6. Bölüm
Aleyna şimay / Geçmişin İzleri / 6.BÖLÜM

6.BÖLÜM

Aleyna şimay
anyela_smy

MERHABA CANLARIM..<3

Uzun süredir bölüm gelmediği için gerçekten üzgünüm.

sınavı kazandım ve inanın ki çok stresliydim ve sınavı geçtikten sonra kendimi çok gevsettim sanırım hemen hastalandım ateşim çıkmaz normalde ateşler içinde yandım biraz daha hastaneye gitmeseydim havale gecirecektim galiba, serumlarla iğnelerle ayaklandım aslında toparlanalı 2 3 hafta oldu ama niye ise bu platforma alışamadım kullandığım uygulama Türkiye'de yasaklanınca buraya geçiş yapmak zorunda kaldım ve bu uygulamayı kaç kişi kullanıyor hiç bir fikrim yok ısınamadım bu uygulamaya ama yazmayı sevdiğim için buradan devam :/.....

neyse çok uzatmadan hikayeye geçelim iyi okumalar umarım beğenirsiniz... :))

FLASHBACH (Bir önce ki geçmişin devamı)

Elimde telefon hakan abimin ismine tıklayıp götürdüm kulağıma şimdi apartmandan çıkmış tir tir titreyen vücudum ile ne yapacağımı düşünüyordum. Umut'lara gitmek istemiyordum Hakan abi yeni polis olmuştu polis olduğu için babamla da konuşur beni korurdu, severdi beni Hakan abim telefonu açmasıyla sesini duymuştum.

-Alo prenses.

-Abi be-beni almaya gelir misin müsaitsen, ba-babam evden ko-kovdu beni.

Dedim zorla çıkan titreyen sesimle. Bir süre ses gelmeyince telefonun kapandığını düşünüp ekrana bakacaktım ki Hakan abim konuşmaya başlamıştı.

-Siteden çıkma güzelim karakoldayım 10/15 dakikaya orada olurum tamam mı?

Dediğin deonaylayan bir mırıltı çıkarıp telefonu kapatmıştım, parka ilerleyip bir banka oturdum. Kimse yoktu herkes yemek yemeğe gitmişti büyük ihtimalle bi yarım saate yine herkes çıkardı dışarı inşallah Hakan abim gecikmezdi de kimse beni bu halde görüp soru yağmuruna tutmazdı çünkü kime ne diyeceğimi ne anlatacağımı bilmiyordum ki ben bile ne olduğunu doğru düzgün anlayamamıştım.

Babamın beni sürükleyip kapıya atışına kadar hepsi gözümün önünden bir bir geçerken ağlamamı durduramıyordum. Öyle ne kadar süre geçti bilmiyordum ama koluma bir elin değmesi ile gelene baktığımda Hakan abimin geldiğini görmüştüm hemen boynuna sarıldığımda ağlamam mümkünmüş gibi daha çok şiddetlenmişti. seviyor ve güveniyordum bu adamı keşke öz abim olsaydı ama öz abim yerine koymuştum her zaman istediğim beni koruyup kollayan abim olmuştu. Sarılmama karşılık vermiş sırtımı sıvazlamış sakinleşmemi beklemişti. Ağlamam kısa sürede dinince kollarımı boynundan çekip nemli olan yanaklarımı sildim. Elimden tutup arabaya götürmeye başlayınca itiraz etmemiştim, ne yapabilirdim ki ne derse onu yapacaktım babam beni evden kovmuştu, sokakta kalamazdım.

-Bak ne yapalım biliyor musun doğum gününü kutladığımız uçuruma gidelim sen orayı çok sevmiştin orada oturur dertleşiriz, hem ufak bir şeyler de alırız giderken keyif yaparız ne dersin?

Konuşacak halim yoktu sadece kafa sallamakla yetindim sanki ağzımı açsam tekrardan ağlamaya başlayacakmısım gibi his ediyordum. Normalde içmeme izin vermezdi babama da kızardı izin verdiği için ama bu gece iyi olmam için daha doğrusu rahatlamam için izin verecekti alacaktı galiba. bir sise bira içsem yeterdi zaten beynimin birazcık uyuşmasına ihtiyacım vardı biranın alkol oranı az olduğu için de sarhoş olmazdım sadece beynimin biraz susmasını istiyordum.

