümsedim. Beni rahatlatıyordu. Mutlu ediyordu. Bir süre gözlerine baktım. Çok güzeldi gözleri. Çok güzel bakıyordu.

 

"Senin kardeşin var mı?" dedim.

"Hayır ama olmasını isterdim. "

"Annenle babanı özlüyor musun?" Bir süre sessiz kaldı.

"Bazen. Ama arada görüntülü falan arıyorlar zaten. "

Özlüyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. Gülümsedim.

Bir süre birbirimizi izledik.

"Dizlerine yatabilir miyim?" dedi bir anda. Şaşırmıştım. Ama güldüm. Koltukta arkama yaslandım. Aslında asla böyle bir şeye müsade etmem ama konu Kerem olunca kurallarımı esnetiyorum nedense. Gülerek başını dizlerime koydu ve ayaklarını uzattı. Yüzü bana dönüktü. Bir süre öyle baktı. "Saçlarımla oynasana" dedi. Gülümsedim. Ellerimi yavaşça saçlarına değdirdim. Çok güzeldi saçları, yumuşacıktı. Oynamaya başladım. Gözlerinin içine bakarak saçlarıyla oynuyordum. Çok güzeldi. Bir süre oynadıktan sonra yavaş yavaş gözleri kapanmaya başladı. Ve uyudu. Benim daha uykum yoktu. Bir süre onu izledim. Kirpikleri çok güzeldi. Dudakları. Burnu. Her şeyi çok güzeldi. Ben de bir süre sonra onu izlereyek uyuya kaldım.

 

Sabah telefonumda çalan alarm sesiyle ikimizde aynı anda gözlerimizi açtık. Kerem hala dizlerimdeydi, benim başım da kanepenin kenarına düşmüştü. Boynumu ovarak yerimde doğruldum, Kerem'de hemen koltukta doğruldu. "Boynun mu tutuldu? Niye uyandırmadın beni? "

"Neyse ya birşey yok" diyip yerimden kalkmaya çalıştığımda boynum cidden acımıştı. Tekrar oturup boynumu ovmaya başladım. Omuzlarım da ağrıyordu. Kerem kalkıp arkama geçti. Ben ne olduğunu anlayamadan omuzlarıma masaj yapmaya başladı. Omuzlarım biraz açık olduğu için eli tenime değiyordu. Heyecanlanmıştım. Biraz omuzlarıma yaptıktan sonra ellerini boynuma koydu ve ovmaya başladı. Boynuma dokununca karnıma ağrılar girmeye başladı. Çok garip hissediyordum. Bir süre oraya da yaptıktan sonra elleri hala boynumdayken arkadan kulağıma eğildi ve "Daha iyi mi?" diye fısıldadı. Başımı salladım. Konuşamadım. Dilim tutulmuştu. Yavaşça yerinden kalktı, bende kalktım ve odama çıktık. Banyoya girip hemen üzerimi değiştirdim. Çıktığımda o tabiki hazırdı. Hemen saçlarımı taradım, açık bıraktım. Mutfakta bir şeyler yiyip durağa doğru yürümeye başladık. Neredeyse hiç konuşmamıştık. Garip gelmişti. Hadi ben utandığım için konuşmamıştım, o niye konuşmuyordu? Sessizce durağa geldik. Nisa ile birlikte otobüse bindik ve okula gittik. Sınıfa girdiğimizde Nisa ile sohbet etmeye başladık. O sırada gözüm Bade'ye takıldı. Yine Yunus'a bakıyordu. Ona bir ara bunu soracaktım. Eğer kuzenime karşı kötü bir şey yapmayı düşünüyorsa tabiki engel olacaktım.

 

Öğle arasında kantinde oturuyorduk hep birlikte. Nisa "Ya benim canım bir şeyler yapmak istiyor. Bir yerlere gidelim" diye isyan ediyordu. Göktuğ "Geçenki gittiğimiz bara gidelim mi?" dedi.

"Siz bara mı gidiyorsunuz?" dedim şaşkınlıkla.

"Bir kere gittik. Bir de sizinle gidelim "

"Oluur, ben hep bara gitmek istemişimdir. Lütfen gidelim" dedi Nisa heyecanla.

"Reşit değilsin, bizi almazlar" dedim. "Sen reşit misin?" dedi Göktuğ merakla. "Evet, bir sene geç başlamıştım ben."

Mustafa "Orasını hallederiz. Gidecek miyiz?" dedi. Kararsızdım. Orada ne yapacaktık ki? Ben sevmem öyle şeyleri. Başımıza bir şey gelirse? Gerçi Kerem'gil olacak ama, yine de kararsızım.

Göktuğ "Gidiyor muyuz?" dedi.

Nisa bana baktı. "Zeynep nolur gidelim"

"Kızım sen de ne meraklıymışsın bara" dedim.

"Ya merak ediyorum lütfen"

Kerem'e baktım. O ne diyordu? Bana bakıyordu. "Gidebiliriz, değişiklik olur" dedi. Bir süre daha bekledim. "İyi tamam" dedim. Nisa hemen yerinden kalkıp yanıma geldi. "Ya kızım harikasın sen ya" diyip sarıldı bana. Güldüm bu haline. Mustafa da gülümseyerek onu izliyordu. Olacak bunlar olacak.

