Yeni Üyelik
10.
Bölüm
@apricitass1

Alp ile Deniz hızlı hızlı Denizlerin evine doğru koşturuyorlardı. Kapıya vardıklarında Alp birkaç kez üst üste sertçe vurdu. Kapıyı Sevda Hanım açtı.

"Oğlum bu ne hal? Toz toprak olmuşsunuz!" dedi şaşkınlıkla.

Alp, annesinin sözlerine aldırış etmeden, "Anne çekil, çekil! Su içip gideceğiz, futbol oynuyoruz!" diye karşılık verdi. Deniz ise annesinin yanına gelip hafifçe gülümsedi.

Alp mutfağa yönelip bir bardak suyu oturarak içti. Sonra hızla ayağa kalkıp Deniz’e seslendi, "Hadi!"

Deniz, sabırsızca, "Bekle ya, kardeşimle konuşuyorum!" dedi.

Sare Hanım, oğlu Deniz’in saçlarını sevgiyle okşarken Deniz, annesinin yanına sokulmuştu. Alp, bir an duraksadı, göz ucuyla Sare Hanım’a baktı. Sonra çekinerek yanına yaklaştı.

"Yenge..." diye hafifçe seslendi, elini arkasında birleştirerek. Sare Hanım, tatlı bir gülümsemeyle Alp'e döndü.

"Ne oldu Alp? Su içtin mi, bitirdiniz mi oyunu?" diye sordu sakin bir sesle.

Alp, başını hafifçe sallayarak Sare Hanım’ın sorusunu geçiştirdi. Gözleri, yengesinin karnına doğru kayarken sessizleşti. Birkaç saniye duraksadı, sonra utangaç bir tavırla sordu:

"Yenge... Ben de dokunabilir miyim karnına?"

Sare Hanım, hafif bir şaşkınlıkla Alp’e baktı ama gülümsemeyi ihmal etmedi. "Tabii, dokunabilirsin Alp," dedi sıcak bir sesle, elini karnına koyarak"

Deniz, annesinin karnına bakıp heyecanla, "Bak, benim kardeşim burada! Canım kardeşim!" diyerek annesinin karnını sevgiyle öptü. Sevda Hanım ve Sare Hanım, bu tatlı sahneye gülümseyerek baktılar.

Alp, çekinerek elini Sare Hanım’ın karnına koydu. Bir an sessizce bekledi ve sonra bir hareket hissetti. Gözleri heyecanla parlayarak, "Yenge, yenge! Dokundu!" dedi şaşkınlıkla. Sare Hanım gülümseyerek ona bakarken, Sevda Hanım da bu masum heyecana katılıp güldü.

Sare Hanım, tatlı bir gülümsemeyle Alp’e dönerek, "Varlığını hissetmiştir oğlum," dedi. Alp, gözleri parlayarak heyecanını zor gizlerken, bir an duraksayıp çekinerek sordu:

"Yenge... İsmi ne olacak?"

Sare Hanım gülümseyerek başını hafifçe eğdi ve, "Bilmem, annene soralım bakalım," dedi.

Sevda Hanım, bu sözleri duyunca bir an düşündü. İki yakın arkadaş olarak yıllar önce, bir gün böyle bir söz verdiklerini hatırladı. Eğer Sevda Hanım’ın oğlu olursa ismini Sare hanım koyacaktı ; Sare Hanım’ın kızı olursa ismini Sevda Hanım koyacaktı.

Sevda Hanım, gülümseyerek başını kaldırdı ve heyecanla, "Ben buldum oğlum, ismi Efnan olacak!" dedi.

Sare Hanım, bu ismi duyunca yüzünde büyük bir gülümseme belirdi. "Efnan, çok güzel bir isim! Hem anlamı da çok özel," dedi.

Alp, bu ismi duyduğunda heyecanla, "Efnan mı? Harika! O zaman ben de ona güzel bir futbol topu alırım!" diye cevapladı.

Sevda Hanım, "Evet, Efnan’a iyi bakmalısınız, kardeşiniz olduğu için mutlulukla büyüteceksiniz," diyerek onları onayladı.

Deniz de, "Ben de canım kardeşime arabalarımı veririm" diyerek neşeyle ekledi.

Sevda hanım kapının zilinin çalmasıyla kapıyı açtı Kerem duruyordu karşısında " Alp, Deniz gelin hadi Kerem cağırıyor" diyerek onlara seslenmiş sonrasında ise Kerem'e su doldurmaya gitmişti.

Alp, Sare Hanım’ın yanına yaklaşıp gülümsedi. "Görüşürüz Efnan, ben Alp," diyerek elini karnına koydu. Ardından Deniz'e dönerek, "Hadi gidelim!" dedi.