Ben bunları düşünürken Hakan abim bir alkol bayisinin önünde arabayı durdurup indi , onu izlerken babamın yaptığı bana güvenmeyişi aklımdan çıkmıyordu Hakan abim girip çıkana kadar ondan hiç gözümü ayırmamıştım. Korkuyordum açıkçası ne olacaktı bundan sonra babam artık beni sevmiyormuydu, istemiyormuydu beni oysa beni hep sevmeleri için her istediklerini yapmıştım Hakan abim iki siyah poşetle çıkınca gözlerim büyümüştü sadece ikimiz vardık fazla değilmiydi o kadar içki, içime bir sıkıntı çökmüştü nedense Hakan abim gülerek arabaya binince elindekileri arka koltuğa koyup 2 sise çıkardı ikisininde kapağını açıp birini bana uzattı, uzattığını aldığımda içmek istemediğimi anladım demin isterken şimdi hiç içimden gelmiyordu. Neden bu kadar çok almıştı ki araba kullanıyordu içimde çok kötü bir his vardı inşallah kaza falan yapmazdık.

Uçuruma geldiğimiz zaman onu beklemeden arabadan inip kenara oturmuştum. Üzerimde ki çiçekli pembe elbise hafiften esen rüzgar sayesinde uçuşurken tek elimle tutup bacağımın altına sıkıştırmaya çalıştım. Bir elimde yolculuk boyunca hiç içmediğim birayı hala tutuyordum. Hakan abim gelip yanıma oturunca elinde ki poşeti diğer tarafına koyup bir sise çıkarıp içmeye başladı.

-Abi onlar fazla değil mi nasıl geri döneceğiz.

-Bir şey olmaz güzelim sarhoş olacak kadar içmem merak etme.

Demesiyle bir tık rahatlasam da içimde ki sıkıntı geçmiyordu.

-Hadi anlat neden evden kovuldun bir çözüm buluruz belki.

Dediğinde 1 saattir içmediğim elimde öylece duran siseden bir iki yudum alıp ağlayarak anlatmaya başladım. Ezanın okunup eve girişimizden babamın suratıma kapıyı kapatışına kadar bütün detaylarına kadar anlattım.

-Ah Yağmur ah onun kadar oyuncu kimse yoktur herhalde. Sıkma canını babanın siniri geçsin anlar yaptığı hatayı sabahtan düşer yollara seni bulmak için sadece biraz zaman ver.

Dediğinde gülümsemiştim doğru söylüyordur değil mi babam bana kıyamaz ki hem Yağmur da kendine bakamaz babam işe giderken kim hazırlayacaktı çayını, kahvaltısını Yağmur bunları yapmayı bilmiyordu ki hem babam beni severdi şimdi sadece biraz sinirli o kadar.

-Deniz.

-Efendim abi

-Bana abi demeni sevmiyorum.

Dediğinde ne diyeceğimi bilememiştim. Ne yani benim onu abi olarak gördüğüm, sevdiğim gibi sevmiyor istemiyormuydu beni oda mı kovacaktı beni babam gibi, şaka mı yapıyordu acaba.

-Abi şimdi şaka kaldıracak durumda değilim yapma lütfen.

-Şaka değil ciddiyim.

Dediğinde gözlerim dolmuştu, nasıl bir gündü bugün böyle bütün sevdiğim kişiler beni istemiyordu. Ne yapacaktım şimdi ben, en iyisi gitmekti ama bu dağın tepesinde nasıl nereye giderdim bir iyilik daha yapıp beni siteye geri götürürdü değil mi?

-P-peki şey beni siteye geri bırakır mısın rica etsem.

-Ne Deniz bırakma beni yanımda kal.

Ne diyordu bu adam hem abi deme diyordu hem de yanımda kal sarhoş gibi de gözükmüyordu ki.