 

Bir süre daha konuştuktan sonra kantinden merdivene doğru giden Bade'yi gördüm. Yalnızdı. Hemen ayağa kalktım. "Ben geliyorum" dediğimde Kerem kolumdan tuttu. "Nereye?"

"Bir arkadaşla konuşacağım"

"Fırat mı?"

"Hayır" dedim. Bir süre bekledikten sonra kolumu bıraktı. Hemen Bade'nin yanına koştum. Önüne geçip "Konuşmamız lazım" dedim

"Ne konuşacağız?"

"Derste neden Yunus'u izlediğinle başlayabiliriz mesela" dediğimde gözleri kocaman oldu. "İzlemiyorum" diyip gözlerini kaçırdı.

"Yalan söyleme Bade, eğer kuzenime zarar vermeyi planlıyorsanız-" derken sözümü kesti.

"Hayır tabiki, ona asla zarar vermem"

"Ne peki?"

"Kimseye söyleme lütfen"

"Tamam"

Bir süre bekledi.

"Ben yunus'tan hoşlanıyorum." dedi hızlıca.

"Ne?! Yok artık"

"Ciddiyim. Yemin ederim ona asla zarar vermem. Ama ona söyleme lütfen "

"Tamam, söylemem." Hala şaşkındım.

"Bu konuşma aramızda kalacak söz" dedim.

Gülümsedi. "Teşekkür ederim. Bir şey isteyeceğim. Gerçi sana yaptıklarımızdan sonra yardım etmek istemezsin ama, Yunus bana karşı birşey hissediyor mu?" Gerçekten merak ediyordu.

"Bilmiyorum, ama öğrenmeye çalışırım"

"Teşekkür ederim "

 

O sırada Cemre yanımıza geldi.

"Hayırdır, ben bittim şimdi de arkadaşımı mı rahatsız ediyorsun?"

Bade sorun çıkmasını istemiyor gibiydi.

"Sanane Cemre, git işine" dedim umursamazca.

Kolumu tuttu . "Bana bak kızım. Sen çok canımı sıkıyorsun benim. Elimden bir kaza çıkacak"

"Hadi ya. Çıksın bakalım o kaza nasıl çıkıyor."

"Sen Kerem'e mi güveniyorsun bu kadar, ondan mı bu özgüven?"

"Hayır ama diyelim öyle, ne yapacaksın?"

"Bak kızım, Kerem benim. Sen şunu bir aklına sok"

"Hadi ya. Peki bundan kerem'in haberi var mı?" dedim alayla.

"Bak seni gebertirim"

Bade araya girdi. "Cemre gidelim hadi" diyip Cemre'yi kolundan tuttu. Ve oradan uzaklaştılar. Gerizekalı.

 

Kafamı çevirdiğimde Kerem'i gördüm. Duvara yaslanmış bana bakıyordu. Sanırım bizi duymuştu. Ama ne kadarını? Umarım Bade ile olanları duymamıştır.

Yavaşça yanına yürüdüm. Başıyla 'gel' işareti yaptı ve yürümeye başladı. Boş bir sınıfa girince kapıyı kapattım ve kapıya yaslandım. Bir süre gözlerime baktı. "Zeynep sen kavga çıkarmaya mı gittin oraya?" dedi.

Şok olmuştum. "Ne?! Hayır tabiki"

"Yalan söyleme Zeynep. Ben geldiğimde Cemre ile tartışıyordun." Bade'yi duymamış.

"Kantinden koşarak onun arkasından mı gittin? Amacın neydi? Niye kavga çıkarmaya çalışıyorsun?"

"Kerem sen ciddi misin? Sence ben bu yüzden mi çıktım kantinden?"

Sinirlenmiştim. Beni o Cemre ile karıştırıyordu heralde. Şaşırdı.

"Neden çıktın?"

"Sen soruma cevap ver. Sence ben aptal bir kavga çıkarmak için Cemre'nin peşinden mi gittim? Böyle mi düşünüyorsun?" dedim sesimi yükselterek.

Gözlerim dolmuştu sinirden.

"Öyle düşünmüştüm" dedi sessizce .

"Zeynep geldiğimde Cemre ile tartışıyordunuz. Bu gördüğümden ne anlam çıkarmamı bekliyordun?"

"Aslında bir anlam çıkarmadan bana sormanı bekliyordum ama, yanlış bekliyormuşum demek ki" diyip arkamı döndüm. Kapıyı açtığımda geri kapattı ve beni kendine çevirdi.

"Zeynep sen niye gitmiştin o zaman?"

"Bu soru için biraz geç kalmadın mı Kerem?"

Bir süre gözlerime baktı. Pişman olmuştu.

"Özür dilerim "

Cevap vermeden çıkıp sınıfıma gittim. Arkamdan da o geliyordu. Ve ders başladı. Hiç konuşmadan dersi bitirdik. Teneffüste kerem birkaç kere seslenmişti ama cevap vermemiştim. Nisa ile bahçeye çıktık ve olanları anlattım. Bade ile konuştuğumuzu söyledim ama söz verdiğim için ne konuştuğumuzu söyleyemeyeceğimi söyledim. Anlayışla karşıladı çünkü benim sözlerimi tuttuğumu bilirdi. Zil çalınca tekrar sınıfa çıktık.