Deniz, Sare Hanım’ın karnına son bir kez bakarak, "Ben şimdi gidiyorum, gelince her zamanki gibi anlatacağım, söz Efnan’ım" diyerek annesinin yanağını öpüp Alp’in peşine takıldı.

Sonra, üçü de evden çıkarak futbol oynayacakları alana doğru yola çıktılar.

 

Efnan, babasının sesini duyduğunda içindeki öfke kabardı."Ne işin var burada? Niye geldin?" dedi, sesi titrek ama kararlıydı.

Babası, gözleri biraz yaşararak, "Seni özledim kızım. Gelmedin, daha yeni haberim oldu," diye yanıtladı. Efnan'ın içinde bir şeyler kırılmaya başladı. Siniri giderek büyüyordu; bu cümle, yıllardır içinde biriken her türlü acıyı ve kızgınlığı tetikledi.

"Özledin mi? Senin yüzünden sizin yüzünüzden buradayım ben!" diye haykırdı. Duyguları öylesine kabarıyordu ki, gözyaşları geri akmaya başladı ama bu sefer öfkesinin ardında gizli bir çaresizlikle.

Alp, "Efnan" dedi. ne yapacağını bilemeyerek Efnan gözyaşlarını silerek Alp’e döndü kısık bir sesle " Kapının önünde bekleyebilir misin" dedi Alp başını sallayarak çıkıyordu ki Efnan sekerek ona doğru fısıltıyla "Eğer bağırmaya başlarsa içeri gel lütfen" dedi. Alp bir an tereddütte kalsa da dediğini yaparak kapının önünde beklemeye başladı.

Baba, kızının öfkesini görünce adımlarını biraz daha yaklaşarak, "Kızım, lütfen dinle. Yanlışlarım oldu, ama seni hep düşündüm," diye ekledi.

" Yaklaşma bana eğer bir adım daha atarsan bağırırım." dedi.

Bacağının ağrısıyla yatağına oturup gözlerini kapattı. Efnan, yatağına oturduğunda, duygularıyla boğuşuyordu. İçindeki öfke ve kırgınlık, yıllar içinde biriken tüm hayal kırıklıklarını yeniden açığa çıkarmıştı. Gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı ve odanın sessizliğine odaklandı. Babasının sesi, kafasında yankılanıyordu: "Seni özledim." Ama o an, özlemin ne anlama geldiğini tam olarak anlamıyordu; yıllarca süren yokluğun ardından gelen bir cümle, ne kadar samimi olabilirdi ki?

Alp kapının önünde duruyordu. Efnan’a destek olmak istiyordu ama aynı zamanda onu zor durumda bırakmaktan korkuyordu. İçeri girmeyi çok istiyordu, ama Efnan’ın isteğine de saygı göstermeliydi. Efnan’ın sesindeki çaresizlik, onu derinden etkiliyordu. Efnan’ın kapının önünde beklemesini istemişti, ama Alp, böyle bir durumu nasıl geçireceğini bilemiyordu.

Babasının adımlarının yaklaşmasıyla, Efnan bir an daha gerildi. "Beni dinle!" dedi babası, sesi yumuşak ama kararsızdı. Efnan, o an içinde bir şeylerin çatırdadığını hissetti. "Dinlemek istemiyorum!" diye bağırdı. "Beni zorla Selim’le nişanlandırdığın gün, gecesi o kadının önüne attığın ben orda yardım et diye bağırdığımda sadece izleyerek tüm dinleme yeteneğini kaybettin." Gözyaşları yanaklarından süzülürken, öfkesinin yanında bir başka his daha belirmeye başlamıştı: Nefret

" O gün için çok özür dilerim kızım ben böyle olmasını ister miydim" Efnan sinirle gülerek başını iki yana salladı babası her konuşmasında bir adım daha yaklaşıyordu. Masanın üstünden bardağı alarak babasına doğru tuttu

" Eğer yaklaşmaya devam edersen kafanda parçalarım uzak dur" dedi. Sonrasında da bardagı kenara koyup kollarını sıyırdı. " Hangi biri için özür dileyeceksin sigara izmaritleri için mi, bu yanıklar için mi hangisi için özür dileyeceksin söyle hadi"

Yazmasını yanagından biraz sıyırarak " o gün o senin eşin olacak kadının sırf zevk için kaynar suyu yüzüme atması için mi söyle bana hangisi için" dedi. Küçükken annesi olacak kadın kaynar suyu yüzüne doğru dökünce sol yanağı yanmıştı. Aslında dikişlerinin tutmamasının nedeni buydu hassaslaşmıştı yüzü. Devam ettirdi cümlesini " Yeni mahalleye taşınınca ben ne kadar utandım biliyor musun insanlar benle ne kadar dalga geçti" dedi.