-Deniz ben sana aşık oldum. Biliyorum arada çok yaş var daha 10 yaşındasın ama kalbime söz geçiremiyorum, seni arzuluyorum, seni düşündükce delirecek gibi oluyorum.

Ne diyordu bu adam ben onu öz abim gibi sevmiştim o ne düşünmüştü benim için. Hem arzulamak ne demekti sevmek gibi bir şeymiydi, daha 10 yaşındaydım ben Umut'la bile arkadaş olmak istemiştim aileler abartıp laf söz olur deyip te kendi aralarında söz kesmeselerdi öyle bir şey de olmazdı bana göre, hoşlansam, beğensem bile arkadaşımdı Umut benim ve Hakan da olmayan öz abim gibi koruyum kollayan kişiydi benim için. 3 sise ile sarhoş olmazdı ama belki beni almadan önce de içiyordu ve harhoştu bunun için saçmalıyor olabilirdi.

-Abi ne dediğini bilmiyorsun sarhoş olmuşun belli ki hadi kalk bir taksi falan çağıralım bu halde araba kullanamazsın bende bugünlük Umut'larda kalırım.

Dediğimde ayaklandım oda benimle ayaklanıp üzerime gelmeye başlamıştı. Niye böyle bakıyordu kötü bir şey dememiştim ki o üzerime geldikçe ben geri geri gidiyordum, beni korkutuyordu.

-NE UMUT'U LAN NE UMUT'U KALAMAZSIN LAN UMUT'TA FALAN DELİRTİYORSUN BENİ DİYORUM ARZULUYORUM SENİ AŞIĞIM SANA ANLASANA LAN ANLA BENİM OLMANI İSTİYORUM O VELEDE DEĞİL BENİ SEV İSTİYORUM SADECE BENİM OL.!!

Ben korku ile geri gittikçe o büyük adımlarla yaklaşıp kolumdan yakalayıp sıkmaya canımı yakmaya başlamıştı, bense çoktan ağlamaya başlamıştım

-Dur abi lütfen canımı yakıyorsun, bırak kolumu sarhoş oldun bütün bunları yarın konuşuruz.

Derken o beni kulübeye doğru sürüklüyordu ben kurtulmaya çalıştıkça daha çok sıkıyordu kolumu. Bacaklarım beni taşımazken beni yere fırlatıp üzerime doğru yürümeye başlamışken bir yandan kaçmaya çalışıp bir yandan da Rabbime yalvarıyordum bugünün bir an önce bitmesi için.

-Hayır yarına konuşulacak bir şey yok burada şimdi tamamen benim olacaksın sadece beni seveceksin o Umut pi*ini değin sadece benim.

(hassas olanlar buradan gerisini okumasın lütfen)

Diyerek üzerime çıktı, ben kaçmaya çalıştıkça üzerime abanıyordu vurmaya çalıştıkça bileklerimi tutarak kaçmamı engelliyor, canımı yakıyordu. Boynumu öpmeye, ısırmaya başlayınca kötü bir şey yapacağını daha çok canımı yakacağını anlamıştım.

-Abi dur yalvarırım dur yapma istemiyorum yapma...

Zor çıkan sesimle konuşmaya çalışınca fısıltı gibi çıkmıştı sesim, kendi nefesimle ağlamaktan oluşan hıçkırığımla boğuluyordum sanki, sesimi çıkaramıyordum. bileklerimi tek eliyle bile tutarken gücüm yetmiyor kurtulamıyordum elbisemin eteğini açmaya başlarken son gücümle kaçmak için debeleniyordum ama kurtuluşum yoktu gücüm yetmiyordu sona gelmiştim. İçimde ki bir ses bundan sonra hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını hayatımın sonuna geldiğimi bağırıyordu, nefes almam daha fazla zorlaşırken görüş açım kararıyordu ama ben olabildiğince sesimi çıkarmaya yalvarmaya devam ediyordum ama ne sesimi birine duyurabiliyordum ne de onu durdurmaya gücüm yetiyordu kilodumu yırttığında donup kalmıştım ben ne yaşıyordum burada ne yapıyordu bana gözlerimin daha çok kararması ile karanlığa doğru çekilirken aklımdan tek geçen Rabbimin canımı almasıydı son hatırladığım ise kasıklarımda ki korkunç acı idi...