 

Çıkışa kadar Kerem'le hiç konuşmadım, yüzüne bile bakmadım. Hep bana sormadan beni yargılıyordu, bana hiç güvenmiyordu. Eve gider gitmez yattım. Yatmadan önce camlarıda kapattım kerem gelmesin diye.

 

Uyandığımda saat sabahın beşiydi. Bugün cumartesiydi. Bara gidecektik.

Önce camı açıp odayı havalandırdım. Kalktım bir şeyler atıştırdım. Biraz telefonda oyalandım. Canım çikolata istemişti. Mutfağa inip bir çikolata aldım ve yedim. Tekrar odama çıktığımda arkamada bir hareketlilik hissettim ve küçük bir çığlık attım. "Benim, benim" dedi kerem. "Ne yapıyorsun sen ya? Korktum gerizekalı" diyip ittim onu. "Özür dilerim, korkutmak istememiştim " dedi. "Niye geldin?"

"Konuşmaya"

"İstemiyorum Kerem"

Bana biraz yaklaştı. Tam önümde durdu. "Zeynep özür dilerim "

Yatağa oturdum. O da hemen karşıma oturdu.

"Kerem hep bunu yapıyorsun. Bana sormadan beni yargılıyorsun, sonra da pişman oluyorsun. Bana hiç güvenmiyorsun"

"Tabiki güveniyorum. Sadece, yanlış anladım"

"Bana sorabilirdin"

"Haklısın"

Cebinden iki çikolata çıkardı. Gülümseyerek "Sana çikolata aldım" dedi.

"İstemez"

"İster ister"

Çikolatadan birinin paketini açtı ve ağzıma yaklaştırdı. Yüzümü çevirdim. "İstemiyorum" İstiyorum.

"Emin misin?" dedi.

Bir süre yüzüne baktım. Pişmandı. Ve çikolata almıştı. Elindeki çikolatayı aldım. Yemeye başladım. Diğerini de yedim. Daha az önce yemiştim ama bir şey olmaz. Sonra bir süre konuşmadık.

 

Yaklaştı bana. Baş parmağını dudağımın kenarına dokundurdu. "Bulaşmış"

Sonra parmağını yaladı. Bu yaptığı hoşuma gitmişti. Kalbimi hızlandırdı. Ama gülmedim. Eliyle yüzümdeki saçları yavaşça kulağımın arkasına götürdü. "Özür dilerim."

"Kerem-" derken sözümü kesti.

"Biliyorum, seni kırıyorum, her seferinde de gelip özür diliyorum. Ama gerçekten pişmanım. Küsme bana lütfen. Konuş benimle"

Eli hala saçımdaydı ve nefesi hafifçe yüzüme değiyordu.

Bir süre sessiz kaldım. Naz yapma Zeynep, yeter.

"Tamam" dedim. Önce şaşırdı.

"Cidden mi?" Gülümseyerek başımı salladım. O da gülümsedi.

 

"Niye gitmiştin oraya?"

"Bade ile konuştum "

"Ne konuştun?"

"Söyleyemem, söz verdim" Bir süre yüzüme baktı. "Peki" dedi.

"Kerem gerçekten söz verdim. Ben sözümü tutarım. Önemli bir şey de değil zaten. Valla bak ". Gülümsedi.

"Tamam, sorun değil. " Bir süre gözlerine baktım.

"Benim gitmem lazım, akşam için hazırlanacağım" dedi.

"Tamam "

"Ama yalnız kalacaksın". Gülümsedim.

"Nisa gelecek birazdan"

"Tamam. Gidiyim ben o zaman. Sizi akşam buradan alırız"

"Tamam"

"Tamam"

Güldüm. Bir süre baktıktan sonra pencereye ilerledi. "Kapıdan da çıkabilirsin" dedim gülerek. O da güldü. "Başka zaman artık" dedi ve merdivenden inmeye başladı. "Dikkat et" dedim. Başını kaldırıp bana baktı. Gülerek göz kırptı. Ve aşağı inip gitti.

 

Saat 6 gibi Nisa geldi. Elbise getirdi. Neymiş benim elbiselerim oraya uygun değilmiş. Getirdiği elbise güzeldi ama kısa gibiydi. Giyince görecektik artık. Biraz oturup sohbet ettik. Kerem'in geldiğini falan konuştuk. Saat 8'e doğru hazırlanmaya başladık. Nisa'nın elbisesi çok güzeldi. Siyah, kalın askılı, kemer yeri parlak süslerle kaplıydı. Dizlerinin üzerindeydi. Çok yakışmıştı.

Bende elbisemi giydim. Kırmızı, ince askılı, v yaka, göğüsleri hafiften açık, ve baya kısa bir elbiseydi. Kalçamın biraz aşağısındaydı.

 

"Nisa bu çok güzel ama çok kısa"

"Ama çok yakıştı"

"Ama çok kısa. Giyemem ben bunu, rahat edemem."

"Edersin edersin. Hadi makyaj yapalım. Ben kendiminkini yapıyım, seninkini de halledeceğim" diyip makyajını yapmaya başlamıştı.

 

Makyajı çok güzel olmuştu ama çok dikkat çekiyordu. Kırmızı bir ruj sürmüştü. Çok güzel olmuştu. Sıra bana geldi. "Abartısız olsun" dedim.

