@ansebqueen
|
Neredeyse bir ay oldu kafede çalışmam, burda çalışmak beni her ne kadar iyi hissettirsede kendime daha kalıcı iş bulmalıydım. Sabah 5 katlı apartmandan ayrıldım, sokağa girince evime dönüp baktım 3'üncü katta oturuyordum balkonum ufacık ama yeşilliklerle doluydu, önüme dönüp bi iç çekip kafeye doğru yolla koyuldum yolda mahalle kuaförün sahibi olan nusibet abla kapıya çıkıp içerde saçını boyadığı kadınların ıslak havlularını silkeledi beni görünce havluları kapıda duran sandalyelere atıp bana doğru hızlı adımlarla yaklaştı. -günaydın celincim hayrola bugün bi erkencisin sanki ha -günaydın nusibet ablam, valla bugün kafeyi patron değil ben açıcam işleri varmış beyefendinin. Dedim patronuma olan nefretimi alttan alttan ima ederek -Neyse neyse sen onu boşver de bil bakalım noldu! Dedi nusibet abla, gözleri öyle parladı ki bir an ağlıcak sandım zaten yerinde durmuyordu minik minik hopluyordu. -ne oldu ablam -ayy dün sana fal baktım ve m- -ya nusibet teyze ama ne konuştuk fal mal yok artık biliyorsun her okuduğunda da boş çıkıyor zaten -Ama güzelim bu sefer farklı Cebinden telefonu çıkarıp galeriden bi fotoğraf açtı fal fotoğrafıydı -bak bak kısmetin açılmışş!! Hemde bu hafta içinde dedi falcı Dedi nusibet abla yüzündeki gülümsemeyle, gören de sanki onun kısmetiymiş gibi havalandığını sanardı -Allah'ın adını verdim bırak bu kaderimi ablam valla ha bak ben bile takmıyorum artık -ay sanada yaranmıyor hee Dedi nusibet abla ardından telefonunu cebine atıp -neyse daha fazla tutmiyim akşama gel beklerim cicim Diyerek arkasına dönüp dükkanına girdi, bende yoluma devam ettim. Yol boyunca aklımda o fal kalmıştı hayır ne diye birden kısmetim açılmış ki? Diye geçirdim içimden, öyle dalmıştım ki kafeye vardığımı fark etmedim çantamdan dükkan anahtarını çıkarıp kafeyi açtım içeri girip masa ve sandalyeleri düzelttim, üstlerini bi bezle temizleyip tezgah kısmına geçtim kahve makinelerini açıp sipariş verdiğimiz yiyecekleri paketten çıkarıp dolaba yerleştirdim. Bir süre sonra müşteriler gelmeye başladı her zaman olduğu gibi aynı çalışmayı devam ettiriyordum, ardından karşı dükkanın önünde 3 siyah araba durdu aynı modellerdi fakat en öndeki daha üst modeldi. Kafede ki müşteriler ayağa kalkıp kapıya yöneldi herkes dışarda karşıyı izliyordu, arabalardan siyah giyinmiş iri adamlar çıktı ve karşı dükkan olan terziciye girdi ardından en öndeki arabanın içinden bir siyah giyinen adam daha çıkıp arka kapıyı eğilerek açtı, arkadan uzun boylu, siyah takım hatta siyah eldiven bile giyen bir adam daha çıktı. Terziye doğru yürüyüp içeri girdi bir süre ortalık sessizleşti lakin hemen ardından cam kırılma sesleri geldi, etraftakiler napıcaklarını şaşırmıştı bende durmak yerine içeri geri girip tezgahın üstünde olan telefonumu kaptım ve polisleri aradım, dükkanın camından dışarı baktığım an o adamın arabaların orda beni izlediğini gördüm. Tüylerim diken diken oldu ağzımı açamıyordum, adam arasındakilere işaret verip kafeye doğru yürüdü yaklaşırken kafenin önünde olayları izlemiş olan müşteriler ortadan kayboldu hemen, adam kapıya kadar geldiği an arkasında ki iki adamına işaret verip kapıda durmalarını istedi kafeye ilk adımını attığı gibi napıcağımı şaşırdım. Adam yavaş adımlarla yaklaştı.. -türk kahvesi alabilir miyim? Dedi gözlerimin içine bakarak, başımı onaylarcasına sallayıp tezgaha doğru koştum telefonumu hemen bi kenara koyup kahveyi hazırlamaya koyuldum o ise tezgahın önüne kadar geldi acaba polisi aramaya çalıştığımı anladı mı? Diye içimden geçirmedim değil hele ki şuan arkamda olması beni fazlasıyla geriyordu. Kahve hazır olunca tezgahın