FLASHBACK SON ( Devam etmeden önce bir acıklama yapmak zorundayım galiba yanlış anlaşılmaması için bu bir hikaye arkadaşlar bunu ilk önce unutmayalım ama böyle olaylar ülkemizde malesef çok fazla yaşayan kişiler var burada Hakan kişisine istediğiniz gibi sövebilirsiniz ama ben bu hikayeyi ilk başka platformda bir kaç bölümünü yayınladığımda bana özelden hakan kişisinin mesleğini neden polis yaptığımı yapmamam gerektiğini söyleyen hakaret eden 100 e yakın kişi yazdı. Şu konuya bir açıklık getirelim ki ülkemizde hatta dünyada mesleğini hakkı ile yapmayan yüzbinlerce insan var ben burada polislere hakaret etmek istemiyorum veya başka bir mesleğe bu hikayeyi kağıda üstün körü yazdığım zaman Deniz'e o güveni verebilecek bir kişilik, meslek olarak ne olabilir diye düşündüm ve polis geldi aklıma bu kadar basit. Anlayışınız için teşekkürler iyi okumalar.)

Rüya'nın Ağzından

Biri yardım istiyordu sanki kulağıma ulaşan sesler birine yalvarıyordu ama gözlerimi açıp ne olduğuna bakamıyordum.

- Dur abi yapma kıyma bana lütfen.

kimdi bu, sesi tanıdık geliyordu ama anlayamıyordum. Evimde değilmiydim en son Deniz beni yatağa yatırmıştı ve ben uyuyana kadar gitmemesini istemiştim yoksa yalvaran omuydu ki ama öyle yalvaracak bir kıza benzemiyordu. Şişen gözlerimi zorla aralayarak etrafı görmeye çalıştım. Karanlıktı camdan dışarı baktığımda sokak lambası ortalığı biraz aydınlatmıştı oturur vaziyete geçip kendime gelmeye çalıştım. Başım çatlıyordu, ağladığım içindir herhalde.

Deniz'in sesini tekrar duymam ile gözlerim onu bulduğunda gözleri kapalı ve karanlıktan anlayabildiğim kadarı ile terlemişti nefes almakta zorlanıyor gibiydi kabus görüyordu galiba. Sayıkladıklarına dikkat kesilince aklıma bir şeyler gelmişti ama olmamasını diledim Allah'tan. Uyandırmam gerekiyordu hem de hemen, kolundan dürtüp seslenmeye başladım ama duymuyor, uyanmıyordu. Ben uyandırmaya çalışırken birden yerinden doğrulup gözlerini araladı, nerede olduğunu algılamaya çalışır gibi etrafına bakıyordu en sonunda göz göze gelince etrafa bakmayı bıraktı gözlerini gözlerimden çekmiyordu ve ben o küçük korkak çocuğu görüyordum sanki o kadar çaresiz bakıyordu ki bir şey yapmam gerekiyordu ama ne yapacağımı bilemiyordum. Hala nefes almakta zorlanıyor gibiydi çok geçmeden titreyen elini kalbinin üzerine koyup nefes almaya çalıştı. Gerçekten nefes alamıyordu panik atak mı geçiriyordu acaba hemen ayaklanıp camı açtım yanına gidip sakinleştirmeye çalışıyordum ama sakinleştiremiyordum elim ayağım birbirine dolanırken ne yapacağımı bilemiyordum.

Gözleri kayıp tamamen tamamen kapandığında bayıldığını anlayıp hafif tokatlayarak kendine getirmeye çalışırken gözlerimle telefonu arıyordum. Masanın üzerinde ki telefonu görünce hemen gidip ambulansı aradım, sağlıkçıya durumu anlatıp evin adresini verdikten sonra geri Deniz'in yanına koştum nefesini kontrol ettiğim de nefes almadığını anlamam uzun sürmemişti. Mümkünmüş gibi daha fazla panikleyip yere sert zemine yatırıp ağzını araladım kalp masajı yapmaya başladığımda koltuğun üzerine düşmüş telefonu gördüm. Ekranı yanıp sönüyordu kalp masajına devam ederken gözümü kısarak ekrana baktığımda Bilal yazılı olduğunu gördüm.