15 dakika sonra makyajım hazırdı, sadece rujum kalmıştı. Kapı çaldı. Bizimkiler gelmişti. Beni bir heyecan bastı. Nisa aşağı indi. Aşağıdan bağırdı "Zeynep hadi arabaya geçiyoruz"

Hemen koyu kırmızı ruju sürdüm. Çok güzel olmuştu ama çok dikkat çekiyordu. Of nisa of. İnce topuklu siyah ayakkabılarımı da giyip aşağı inmeye başladım. Merdivenin ucunda kerem vardı. Diğerleri dışarı çıkmıştı sanırım. Kerem başını bana çevirdi. Merdivenden inene kadar bir kaç kere süzdü beni. Yanında durdum.

"Zeynep bence değiştir bunu" dedi yutkunarak.

"Niye, kötü mü olmuş?" Olmamış mıydı?

"Hayır Zeynep, çok güzel olmuşsun. O yüzden çıkarman gerekiyor zaten. "

Dediğiyle gülümsedim.

"Ruju da sil bence" dedi dudaklarıma bakarak. Yanmaya başladım. Yanaklarım kızarmaya başladı. Bir süre sonra gözlerime çıktı, biraz da orada oyalandı.

"Çok güzel olmuşsun" Gülümsedim.

"Teşekkür ederim. Sende çok şıksın" dedim onu süzerek. Laf olsun demiyordum, harbi yakışıklıydı.

Gülümseyerek karşılık verdi.

Yavaşça dışarı çıktık. Herkes arabanın önünde bizi bekliyordu. Bizi görünce yunus bir ıslık çaldı. "Vay be, naptın kız cennetten mi çıktın?" Güldüm .

"Arabayı kim sürecek?"

"Ben" dedi Kerem.

"Ehliyetin var mı?"

"Evet "

Şaşırdım.

"19 yaşındayım ben. İki sene okula gidememiştim" Bilmiyordum. Şaşırdım. Benden bir yaş büyük demek ki.

"Hadi arabaya geçelim."

Kerem bana arabanın yan koltuğunu işaret etti. Gülerek oraya bindim. Diğerleri de Yunus'un arabasına binmişti. Kerem öyle söylemişti. Araba hareket edince "Kerem biraz yavaşlasan mı?" dedim . "Çok yavaşız zaten. İyi misin?" Başımı salladım. Koltuğa yapışmıştım resmen . Korkuyordum. Kerem arabayı çok yavaşlattı. Sanırım 30 da falan sürüyordu.

"Noldu?" dedi. Bir süre sessiz kaldıktan sonra konuştum. Kerem de arada yola arada bana bakarak sürüyordu. Benim gözüm de yoldaydı.

 

"Belki saçma gelecek ama. Hani insanlar ilk kez uçağa binince uçak korkusu olur ya. Bende de araba korkusu var sanırım." dedim. "ilk kez mi bir arabaya biniyorsun?" dedi şaşkınlıkla. Başımı salladım. "Sizin arabanız var ama?"

"Evet ama ben hiç binmedim ona. Beni hiç bir yere götürmediler. İlk defa biniyorum." dedim. Gözüm hala yoldaydı. Elimi alıp vitesin üzerine koydu, elini de benim elimin üzerine koydu. Rahatlamıştım biraz. Gözlerime bakıyordu. Arada yola da çeviriyordu kafasını.

"Başka neyi hiç yapmadın mesela, ya da hissetmedin?"

Biraz düşündüm.

"Belki saçma gelecek ama, daha önce kimse beni öpmedi , bende kimseyi öpmedim. Annem bile mesela, belki bebekken öpmüştür ama hatırlamıyorum hiç. Yani yanaktan kimse beni öpmedi kız ya da erkek, bende kimseyi öpmedim. Bir tek Nisa. Bunun hep nasıl hissettirdiğini merak etmişimdir."

Yola bakarak konuşuyordum. Kerem arada bana dönüyordu ama ona bakmıyordum.

"Kimseye sarılmadım da. Tamam senin göğsüne falan yattım bir kaç kere ama, gerçekten de kimseye sarılmadım. Erkek olarak. Babam hiç sarılmadı. Nisa ile belki bir kaç kez. Bunun da nasıl hissettirdiğini hep merak etmiştimdir. "

Kerem elinin altındaki elimi sıkıca tutuyordu. Ben yanındayım diyordu sanki.

 

"Bazı ilklerini beraber yaşarız belki" dedi. Ona döndüm. Bana bakıyordu.

"Belki" Gülümsedim. Gülümsedi.

 

Bir süre daha yola devam ettik. 15 dakikalık yolu yarım saatte gelmiştik.

Kerem önce girişteki adamların yanına gitti. Biraz konuştuktan sonra yanımıza geldi ve içeri girdik. Ne konuşmuştu onlarla?

Geçip bar taburelerine oturduk. Sipariş verdik. Kerem, ben ve Mustafa alkolsüz şeyler istedik ama Nisa, Göktuğ ve Yunus alkollü istedi. Nisa'ya dönüp "Kızım saçmalama içki mi içeceksin?" dedim.

"Tadına bakacağım sadece" dedi. Biraz sonra içkiler geldi. Nisa, sahneyi daha yakından görmek için ortalara gitti. Diğerleri de peşinden gitti. Biz Kerem'le yalnız kalmıştık.

"Sıkıldın sanırım" dedi Kerem.