üstüne uzattım eldivenli eliyle fincanı alıp bir sandalyeye oturdu, gözleri üzerimdeydi -başka bir şeye ihtiyacınız var mı efendim? Dedim gözlerimi kaçırarak -... Yüzüme öyle bakıyordu ki sessizce kahvesini yudumlarken bir an yüzümü delip geçicek sandım, kısa aradan sonra kahvesini bitirip kalktı kafeden çıkmadan tekrar dönüp -Ellerinize sağlık... Dedi saol demek istiyordum ama bana olan bakışından ses etmeyip kafamı eğdim zaten eğdiğim gibi çıkmıştı, camdan bakarken kapıda ki iki adamını alıp arabaya doğru gitti geri kalan adamlarda arabaya bindiği gibi arabayı sürdüler, onlar gidince derin bir nefes aldım tam o sırada kafenin patronu olan serhat içeri girdi -o adamlar kimdi? Bi problem mi oldu celin? Dedi meraklı ama sert tavrını koruyarak -bende bilmiyorum efendim sadece adam kahve içmeye geldi Dedim masada ki fincana bakarak aniden karşı dükkanın etrafı kalabalık oldu polisler geldi, millet içeriyi izliyordu, serhat kafasını çevirip dışarıyı görünce olaya bakmak için o tarafa yöneldi kafeden çıkmadan dönüp -toparla masayı. Dedi ve hızlıca karşıya geçti, hayır ne mallık varsa bu adamda zaten kaldırcaktım fincanı napıcaktım Allah aşkına, elimi fincana uzatırken bile irkildim fincanı kaldırınca altta ufak bi kağıt buldum, fincanı tezgahın oraya götürüp bıraktıktan sonra dönüp tam kağıdı açıcağım sıra serhat içeri girip hızla telefonunu aldı ve bir masaya geçip arkadaşlarına olayları anlatmak için aramaya geçti neler olduğunu merak ettiğimden kağıdı cebime atıp kasaya yaklaştım ki serhattan duyarım. Serhat telefonunu açan arkadaşına birden yüksek sesle -Oğlum bizim buraya mafya girmiş lan!? Şaka gibi ha karşıdaki terzici varya onun sahibine dükkanı başına yıkmışlar İlk cümlede korku ikinci cümlede üzüntü hissettim acaba adam iyi mi diye düşündüm ama bir yandan yanıma bir mafyanın yaklaştığını da düşünüyordum bu düşünceler arasında kafayı yemek üzereyken içeri olay hakkında konuşan müşteriler girdi hem sipariş verip ardından oturdular ama öyle bir bahsediyorlardı ki, her mafya diyişlerinde duraksıyordum. Gün sonu saat 23 civarı etrafta müşteri kalmamıştı zaten serhat bey desek geç gelip erken gittiğinden gene yoktu bende sandalyeleri ters çevirip personel odasına geçtim, üstümü değiştirirken önlük cebimden o minik not düştü onu unutmuştum olaylar arasında eğilip aldım etrafa bakındım sessizdi ortalık tektim dükkanda kısaca mafyanın bıraktığı notu tek olduğum bir yerde açma mallığı yapmak istemeyip giyinip hızla eve yürüdüm yolda sanki birileri beni izliyormuş gibi hissediyordum ama her etrafa bakındığımda kimsenin olmadığını da anlıyordum, eve geçince kapıdan girdiğim an kağıdı açtım üstünde TGÜB yazıyordu bu ne demekti anlamadım ama kesin önemliydi sonuçta bi mafya çıkıp gelmiş bunu bırakmıştı notu odamda ki masaya bırakıp duş almaya gittim, duş alırken notta ne dediğini anlamaya çalışıyordum basit düşünerek şu anlamı çıkardım tekrar görüşmek üzere b.... Devamını bulamadım tabiki, banyodan çıkıp üstümü giyinirken arkadaşımdan bir mesaj almıştım benim liseden beri arkadaşım olan asya "ne yapıyorsun bebeğim!" Diye yazmıştı. Kız hayatının her alanında pozitifti bu yönüyle de çok seviliyordu tabi mesajına cevap vermek için elimdeki havluyu fırlatıp telefonu iki elime aldım, telefonu alırken elim gene nota çarpınca aklıma dank etti bir cümle....
"TEKRAR GÖRÜŞMEK ÜZERE BEBEĞİM.."
Evet! İlk bölümün sonu keyif itibariyle yazdığımdan çokta iyi olduğunu düşünmüyorum ama yazmayı sevdiğim için sizinle paylaşmakta istiyorum Lütfen eksik olduğum konuları yazın ve beğenirseniz sonraki bölümler için takip edip beğenebilirsiniz!!
|
0% |