Ambulansın sesini duyduğumda Deniz'i bırakıp koşarak kapıyı açtım ambulans yetkilileri sedye ile girerken Deniz'e müdahale etmeye başlayıp sedyeye yatırdılar birisi de sedyeye çıkıp Deniz'e kalp masajı yapıyor diğerleri sedyeyi sürerek ambulansa bindirdi arkalarından gidip bir tanesini durdurup

-Hangi hastaneye götürüyorsunuz.

Dedim zorla bulduğum sesimle.

-***** hastanesi şimdi müsade edin hastaneye yetiştirmemiz gerekiyor.

Dediğinde geri çekilip gitmelerini izledim. Peşlerinden gitmem gerekiyordu Deniz'i tek bırakamazdım içeriye girip orta sehpaya koyduğum telefonuma ilerlerken Deniz'in telefonunu fark ettim hala aynı kişi arıyordu. Bu kadar aradığına göre önemli birisiydi aile üyesinden veya ailesini tanıyan birisi olabilirdi haberleri olması gerekiyordu. Telefonu alıp açtığımda karşıdan gür bir ses duyulması bir oldu öyle ki telefonu biraz uzaklaştırmam gerekmişti.

-Deniz neredesin! Sen iyi misin öldüm meraktan işim var deyip geri cevap vermemek ne demek spor salonuna gittim baktım orada değilsin hatta bugün hiç gitmemişsin neler oluyor neredesin söyle hemen yanına geleceğim.

Dediğinde gözlerim açılmıştı bu adam hiç nefes almıyormuydu?

-Şey ben Rüya Deniz muhtemelen kalp krizi geçirdi hastaneye götürülüyor ben de peşlerinden gideceğim şimdi siz kimsiniz ailesine haber vermeniz mümkün mü acaba.

Endişeden tam ne dediğimi bilmesem de konuşabilmiştim.

-NE! Hangi hastane geliyorum.

-**** hastanesi.

Dediğimde telefon kapanmıştı. Hemen sehpanın üzerinden telefonumu alıp taksi durağını aradım. Bir kaç çalıştan sonra açılmıştı hemen taksi çağırıp ev anahtarını ve çantamı alıp kapıya çıktım, çok fazla beklemeden taksi gelmişti hastanenin adını söylediğimde ilerlemeye başlamıştık. yaklaşık 10 dakika sonra taksi durduğunda ücreti ödeyip hızla hastaneye girdim resepsiyona ilerleyip

-Demin ambulansla gelen hasta için gelmiştim Deniz Şentürk adı.

Kadın bilgisayarda bir kaç bir şeye bakıp bana döndü.

-Acil ameliyata alındı, yakını mısınız.

-Arkadaşıyım, benim yanımda kriz geçirdi.

-hemşireden bilgi alabilirsiniz. Ameliyathane 2. kat sol tarafta, bu arada kimlik veya telefon yoktu üzerinde ailesine haber vermeniz gerekiyor kayıt yapmamız gerekiyor.

Kafamı sallayıp bir şey demeden asansöre ilerledim şoktan tepki veremiyordum. Asansörün 6. katta olduğunu görünce merdivenden çıkmaya başladım. Ameliyathanenin önüne geldiğim zaman kimse yoktu önünde ki sandalyeye oturup başımı ellerimin arasına aldım. Ne olmuştu birden ne etki etmişti ki bu kadar kalp krizi geçirmiş ameliyatlık olmuştu. Öncede kalp rahatsızlığı vardı da gördüğü rüya/kabus mu tetiklemişti. Ben böyle binlerce soru ile kendi kendimi yerken karşıdan bu tarafa doğru koşarak Deniz diye bağıran kişi ile kafamı kaldırdım. Bu konuştuğum kişi olabilirmiydi ki ameliyathanenin kapısını yumruklamaya başlayınca yanına gidip tekrar vurmak için kalkan yumruğu tuttum.