"Pek benlik bir ortam değil"

Gülümsedi. Biraz sonra "Ben bir tuvalete gideceğim. Dikkat et " diyip yanımdan ayrıldı, bende yalnız kaldım.

 

Az sonra yanıma 20'li yaşlarında biri geldi. "Merhaba, size katılabilir miyim?" dedi sırıtarak.

"Hayır" dedim net bir ifadeyle.

"Neden, yalnızsınız?"

"Yalnız değilim" dedim.

"Ben kimseyi göremiyorum. Biraz eğlenebiliriz bence" diyip elini yanağıma dokundurdu. Hemen elini ittim. "istemiyorum" dedim sert bir dille.

"İstersin bence" diyip yeniden elini yüzüme dokundurmaya çalıştı. "istemiyorum dedim" dedim. Yine devam edeceği sırada kerem geldi, "Duymadın mı lan?" dedi ve bir yumruk attı. Adam yere düşmüştü. Bir yumruk daha attı. "kerem!" diye bağırınca geri çekildi. Görevliler adamı götürdü ve kerem yanıma oturdu. "İyi misin?"

Başımı salladım. "Böyle yerleri bu yüzden sevmiyorum" dedim.

"Genelde yalnızım diyince rahatsız etmiyorlar"

"Yalnız olmadığımı söyledim zaten ama dinlemedi"

"İşte arada böyle piçler çıkıyor bazen"

"Sen buraya çok geliyorsun sanırım" dedim.

"Aslında 2. Gelişim . Niye?"

"Seni tanıyorlar "

"Beni değil, babamı tanıyorlar." Şaşırmıştım.

"Baban kim ki?"

"Zengin, tanınmış biri işte"

"Zengin mi? Cidden mi? Zengin misin sen?" dedim merakla. Başını salladı. Şaşırmıştım.

O sırada yanımıza sarışın bir kız geldi. Kerem'e "Selam, yalnız mısın?" dedi. Hemen kaşlarımı çattım. Görmüyor mu beni?!

Kerem "Hayır değilim" diyip elini elimin üzerine koydu. Şaşırdım. Bunu beklemiyordum. Kız bana kısa bir bakış atıp uzaklaştı. Kerem'e döndüğümde gülümseyerek bana bakıyordu. Sandalyesini bana daha da yaklaştırdı. Bacaklarım bacakları arasında kalmıştı. Eli hala bardaki elimin üzerindeydi. Baş parmağıyla elimi okşuyordu. Bir süre ellerimizi izledim. Çok güzellerdi. Sonra gözlerimi kerem'in gözlerine kaldırdım. Bana bakıyordu. Gülümsedim.

 

"Güzel kızdı" dedim az önceki kızı kastederek.

"İlgilenmiyorum"

"Neden?"

"Karşımdaki kız daha güzel çünkü" dedi.

 

Şaşırmıştım. Ve heyecanlanmıştım. Gülümsedim . Gülümsedi. Eli hala elimdeydi. Gözleri gözlerimdeydi. Yavaşça yaklaşmaya başladı. Çok güzel bakıyordu. Büyülüyordu insanı. Biraz daha yaklaştı. Nefesini yüzümde hissediyordum. "Bizimkiler nerede?" dedim. "Yukarıda bir odadalar. Nisa biraz sarhoş olmuş" dedi. Sarhoş mu? Mustafa da yanındaydı. Ya ona söylerse? "Gidip Nisa'ya bakıyım da boş boş konuşmasın" diyip ayağa kalkacakken beni durdurdu. "Bırak söylerse söylesin"

Ne olduğunu biliyor muydu?

"Mustafa'yı seviyor" dedi. Gülümsedim. "Mustafa da onu seviyor" dedi.

"Söylemiyorlar ama birbirlerine "

"Yakında açılırlar merak etme" dedi. Gülümseyerek ona bakmaya devam ettim. Bir süre bakıştık. Sonra yine yaklaşmaya başladı. Çok yaklaştı. Burnu burnuma değdi. Sessizce "Rujun çok yakışmış " dedi.. Daha da yaklaştı. Karnıma bir şeyler olmaya başladı. Dudakları dudaklarıma değmek üzereydi. Nefesi nefesime karışıyordu. Gözlerim yavaşça kapanmaya başlamıştı ki duyduğum sesle geri açtım. Göktuğ. Kerem söverek geri çekildi. Göktuğ Yunus'u, Mustafa ise Nisa'yı tutuyordu. Sarhoş olmuşlardı "Abi hadi gidelim, bıktım şunlardan ya, salak salak konuşuyorlar" dedi. Güldüm.

 

Yola çıktık. Yunus'un arabasını Göktuğ almıştı, onları eve bırakacaktı. Kerem de beni bırakıyordu. Arabaya biraz daha alışmıştım. Evin önünde durduğumuzda bir süre birbirimize baktık. Sonra ben arabadan çıkacağım sırada kerem kolumu tuttu. "Biraz daha otur, konuşalım " dedi. Gülümsedim. Kemerini çıkarıp koltukta yan oturdu. Ben de aynı şekilde yaptım. Böyle yapınca elbise biraz daha yukarı çıktı ama kerem oraya bakmadı bile. Gülümseyerek bir süre birbirimizin gözlerinin içine baktık.