Babası, sinirle ona doğru adımlarını atarak, "İnsan gibi geldik buraya, illa çığırından çıkacaksın. Ne diye insanca yaklaştım ki sana?" Efnan, bu sözlerin altında yatan samimiyetsizliği anladı ve sinirle, " Sen insan mısın ki insanca yaklaşacaksın güldürme beni" dedi. Babasının sinirleriyle oynadığının farkındaydı ama kapının önünde Alp vardı ona güveniyordu. " Anneni tutukladılar senin başının altından çıktı değil mi?"

Efnan derin bir nefes alarak elindeki bardağı sıkmaya devam etti. Şu an bunu babasının kafasına geçirse ne kadar rahatlayacaktı. " Bunun için geldin dimi, yanımda doktoru görünce iyi baba ayakları falan" Babasının sabrı kalmamış ve bağırarak konuşmaya başlamıştı. " O şikayetini çek yoksa öbür yanağını da ben yakarım nankör o kadın sana ne yaptı annelikten başka" dedi.

Efnan'ın elindeki bardak bi anda elinde kırılmış sonrasında ise babasına bağırarak " almıyorum şikayetimi Allah belasını versin o kadının almıyorum defol git burdan" Efnan ona yaklaştığını görünce bağırarak Alp'i çağırmıştı. Alp sanki bu anı bekliyormuş gibi aceleyle içeri girmişti. Babası ise Alp’i çağırdığını görünce hemen açık kapıdan çıkmıştı.

Efnan, babasının odadan çıkmasının ardından derin bir nefes aldı. Kalbi hızlı hızlı atıyordu; öfke, korku ve çaresizlik içinde boğulmuştu. Elindeki cam bardak kırıldığında, içindeki tüm acılar açığa çıkmış gibiydi. " Adi korkak herif" diyerek mırıldandı.

Alp içeri girdiğinde Efnan, elinin kanadığını fark etti. "Efnan, ne oldu eline?" dedi, panik dolu bir sesle. Efnan gözyaşlarını silerek, "Sorun yok, sadece... sadece biraz kaybettim kendimi," diye yanıtladı. Efnan yavaşça sedyeden kalkarak banyoya gitti. Alp ise peşinden gitmişti. " O mu yaptı" diye sordu Efnan elleri titrediği ve gözyaşları aktığı için düzgünce elini yıkayamamıştı. Alp bunu fark ederek Efnan’ın ceketinden tutarak " bana bırak" dedi. Efnan ise onun sorusuna " hayır ben yaptım" dedi.

Tekrardan odaya geçtiklerinde Alp, Arda'ya mesaj atmış sonrasında ise Efnan'ın yatağa uzanmasında yardım etmişti. Arda malzemeleri getirip odanın kapısını açık tutarak gittiğinde Efnan elini Alp’e uzatmış bekliyordu.

"Teşekkür ederim beklediğin için" demişti Alp’e

" Teşekkür edilecek bir şey yok" diyerek tüm odağını Efnan’ın eline vermişti. Efnan ise gerginlikle Alp’e baktı her şeyi duymuştu Alp biliyordu bunu bağırarak konuşmuşlardı çekinerek sordu Alp’e " ben şey" Alp ise bu durumun olacağını bildiği için " açıklama yapmana gerek yok" diyerek tebessüm ederek göz kırpmıştı. Efnan ise bu duruma tebessüm etmişti seviyordu bu adamın göz kırpmasını.

" Eline çok dikkat et bir daha yaralanmanı istemiyorum anlaştık mı hanımefendi" Efnan başını sallayarak eline baktı. Bir de bu eklenmişti. " Ben namaz kılmadım ya of çekil alp çekil" diyerek namaz için abdest almaya gitti. Alp ise onu bekliyordu. Abdestini aldıktan sonra elini Alp’e uzatarak sarmasını istedi.

Alp gülerek elini sıkı sıkaya sardı ve onu izlemeye başladı. Efnan sandalyeyi koyarak üzerine seke seke oturdu ve namaza durdu. Namazını kılıp duasını ettikten sonra Alp’e baktı koltukta oturmuş onu izliyordu. " Bakma ya" diyerek yatağa oturdu ve gözüne kadar örtüyü çekti. " Güzele bakmak sevaptır derler ondan baktım" dedi ve ayaklandı. " O öyle değil bi kere" diyerek atarlanan Efnan'ın gözlerinden örtüyü çekerek "aman nasılsa nasıl" diyerek eline serum aldı.