-Bu şekilde yaparak bir çözüme varamazsın sakinleş yoksa güvenliği çağırırlar.

-Sen kimsin?

-Deniz'in arkadaşıyım okuldan, sen telefonda konuştuğum Bilal misin?

-evet

-Neyi oluyorsun?

-Abisiyim.

-Anladım şimdi sakince geç otur bekle böyle bağırarak kapı yumruklayarak bilgi alamazsın zor olsa da sakin olmalısın.

Dediğimi yaptığında bende geri yerime oturdum. Sırtımı yaslayıp kafamı duvara dayayıp tam gözlerimi kapatacaktım ki Bilal'in konuşması ile kafamı kaldırıp ona baktım.

-Ne oldu, nasıl kriz geçirdi.

-Bilmiyorum yanımda uyuyordu ikimiz de uyuya kalmısız sayıklama sesi ile uyandım sanırım kabus görüyordu uyandırmaya çalıştım bir kaç dakika uğraştıktan sonra uyandı etrafına bakındı sonra beni gördü bir iki dakika geçti geçmedi nefes alamamaya başladı camı falan açtım sakinleştirmeye çalıştım ama olmadı bende panik yaptım ne yapacağımı bilemedim, bir süre sonra da bayıldı zaten hemen ambulansı aradım sonra kontrol ettiğimde hala nefes almıyor kalbi atmıyordu ambulans gelene kadar kalp masajı yaptım sonrasını biliyorsun zaten.

Bir süre gözlerimin içine baktı, baktı ilk gözlerini kaçıran ben olmuştum. Ellerime baktığımda karşımdan, yani Bilal'den derin bir of sesi işitmem ile tekrardan gözlerimi ona çevirdim. kafasını geriye yaslamış iki eli ile yüzünü sıvazlıyordu.

-Yine ilaçlarını içmedi ve kabus gördü ama bitene kadar uyanamadı demek ki, tabi sakinleştirici ilaçları da yanında değildi. Ah be Deniz ah niye doktorunu dinlemezsin ki bari şu sakinleştiricileri yanından ayırma be al işte hoş mu şimdi bu, bu ameliyattan da sağ sağlim çıkacaksın ve ceza olarak benim söylenmelerimi çekmeye devam edeceksin.

Sanki benimle değil de daha çok kendi kendine konuşuyordu. Dediklerinden anladığım kadarı ile daha önceden hastaymış ve ilaç kullanıyormuş ben kalmasını istemesem gidip ilaçlarını içecek ve kriz geçirmeyecekti, benim yüzümden şimdi can çekişiyordu.

Ameliyathanenin kapısı açılınca ikimiz de aynı anda ayaklanmıştık. İçeriden bir hemşire çıkıp yanımıza gelmeye başladı.

-Deniz Şentürk'ün yakınları siz misiniz?

-Evet abisiyim ben.

-Beyefendi hasta reşit olmadığı için imzalanması gereken dosyalar var ve anne ile babanıza haber verirseniz iyi olur.

-Öldü onlar ben varım bizim özel aile doktorumuz da yolda geliyor şimdi.

-Doktorlarımız işinde iyidir beyefendi başka bir doktora gerek olduğunu düşünmüyorum ama illaki istiyorsanız ilk önce baş hekim ile görüşmesi gerekecek, şu dosyaları imzalayabilir misiniz?

Bilal hemşirenin elinden dosyaları alıp göz gezdirdi.

-Bizim doktorumuz geldiği zaman imzalarım şimdilik bende kalsın bunlar.

Hemşire bir Bilal'e bir elinde ki dosyalara bakıp duruyordu en sonunda göz devirip bir şey demeden ameliyathaneye geri girdi.

-Niye böyle yaptın onlar da işlerini yapıyorlar işlerini zorlaştırmasana imzala şu kağıtları.