 

"Belki hepsini değil, ama bazı ilklerini birlikte yaşayacağız " dedi bir anda. Gülümsedim sadece. Bir süre daha birbirimizi izledikten sonra uykum gelmeye başladı. "Ben artık gidiyim" dedim. Konuşmak istemişti ama gözlerimi izlemek yetmişti galiba.

 

"Tamam, ama önce bir ilkini yaşatabilir miyim?" dedi. 'Neyi?' der gibi baktım. Bir elini yanağıma koydu. Yaklaştı yaklaştı. Ve dudaklarını yanağıma bastırdı. Bir süre orada durdu. Kokumu içine çekti. Bende bunun tadını çıkardım. Kalbim çok hızlı atıyordu. Yavaşça geri çekildi. Yüzü çok yakınımdaydı. "Teşekkür ederim" dedim sessizce. Normalde tokat atman gerekmiyor mu Zeynep?

Kes sesini, Kerem o!

Bir süre gülümsedik. Sonra bir cesaret bende bir elimi kerem'in yanağına koydum. Ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Şaşırmıştı. Yavaşça yaklaşıp dudaklarımı yanaklarına bastırdım. Bende bir süre orada durdum. Kokusunu içime çektim. Çok güzel kokuyordu. Sonra yavaşça geri çekildim. Kerem şaşırmış şekilde bana bakıyordu. "Bir ilkini daha benimle yaşadın. Neden?"

Gözlerine baktım bir süre.

"İçimden geldi. " dedim. O sırada yanağına bulaşan rujumu gördüm. Gülerek elimi yanağına koydum ve baş parmağımla sildim. Kerem'de bana bakıyordu. Çok yakındık. Baya yakındık.

 

Sildikten sonra yavaşça geri çekildim. "İyi geceler" dedim. "En iyi geceler senin olsun" dedi. Gülümsedim ve arabadan indim. Evimin kapısını açtım ve duraksadım. Aklıma gelen şeyle Kerem'e döndüm. Ne olduğunu merak ederek bana bakıyordu. Arabasına yaklaştım, kapıyı açıp eğildim ve "Sende gelsene, yalnızım" dedim.

Çok güzel bir şekilde gülümsedi. Başını sallayıp arabadan indi.

 

Beraber eve girdik ve odama çıktık. Ben hemen ona babamın kıyafetlerinden bir şeyler getirdim. O burada giyinirken bende banyoya gittim ve orada giyindim. Askılı tişört ve kısa şortumu giymiştim. İçeri girdiğimde kerem'i gördüm. Tişört kısa kolluydu ve kol kasları ortadaydı. Zorlukla yutkundum ve başımı çevirdim. Yatağa yaklaştım. Kerem bana bakıyordu. 'Ne oldu' der gibi başımı salladım. "Beraber uyuyalım mı?" dedi. Gülümsedim. O kadar güzel sormuştu ki insan hayır diyecekse bile diyemezdi. Yalancı, sen de onunla uyumak istiyorsun değil mi?

 

Yatağa girip yana kaydım ve ona yer açtım. Gülerek yanıma yattı. Yüzlerimiz birbirine dönüktü. Nefesini az da olsa hissediyordum. Bir süre birbirimizi izledik. "Aslında seninle bazı ilklerimi yaşadım. Mesela ilk defa bir erkek elimi tuttu. Barda tuttun. Ya da ilk defa birinin göğsünde uyudum. Hatta ilk defa biriyle birlikte uyudum " dedim. Şaşırmıştı ama sevinmişti de. Gülümsedi. Bir süre birbirimize baktık. Sonra elini yavaşça yüzümdeki saçlara götürdü ve kulağımın arkasına koydu . Hemen ardından yanağıma yumuşacık bir öpücük kondurdu. O öperken bir kaç saniyeliğine gözlerimi kapatmıştım. Bu inanılmaz hissettiriyordu. Öptükten sonra kolunu başımın altından geçirdi ve kafamı göğsüne çekti. Kollarını belime sardı. İtiraz etmedim. Bende kollarımı beline sardım. Onun kokusuyla uykuya daldım.

 

Sabah gözlerimi açtığımda Kerem'le sarmaş dolaştık. Bacaklarım, onun bacakları arasındaydı, bir eli sırtımda, diğeri saçlarımdaydı. Kafam boynuna gömülmüş şekildeydi. Dudaklarım neredeyse boynuna değecekti. Kollarım ise göğsündeydi. Hafifçe kıpırdandığımda o da gözlerini açtı. Ben hemen utançla geri çekildim ve yatakta yana kaydım. Gülümseyerek "Günaydın" dedi. Yüzüne bakmadan gülümseyerek "Günaydın" dedim. O yatakta doğruldu.

 

Karşıdaki aynadan kendine bakıp kahkaha atmaya başladı. 'ne oldu'? der gibi baktım. "Boynumu mu öptün?" dedi gülerek.

"Ne? Hayır tabiki"

"Rujun bulaşmış boynuma"

Hala gülüyordu. Baktığımda gerçekten boynunda ruj vardı. Kahretsin. Onu mu öpmüştüm?.

 

"Kerem bir daha birlikte uyumayalım. Çok tehlikeli oluyoruz" dedim. Güldü. "Tehlikeyi severim"

"Bende severim, ama bu tür tehlikeleri değil" dedim. Güldük. Aynaya baktığımda rujum yüzüme dağılmıştı. Kahretsin iğrenç görünüyordum. Elimle yüzümü kapattım. "Of ,iğrenç görünüyorum"

Yaklaştığını hissettim. Elleri ellerime değdi ve yüzümden çekti. Yanı başımda oturuyordu. "Yoo gayet güzelsin"

"Saçmalama Kerem, bu halde mi güzelim?"