Efnan ise başucundaki yazmayı alarak kolunun bir kısmını örterek serumu bağlaması için yer bıraktı. Alp ise "asıl sen bana ters ters bakma serum bağlayacağım" diyerek Efnan'ın boşluk bıraktığı yere serumu taktı içine de sakinleştirici ekledikten sonra Efnan’a döndü o ise sadece elini gözlerinin üstüne koymuştu. " Bitti mi?" " Bitti bitti aç gözlerini" Efnan gözlerini açarak serumlu koluna baktı. " Tamam gidebilirsin doktor bey teşekkür ederim"

" Oh şimdi de kovulduk ne güzel ya" Efnan omuz silkerek yatakta daha da yayıldı ve ilacın etkisiyle zar zor " uyuyacam senin yüzünden ya git" diyerek daha fazla zorlamadan gözlerini kapattı. Alp ise gülerek odadan çıktı.

 

Deniz Halasının söyledikleri ile birden ayağa kalkmıştı.

" Hayır hala yanlış düşünüyorsun isim benzerliği sadece bunu bunu ne sen söyledin ne ben duydum tamam mı olmadı böyle bir şey" diyerek hızla halasının yanından ayrıldı. Zeynep ise Deniz’in sinirle gidişini fark etmiş annesine soru dolu bakışlar atıyordu. Sevda Hanım ise gözyaşlarını silerek ayaga kalktı. " Kızım beni taksiye bırak da eve gideyim artık" dedikten sonra Zeynep'in bir şey demesine fırsat vermeden önden yürümeye başladı. Zeynep annesini yolladıktan sonra Deniz’i aramaya başladı.

Odasını kontrol ettikten sonra hızlıca arka bahçeye gitti çalıların üstünden atladıktan sonra Deniz’i bir ağaca yaslanmış ellerini başının arasına koyarak oturduğunu gördü . Koşturarak oraya gitti nefesini düzene soktuktan sonra Zeynep'in omuzuna dokunarak " Deniz" dedi. Deniz’in kan çanağı olmuş gözlerini görünce hızlıca önüne oturup gözlerini elleriyle okşadı.

"Ne oldu Deniz" dedi. Oysa ki sadece 5 dakika annesiyle onu yalnız bırakmıştı. Deniz, Zeynep’in elini tutarak

" Zeynep bana yardım et yalvarırım bana yardım et" dedi. Zeynep anın şokuyla Deniz’in ellerini sıkıp bir elini Deniz’in saçına koyarak okşadı bu sırada biri var mı diye kontrol etti yoktu burada kimse Deniz o yüzden hep üzgün olduğunda burayı tercih ederdi. " Ne olduğunu anlat bana" dedi. Deniz’in gözlerinden yaşlar akarken Zeynep'te onun bu halini görünce gözleri dolmaya başlamıştı. "

Efnan" dedi zorlukla Deniz, devamını getiremedi. Zeynep kendini çekerek Deniz ile göz teması kurdu gözlerinin altını silerek " Noldu Efnan'a" dedi korkuyla " Zeynep, Efnan benim kardeşim olabilirmiş" diyerek Zeynep'in ellerini tuttu. " Ne yapacağım ben şimdi ben kaç yıldır onu öldü olarak biliyorum Zeynep" dedi.

Zeynep ise hala olayın şokundaydı. Başını sallayarak ilk önce kendisi kalktı sonrasında ise Deniz’in ellerinden tutarak onu kaldırdı. "Şimdi bilmesin o toparla kendini derdi veren Allah dermanını da verir bakarız bir hal çaresine" diyerek Deniz’e sarıldı. Bugün fazla mı temas kurmuşlardı ne

Deniz burnunu çekerek Zeynep'e sarıldı " Googleden baktın dimi"

"ya of gidiyorum ben" diyerek geri çekilen Zeynep ile onun kolundan tutup tekrar sarıldı ona " tamam şaka yaptım" diyerek gülmüştü. Zeynep ise onun gülüşü ile tebessüm etmişti. Bu sefer Deniz geri çekilerek " Ne yapmam gerek şimdi" diye sordu. Zeynep ise Deniz’in arkasına geçerek onu ittirmeye çalıştı çalıştı çünkü Deniz abisi gibi yapılı ve kaslı olduğu için bir milim bile hareket etmemişti. " Efnan’ın yanına gitmen gerek yanında olmamız gerek, abisiysen yanında olman" diyerek kolundan tutup sürükleyerek hastaneye doğru yürüdüler.

 

Loading...
0%