-Bir şey bildiğin yok her şeye karışma. Sende gidebilirsin niye hala duruyorsun.

-Deniz ameliyattan çıkmadan, onu görmeden gitmiyorum.

Bana bir bakış atıp telefonundan bir kaç şey yapıp kulağına götürdü.

-Alo Ümit Yağmur yanında mı?

-Deniz kalp krizi geçirmiş ameliyata almışlar onu bir bulsana bayılıp kalmıştır bir yerde.

-Ben doktoru aradım geliyor anladığım kadarı ile durumu ciddi galiba bir an önce bul Yağmur'u. Bir kaç dosya verdiler imzalamadım Umut'a haber ver de kimliği getirsin biraz da nakit para.

-tamam Yağmur'u bulunca haber ver.

Deyip bir süre karşı tarafı dinleyip kapattı telefonu. Telefonu yan koltuğa atıp yine başını ellerinin arasına alırken sanki aklına bir şey gelmiş gibi eller,n, indirip bana baktı.

-Deniz hakkında ne biliyorsun?

-Hiç bir şey.

-Burada gördüğün ya da duyduğun hiç bir şeyi bir başkasına söylemiyorsun eğer söylersen olacaklardan ben sorumlu değilim.

Demesi ile kaşlarımı çatmıştım ne saçmalıyordu bu herif kime ne söyleyecektim ki söyleyecek olsam bile ne olmuştu ya da ne olacaktı. Göz devirmekle yetinip kafamı geri duvara yasladım şuan sadece aklımda Deniz vardı Allah'a dua ediyordum kurtulması için. Asansörün sesi ile gözümü o tarafa çevirmiştim orta yaşlı bir adamın inip bu tarafa gelmesi ile Bilal ayaklanıp adamla tokalaştı.

-Hasan abi Deniz'i hemen ameliyata almışlar hemşireye ben geleceğini söyledim zaten bir bakta bana da haber ver.

Bu adam demin söz ettiği doktordu demek ki.

-Tamam evlat merak etme Deniz güçlüdür biliyorsun ben bi başhekim ile görüşeyim girerim içeriye. Sakin olmayı unutma Deniz için sakin kal.

Deyip Bilal'il omzuna destek olurcasına vurup geri asansöre ilerledi. Bana göz ucu ile bakıp geri oturmak yerine bir sağa bir sola yürümeye başladı. Telefonu çalınca bakıp kulağına götürdü.

-Nerdesin.

-**** hastanesindeyiz.

-bilmiyorum durumunu ama galiba ciddi Hasan abi yeni geldi. durumu ile ilgili bilgi verilmedi daha.

-tamam kimlik ile parayı ayarladın mı?

-iyi acele et biraz.

Deyip kapattı telefonu. Ne kimliğinden bahsediyorlardı kimliği muhtemelen Deniz'in çantasındaydı ve çantası bizim evde kalmıştı. Ne tür insanlardı bunlar hiç tekin tiplere benzemiyorlardı. Kasları girdiği tşörtten bile belliydi dağınık saçları, sayamadığım dövmeler ben belayım diye bağırıyordu adeta. Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım, çocuğu resmen inceliyordum oturduğum yerde, fark etse al başına belayı.

Asansör yine bu katta durduğunda içinden genç uzun boylu bir bizim yaşlarımızda biri indi. Hızlı adımlarla buraya gelir Bilal ile tokalaştılar onlar daha konuşmadan demin ki Hasan doktor gelip hiç oyalanmadan baş selamı verip ameliyathaneden içeriye girdi.

-Deniz'den haber var mı?

-yok daha.

-Ümitten haber var mı?

Dediğinde Bilal hayır anlamında kafasını salladı. O sıra telefonu çalınca açıp karşı tarafı dinledikten sonra alnını ovmaya başladı.

-Can gelemem halledebiliyorsan sen hallet Deniz kriz gecirdi ameliyathaneye aldılar bırakıp gelemem şimdi.

Deyip karşı tarafı dinleyip onaylayıp kapattı telefonu. Yanında ki çocuğun gözleri bana kaydığında mümkünmüş gibi kaşlarını daha çok çattı.