Gülümseyerek "evet " dedi. Bende gülümsedim. Elleri hala elimdeydi.

 

"Ama bizim ödeşmemiz lazım. Sen boynumu öpmüşsün, benimde seni öpmem lazım" dedi gülerek.

"Ne? Uyuyordum ama o zaman"

"Bende de ruj yok o zaman" dedi. Hala gülüyordu.

 

Bir süre baktıktan sonra üzerime eğildi. Eliyle yavaşça boynumdaki saçları çekti. Yaklaştı. Nefesini boynumda hissediyordum. Yanmaya başladım. Ama boynumdan öperse kesin ölürdüm. Boynumdan huylanıyordum.

Tam dudakları boynuma değmek üzereyken "Boynumdan öpmesen olur mu?" dedim sessizce. Olduğu yerde duraksadı. Yavaşça geri çekildi, yüzünü yüzümün hizasına getirdi. Sorgular gibi bakıyordu ama bir şey demedim. Sonra eğilip yanağıma güçlü bir öpücük bıraktı. Gülümsedim. Geri çekildi ama yüzü hala yüzümün hizasındaydı. Nefesini hissediyordum. Yatıyordum ve üzerime eğilmişti.

 

"Sende beni öpsene" dedi. Şaşırmıştım. Bir şey diyemeden telefon çaldı. Kerem oflayarak geri çekildi ve yatakta yine oturur pozisyona geçti. Ben hala yatıyordum, telefonu aldım. Nisa arıyordu. Açtım.

"Kızım sana çok önemli bir şey anlatmam lazım, ama telefonda olmaz, çok mutluyum, ya çok güzeldi-" derken yüzümü buruşturdum ve telefonu biraz kulağımdan uzaklaştırdım. Bağırarak konuşuyordu. Biraz telefonu uzakta tuttuktan sonra tekrar kulağıma getirdim. "Nisa başım ağrıyor, sessiz konuş" dedim. Ama beni duymamış gibi hala devam ediyordu. Telefonu yine biraz uzaklaştırdım. Yüzümü buruşturdum. Kerem de bana bakıyordu. Nisa o kadar bağırıyordu ki sesi dışarı geliyordu. Telefonu tekrar kulağıma götürdüm. "Nisa sessiz konuş, anlamıyorum seni" dedim ama hala devam ediyordu. Bir anda "Nisa" diye bağırdım. Sustu. Ama pişman olmuştum. Dudaklarımı dişledim. Sessizce "kahretsin" dedim kendi kendime. Kerem de şaşırmıştı. "Nisa özür dilerim bak, ben bir anda-" derken sözümü kesti. "Önemli değil, sonra konuşuruz" diyip telefonu kapattı. Sinirle telefonu komodinin üzerine koydum ve bir elimi başımın üzerine koydum. Gözlerim dolmuştu. Bağırmamam gerekiyordu. Kalbi kırılmıştı.

 

Kerem yavaşça eğilip elimi alnımdan çekti. "Boşver, üzülme" dedi. "Kalbini kırdım"

"Yanlışlıkla oldu, affettirirsin kendini" dedi. Derin bir nefes aldım. O sırada aynada kendimi görünce "Off gerçekten iğrencim" dedim. Kerem gülerek "Değilsin" dedi. "Öyleyim"

"Hayır" diyip ellerini karnıma koydu ve bir anda beni gıdıklamaya başladı. Kahkaha atmaya başladım. O da gülüyordu. Biraz geçtikten sonra kahkahalarımın arasında zorlukla "Ke-kerem, tamam, ye-yeter" dedim. Yavaşça elini çekti. Kahkaham durdu ama hala gülüyordum. O da gülüyordu. Bir süre gözlerine baktım. Sonra yatakta doğruldum ve ani bir cesaretle bir elimi yanağına koyup diğer yanağına güçlü bir öpücük bıraktım. Şaşırmıştı ama gülümsüyordu. Hafifçe geri çekildim. Yüzlerimiz aynı hizadaydı. Nefesi yüzümdeydi.

 

Sessizce "Bu ne içindi?" dedi. Gülümsedim. "Seni öpmemi istemiştin, telefon çaldığı için öpememiştim" dedim. Gülümsedi. Sonra yataktan kalktım ve banyoya girdim. Utanmıştım. Nasıl öpmüştüm ki? Neden? Yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirdim. Altıma kısa kot şortumu , üzerime de askılı mor tişörtümü giymiştim. Hava çok sıcaktı. Saçlarımı da at kuyruğu bağladım. Banyodan çıktığımda Kerem çoktan giyinmişti. Beni süzdü. Konuşacağı sırada lafını böldüm. "Sakın yine şortunu çıkar falan deme, çok sıcak" dedim. Güldü. "Benim yanımda giyebilirsin." dedi. Kaşlarımı çattım. Onun yanında giyebiliyorum ama başkasının yanında olmuyor. Neden? Onun ne ayrıcalığı var?

 

Mutfağa indik ve kahvaltımızı yaptık. Ondan sonra Nisa'yı aradım. Özür diledim. Sorun olmadığını söyledi. O çok heyecanlandığı şeyi anlatmak için buraya geliyordu şimdi. Kerem'le salonda oturuyorduk. Televizyon izliyorduk. Yanyanaydık. Dip dibe. Kerem'e baktığımda gülümseyerek bana baktığını gördüm. Bende gülümsedim. "Noldu?" dedim. Ona baktığımda yakın olduğumuzu farkettim. Gülerek "Saçlarını neden bu kadar uzatıyorsun?" dedi. Şaşırmıştım "Kötü mü?"

"Hayır tabiki, aslında çok güzeller. Ama yaz günü bunalmana rağmen hiç kesmiyorsun. Neden?"

"Saçlarımı seviyorum. Kendimde sevdiğim en güzel şey. Kıyamıyorum kesmeye. Her uzadığında uçlarından biraz alırım sadece, hiç kısaltmam" dedim. Gülümsedi. Gülümsedim. Birbirimizi izlerken kapı çaldı. Nisa gelmişti.

 

Hemen sarıldım. "Kırılmadın demi bana?" dedim.

"Hayır tabiki, kendimi biliyorum, bazen çok konuşabiliyorum. Hadi gel anlatıyım hemen" dedi ve salona geçtik. Kerem'le de selamlaştı. Ben yine kerem'in yanına oturdum.

İkimizde Nisa'yı dinlemeye başladık. Gülerek "Başlıyorum. Bu sabah çok güzeldi..."

 

Nisa (Sabah)

Sabah uyandığımda yan koltukta da Mustafa oturuyordu. Bana bakıyordu. Kaşlarımı çattım. "Sen burada mı kaldın?"

"Evet, sana bir şey sormam lazım. Çok önemli " dedi. Yattığım yerde doğruldum.

Ayağa kalktı. Yaklaştı. Bende ayağa kalktım. Karşımda durdu. "Nisa sen dün bana bir şey söyledin, belki de sarhoş olduğun için söyledin, bilmiyorum ama umarım doğrudur." diyip duraksadı. Derin bir nefes aldı ve "Beni sevdiğini söyledin" dedi. Şokla gözlerimi açtım. Kahretsin, bunu cidden söylemiş miydim? Cevap vermedim. Bir süre bana baktı. Yaklaştı, bedeni bedenime değiyordu. "Nisa, ben seni seviyorum" dedi. "Ne?!" Dedim. Bir süre gözlerime baktı. Cevap vermemi bekliyordu. Gülümsemeye başladım. "Mustafa" dedim ama ağzımdan 'seni seviyorum' cümlesi çıkmadı. Bende hemen dudaklarına yapıştım.

 

"Ne?!" dedim şokla. "Cidden mi? Öptün mü onu?" dedim. Kerem'e baktığımda o da şaşırmıştı. Nisa devam etti.

 

Bir an afalladı ama hemen karşılık verdi. Yavaş ama hasret kalmış gibi öpüşüyorduk. Bir süre devam ettikten sonra yavaşça geri çekildi. Alnını alnıma yasladı. Nefesini hissediyordum. "Seni seviyorum" diye fısıldadım. Güldü. "Bende seni seviyorum" dedi. Güldüm. Ellerimi boynuna sardım. Elleri belimde yerini aldı.

 

"Yani şu an sevgiliyiz" Kerem'le şaşkınlıkla birbirimize bakıyorduk.

"Cidden mi?" dedim Nisa'ya dönüp. "Bizim Mustafa'ya bak sen" dedi kerem kendi kendine. Güldüm. "Nisa çok sevindim. Ne zamandır bunu bekliyordun" dedim. Güldü. "Kızım çok güzeldi ya, hala inanamıyorum. Geçen seneden beri bekliyorum. Sonunda sevgiliyiz" dedi.

 

Bir süre daha bu konuyu konuştuktan sonra yemek yedik ve Nisa gitti. Gerçekten şaşırmıştım. Bu kadar erken olmasını beklemiyordum ama sevinmiştim. Saat 4 olmuştu bile. Kerem'le odamda yatakta, sırtımızı yatağın başlığına yaslamış, yanyana oturuyorduk. "Çok şaşırdım, bu kadar erken beklemiyordum" dedim

"Bende. Mustafa'nın bunu demesini beklemiyordum. Bir de öpüşmüşler" dedi. İkimizde şaşkındık. "Ama seviyorlar birbirlerini. İyi oldu" dedim.

"Aynen , umarım mutlu olurlar"

Bugün annemler geliyordu. Kerem akşam gidecekti. Bir süre daha oturduk. Kerem "Ben gidiyim, annenler de birazdan gelir zaten. " dedi. Gülümseyerek başımı salladım. Pencereye ilerledi. "Kapıdan çıkabilirsin" dedim. Gülerek "Buraya alıştım" dedi. Bende güldüm. Merdivenin başında bir süre birbirmize baktık. "İyi geceler"

"En iyi geceler senin olsun" Gülümsedim. Gülümsedi. İnmeye başladığında "dikkat et" dedim. Güldü ve aşağı inip arabasına bindi. Odama girdiğimde hemen kapı çaldı. Aşağı indim. Sanırım annemler geldi. Kapıyı açtığımda gördüğüm şeyle korkuyla yutkundum.

Loading...
0%