-Bu kim?

-Deniz'in okuldan arkadaşıymış onun yanında kriz geçirmiş. Deniz onun evine gitmiş.

Dediklerinde göz devirmiştim bende buradaydım sanki ben yokmuşum gibi kendi aralarında benim hakkımda konuşuyorlardı. Bugün de ne kadar çok göz devirmiştim.

-Can neden aramış?

-bugün ki işte bir sıkıntı çıkmış onu haber verdi.

Dediğinde kafa sallamıştı.

-Umut hadi sen şu kimlik, kayıt işlerini hallet de öyle gel bir sıkıntı çıkmasın sonra.

-tamam abi.

Deyip Umut denen çocuk yanında getirdiği büyük çantayı alıp asansöre ilerledi. 10/15 dakika sonra ameliyathanenin kapısı açılınca ikimiz de oturduğumuz yerden ayaklanıp içeriden çıkan Hasan doktora bakmaya başladık. Doktor beni yeni görmüş gibi bakarken Bilal konuştu.

-Abi hadi ver bi güzel haber iyi mi Deniz.

Doktor bakışlarını benden Bilal'e çevirip;

-Valla oğlum açık olacağım durumu ciddi senin anlayacağın şekilde anlatmak gerekirse açık kalp ameliyatı olacak 3 damardan 2 si tıkanmış. Ameliyata bende dahil oldum ameliyat biraz uzun sürebilir sen de etrafa haber ver 0R+ kana ihtiyacımız olabilir bulun şimdiden.

Deyip bir şey dememizi beklemeden geri içeriye girdi. Zaten ne diyecektik ki Bilal direk bir kaç telefon görüşmesi yaparken ben onu bekliyordum, görüşmeleri bitince

-Sonunda durabildin. Benim kanım uyuyor ben verebilirim.

Dediğim de bana baktı daha sonra bir hemşire bulup kan verdim. Bir iki kişi daha gelip Deniz için kan verdi sonrası ise uzun bir bekleyişe koyulduk.

----------------------------

BÖLÜM SONU CANLARIM.....

2975 KELİME

BÖLÜM NASILDI?

HAKAN KARAKTERİ HAKKINDA DÜŞÜNCELERİNİZ NELERDİR?

RÜYA HAKKINDA DÜŞÜNCELERİNİZ?

BİLAL HAKKINDA DÜŞÜNCELERİNİZ?

YİNE VE YİNE BÖLÜMÜ BURADA BİTİRMEYECEKTİM ASLINDA YAZDIKCA YAZASIN GELİYOR AMA KEDİME SAYISINI GÖRÜNCE KIZIM DUR UZADIKCA UZUYOR ZATEN OKUYAN AZ UZUN BÖLÜM YAZARAK ONLARI DA KAÇIRMA!!

(GERCİ BEN UZUN BÖLÜM SEVİYORUM AMA ÇOĞU KİŞİ KISA BÖLÜMLERİ TERCİH EDİYORMUŞ GALİBA NEYSE) :D

AY ÖYLE İŞTE BU YÜZDEN ERKEN BİTİRDİM HİKAYEYİ GERCİ KAÇ SAATTİR YAZIYORUM SABAH ETTİM VALLA PARMAKLARIM AĞRIOO...

CANLARIM ŞİMDİK BEĞENDİYSENİZ BEĞENİ BUTONUNA BAŞMAK HİÇ ZOR DEĞİL. BİRAZ DESTEĞİNİZİ İSTİYORUM, TABİ OLUMLU/OLUMSUZ YORUMLARINIZI DA VALLA BEN YAZMAYI SEVİYORUM AMA BİRAZ EMEĞİMİN KARŞILIĞINI GÖRMEK İSTİYORUM. HERKES İSTER DEĞİL Mİ ? :)) <3

<3 SEVİLİYORSUNUZ BİR SONRA Kİ BÖLÜM GÖRÜŞMEK ÜZERE <3 :)

Bölüm : 23.01.2025 10:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...